Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə34/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   64

VII.BÖLÜM
ANTİK YUNAN SIRLARI’NA GİRİŞ
“Sırların amacı, ruhları prensiplerine,
ilk ve son hallerine yeniden getirmektir.
Yani kendisinden aşağı inmiş oldukları
gerçek hayata, Tanrı’ya, Diyonizos vasıtasıyla
onları yeniden geri döndürmektir.”
Olimpiodor
İnsanlar  nasıl  yeryüzüne  inmişlerse,  günün  birinde  de  tekrar  Olimpos’a
çıkabilmeleri gerekiyordu…
Bu  cümle  Antik  Yunan’ın  “sırlar  bilgisini”  ve  buna  bağlı  olarak  da  Yunan
Mitolojisi’nin  temelini  oluşturur.  Yunan  Mitolojisi  kendine  has  uslubu  içinde,
insanların  nihai  hürriyetlerini  elde  etmek  ve  gelmiş  oldukları  yere  yeniden
dönebilmek  için  inisiyeler  tarafından  kullanılan  çeşitli  metot  ve  yolların
toplamını  oluşturmaktadır.  Yunan  Mitolojsi  temel  olarak  Mısır’ın  sırlarına
dayanır.  Pekçok  eski  Yunan  filozofunun  eski  Mısır  mabetlerinde,  Osiris
rahiplerince  inisiye  edildiklerinden  daha  önce  söz  etmiştik.  Bununla  ilgili
yurtdışında  yayınlanan  çeşitli  kitaplar  bulunmasına  rağmen,  nedense  konunun
bu yönü üzerinde de, yurdumuzda çok fazla durulmamıştır. Kim bilir, belki de
durulmak istenmemiştir…


MISIR, HİNT VE YUNAN GELENEKLERİ
Ezoterizm özellikle üç büyük gelenekle çok yakından ilgilenmiştir: Mısır…
Hint…  ve  Yunan…  Bu  üç  gelenek  diğer  toplumların  geleneksel  bilgilerine
önemli  katkılarda  bulunmasından  dolayı,  dünya  üzerinde  ayrı  bir  öneme
sahiptir. Birçok dine, felsefeye ve mitolojiye öncülük etmiş olan Mısır, Hint ve
Yunan  gelenekleri,  her  ne  kadar  bazı  uygulamadan  doğan  şekilsel  farklarla
birbirlerinden ayrılmışlarsa da, aslında üçü bir bütünlük oluşturur.
Çok genel hatlarıyla özetleyecek olursak:
Mısır, sırlar dünyasına majiyle…
Hint vicdani muhasebe, kayıtsızlık, meditasyon ve konsantrasyonla…
Yunan ise, sırlar dünyasının kapılarını aralayabilmek için dövüşü tercih
etmiştir. Bu dövüşme, insanın bizzat kendisine karşı göğüs göğüse
dövüşmesidir…
Her  üç  geleneğin  de  yöntemleri  farklı  olsa  da,  amaçları  aynıydı:  Sırlar
kapısını aralamak…
Bu  üç  büyük  gelenekten  günümüze  kalan  en  önemli  belgeler,  mitolojilerden
ibarettir.
şimdi çok genel hatları ve özellikleriyle, dünya kültür tarihe yön vermiş olan
bu üç büyük geleneği sırasıyla takip etmeye çalışalım…


ANTİK YUNAN’IN MİTOLOJİK SIRLARI
Yunan  Mitolojisi’nde  adeta  bir  şiddetin  ifadesi  gibi  görünen  dövüşme
motifleri  aslında,  insanı  teslim  almış  bulunan  alışkanlıklara,  ön  yargılara,
peşin fikirlere, arzu ve tutkulara karşı girişilen bir mücadelenin öyküsüdür…
Bu  savaşların,  ölümlü  insanların  ölümsüzlüğe  kavuşması  için  insani
kisveden  kaynaklanan  her  şeyi  atmaktan  başka  gayesi  yoktu…  Antik  Yunan
Sırları;  insanların  ölümlü  ilahlar,  ilahların  ise  ölümsüz  insanlar  olduğunu
söyler. Bu sözlerle de sırlar kapısı aralanmaya başlar…
Ezoterizm ve İnisiyasyonla ilgili bölümümüzde, insanın içinde gizli bulunan
bir  potansiyal  güçten  bahsetmiş  ve  bu  gücün  ortaya  çıkartılması,  inisiyatik
çalışmaların  özünü  oluşturur  demiştik.  İnisiyatik  çalışmaları  sembolik  bir
dilde  anlatan  mitolojilerde  ise  insanın  içindeki  bu  potansiyel  güce,  “İçteki
Uyuyan  Tanrı”  adı  verilmiş  ve  uyuyan  bu  tanrının  uyandırılması  da  tüm
mitolojilerin  ana  temasını  oluşturmuştur.  “İçteki  Tanrı’nın  Uyandırılması”
inisiyatik çalışmalarda “insanın uyanmasıyla” eş anlamındadır.
Yunan Mitolojisi de işte bunu anlatır: “İçteki Tanrı’nın Uyandırılması”
“İçteki Tanrı”nın uyandırılabilmesi için yapılan inisiyatik çalışmalar, Yunan
Mitolojisi’nde hikayeleştirilerek anlatılmıştır.


BİLGELİĞİN İLAHİ ÇEKİCİLİĞİ
Mitolojik  hikayeler,  tüm  kahramanların  Zeus’un  kızı  Helen  ile  evlenmek
istediklerinden bahseder. Bu tüm kahramanların en büyük arzusu ve hedefiydi.
O  ise,  birinden  diğerine  gidiyordu.  Menelaos’la  olduğu  gibi  ya  biriyle
evleniyor ya da onu terk ediyordu. Ona sahip olmak neredeyse imkansızdı…
“Helen’in  amacı  kahramanları  cezbetmektir.  Theseus  onu  bir  gün  kaçırır.
Ancak daha sonra kardeşlerinin onu almasına izin verir. Helen de daha sonra
Menelaos  ile  evlenir.  Ancak  Menelaos  sahip  olduğu  şan  ve  şöhretten  dolayı
sürekli uyuyurdu. Hiç bir gelişme göstermiyordu. Bunun üzerine Paris Helen’i
kaçırarak Truva’ya götürmek istedi.”
Burada  geçen  hikayeleştirilmiş  motifllerin  hepsi  birer  sembolden  ibarettir.
Tüm  bu  evlenme  ve  kaçırma  hikayeleri  tamamen  mitolojik  bir  kurgudur.  Bu
kurgunun  anlatmak  istediği  gerçek  ise  bambaşkadır.  Sözü  edilen  kurguyu
anlayabilmek  için  Helen’in  neyi  sembolleştirdiğinin  bilinmesi  gerekir.  Çünkü
asıl sır, onun çevresinde dönmektedir.
Zeus’un  kızı  olduğu  için  onun  bilgisini  taşır.  İşte  bütün  kahramanların
peşinde koştukları da aslında bu bilgidir…
Helen:  Bilgeliğin  ilahi  çekiciliğinin  sembolüdür.  Ve  o  sadece  arınmış
kişilere verilir.
Gothe konuyla ilgili şunları söyler:
“Helen’i  görmüş  olan  kişi  asla  bir  daha  kendisine  gelemez  ve  eski  halini
bulamaz.”
Ezoterizm’de  ise;  O,  küçük  sırlardan  büyük  sırlara  geçme  gayretini
gösterenlere  vaat  edilmiş  ilk  mükafatı  sembolize  eder.  O  tanrısal  olanla  -
insani  olan  arasında  bir  köprüdür.  İlk  kaynağa  geri  dönüş  hattı  üzerindeki
birinci aşamadır.
Evet gözden uzak tutulmaması gereken bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. O her
ne kadar ilahi bilgeliğin, çekiciliğini sembolize etmekteyse de, yine de sadece
bir  köprü  vazifesi  görmektedir.  Yani  o  nihai  hedef  değildir.  Nitekim
mitolojilerde  Güzel  Helen’in  sürekli  başkalarıyla  evlenmesi  de  bunu  gayet
açık bir şekilde dile getirmektedir. Ne zaman bir kahraman (mist, mürit, inisiye
adayı) Helen ile evlenmeye muvaffak olursa, daha yukarıya tırmanmak için onu
aynı zamanda terk etmek de zorundadır.


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə