Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə57/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   89

116
Öcalan’ın mücadelesini, kavrayış ve kavram-
laştırma gücünü ve yeteneklerini iyi bilmek 
gerekiyor. Zira 1970’ler Kürdistan’ı açısından 
devrimin objektif koşullarının olgunlaştığı ve 
doğuşun o koşullara dayalı gelişim gösterdiğini 
belirtmek gerçekçi değildir. Kürdistan’da sö-
mürgeci kapitalizmin gelişimi diğer ülkelerde 
olduğu gibi uluslaşmayı geliştiren değil, tersi 
ulusal yok oluşu hızlandıran, asimilasyon şart-
larını olgunlaştıran bir içeriğe sahiptir. Yani ge-
nel anlamda “kapitalizm uluslaştırır, dolayısıyla 
devrimci bir rol oynar.  Devrimin objektif ko-
şullarını, yani ulusal kurtuluş mücadelesinin alt 
yapısını güçlendirir” tezi, Kürdistan somutunda 
geçerli olan bir tez değildir. Tersi doğrudur oda 
ulusal yok oluştur. Yani Türkleşme, Araplaşma 
ve Farslaşmayı getirmektedir. Başka bir deyişle 
kültürel soykırımı hazırlamaktadır. Hal böy-
le olunca, Kürdistan’da bütün direniş odakları 
yok edilmekte, toplum birleşen değil parçalayıp 
dağılan bir yönelim içerisine girmiştir. Başta 
Kürt dili olmak üzere, tüm ulusal ve toplumsal 
değerler bir utanç vesilesine dönüştürülmüş, 
Kürt bireyi için hızla ondan/onlardan kurtul-
mak ve bir ‘beyaz Türk’ gibi yaşamak daha cazi-
beli hale getirilmiştir.
Kaldı ki kapitalizm üçüncü evresine geçiş 
yapmıştır. Birinci evre ticari kapitalizm, ikinci 
evresi sanayi kapitalizmi ve üçüncü evre finans 
çağı olmaktır. Yani paradan para kazanmanın 
temel kapitalist dürtüye dönüştüğü bir dönem-
dir 1970’ler.  Bütün toplumsal değerler meta-
laştırılmakta ve pazarlanmaktadır. Kapitalist 
modernist yaşam birleştiren değil; dağıtan, 
parçalayan bir işleve sahiptir.  Kürdistan’da-
ki kapitalist modernite ise, çok daha tahripkar 
olmaktadır. Türkleşmeyen Kürt bireyi hamal-
lık yapma şansına bile sahip değildir. Yani aç 
ve sefil yaşamak durumunda kalmakta, çareyi 
de Türkleşmede aramaktadır. Dolayısıyla hız-
la Kürtlükten uzaklaşmak için çabalayacaktır. 
Burada Kürdistan uluslaşmasından söz etmek 
mümkün değildir. Devrimin ve özgürlüğün 
şartları yok olmaktadır.
Kürdistan’da durum bu iken; dünyadaki du-
ruma kısaca değinecek olunursak, finans çağı 
kapitalizmin krizli bir dönem ve zamanı yaşan-
maktadır. Yine aslında kapitalizmin bir türevi 
olan Reel sosyalizm, bunalım içindedir. Bir dur-
gunlaşma ve hantallaşma içindedir. Kapitalizm 
yegane güç olabilmek için NATO türü askeri 
örgütlenmeye yönelmiş; buna karşı Sovyetler 
Birliği öncülüğündeki reel sosyalist sistem de 
kapitalizmin etki gücünü sınırlamak için mili-
tarizme sarılmış ve nükleer-askeri harcamalar 
devasa boyutlara ulaşmıştı. Dünya adeta kafa 
kafaya gelmiş ve dönem, iki kutbun mücadelesi-
ne sahne olan soğuk savaş yıllarıdır. Bu durum 
umutvar değildir. Dünyanın pek çok ülkesinde 
peş peşe askeri darbeler gerçekleşmekte ve Or-
tadoğu da bu gelişmelerden etkilenmektedir. 
Ancak kimi gelişmeler Kürdistan özgürlük ha-
reketini etkileyecektir. Onlardan biri 1968’deki 
gençlik hareketidir. Bu hareket hem reel sosya-
lizmi hem de kapitalist moderniteyi aşma yöne-
limindedir. Ciddi düşünsel ve kültürel sonuçlar 
ortaya çıkaracaktır. 68 gençlik hareketi Türki-
ye’de etkisini gösterecek ve eş zamanlı olarak 
Türkiye devrimci hareketi gelişim gösterecektir. 
Sosyalizm tartışmaya başlanacak, devletçi para-
digmayı tam aşamasa da Mahirlerin, Denizlerin 
ve İbrahimlerin direnişleri, Kürdistan özgürlük 
mücadelesine ciddi etkilenmelerde bulunacak-
tır. Nitekim doğuş da bu zaman ve zeminde ger-
çekleşecektir.
1968 Türkiye gençlik hareketi, hızla örgüt-
lenme ve eylemsel bir yönelim içine girecektir. 
Gençlik öncülüğünde gelişen hareket kitlesel-
leşme zemini bulmaktadır. 70’lere doğru gelin-
diğinde en belirgin üç hareket öne geçecektir. 
Onlardan biri Mahir Çayan’ın liderliğini yap-
tığı THKP-C (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi–
Cephesi), Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüse-
yin İnan liderliğinde ki THKO (Türkiye Halk 
Kurtuluş Ordusu) ve liderliğini İbrahim Kay-
pakkaya’ nın yaptığı TKPML-TİKKO (Türkiye 
Komünist Partisi Marksist- Leninist-Türkiye 
İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu) idi. Bu hareketler 
geliştirdikleri düşünce ve pratikleriyle Türkiye 
egemen sistemini zorlayan, Türk ulus-devletini 
aşmaya çalışan hareketler olma özellikleri taşı-
yorlardı. Ancak devletin erkenden müdahalede 
bulunması, bu hareketlerin ‘gençlik hareketi’ 
olmayı aşarak, halk hareketlerine dönüşümle-
rini engellemiştir. Yani erkenden yapılan mü-
dahale,güçlü bir devrimci zemine dayanmayan, 
gerekli düşünsel, ideolojik ve örgütsel tedbirler 
alamayan devrimci gençlik önderlerinin imha 
edilmelerine neden oldu.
12 Mart’ın Alacakaranlığı
12 Mart 1971 Askeri darbesi söz konusu 


117
hareketleri imha amaçlı gerçekleştirilmiştir. 
Denizler hakkında idam kararı alınmasını dur-
durmak için Mahir Çayan liderliğindeki bir 
grup, 3 İngiliz teknisyeni rehin alıp Kızıldere’ye 
götürmüş, Türk özel kontra birliklerinin saldı-
rısı sonucu imha edilmişlerdir. Kürt Halk Ön-
deri Abdullah Öcalan idamları durdurmak için 
öğrencisi bulunduğu Ankara Siyasal Bilgiler Fa-
kültesi’nde bir protesto gösterisi organize etmiş 
ve bunun sonucunda tutuklanmış, Ulucanlar 
cezaevinde 7 aylık bir esareti yaşamıştır. Ulu-
canlar cezaevinde Denizlerin idamına tanıklık 
etmiş ve Kızıldere katliamını orada izlemiştir. 
Türkiye devrimci hareketinin tasfiye edilmesi 
ve idamlara tanıklık, Öcalan’ı bir iç muhasebe-
ye yönlendirmiş; bir kararlaşmaya ulaştırmıştır. 
Bu muhasebe ile vardığı sonuç, bütün dev-
rim önderleri katledilmiş ve ona karşı büyük bir 
sorumluluk duygusu oluşmuş, kendi ifadesiyle 
“devrimin tüm yükünü omuzlayacak ancak on-
lar gibi erken imha olmamak için gerekli ideolo-
jik, teorik, felsefik, örgütsel ve eylemsel tedbirle-
ri geliştirerek mücadele edeceğinin kararlılığına 
ulaşmıştır”. Bu kararlaşma, PKK tarzı bir ör-
gütlenmenin iradi olarak ortaya çıkmasının ilk 
adımı oluyor.
Öcalan 1972 son baharında cezaevinden 
tahliye olacak. Kalacağı evi olmadığı için ceza-
evindeki bir arkadaşından aldığı adresle Kara-
denizli gençlerin kaldığı eve gidecektir. O evde 
Haki Karer ve Kemal Pir kalmaktadırlar. Bu 
vesileyle her ikisiyle tanışır. O iki yoldaşı aynı 
zamanda PKK’nin oluşumunun önder kadrola-
rı olacaklardır. Onlar aynı zamanda Türkiye ve 
Kürdistan halklarının ortak mücadelesini so-
mut taşıyıcılarıdırlar da. 
Kürt Halk Önderi Öcalan arayışlarını sür-
dürecektir. Bir yandan ideolojik, teorik araştır-
ma ve incelemelerini derinleştirirken diğer yan-
dan nasıl bir örgüt ve mücadele hattı çizileceği 
konuları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Başlan-
gıçta Kürdistan devrimi, Türkiye devriminden 
ayrı örgütlenme yerine daha çok birlikte ortak 
örgütlenmeyi esas alacaktır. Ancak Türkiye 
devrim hareketinde yaşanan dağınıklıkla ve 
sosyal şovenizmin ağır etkisinde olmasından 
ötürü Kürdistan devrimini ayrı örgütlenme dü-
şüncesi ağırlık kazanacaktır. 
Öcalan, İlk grup toplantısını bir piknik 
havasında Çubuk Barajı kıyısında gerçekleşti-
recektir. Toplantıda yer alanların sayısı 6 kişi 
kadardır. Bu ilk toplantı bir anlamda düşüncele-
rini bir gruba tebliğ etme, duyurma şeklindedir. 
Bu ilk adım özgürlük hareketinin düşünceleri-
ni rüşeym halinde toprağa serpilmesi şeklinde 
gerçekleştirecektir. İlk grup pratiği, öyle çok 
görkemli ses getirici nitelikten uzaktır. Ancak 
gruplaşmaya cesaret edilmiş, düşünce duyurma 
sürecine girilmiştir. Hal böyle olsa da hala ayrı 
örgütlenmeden çok Türkiye devrimci hareke-
tiyle birlikte örgütlenmenin ve birlikte mücade-
le etmenin gerekliliği ağırlık taşımaktadır.
1974 affı ile devrimci tutsakların tümü tah-
liye olur. Tahliyelerle birlikte 1971 direnişçileri-
nin yarattığı büyük etkiden ötürü üniversiteler 
hareketlidir. Öğrenci gençlik bu dönemde Ma-
hirlerin, Denizlerin ve İbrahimlerin direnişle-
rinin etkisi altındadır ve devrimci mücadeleye 
atılma özlemi yüksektir. Örgütsel çalışmalar hız 
kazanır. İlk olarak ADYÖD ( Ankara Devrimci 
Yüksek Öğrenim Derneği) kurulur. Öcalan ve 
Haki Karer dernek yönetimine seçilirler. Kürt 
Halk Önderi Abdullah Öcalan dernek zeminini 
Türkiye ve Kürdistan ortak devrimlerinin ola-
nağı olarak değerlendirmek isteyecektir. Ancak 
Türkiye devrimci mücadelesinde yaşanan bir-
leşme değil, bölünme ve parçalanma eğilimi-
dir. Derneğin polis tarafından kapatılmasından 
sonra ortak mücadele, adeta tümden ortadan 
kalkacaktır. Ondan sonra Kürdistan devrimini 
örgütleme, Öcalan tarafından temel bir yakla-
şım olarak ele alınacaktır.  
Kürt Halk Önderi Öcalan liderliğindeki 
grup kendisini ‘Kürdistan Devrimcileri’ olarak 
isimlendirecektir. Temel çalışma esası ise araş-
tırma ve incelemeye dayanmaktadır. Kürdistan 
devriminin temel esaslarının belirlenmesi amaç 
edinilmektedir. Bu bağlam içerisinde grubun 
hemen tüm üyeleri öğrenci olduklarından öğ-
renci evlerinde kalmaktadırlar. O evlerde eği-
timler yapılmakta, genelde sosyalizm ve ulusal 
Özgürlük Hareketi, 
devrimsel anlamda yıkıcılık 
yanı çok sınırlı; buna karşı 
yapıcılık ve inşa yönü ağırlıkta 
olan bir hareket olarak doğ-
muş, gelişmiş ve büyümüştür


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə