126 D.
Ali Arslan
şırlar: “Demokrasi, devlet içindeki demokrasi anlayışından daha ayrı bir niteliğe
sahiptir.” Lipset, bir başka çalışmasında da (1981), liberal demokrasinin evrimleş-
mesi ve korunup geliştirilmesi konusunu inceler. Sonuçta da, kararlı ve dengede bir
demokratik ortamın, toplumun ekonomik kalkınmışlığı ve toplumdaki bireylerin
eğitim düzeyleri ile yakından ilişkili olduğu gerçeğini ortaya koyar.
O’nun ortaya koyduğu bulgulara göre, eğitim düzeyinin artmasına ters orantılı
olarak, çalışan sınıfın bireyleri arasındaki radikalizm ve otoriteryenizm eğilimle-
rinde azalma görülür. Yine toplumdaki eğitim düzeyinin artmasıyla yakından iliş-
kili olarak orta sınıfta da bir gelişme ve genişleme görülür. Orta sınıfın gelişmesi
ise toplumların sosyal sağlığı ve geleceği bakımından hayati bir öneme sahiptir.
Çünkü orta sınıf, üst sınıf ile çalışan sınıf (alt sınıf) arasında bir köprü, bir aracı o-
larak görev yapar. Bu yönüyle orta sınıf, toplumdaki huzursuzluk ve gerilimleri
emip sınıflar arası çatışmayı azaltıcı bir işlev yerine getirir. Yine orta sınıf, yalnız-
ca sınıflar arasında değil hükümet ile halk arasında da bir köprü ve aracılık rolü de
oynar. Bütün bunları dikkate alan Lipset, orta sınıfı bağımsız bir birliktelik ya da
gücün merkezi olarak tanımlar (Etzioni, 1993: 63). Araştırmacı aydınların toplum
içindeki rollerini de inceleyen Lipset, bir başka çalışmasında da, demokratik olma-
yan bir toplumdan demokratik bir topluma doğru geçiş ve değişim süreci üzerinde
de durur (1989: 90).
İsrailli sosyolog Shmuel Eisenstadt ise, karşılaştırmalı bir nitelik taşıyan çalış-
masında imparatorlukları, uygarlıkları ve modernleşmeyi inceler. O’nun bu çalış-
masının da, Weberci-Schumpeterci gelenek içinde gerçekleştirilmiş olduğu söyle-
nebilir. Eisenstadt’a göre elitler arasındaki dayanışama ve uyum, halihazırdaki si-
yaset oyununun kural ve değerleri ile yakından ilişkilidir. Elitlerin bağımsızlığı,
demokrasinin en temel öğelerinden bir tanesidir. Elit bağımsızlığı ile elitler arasın-
daki dayanışma ve konsensusun bir dengede olması ise, demokratik elit çatışması-
nın varlığının bir göstergesidir (Etzioni, 1993: 64).
4.6. Elitist Demokratik Elit Teorisi
Berelson (1954) ve Kornhauser (1959)’in çalışmaları, elitist demokratik elit teorisi
adı altında anılır. Berelson ve arkadaşları çalışmalarında, bireylerin oy verme dav-
ranışlarını incelerler. Oy vermeyenler ve marjinal oy vericiler, toplumda siyasete
en az ilgi duyan kesimi oluştururlar. Bu kesim, sistemin esnek oluşunun ve düzenli
işliyor olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkarlar (Etzioni, 1993: 62).
Bu kategori içinde anılan ikinci isim Kornhauser ise, göreceli olarak bağımsız
güç grupları üzerinde yoğunlaşır. O’na göre, göreceli olarak bağımsız durumdaki
güç grupları, elitlerin gücünü elde etme potansiyeline sahip olmakla kalmaz, aynı
Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi 127
zamanda kitleler içindeki demokratik olmayan eğilimleri de kontrol altında tutarlar.
Kısacası bu güç grupları, elitler ile halk arasında dengeleyici bir köprü görevi ya-
parlar. Çok öz olarak vurgulamak gerekirse, elitist demokratik elit teorisyenleri, si-
yasete geniş ölçekli halk katılımını hem gereksiz, hem de tehlikeli olarak kabul e-
derler. Apati halindeki siyasete karşı duyarsız ve ilgisiz bir halkı, katılımcı bir hal-
ka tercih ederler.
5. Demo Elit Perspektif
Demokratik elit teorisinin bir açılımı olarak da kabul edilen demo elit perspektif,
elitlerin analizinde yeni bir açılım ortaya koymayı hedefler. Bu yaklaşımın gelişim
sürecinde, çağdaş sosyologlardan Eva Etzioni’nin oldukça önemli bir yeri vardır.
Demo perspektif, öteki elit teorileri ile bir çok benzer ve farklı yönlere sahiptir.
Örneğin, demokratik elit teorisi ile oldukça ortak yönleri olmasına rağmen, bu teo-
riye oranla daha geliştirilmiş ve ayrıntılıdır. Liberal düşünce ve demokratik elit teo-
risi, “güçler ayırımını” ve “güçlerin bağımsızlığını” genel bir açıdan ele alırken,
demo-elit perspektif bunu daha öze inerek ve ayrıntılı bir şekilde inceler. Demo elit
perspektif elit bağımsızlığını da, elitlerin temel toplumsal kaynaklardan bağımsız-
lığı esasına dayandırır.
Yine liberal düşünürler güçler ayrılığını liberal hükümet ile ilişkilendirirken ve
demokratik elit teorisyenleri kuvvetlerin bağımsızlığını, genel anlamda demokrasi-
nin bir parçası olarak görürken; demo elit perspektif bütün bunları demokrasinin
can damarı olarak kabul eder. Demokrasi ile elitlerin bağımsızlığı olgusu arasında-
ki ilişkiyi, tarihsel boyutlarıyla ve neden-sonuç ilişkisi bakımından da inceler ve şu
sonucu ortaya koyar: Elitlerin bağımsızlığı, demokrasinin korunması ve gelişmesi
için, bununla ilişkili olarak da daha demokratik ve eşitlikçi bir demokrasi yarata-
bilmek bakımından hayati bir önem taşır.
Öte yandan Marksist ve devlet merkezci teoriler, devletin öteki kaynaklardan
bağımsızlığını vurgularken; demo elit perspektif, devletin gücünün öteki güç
merkezleri tarafından kontrolü üzerinde durur. Yalnızca elitleri değil “alt-elitleri”
(sub-elites) de incelemesi bakımından plüralist elit teorisinden ayrılır. Yine
plüralistlerden farklı olarak, güçlü baskı grupları ile sıradan çıkar grupları
arasındaki farkı da açık bir şekilde ortaya koyan demo elit perspektif, özellikle de
anahtar elitlerin (key elites) ve bunların alt elitlerinin daha etkin bir güce sahip
olduklarını vurgular.
Bu yaklaşıma göre, kaynakların kontrolü bakımından elitlerin hükümetten göre-
celi bağımsızlığı demokrasi için, çok sayıda güç merkezinin varlığından çok daha
büyük bir önem ve anlam taşır. Elitler toplumlar için, toplumsal değişmenin ana
dinamik gücü olması bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. Toplumların iktidar