YERYÜZÜNDE
İLK İNSAN NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
Şu anda çağdaş bilimin cevap veremediği on sorudan bir tanesi de,
insanlığın yeryüzünde ilk olarak nasıl ortaya çıkmış olduğu sorusudur… şimdi
sizlere Ezoterizm’de insanın ilk ortaya çıkışı ve insanlığın unutulmuş kökeniyle
ilgili bilgileri aktarmaya çalışacağım… Bu bilgiler sizlere pekçok çağrışımları
da beraberinde getirecektir. Binlerce yıl öncesine dayanan bu bilgiler, uzun bir
süre eski inisiyatik mabetlerin duvarları arasında saklı tutulmuş ve daha sonra
buralardan sızan bazı belgeler vasıtasıyla günümüze kadar gelebilmiştir.
Türkiye’de ilk kez bir kitapta yayınlanmakta olan bu bilgileri dikkatle tetkik
etmenizi öneririm. Bu vesileyle önemli bir konuya ışık tutma imkanı
bulabilmemiz mümkün olacaktır. Bu önemli konu, az önce üzerinde durmaya
çalıştığımız, mitolojik ve dini öğretilerde sözü edilen insanın cennetten
kovulmasının ne anlama geldiğine de, ayrıca bir açıklama getirecek
mahiyettedir.
İnsanlık nereden gelmiştir? şu anda hangi noktadadır? Ve nereye doğru
gitmektedir? Yeryüzü insanının ilk atası nasıl ortaya çıkmıştır? Yeryüzü
insanının kozmik akrabaları kimlerdir?
İNSANLIĞIN GİZLİ KÖKENİ
Cennetten kovuluş sembolüyle ilgili bazı örnekler vermiştik. İlk insanın
nereden geldiği sorusuna mitolojik ve dinsel öğretiler tek bir cevap verir:
Cennetten…
Peki, bu cennet nasıl bir cennettir?…
Kutsal kitapların hepsinde “ilk insan” dan bahsedilir. Üstü örtülü sembolik
bilgilerle, bu sır insanlara anlatılmaya çalışılmıştır. Ancak açık bir bilgi
verilmemiştir.
Gerek Hint kökenli belgelerde, gerekse İslam, Mısır ve Babil Ezoterizmi’nde
ilk insandan yoğun olarak bahsedilmiştir. Bu konuyu uzun uzun anlatan kutsal
kitaplardan biri de Tevrat’tır. Kutsal Kitaplar’da sözü edilen bu meseleyi tam
olarak anlayabilmek için yine Ezoterizm’e müracaat edeceğiz…
Ezoterik bilgilere göre, ki bunu kutsal kitaplar da teyid etmektedir,
yeryüzünde birçok devirler geçmiştir. Bunların ilkine “Altın Çağ” adı
verilmiştir. Buradaki altın sözcüğü bilinen anlamıyla altın madeninin bol
bulunduğu bir devri değil, kalite olarak ileri bir seviyeye ait bir sürecin
yaşanmış olduğunu gösterir. Son derece ileri seviyeli bir insanlığın devrini
anlatmak için kullanılan bir semboldür. Değerli bir çağ anlamındadır.
Daha sonra sırasıyla: “Gümüş”, “Bronz”, “Kahramanlar”, ve son olarak da
bizim devremiz insanlığının içinde bulunduğu “Demir Çağı” gelmektedir.
Dünya insanı olarak gelinen nokta neresidir diye soracak olursanız; Ezoterik
bilgiler bu soruya cevap olarak, “Demir Çağı”nın sonlarına doğru gelindiğini
söylemektedir. Yine aynı Ezoterik bilgilerde, “Demir Çağı”nın sonunda
yaşanacak bir aydınlanmayla (Kıyamet) yeniden dünya üzerinde eskiden
olduğu gibi altın bir devrin yaşanacağına işaret edilmektedir.
Yeryüzündeki ilk insanın, bir zamanlar iddia edildiği gibi tek hücreli
canlılardan gelişe gelişe ortaya çıkmadığı artık bilimsel olarak anlaşılmış
durumdadır. Ezoterik bilgiler bunun böyle olamayacağını zaten binlerce yıldır
söylemekteydi. İnsan vücudu organik bir yapı olarak, özel bir tarzda meydana
getirilmiştir. Yani yapılmıştır. Bir üretim mahsülüdür. İnsan organizması, bir
dizi tesadüflerin sonucu değil, çok yüksek bir bilimin kendi potasında meydana
getirdiği bir yapıdır.
Eski tarihi belgeler ve kutsal kitaplar değişik bir bakışla incelenecek olursa,
insanın meydana getirilişinin iki safhalı olduğu görülecektir.
Birincisi: Galaktik İnsan
İkincisi : Yeryüzü İnsanı
Ezoterik bilgiler ışığında elde edilen bilgiler bundan sonrası için neler
söylüyor? şimdi bunları sırasıyla sizlere aktarmak istiyorum:
“Galaktik insan, bir zamanlar yeryüzünde ‘Altın Çağı’nı meydana getirmiş
olan varlıklara verilen bir isimdir. Bunun yeryüzündeki insan ile çok uzaktan
bir akrabalığı vardır.” Yeryüzü insanının ilki olarak, Kutsal Kitaplar bize
“Adem”den bahsederler. Peki insanın meydana getirilişi yeryüzünde mi
olmuştur? Yoksa başka bir mekanda meydana getirildikten sonra yeryüzüne mi
getirilmiştir? Yavaş yavaş konuyu açmaya çalışalım. Bakalım nelerle
karşılaşacağız?
Tevrat’ta iki farklı yaradılıştan söz edilir:
Birincisi: Elohimler’in yarattığı insan.
İkincisi : Yehova’nin yarattığı insan.
Burada sözü edilen yaradılış bir imalatır. Yani Kaadir-i Mutlak Yaradan’ın
yaratma fiili değil, yüksek seviyeli varlıkların mevcut maddeleri kullanarak
ortaya çıkarttıkları bir imalat söz konusudur. Bu iki durumu birbirinden
ayırmak gerekir.
‘Elohimler,’ Galaktik Uygarlıklar’ın senyörleridir. ‘Yahve’ de bu senyörlere
dahil olan ve yeryüzündeki insanların gelişimiyle yakından ilgilenen vazifeli
varlıklar grubunun başı ya da sözcüsü konumunda olan kozmik bir varlıktır.
‘Elohimler’in meydana getirmiş olduğu insan tipi (Galaktik İnsan) ile,
‘Yehova’nın meydana getirmiş olduğu, bizim devremiz insanı olmak üzere iki
ayrı ‘Adem’ vardır. Biri bizim devremizin, diğeri eski devirlerin Ademi’dir.
Birinci Adam’le ikinci Adem arasındaki farkları Kutsal Kitaplar ince nüans
farklarıyla ifade etmişlerdir. Dikkatlice incelenecek olursa bunlar
ayırdedilebilir. Burada araştırmacıların dikkatinden kaçmaması gereken bir
diğer husus da, İslam’ın Kutsal Kitabı Kur’an-ı Kerim’de, Galaktik Adem’den
değil, doğrudan doğruya bizim devremizin Adem’inden bahsedilmiş olmasıdır.
Fakat diğer Kutsal Kitaplar ayrıca yeryüzünde meydana gelmemiş olan, fakat
bütün bir galaksi içerisinde kendisini temsil eden, gelişmiş bir Adem’den
bahsederler. Ancak Kur’an-ı Kerim’de de bizim neslimizden öncesine ait
başka nesillerin yeryüzünde bir zamanlar yaşadığı birçok ayette açıkça
beliritilmiştir. İşte onlardan sadece bir tanesi:
Dostları ilə paylaş: |