Kızılkaya / Fıkıh Usulünde Sahabe Fetvasının Kaynaklık Değeri Cilt / Volume: • Sayı /Issue: • 2012


Erol / Şanizade Mehmet Ataullah: Bir Osmanlı Tarih Tasavvur ve Yazımı Örneği Tablo 2



Yüklə 7,06 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/111
tarix16.08.2018
ölçüsü7,06 Mb.
#63317
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   111

45
Erol / Şanizade Mehmet Ataullah: Bir Osmanlı Tarih Tasavvur ve Yazımı Örneği
Tablo 2.   
Tarih-i Şanizade’deki Edebî ve Dinî Unsurların Dağılımı
*
Dinî ve Edebî Alıntılar/Ciltler
Cilt 1
Cilt 2
Cilt 3
Cilt 4 Toplam
Arapça Özdeyiş ve İfadeler
46
55
46
38
185
Arapça Atasözleri
25
133
54
54
266
Arapça Şiirler
7
56
25
21
109
Arapça Deyimler
4
6
5
0
15
Arapça Dualar
13
28
25
9
75
Farsça Özdeyiş ve İfadeler
3
5
1
0
9
Farsça Atasözleri
2
2
0
1
5
Farsça Şiirler
32
122
76
37
267
Farsça Deyimler
2
2
0
0
4
Farsça Dualar
1
0
0
0
1
Türkçe Özdeyiş ve İfadeler
2
0
0
0
2
Türkçe Şiirler
20
47
38
10
115
Ayetler
46
70
42
31
189
Sahih Hadisler
9
42
6
7
64
Mevzu Hadisler
4
8
2
0
14
Ermenice İfadeler
0
1
1
0
2
Genel Toplam
                                                                                    1322
Tarihsel metinlerdeki beyit alıntılarının belirli aralıklarla metne dâhil edilmesi, karşılıklı 
konuşma ya da mektuplarla aynı amaç doğrultusunda, yani tarihçinin kendi adına konuş-
eden Zeyd gibi öfkeyle bana saldıran bir nahivciyle başım derde girdi. Zeyd’in sürüklemesi sebebiyle 
başını kaldıramıyor. Zaten başında cer amili bulunurken kendini nasıl doğrultabilir” Bk. Şanizade 
(2008, s. 810). ‘Darabe zeydün amran’ nahiv ilminde (nahiv, Arapça dilbilgisinin sözdizimi kuralları 
ile i‘rab bölümünü kapsayan bir ilimdir) kullanılan en meşhur örneklerden biridir. İlim talebesinin 
olayda adı geçmesi, Şanizade’nin bu tarz bir ifade şeklini tercih etmesine imkân tanımaktadır. Bk. 
Şanizade (1290, s. 359). 
*  Yukarıdaki çizelgede yer alan bilgiler (mezkûr çizelge oluşturulurken Ziya Yılmazer’in Şânî-zâde 
Târîhi isimli çevriyazısal çalışması esas alınmıştır), edebî anlatımın baskın bir şekilde Arapça ve 
Farsça’ya ait unsurlarla güçlendirildiğine işaret etmektedir. Türkçe unsurlar, eserin bütün ciltlerinde 
geri planda kalmaktadır.


46
İnsan ve Toplum
madan ya da herhangi bir değerlendirme yapmadan zikredilen olaylara veya şahıslara 
dair dolaysız yorum veya değerlendirme yapabilmesine imkân sağlamak için kullanılma-
sıyla irtibatlıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse şiir, bir yorum vasıtası olarak müellifin kendi-
sini güvenli bir şekilde başkaları üzerinden ifade etmesine imkân tanımıştır (Humphreys, 
2004, s. 122). Tarih-i Şanizade’de, bu tür ifade tarzına sıklıkla başvurulmaktadır.
25
Ataullah Efendi, eserini kaleme alırken düz yazıda kullandığı Arapça ağırlıklı edebî 
üsluptaki şiir, atasözü ve deyimlerin çokluğu dikkat çekmektedir. Bunun yanında düz 
yazıdaki Farsça ifadeler, özellikle vakanüvis gelenekte çoğunlukla tercih edilen Farsça 
başlıklar, Arapçaya nazaran geri konumda kalmaktadır. Osmanlı tarih yazım kültüründe 
birtakım hususiyetler hemen hemen her dönemde devamlılık gösterse de hem yazım 
usulünde hem de konu dağılımında belli dönemlerde değişiklik olmuştur. Şanizade de 
bu duruma temas eder: “Tevarih-i atîkanın bazında mültezem, ancak fesahat ve bazı 
katl ü tedmîr-i eşkıyadan ibaret bazısında dahi ekser makâl, tarif-i ahval-i harb ü kıtal ve 
bazısında ise mültezem, kıdem-i emsâr u ümeme dair ahvaldir” (Şanizade, 2008, s. 22).
26
 
İslam dünyasında, ilim adamlarının hayatını anlatan eserler yazılmış ve bu eserlerde, 
âlimlerin kimden ders aldıkları, hangi dersleri gördükleri zikredilmiştir. Buradaki amaç
ilmî malumatın kesintisiz bir zincir halinde (hadis rivayetlerinde olduğu gibi) nesilden 
nesile aktarılmasının temin edilmesidir. Bu tür çalışmalarda mezkûr ilim adamının 
hangi hocalarla çalıştığı, ne tür görevler deruhte ettiği, hangi eserleri yazdığı ve son 
25  “Küllü inâ’in yetereşşahu bimâ fîhi” (Her kap içindekini sızdırır). Bk. Şanizade (2008, s.  69); “Her kücâ bâd 
ancâ berbâd” (Her nerede olursa orayı berbâd eyler). Bk. Şanizade (2008, s. 81); “Ân kes ki ne-dâned ü 
ne-dâned ki ne-dâned; Der-cehl-i mürekkeb ebedi’d-dehr be-mâned” (Bilmeyen o kimse, bilmediğini 
de bilmez. Tam cehalet dünyada ebedî kalır). Bk. Şanizade (2008, s. 97); “Men cenne sâ‘aten lem yufık 
ebeden” (Bir an cinnet geçiren, sonsuza dek iflah olmaz). Bk. Şanizade (2008, s. 115); “Hüşt-dâr ki 
rüzgâr şûr-engîzest, Eymen me-nişîn ki tîg-i devrân tîzest; Der-kâm-ı tû ger zemâne lüvzîne nihed, 
Zinhâr fürû me-ber ki zehr âmizest” (Zaman kargaşayı tahrik ettiği için uyanık ol! Zamanın kılıcı keskin 
olduğu için oturduğun yere pek güvenme! Zaman ağzına baklava bile koysa, zehir karışmış olduğu 
için sakın unutma!). Bk. Şanizade (2008, s. 132); “Bisyârî-i düzdân ez-müsâmaha-i şıhnest” (Yankesicile-
rin çokluğu, yöneticinin müsamahasındandır). Bk. Şanizade (2008, s. 365); “Sipahî heme kîne-ver çün 
sibâ‘, velî çün behâyim ki der-ictimâ” (Ordu mensupları düşmana karşı yırtıcı hayvanlar gibi kindardır; 
fakat toplu halde iken dört ayaklı hayvan gibidirler). Bk. Şanizade (2008, s. 360); “en-Nâsü ‘alâ sülûk-
i mülûkihim” (İnsanlar, yöneticilerinin yaşantıları üzeredir). Bk. Şanizade (2008, s. 379); “İzâ ednâke 
sultânen fe-zidhu, mine’ta‘zîmi va’hzirhu ve râkıb, feme’s-sultânu ille’l-bahru ‘ızemen, ve kurbü’l-bahri 
mâhzûru’l-‘avâkıbı” (Hükümdar sana yaklaştığı zaman saygını arttır, ondan sakın ve tetikte ol! Çünkü 
hükümdar, büyüklük bakımından denize benzer ve denizin kenarı sonuçları itibariyle mahzurlu-
, büyüklük bakımından denize benzer ve denizin kenarı sonuçları itibariyle mahzurlu-
 büyüklük bakımından denize benzer ve denizin kenarı sonuçları itibariyle mahzurlu-
dur). Bk. Şanizade (2008 s . 572); “Lâ yegurrannake mine’s-sultâni karâbetün ve lâ uhuvvetün fe-inne 
ehakka’l-eşyâ‘ bi-tahrîkı’n-nâri akrabuhum minhâ” (Sultanın akrabası olman, hatta kardeşi olman seni 
aldatmasın, çünkü ateşin yakmasına en elverişli olan ona en yakın olandır). Bk. Şanizade (2008, s. 
633). Aynı şekilde daha birçok örnek zikretmek mümkündür. Bu anlamda Yılmazer’in çalışmasının ilk 
cildindeki 24, 45, 90, 106, 132, 142, 179, 184, 186, 199, 307, 308, 321, 328, 341, 359, 365, 369, 471, 472, 
504, 509, 570, 632, 670, 685 ve 717 numaralı sayfalara müracaat edilebilir.
26  “Eski tarihlerin bazısı sadece bozulma ve bozguncuların yok edilmesinden bahsetmekte; bazısında 
da çoğunlukla yazılanlar savaşları anlatmakta; bazısı ise eski millet ve memleketlerin durumlarına 
dairdir.” 


Yüklə 7,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə