71
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
yönetiminin yerli Türk halklarının temsilcilerine
bırakılması gerektiğini ifade eden Rıskulov, çok
geçmeden Lenin tarafından “pantürkist” olarak
ilan edilir. Türkçü ve Türkbirlikçi görüşlerini her
platformda dillendirmekten çekinmeyen Rıskulov,
Frunze ve Lenin’in kendine yönelik suçlamalarına
şu şekilde cevap vermiştir:
“Türk dilli halkların
yakınlaşmasına engel olmak amacıyla kasten iftira
edilen ve kötülenen Pantürkizm adıyla resmi şekilde
tarifi yapılan düşünceye başka bir açıdan bakılması
gerek.” Pantürkizm fikrinin Türk asıllı halklar için
çok büyük faydası olduğunu açıklayan Rıskulov,
sözlerinin devamında,
“Birçokları onu Panislamizm,
yani dini ittifak ile kıyaslasalar da bu meselenin bizim
için çok önemli olduğunu söylememiz gerek. Avrupalı
emperyalistlerin tarif ettikleri Pantürkizm hayatta
olmamıştır. Onun başka türü var. Bizim kastettiğimiz
Türkiye, emperyalist Türkiye’dir. O, şu anda yok.
Doğunun pek çok halkını arkasından sürükleyen yeni Türkiye var. Bizim elimizde, Asya’da,
Türkistan’da toplumu Şura kuruluşuna çekmede, çok önemli olan Kemalist ayaklanmanın
tecrübesi var. Bunu görmezlikten gelemeyiz. Ayrıca, Pantürkizmi eski bakış açısından
incelemenin gereği yok... Şimdi Kemalist Türkiye, Türk halklarının gerçekleştirdiği devrimin
idareciliğini Meclis Rusya yapamaz diye açıklamada bulunuyor. Onların söylediklerinin
doğru olduğunu kabul etmemiz gerekir.” (Coşkunarslan 2004: 145)
Moskova tarafından “pantürkist” olarak nitelendirilen “sapkın” Rıskulov
17
,
tıpkı diğer pek çok milliyetçi komünist gibi, 1937’de tutuklanmış ve 9 ya da 10
Şubat 1938’de idam edilmiştir. Ölümünden sonra, 20. Parti Kongresi’nin ardından
aklanmıştır.
Neriman Nerimanov
Milliyetçi Türk komünizminin Kafkasya’daki en önemli temsilcisi,
Neriman Nerimanov’dur. Türkiye’de Mehmet Emin Resulzade’ye nazaran daha
az tanınan Nerimanov’la ilgili araştırmalar son zamanlarda artmaya başlamıştır.
Yapılan araştırma ve yayınlar da göstermiştir ki, Türk topluluklarının özgür ve
bağımsız geleceği adına Bolşevik Devrimine iştirak edip de daha sonra yine Türk
topluluklarının özgür ve bağımsız geleceği adına Moskova’ya karşı mücadele eden
milliyetçi Türk komünistler hakkında yapılacak tespitler, Neriman Nerimanov’u
anlamadan hiçbir zaman eksiksiz olmayacaktır.
Neriman Nerimanov ve “Nerimanovculuk” üzerine önemli araştırmalar
yapan Hüseyin Adıgüzel’in ifadesiyle, Nerimanov, Lenin’in ilkelerine inanmış,
“Türk
Meclis
Cumhuriyeti”nin
dilinin Türkçe
olması
ve devlet
yönetiminin yerli
Türk halklarının
temsilcilerine
bırakılması
gerektiğini ifade
eden Rıskulov,
çok
geçmeden
Lenin tarafından
“pantürkist”
olarak ilan edilir.
72
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
komünizmin teorisi ile pek fazla ilgilenmemiş, millî
ve bağımsız devletinin hayaliyle yaşamış ve ölmüş
bir kişidir. Millî duyarlılıklara değer vermeyen ve
sınıflar arası mücadeleyi kanlı direnişler ve savaş
olarak niteleyen, küçük ve orta ölçekli burjuvaziyi
ortadan kaldıran Bolşevizmden nefret etmiştir.
Bir başka deyişle, uygulanan Bolşevizmden nefret
eden bir komünist olmuştur (Adıgüzel 2004b: 147).
Bolşevik Devrimi’nin ilk yıllarında Azerbay-
can’da iktidardaki “Müsavat” hükûmetiyle Müsa-
vatçılar, Rus Kızıl Ordusu’nun Bakü’ye gelmesiyle
birlikte orada hazır bulunan Taşnak çeteleriyle
işbirliği yaparak binlerce Azerbaycan Türkünü
katledebileceğini, bu katliamın önüne ancak iktidarı
komünistlere bırakarak geçebileceklerini düşünerek
iktidardan çekilmişlerdir. Müsavat hükûmetinin
istifasından sonra, iktidar komünistlerin eline geçer
ve iktidarı ele geçiren komünistler, Pankaratov
önderliğinde Rus ve Ermeni şovenizmini
öne çıkararak büyük bir katliama girişirler.
Müsavatçı, karşı devrimci, faşist, ırkçı, milliyetçi
gibi suçlamalarla binlerce Türk ve Müslüman
katledilir. Ortodoks Rus şovenizmi, Ortodoks
Sovyet şovenizmi olarak yeninden hortlatılır. Türk
ve Müslüman halk büyük bir korku içinde Bakü’yü
terk etmeye başlar (Adıgüzel 2004a: 75). Lenin tarafından Azerbaycan Devrim
Komitesi’nin Başkanı olarak tayin edilip 16 Mayıs 1920’de Moskova’dan Bakü’ye
geçen Nerimanov, Bakü’ye gelir gelmez, Ermeni savaşının bitirilmesi ve Kızıl
Ordu’nun Bakü’ye girdiği sırada vereceği zararın en aza indirgenmesi doğrultusunda
çalışmaya başlamıştır. Lenin’in atamasıyla Azerbaycan’a gelir gelmez duruma el
koymuş, Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamlar hakkında etraflı bilgiler
almış, Devrim Komitesi’nin izni ve emri olmadan hiç kimsenin öldürülmemesini
emretmiştir. Halkın içine girerek olaylara yerinde müdahale eden Nerimanov,
Azerbaycan Türklerinin gördüğü zararı en aza indirgemiş, duruma hâkim olmuştur.
Duruma hâkim olur olmaz da Azerbaycan Türklerine düşmanca tavırlar içinde olan
kadroları görevlerinden uzaklaştırmıştır (Adıgüzel 2004b: 142-144).
Azerbaycan’da parti içerisinde, bir yanda Neriman Nerimanov’un başını
çektiği “Türkleşme ve Yerlileştirme” siyasetinin savunucuları, diğer yanda buna
karşı olan “Beynelmilelleştirme” siyasetinin savunucularının şiddetli çatışmaları
yaşanmıştır. Azerbaycan’da “beynelmilelleştirme” siyasetinin savunucularının
Nerimanov’un
Azerbaycan’da
başlattığı “sos-
yal
ve medeni
hayatın Türkleşti-
rilmesi
ve yerli-
leştirilmesi siya-
seti”
ölümünden
sonra
da yoldaş-
ları tarafından
sürdürülmüş
ve “repressiya”
yıllarında
(1937-1940)
onun
fikirlerini
savunanlar,
“milliyetçi komü-
nistler” ve “Neri-
manovcular” diye
suçlanmışlardır