Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   64

* Bilgisi değil kulaktan dolma inançları ön plandadır. Birileri nasıl istiyorsa,
o da öyle düşünmükte, öyle hareket etmekedir.


BU PLANLANMIŞ BİR GELECEKTİ VE
GELDİ…
Bütün  bu  olup  bitenler  kör  bir  tesadüfün  ya  da  kara  bir  talihin  sonucu
olmamıştır.  Önce  bunu  çok  iyi  ortaya  koyarak  tahlil  etme  mecburiyeti  vardır.
Aksi  takdirde  ne  günümüze,  ne  de  geleceğimeze  gerçekçi  yorumlar
getiremeyiz. Bu binlerce yıl önce tasarlanmış kozmik bir karardı…
Bu,  insanlığın  başlangıçta  sahip  olduğu  mükemmelliyetinin,  aşamalı  olarak
kaybedilmesinden  kaynaklanan  zaruri  bir  sonuçtur.  Çünkü  insandan  bu  devre
içinde  melek  olması  istenmemişti.  Pırıl  pırıl  billur  gibi  bir  su  olması  da
istenmemişti  ondan…  Zaten  öyle  de  olamazdı.  Varlığın  en  önce  fizik  evrenle
daha  sonra  fizik  bedenle  bir  araya  gelebilecek  kadar  kendi  varlığındaki  ışığı
karartması  yani  titreşimini  alçaltması  gerekmekteydi.  Bu  derece  düşmüş  bir
varlıktan da başka ne beklenebilirdi ki?…
Elbette bir takım şeylerin hakimiyeti altına girecekti… Ve girmiştir de… O
şimdi adına dünya dediğimiz bir yapının kölesidir artık…
O  artık;  “Kâh  çıkarım  gökyüzüne  seyrederim  alemi,  kâh  inerim  yeryüzüne
seyreder  alem  beni”  sözünü  hiç  hatırlayamamaktadır.  O  artık  kendisini
seyretmekte  olanları  da  hatırlayamamaktadır.  Ancak  onu  hâlâ  birileri  bir
yerlerden seyretmeye devam etmektedir. Ve bir gün o da, gök yüzüne çıkacak
ve  unutmuş  olduğu  gerçek  benliğine  kavuştuktan  sonra  yeniden  yer  yüzünü
seyretmeye devam edecektir…
Ta ki yeniden doğuncaya kadar…


İNDRA EFSANESİ’NİN BÜYÜK SIRRI
Hint  Mitolojisi’nde  geçen  İndra  bir  Tanrı’dır.  Daha  doğrusu,  mitolojide  o
şekilde sembolleştirilmiştir. şu anda üstünde durduğumuz konumuza çok iyi bir
örnek  teşkil  ettiği  için  dilerseniz  Hint’in  Sırları’na  kısa  da  olsa  bir  giriş
yapalım…  Bakın  insanın  ilahi  kökeni  nasıl  sembolleştirilerek  anlatılmış…
Hem de bundan binlerce yıl önce…
“İndra,  göğün  tepelerinden,  yeryüzünde  sürüp  gitmekte  olan  hayatı
seyretmekteydi.  Bir  ara  gölün  çamurunda  eğlenen  bir  domuz  sürüsü  gördü.
Tanrı kendi kendine sordu:
-’Bu hayvanlar balçığa bulanmaktan ne zevk alıyorlar ki?’
Araştırdı  ama  bir  türlü  bu  alışkanlıklarının  sebebini  bulamadı.  Diğer
Tanrılar’a da danıştıysa da hiç biri buna bir cevap veremediler. Aklında hep o
domuzlar  vardı.  Bu  sırrı  çözmeliydi.  Yine  bir  gün  domuzlara  gözü  takıldı.
Domuzlar büyük bir keyifle çamurlarda yuvarlanıyorlardı. O an kararını verdi.
Bir  domuz  bedeninde  dünyaya  doğacaktı.  Böylelikle  domuzların  çamurlar
içinde  yuvarlanmalarından  nasıl  bir  zevk  aldıklarını  anlayabilecekti.
Düşüncesini  diğer  tanrılara  da  aktardı.  Aynı  şekilde  merakta  olan  tanrılar  bu
fikri  harika  buldular.  Dönüşte  bize  de  anlatırsın  dediler.  İndra  doğmakta  olan
bir domuza enkarne oldu. Aradan yıllar geçmeye başladı… İndra büyüyordu…
Onun bir Tanrı olduğunu hiç bir domuz anlamamıştı bile. Zaten kendsi de, tanrı
olduğunu  çoktan  unutmuştu  bile.  Büyüdü  ve  ailesi  ile  birlikte  balçıkta
yuvarlanmaya  gitti.  İlk  banyolar  pek  hoş  sayılmazdı…  Tiksinir  gibi  oldu…
Ama kısa bir süre sonra buna alıştı. Bir dişi ile birleşti. Çok sevdiği yavruları
dünyaya geldi. Zaman geçtikçe çamur banyoları yaşamlarında vaz geçilmez bir
yer  aldı.  Çamur  banyoları,  İndar’nın  da  vaz  geçemeyeceği  bir  eğlenceye
dönüşmüştü. Bu arada süresi de dolmuştu… Tekrar geldiği Tanrılar dünyasına
geri dönmesi gerekiyordu… Süresi dolduğu halde hâlâ göğe geri dönmediğini
gören Tanrılar, ona aralarındaki yerini almasını emrettiler… İndra reddetti!…
Tanrılar  aralarında  toplandılar  ve  onu  tekrar  eski  yerine  dönmeye  mecbur
etmek için bir çözüm buldular… Bu domuzu öldürmek… Ve öyle de yaptılar…
Göğe  geri  döndüğünde.,  İndra  başından  geçen  bu  serüvene  çok  güldü.  Ama
domuzların balçığı neden sevdiklerini hiç bir zaman anlayamadı.”
“Kah  çıkarım  gökyüzüne  seyrederim  alemi,  kah  inerim  yeryüzüne  seyreder


alem  beni”  diyen  Sufi’nin  sözleriyle,  Hint  Mitolojisi’nde  geçen  İndra’nın
Efsanesi arasında hiç bir fark yoktur. Her ikisi de aynı sırrı üstü kapalı olarak
dile getirmiştir.
Burada anlatılan insanlığın öyküsüdür… Domuz insanı, İndra ise, insanın
tanrısal kökenini sembolize eder. Çamur dünyanın, insanı nasıl esir
aldığınının sembolüdür. Dünyaya doğan insanın şuurunun kararmasını da,
İndra’nın kendi kökenini unutmasıyla anlatmaya çalışmışlardır. Yani, “insan
kendi ilahi kökenini unutmuş bir şekilde yaşar” bilgisi bu şekilde mitolojide
yaşam bulmuştur. Bu ve diğer mitolojilerde geçen tanrı ve ilah sözleri asla
Yaradan anlamında kullanılmamıştır. Böyle bir yanılgıya düşülmemesi için
bunu özellikle hatırlatmak ihtiyacı duyuyorum.
Eski  toplumların  mitolojilerinde  geçen  Tanrılar  ifadelerine  bakarak  onların
çok tanrıya inandıklarını ve hatta onların birer putperest olduklarını zannetmek,
içine  düşülecek  en  büyük  hata  olacaktır.  Bu  anlatılanların  herbiri  ayrı  bir
ezoterik sırrı içinde barındıran birer semboldür.


KUR’AN-I KERİM NE DİYOR
İnsanın cenneten kovuluşuyla ilgili benzer yaklaşımların, İslam Geleneği’nde
ve Kur’an-ı Kerim’de de yer aldığını görmekteyiz.
Kur’an-ı Kerim de cennetten bahseder. Orada da bir ağaç vardır. Ve ağacın
meyvesi  yasaklanmıştır.  Adem  ile  Havva’nın  yasaklanmış  meyveyi  yemesi
onların oradan kovuluş sebebi olmuştur…
Kur’an-ı Kerim’de bu konu Taha Suresi’nde dile getirilmiştir.
“…  Şeytan  ona  vesvese  verip:  ‘Ey  Adem.  Sana  sonsuzluk  ağacını  ve
çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?’ dedi. Bunun üzerine ikisi de o
ağacın  meyvesindan  yedi,  ayıp  yerleri  görünüverdi.  Cennet  yapraklarıyla
örtünmeye  koyuldular.  Adem,  Rabbine  baş  kaldırdı  ve  yolunu  şaşırdı.  Rabbi
yine  de  onu  seçip  tevbesini  kabul  etti,  ona  doğru  yolu  gösterdi.  Onlara  şöyle
dedi:  ‘Birbirinize  düşman  olarak  hepiniz  oradan  inin…’  “  (Taha  Suresi:
20/120-123)
Görüldüğü  gibi  tema  aynıdır.  Çünkü  anlatılmak  istenen  aynı  şeydir.  Bu
nedenle son derece benzer semboller ve motifler kullanılarak mesele insanlara
anlatılmaya çalışılmıştır.


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə