DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
194
rinden etkilenmesinin bir sonucu görenlerin sayısı az değildir.
Bu düşünce-
yi destekler nitelikte Kindî’nin risalelerinin bir kısmını kelâmcıların yaptığı
gibi İslâm’ı farklı düşünce tarzlarına karşı savunmak için kaleme aldığı id-
dia edilir. Bu bağlamda Risâle fî nakzi mesâili’l-mülhidîn’de dehrîleri;
Risâle fî’r-red ‘ale’l-Mâniyye ile Risâle fi’r-red ‘ale’s-Seneviyye’de Mani-
heizm’i; Risâle fî tesbîti’r-rusül’de Brahmanizm’i; Makâle fi’r-red ‘ale’n-
Nasârâ’da ise Hıristiyanlığı eleştirmek üzere kaleme aldığı bilinmektedir.
23
Bu ve benzeri sebeplerle bazı düşünürler onun Mu’tezilî bir kelâmcı oldu-
ğunu savunmakla birlikte ele aldığı konular hakkında vermiş olduğu hü-
kümlerin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini savunurlar.
24
Bir kişinin kelâmcı veya filozof olarak nitelendirilmesi için yukarıda
belirtilen esaslar yetersiz kalmaktadır. Kindî’nin kelâmcı olarak nitelendi-
rilebilmesi için onun yazmış olduğu eserlerin büyük bir kısmında kelâm
metodunun kullanması gerekliliği ortadadır. Buna rağmen Kindî çoğu kez
kelâma ait olan cedel metodundan ziyade felsefeye ait olan burhan meto-
dunu kullanmayı tercih etmiştir. Kindî’nin bize
ulaşan risalelerinin kendi
yazmış olduklarına kıyasla oldukça az olması da onun konu hakkında ya-
pılacak çıkarımlarda yanılma payının ne denli yüksek olduğunu gösterir
niteliktedir. Bu konuda kesin konuşulmaması gerektiğini savunun düşü-
nürlere göre de şayet Kindî kelâmcı olsaydı kendisinden sonra gelen
kelâmcıların tabakat kitaplarında onun ismine de yer verilmesi gerekliliği-
nin altını çizmektedir.
25
Kindî’nin kelâmcı mı yoksa
felsefeci mi olduğu
yönünde farklı birçok tartışma daha mevcuttur.
26
Bizce önemli olan Kindî’nin kelâmcı veya felsefeci olmasından ziyade
konuları ele alırken, sorunlara yaklaşım tarzının analiz edilmesidir. Özel-
likle Kindî’nin âlemin mahiyeti ile ilgili soruna yaklaşım tarzının yoktan
yaratmacı bir şekilde olması onun kelâm ekollerinden etkilendiği düşünce-
sinin bir sonucu mudur Yoksa konu hakkında heyûlâ kavramına yüklemiş
olduğu anlamdan mı kaynaklanmaktadır Konunun
bu sorular çerçevesin-
de incelenmesi gerekir.
23
Kaya,
Kindî Felsefi Risâleler, 24-25.
24
Kaya,
Kindî Felsefi Risâleler, 24-25. Konu hakkında bkz. Richard Walzer,
Greek into
Arabic (O ford, Bruno Cassirer, 1962), 176-189
.
25
Kelâm literatürüne ait Kâdî Abdülcebbâr’ın Fazlü’l-i ‘tizâl ve tabakâtü’l-Mu’tezile
ve İbnü’l Murtazâ’nın Tabakâtü’l-Mu’tezile gibi önemli tabakat kitaplarında
Kindî’nin ismi geçmemektedir.
26
De Boer İslâm’da Felsefe Tarihi isimli eserinde Kindî’nin Mu’tezilî bir kelâmcı
olduğunu ve Neo-Platonik tesirler altında kalmış Neo-Platoncu bir filozof olduğuna
işaret eder. (Bkz: De Boer, T. .,
İslâm’da Felsefe Tarihi, çev. Yaşar Kutluay (Ankara:
1960), 73. Hilmi Ziya Ülken ise Kindî’yi önce Aristocu, sonra Arisito ve Eflatun’u
uzlaştırmaya çalışan
bir filozof, daha sonra ise âlemin mahiyeti konusunda yoktan
yaratmacı tavrı sebebi ile onu yoktan yaratmacı filozof olarak tanımlar. Bkz. Hilmi
Ziya Ülken,
İslâm Felsefesi (Ankara: Selçuk Yayınları, 1966), 46.
KİNDÎ’YE GÖRE HEYÛLÂ KAVRAMI BAĞLAMINDA ÂLEMİN EZELİLİĞİ PROBLEMİ
195
2.1. Kindî’ye Göre Âlemin Mahiyeti
Kindî’ye göre âlem kadim olmayan ve yoktan yaratılan bir şeydir. Ezelî
kavramı mutlak yokluk kendisi için söz konusu olmayandır. Ezelî, varlığını
sürdürmek için başka bir şeye ihtiyaç duymayandır. Yani sebepsiz varlıktır.
Âlem ve içerisindeki tüm şeyler birer sebebe dayalı varlıklardır. Her nesne-
nin bir sebebi olmakla birlikte Ezelî olanın sebebi yoktur.
Diğer nesneler
için söz konusu olan maddî, suri, fail veya gaî sebepler Ezelî olan şey için
geçerli değildir.
27
Kindî konuyu fizik bağlamında yaptığı açıklamalarla destekler. Ona
göre sebep değil sebeplinin değişiminden söz edilebilir. Dolayısıyla ilk
olan yani Ezelî, değişime uğramaz. Oluş veya bozuluşu içeren bir değişim,
zıtlıkları oluşturmak üzere değişime uğrayandır. Bu zıtlık aynı cins içinde-
ki en yakını meydana getirme şeklinde cereyan eder. Dolayısıyla değişim
cinsler için geçerli bir şeydir. Bu nedenle Ezelî
için değişim söz konusu
olmadığından o, cins değildir. Cinsi olmayanın oluş ve bozuluşa tabi olma-
ması gerektiğinden, oluş ve bozuluşu temelinde barındıran âlem de Ezelî
değildir.
28
Kindî bu mantıksal yorumu aktardıktan sonra Ezelî ve cins ara-
sındaki ilişkiyi ise şu şekilde belirtmektedir. Cisim yani oluş ve bozuluşa
tabi olan şeyin cinsi ve türü bulunmaktadır. Ezelînin
ise cinsi yani türü
bulunmadığı için cisim Ezelî değildir.
29
Kindî âlemin Ezelî olmadığı düşüncesini bu şekilde kanıtlamakla birlik-
te onun sonsuz da olmayacağı hakkında çeşitli ispatlara başvurmaktadır.
Bu bağlamda Kindî’nin sonsuzluk ile ilgili şu söylemi dikkat çekmektedir:
“
imdi de nicelik ve niteli i olan cismin ve teki varlıkların Ezelî ve
bilfiil sonsuz olmayacaklarını, sonsuzlu un ancak bilkuvve olaca ını anla-
talım en derim ki, bu konuda vasıtasız idrak edilen aksiyomlardan
el-mukaddemâtü’l-üvel bazıları şunlardır
a Miktarca biri di erinden büyük olmayan her cisim birbirine eşittir
b Eşitlik, cismin sınırları arasındaki boyutların bilfiil ve bilkuvve eşit
olmasıdır
c Sonlu olan bir şey sonsuz olamaz
d Eşit olan her cisimden birinin miktarı artırılınca hem nceki duru-
mundan, hem de teki eşitlerinden daha büyük olur
e Miktarları sonlu olan her iki cisim birleştirilince bu birleşim de sonlu
olur Miktarı ve konumu olan her cisim i in bu bir zorunluluktur
27
Kindî, “Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ”,
Kindî Felsefi Risâleler içinde
, thk. Mahmut Kaya
(İstanbul: Klasik Yayınları, 2013), 2: 135.
28
Kindî, “Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ”
, 2: 136-137.
29
Kindî, “Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ”
, 2: 136.