Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə37/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   64

irtibatın  simgesidir.  Ağaca  dönüşme  teması  ise:  Uyanmanın  ve  şuurlanmanın
bir  ifadesi  olarak  karşımıza  çıkar.  Ağaca  atfedilen  kutsallığın  kökeni  de  işte
buna dayanır…


GÜNEŞ TANRISI APOLLON
Gün  ışığının  parıldayan  tanrısı  Apollon,  Mitoloji’de  Güneş  Tanrısı  olarak
geçer.  Mısır’daki  Güneş  Tanrısı  Ra’nın,  Eski  Yunan  Mitolojisi’ndeki
karşılığıdır.
Apollon daha kundaktayken: “Bana ahenkli sesler çıkaracak bir lir getiriniz.
Bir elime de ok ve yay veriniz. Mucizeler göstermek isitiyorum” demişti.
Doğumundan  dört  gün  geçince  Apollon  kuvvetini  göstermek  istedi.  Bundan
sonrasını bakın Mitoloji nasıl anlatıyor…
Parnassos  Dağı’nda  bir  mağarada  büyük  bir  ejderha  yaşamaktaydı.  O
bölgeyi  kasıp  kavuran  ejderha  insanları  parçalıyor,  sürüleri  yutup  yok
ediyordu.  Apollon  memleketini  bu  beladan  kurtarmak  istedi.  Bir  gün  yanan
meşalesini,  yayını  ve  okunu  aldı.  Yavaşça  bu  korkunç  ejderin  ini  bulunan
mağaraya  doğru  ilerledi.  Oraya  gelince  elindeki  reçineli  meşaleyi  havada
salladıktan sonra inin tam ağazına attı. Dumanın zoru ile canavar inden dışarı
çıktı. Bunun üzerine Apollon hızla uçan ve her şeyi delip geçen okunu fırlattı.
Havada  süzülen  ok  gitti  ejdere  saplandı.  ‘Ey  güneşin  oklarıyla  yere  serilen
Python orada olduğun gibi kal. Artık insanlara fenalık yapamayacaksı’ dedi.
Burada  geçen  sembolleri  daha  önce  ele  aldığımız  için  sanırım,  mitolojinin
aktardığı  inisiyatik  mesaj  siz  okuyucularımda  belli  bir  anlam  kazanmıştır.
Sembollerin evrensel olduğundan basetmiştik. “Canavarla Mücadele”, “Ateş”,
“Ok”  ve  “Yay”  gibi  sembollerin  farklı  toplumlarda  aynı  tema  içinde
kullanıldığı konusuna dikkatlerinizi çekmek isiyorum…
Ejderi öldürmesi Tanrı’nın kirlenmesine sebep oldu. Tanrıların töresine göre
bu  kirden  temizlenmek  gerekti.  Bu  yüzden  Apollon  Tanrılar’ın  sahip  olduğu
bütün  ayrıcalıklardan  vazgeçti.  Ve  basit  ölümlü  bir  insan  gibi  Tesalya  Kralı
Admetos’un  hizketçisi  oldu.  Tam  9  sene  bu  kralın  atlarını  otlattı.  Öküzlerini
güttü.
İnisiyasyonun belli bir derecesinde yaşanan önemli bir olay burada mitolojik
bir  üslupla  aktarılmak  istenmiştir.  Bir  zamanlar  özel  bir  eğitime  tabi  tutulan
kişilerde  Telepati,  Durugörü,  Telekinezi,  Astral  Seyehat  gibi  bazı  yetenekler
ortaya  çıkardı.  Bu  yetenekler  belli  bir  aşamaya  gelindeğinde  kasıtlı  olarak
belirli bir süre terk edilirdi. O süre içinde mürit bu yeteneklerini kullanmazdı.
Bu  da  inisiyasyonun  bir  parçasıydı.  İşte  mitoloji  bu  meseleyi  kendine  has


anlatımıyla aktarmaya çalışmıştır.
“Atların  otlatılması”  da  ezoterik  bir  semboldür.  Ezoterizm’de  “At”:
Duyguları temsil eder. İnisiyasyonun en temel hedeflerinden biri de, yine daha
önce  belirtmiş  olduğumuz  gibi  bu  duygulara  hakim  olmaktı.  Burada  geçen
“Atlar’ın  Otlatılması”:  Duygulara  hakimiyeti  sembolize  eder.  “Çoban”  motifi
de  birçok  toplumda  bu  amaçla  kullanılan  evrensel  sembollerden  biridir.
Duygularına hakim olma aşamasına ulaşan inisiyeyi ifade eder. Bu sembol aynı
zamanda İsa Peygamber tarafından da kullanılmıştır.


EŞEK KULAKLI KRAL MİDAS
Bir  gün  Maryas  kırda  dolaşırken  Athena’nın  icadettiği  ve  daha  sonra
çalmaktan  vazgeçip  kaldırıp  attığı  fülüdü  buldu.  Ve  çalmaya  başladı…  Bir
Tanrı’nın  elinden  çıktığı  için  güzel  sesler  çıkaran  bu  fülüt  ile  övünmeye;
kendini  Apollon’a  rakip  saymaya  başladı.  Bir  gün  Apollon’a  kendisiyle
yarışmasını  istedi.  Apollon  da  “kazananın  yenilene  istediğini  yapabilmesi”
şartıyla yarışmayı kabul etti.
Frigya  Kralı  Midas  yarışmada  hakem  olarak  bulunanlar  arasındaydı.
Yarışmanın  sonunda  Maryas  ,  Apollon  gibi  çalamadığını  itiraf  etmek  zorunda
kaldı. Apollon da onu ağaca bağladı. Diri diri derisini yüzdü.
Kral  Midas’a  gelince…  Yarışmada  Maryas’ın  tarafını  tutmuş  ve  doğru
hakemlik yapamamıştı. Bu adamın da cezalandırılması gerekti. Apollon çaldığı
liri  anlamayan  Kral  Midas’ın  kulaklarını  uzattı,  uzattı  ve  içlerini  kıllarla
doldurdu.
İnisiyatik  bir  çalışmada,  müride  verilen  bazı  bilgiler,  onun  kendisini  büyük
görmesine  neden  olabilirdi.  Birçok  kimsenin  bilmediği  bilgileri  bilmesi  ve
bazı  sırlara  sahip  olmaya  başlaması,  kendisinde  bir  büyüklük  kompleksi
yaratabilirdi.  Bu  şekilde  egosuna  yenik  düşen  adaylar,  inisiyasyonu  asla
tamamlayamazlardı.  Yarı  yolda  kalan  bu  adayların  mabetten  dışarı  çıkmasına
da  izin  verilmez  ve  mabedin  hizmetkarı  olarak  geri  kalan  ömürlerini  orada
geçirmesine karar verilirdi. Tarih içinde bunun sayısız örnekleri vardır. Yunan
Mitolojisi’ndeki Maryas da bunun sembolüdür.
Mitolojiler’de  geçen  “Krallar”  ve  “Kahramanlar”  çoğunlukla  inisiyeyi
sembolize  eder.  Midas  da  Kral’dır,  yani  inisiyedir,  ancak  o  da  Maryas  gibi
yarı yolda kalmıştır…
Midas  artık  eşek  kulaklı  olmuştur.  Eşek  kulaklarını  kimseye  göstermemek
için  onları  saçlarının  arasına  sakladı.  Başına  geniş  bir  kalpak  giydi.  Fakat
kralın  saçlarını  kesen  berber  uzun  kulaklarının  farkına  varır.  Kral  bu  berberi
ölümle  tehdit  ederek,  sırrının  etrafa  yayılmasına  engel  olmak  istedi.  Sırrını
içinde  saklamak  mecburiyetinde  kalan  berber  sararıp  solmaya,  adeta
patlayacak  gibi  sıkılmayşa  başladı.  Sonunda  sırrını  toprağa  açmaya  karar
verdi.  Issız  bir  yerde  çukur  kazdı.  Oraya  eğilerek  yavaşça:  “Kral  Midas’ın
kulakları eşek kulaklı” diye fısıldadı. İçi rahatlamıştı. Üzerinden büyük bir yük


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə