Gizli sırlar Öğretisi


PEYGAMBER BUDA’NIN ÖĞRETİSİ



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə48/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   64

PEYGAMBER BUDA’NIN ÖĞRETİSİ
Buda’nın  Öğretisi  temel  de  ıstırabın  yokedilmesi  ve  Nirvana’ya  ulaşmaya
dayanır. Kullandığı metotlar ise son derece basit ve sadedir.
* Konsantrasyon
* Meditasyon (Tefekkür)
* Terk
Buda’nın  yolu,  bu  üç  temel  uygulamaya  dayanır.  Buda’nın  Öğretisi  bu  üç
uygulamanın  sonucunda,  insan  ruhunda  ortaya  çıkan  aydınlanmanın  bir  başka
adıdır. Mistik olduğu kadar yaşamın içinde yer alan bir yoldur da… Yaşamdan
kopuk  değil,  bizzat  yaşamın  içinde  yaşanan  bir  öğretidir…  Hint  ve  Doğu
denilince ilk akıllara gelen de odur.. Büyük inisiye Buda’yı burada uzun uzun
ele  alma  imkanımız  yok.  Onu  sadece  kendi  sözlerinden  biriyle  anmakla
yetiniyoruz:
“Ey 
talebeler!… 
Size 
bildirdiklerime 
nazaran, 
bildirmediklerim,
sakladıklarım,  bu  ormanda  bulunan  yapraklar  gibi  daha  çoktur.  Ey  talebeler!
Bunu  size  niçin  söylüyorum?  Çünkü  talebeler,  bu  sizi  kutluluk  yolunda
ilerletmez.  Çünkü  bu  sizi  dünyaya  ait  şeylerden  uzaklaşmaya,  isteği  yok
etmeye, faniliğin önüne geçmeye, sulhe, bilgiye, ilhama, Nirvana’ya götürmez.
Bunları  size  bildirmemiş  olmamın  sebebi  işte  budur.  Ey  talebeler!  Size
bildirdiğim  şeyler  nelerdir?  Size  bildirdiklerim:  Istırabın  ne  olduğu
hakikatidir.  Size  bildirdiğim,  ıstırabın  kaynağı  idi.  Size  bildirdiğim,  ıstırabın
yok edilmesiydi. Size bildirdiğim, ıstırabı yok etmeye götüren yoldu…”
Görüldüğü  gibi  Büyük  İnisiye  Buda,  sadece  insanlara  pratikte  ihtiyaçları
olanı  vermekle  yetinmiştir.  Bilgiyi  tümüyle  değil,  belli  bir  ihtiyacı  gözeterek
aktarmıştır.  Bu  ezoterik  çalışmaların  esasını  oluşturur.  Gerekmedikçe  tüm
sırlar  ortaya  dökülmez.  Bunun  en  önemli  sebebi,  sırların  belli  bir  kademede
aktarılma  mecburiyetinin  olmasıdır.  Zamanından  önce  açıklanan  sırlar,
öğrenciye  fayda  sağlamayacağı  gibi  onlara  zarar  bile  verebilirdi.  Bu  nedenle
inisiyatik çalışmalarda sırların açıklanmasına çok büyük bir özen gösterilir ve
belirlenen  bir  yol  izlenirdi.  Bu  yolda  her  öğrencinin  kapasitesi  göz  önüne
alınarak, bu sırlar  belirli aralıklarla sadece  ihtiyacı olana ve  en önemlisi de,
bu  sırları  almaya  hazır  hale  gelenlere  aktarılırdı.  Yani  inisiyatik  öğretimde
belli bir kademeleşme mevcuttu. Her öğrenciye aynı program uygulanmazdı.


Zamanından  önce  ortaya  çıkartılan  bilgi  yapıcı  değil,  yıkıcı  bir  işlev
görürdü.  Ve  buna  azami  dikkat  edilirdi.  Buda’nın  sözlerinde  de  bunu  açıkça
görmek mükündür.


BEKLEYELİM BAKALIM…
ZAMAN NELER GÖSTERECEK
Az  önce  Upanişadlar’dan  aktardığımız  sözlerin  altında  gizlenen  sır  tüm
toplumların  geleneksel  bilgilerinde  karşımıza  çıkar.  Değişik  cümlelerle  hep
aynı gerçeğe ışık tutulmaya çalışılmıştır:
Sırlar Öğretileri’nde: Kendini bil tanrıları da bilirsin.
Mısır’da: Kalpteki Tanrı Horus’un hikayesi.
Yunan’da: Kalpte gizlenmiş olan Tanrı Diyonizos’un uyyanışı.
İslamiyet’te: Kendini bilmeyen rabbini bilemez sözleri…
İşte  bunların  hepsi,  aynı  sırra  atıfta  bulunan  sözlerden  ibaretti.  Ancak  bu
sırrın  kapısını  açanların  sayısı  fazla  olamadı.  Bu  sır  günümüzde  sadece
sözcüklere sıkışıp kalmış durumdadır. Açılması için belki de 2000’li yılların
gelmesi gerekmektedir… şüphesiz ki, her şeyin doğrusunu sonunda zaman bize
gösterecektir…


IX. BÖLÜM
MISIR’IN ÖLÜLER KİTABI
“Burada insanların, tanrıların
ve ölülerin tarihi başlar.
Ve her şey ezelden beri
“Ölüler Kitabı”nda yazılmıştır.
Gerçekte bu kitap
çok gizli ve çok derin bir sırdır…”
Eski Mısır’ın bir zamanlar büyük bir eğitim ve kültür merkezi oluduğunu ve
çevre  ülkelerden  gelen  çok  sayıda  öğrencinin  buralarda  özel  olarak
eğitildiklerinden bahsetmiştik.
Mısır İnisiyasyonu’na katılan ve eğitim gören bir aday, yıllar sonra eğitimini
tamamlayıp;  Osiris  rahibi  olarak  anılmaya  hak  kazanınca  önünde  iki  seçenek
belirirdi. Eğer Mısırlı’ysa mabede bağlanıp ülkesinde kalmakta, yabancıysa, o
takdirde  kendisine  bazen  din  kurmak  veya  bir  misyonu  yerine  getirmek  üzere
ülkesine  geri  dönme  izni  verilmekteydi.  Fakat  ayrılmadan  önce,  mabedin
sırları  konusunda  mutlak  bir  sessizliğe  gömüleceğine  dair  yemin  etmek
mecburiyetindeydi.  Burada  gördükleri  ve  işittiklerini  hiç  kimseye  asla
söylemeyecek  ve  Osiris  Öğretisi’ni  ancak  üç  kat  perdeli  mitolojik  semboller
veya  felsefi  ekoller  vasıtasıyla  üstü  örtülmüş  bir  şekilde  diğer  insanlara
aktarabilecekti.
Eski  Mısır’ın  ezoterik  yönünü  sembolik  bir  biçimde,  en  iyi  anlatan
metinlerin başında “Mısır’ın Ölüler Kitabı” gelir.
Belki  de  ölümle  karşılaşan  insan,  ilk  defa  doğaüstü  fikrine  sahip  olmuş  ve
onu  görmekte  olduğunun  ötesinde  ümit  etmek  istemiştir.  Ölüm  böylelikle  ilk
bilinmeyen  olmuştu…  Bu,  insanı  diğer  sırların  yolu  üzerine  çekerek,
düşüncesini  görünürden  görünmeyene,  geçiciden  ebediye,  insaniden  ilahiliye
yükseltti.  Böylelikle  ölümün  sırrıyla  birlikte  yaşaman  da  sırları  yavaş  yavaş
aralanmaya  başladı.  Bu  sırlara  inisiye  olan  adaylar;  artık  sadece  yaşamdan
başlayıp  ölüme  kadar  giden  yolda  değil,  ölüm  ötesindeki  yollarda  da
yürüyebiliyorlardı…
Ölümden sonra insanı nasıl bir son bekliyor?


Ölüm nedir?
Ölümden sonra neler oluyor?
Öldükten sonra yaşam devam ediyor mu?
Yeniden dünyaya gelmek mümkün müdür?
Bu sorular inisiyeler için artık sır olmaktan çıkıyordu. Çünkü onlara yaşamın
sırlarının yanısıra, ölümün de sırları açıklanıyordu…


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə