Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə33/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   89

68
olmuştur. Fakat istenilen başarı elde edileme-
miştir. Dönemin hafızayı yok etme girişimleri 
göz önüne alındığında, bu faaliyetlerin önemli 
olduğu açıktır” demektedir. Xoybûn Hareketi, 
genel Kürdistan’ı ele alan, ona göre yaklaşım 
sergileyen bir hareket olarak istenilen başarıyı 
elde edememiş olsa da, tarihe bir not düşmesi 
açısından çok önemli bir kilometre taşı olmuş-
tur.
Ağrı Direnişi ve İhsan Nuri Paşa 
1927 yılında yaşanan Ağrı “isyanını” dur-
durmak ve anlaşmayla sonuçlandırmak için 
harekete geçen devlet, bölgedeki direnişçilerle 
ile görüşmesi için 12 milletvekili göndermiştir. 
Daha önce askeri güç kullanılarak bastırılama-
yan direnişe karşı devlet, bu sefer de sakinleş-
tirme politikasının bir gereği olarak uzlaşma 
yolları aramıştır. Aynı yıl oluşturulan Xoybûn 
da, İhsan Nuri Paşa öncülüğü ve komutasında 
Kuzey Kürdistan için bağımsızlık, İngiliz ve 
Fransız denetimindeki Güney Kürdistan için 
ise özerkliği talep etmiştir. 
İhsan Nuri Paşa kimdir? Ağrı Direnişi’ 
nin liderlerinden İhsan Nuri Paşa, Bitlis’lidir. 
Türk Ordusu’nda görev yapmış bir komutandır. 
Cumhuriyetin ilanı ile Kürtlere verilen sözler 
tutulmayınca, İhsan Nuri görevini bırakır ve 
Kürdistan’ın özgürlüğü için direniş hazırlık-
larına başlar. İhsan Nuri anılarında o dönemi 
“Esir yaşamaktansa, savaşarak ölmek daha iyi-
dir” diye tanımlar. 
TC Devleti Şeyh Said öncülüğünde gelişen 
isyanı bastırınca, zafer edasıyla Kürdistan’ın her 
yerine dönük bir saldırı planı başlatmıştır. Bu 
saldırıların ilk hedefi, sindirmek için ne gereki-
yorsa onu yaparak soykırıma başlamışlardır. Bu 
nedenle “isyan” liderlerini ve liderlik potansiyeli 
taşıyabilecek herkesi ipe götürürlerken, kentle-
ri ve kırsalı da topa tutmuşlardır. Yüz binlerce 
Kürt insanını isyan sonrası çıkarılan Mecburi 
İskân Yasasına dayanarak Kürdistan’dan sür-
gün ederken aynı zamanda da Türkleştirme 
planlarını yoğunca uygulamaya girişmişlerdir. 
Bunun için de İttihat Terakki döneminde dile 
getirilen Türkleştirme projelerine hız verile-
rek, Kürdistan Coğrafyasına on binlerce Türk 
ya da göçmen özenle seçilerek yerleştirilmiştir. 
Kürdistan ve Kürt Halkı bu yıllarda tarihin ta-
nıklık etmiş olduğu en faşizan özel baskı ve zor 
uygulamalarıyla karşılaşmıştır. Takrir-i Sükûn 
Kanunu, İstiklal Mahkemeleri, Umumi Müfet-
tişlikler Kürdistan için devletin korkutarak erit-
me kurumları olarak devreye girmiştir. 
Devletin bu faşizan saldırılarına karşı, Kür-
distan’ın birçok yerinde irili-ufaklı onlarca di-
reniş yaşanır. Var olan tabloya karşı Kürtlerin 
direnmekten başka yapacakları bir şeyleri de 
yoktur. Ya teslim olacaklar-ki bu onursuzluk 
olacak, ya da direnecekler bu da sonu belli ol-
mayan yenilgiler olacaktır. Tipik bir Kürt Kapa-
nı… 
Kemalist Rejim 1927 yılının Eylül ayında 
büyük bir askeri güçle Ağrı Dağı’na karşı Salih 
Paşa Komutası’nda saldırıya geçer ama herhan-
gi bir başarı elde etmeden geri çekilir. Çünkü 
Kürtler, baskı ve zulme karşı direnerek kale-
lerini savunmuşlardır. Ağrı Direnişi’ ne karşı 
duyarsız kalmayan Xoybûn, direnişin yenilme-
mesi ardından, Ağrı’da “Kürt Milli Toplantısı” 
yaparak, “Ulusal Hükümet”in kurulduğunu 
ilan eder. Hedef olarak da bağımsız bir Kürdis-
tan’ı tespit eder. 
Xoybûn, Direniş’in askeri liderliğine İhsan 
Nuri’yi, siyasi liderliğine de İbrahim(Biroyê) 
Heskê Telî’ yi atar. İhsan Nuri elindeki ilkel bir 
matbaa ile “Agirî” ve “Gaziya Welat” adında 
iki gazete çıkartıp propaganda çalışması yapar. 
“Agirî Agir Dibarîne” (Ağrı Ateş Yağdırıyor) 
başlıklı bir bildiri yayınlayıp, direnişin amaç-
larını halka açıklar. İhsan Nuri Paşa eski bir 
subay olarak devletin savaş tarzını bildiği için, 
zayıflıklarını da bilmektedir. Bunun için geril-
la tarzı diyebileceğimiz bir mücadele biçimiyle 
devleti yıpratarak, Kürdistan’dan çekilmesini 
hedefler. Bunun için de, önce devletin yapılacak 
vuruşlarla yıpratılarak otoritesi zedelenmeli-
dir. Peşinden de bir halk ayaklanmasıyla hedefe 
ulaşmayı öngören bir strateji benimsenir. Deni-
lir ki; ilk Kürdistan Bayrağı’nın kullanıldığı yer 
ve zaman, Ağrı Dağı Direnişi’ dir. 
TC açısından direniş giderek çok tehlikeli 
bir boyut alır. O nedenle de sağlam bir öncü-
lüğe sahip görünen direnişi bastırmanın başka 
yolları aranır. Bu temelde de Osmanlı geleneği-
ni iyi özümseyen Kemalist rejim, Kürt Halkı’nı 
aldatmak amaçlı daha önce sürgün edilenlerin 
ve esir alınanların bırakılması için bir af kanu-
nu çıkarır. Duyarlı direniş liderliği ile Xoybûn 
Cemiyeti, bu affa kanmama ve oyuna gelmeme 
uyarısı yapar. Halk bu affa tenezzül etmeyin-
ce, bu defa da direniş liderliğini-geçmiş tarihi-


69
mizde bolca görülen-satın almak için vaatlerde 
bulunulur. 1928 Yılı’nda yapılan bir görüşmede 
Kemalist Rejim İhsan Nuri Paşa’ya üst düzeyde 
askeri rütbeler teklif eder. 
Bu satın alma girişimine karşı İhsan Nuri 
Paşa’nın cevabı “Derhal Türk Devleti’nin Kür-
distan’ı boşaltması ve Kürdistan’ın egemenliği-
ni tanıması” biçiminde olur. TC Devleti benzer 
teklifleri direnişin diğer lider kadrolarına da 
götürür. Ağrı Direnişi’ni ilk günden başlaya-
rak örgütleyen ve yürütenlerin başında Biroyê 
Heskê Telî gelir. TC Devleti bunu bildiği için 
ona da çeşitli vaatler içeren mektuplar gönderir. 
TC Devleti’nin bu mektuplarının birine: Biroyê 
Heskê Telî şu cevabı verir: 
“Beyazıt Valisi Süreyya Bey, 
1360 No ve 28.2.28 tarihli mektubunuza ce-
vap veriyorum. Mektubunuzu zevkle okudum. 
Mektubunuz, bizim teslimiyetimizi kabul etti-
ğinizi bildiriyor. Oysaki biz, hiçbir resmi maka-
ma teslim olmak isteğimizi ya da boyun eğdi-
ğimizi söylemedik. Eğer gerçekten bir af varsa, 
bu genel olmak ve uygar çağımızın yasalarına 
uygun olmak zorundadır. Eğer hükümet, Af’la 
cahil insanları aldatmayı amaçlıyorsa bu başka 
bir sorundur. Demek ki, bizim gibi insanlara bu 
tür bir şeyi istemeniz gerekmez. Çünkü biz, ye-
terince tecrübe sahibi, dünyayı gören, tanıyan 
insanlarız… 
Türk hükümeti bunu kabul etmek zorun-
dadır. Eğer siz uygarlığa, çağımıza, ırkımıza ve 
dinimize uygun olarak bir genel af çıkartırsanız 
onu zevkle kabul ederiz. Ama eğer bu önlem-
lerle, halen vahşi gözüyle gördüğünüz insanları 
kastediyorsanız, aldatılacak hiç kimseyi bula-
masınız… Ancak bütün sürgünler yurtlarına 
döndükten sonra bizim de dönüşümüz söz ko-
nusu olabilir…” (Kemal Süphandağ, Ağrı Dire-
nişi ve Haydaranlılar) 
Böylesi bir gelişme seyri içinde Ağrı mer-
kezli Kürt Direnişi, kendi kurumlaşmalarını 
oluşturarak giderek kök salar. Xoybûn, Ağrı’yı 
“Bağımsız Kürdistan’ın Bir Vilayeti” olarak ilan 
eder. Yerel yönetim oluşturur, valiler ve müdür-
ler atar. 
Ağrı Direnişi, salt Ağrı ile sınırlı değildir. 
Sonradan Tahran’a çekilecek olan İhsan Nuri 
Paşa’nın “Ağrı İsyanı” adlı anı kitabında, gerilla 
tarzı her yere küçük küçük örgütleme ve eylem 
birimleri gönderdiğini öğreniyoruz. Bingöl’e, 
Hakkâri’ye, Van’a, Bitlis’e ve hatta Dersim’e ka-
dar giden timleri olacaktır. Gelişmeler bu yönlü 
olurken, 19 Haziran 1930 yılında yeni bir dire-
niş patlak verir. İhsan Nuri Paşa’nın örgütleyip 
gönderdiği birimler, birçok yerde halkla ilişkile-
nerek yerelde Kemalist rejimin askeri güçlerine 
saldırırlar. Bu şekilde direniş boydan boya ya-
yılır. Söylendiği gibi “birkaç şaki” değil direnen 
bir halktır. Birçok yerde devlet güçlerinin gire-
mediği kurtarılmış alan sahalar oluşturulur. 
Bu direniş süresince tam 1700 asker esir alı-
nır. Ağrı İsyanı adlı kitapta, Başkale civarında 
görevden dönen Kürt Direnişçiler, bir tabur 
Türk askerine rast gelirler. Pusu atarlar. Hepsini 
teslim alırlar. Ancak teslim aldıklarını nasıl gö-
türeceklerini bilemezler. Tabur yaklaşık 120 as-
kerden oluşuyor. Direnişçilerin sayısı ise 15’dir. 
Buldukları çözüm yolu şudur; herkesin silahını 
yere bırakması, geride kalan birkaç askerin yere 
uzanması, diğerlerinin de yol yol Van’a doğru 
gitmelerine izin verilecektir. Mustafa Kemal’in 
dış basına verdiği: “Bu Kürt Savaşı’nın fazla sür-
mesi halinde bizzat Kürdistan’a gidip ayaklan-
mayı bastıracağını” belirttiği demeç bu sürece 
denk gelmektedir. 
Bu direniş sürecine aslen Çerkez olan İhsan 
Nuri Paşa’nın eşi Yaşar Hanım da aktif bir sa-
vaşçı olarak katılır. Direniş Ağrı’da sürerken 
Kürdistan’ın birçok yerinde destek sunanların 
yanı sıra TC Devleti’ni zayıflatmak için küçük 
çaplı da olsa direnişler yaşanır. Haco Ağa’nın 
Nusaybin civarlarında gerçekleştirdiği eylem-
likler de bunların içindedir. Yine Şeyh Abdur-
rahim, Yado ve Şeyh Tahir gibi tanınmış Kürt 
liderler de Ağrı üzerindeki baskıları hafifletmek 
için birçok eylemlilik içerisine girmişlerdir. Ur-
fa’dan, Cizre’ye, Nusaybin-Cizre ve Mardin-Vi-
ranşehir hattında önemli eylemlikler de bulun-
muşlardır. Hatta yer yer daha içlere doğru da bu 
eylemliliklerini geliştirmişlerdir. Tarih Kema-
listlerce Oramar Harekâtı (16 Temmuz–10 Ekim 
1930) adı altında gerçekleştirilen saldırılar da 
Ağrı’daki direnişi desteklemek amaçlı gelişti-
rilen eylemlere yönelik olmuştur. Aslında geli-
şen bu parçalı eylemlilikler Xoybûn tarafından 
yapılan planlama ve örgütleme temelinde geliş-
miştir. Bu direnişler de Şeyh Ahmet Barzani ve 
Melle Hüseyin Şerif tarafından örgütlenmiştir. 
Xoybûn’un aldığı karar gereği gerçekleşen bu 
eylemlilikler büyük özverilere rağmen istenen 
sonucu alamamıştır. 
Ağrı direnişi öncüsü İhsan Nuri Paşa Türk 


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə