Microsoft Word dergi2005 doc



Yüklə 389,62 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/7
tarix30.10.2018
ölçüsü389,62 Kb.
#76356
1   2   3   4   5   6   7

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öztürk 

 

 



 

51

Arapça kökenli olmadığını söylemişlerdir.



22

 Bazı Batılı araştırmacılara göre ise bu 

isim “karşı  çıkmak”, “engellemek” yahut “suçlamak” anlamına gelen İbranca bir 

kelime kökünden türetilmiştir. Jeffrey Burton Russel’e göre Hz. Muhammed’in 

muhtemelen Aramca konuşan Hıristiyanlardan öğrendiği  İblis kelimesi,

23

 Yunan-



ca’ya “hasım” anlamına gelen diabolos sözcüğüyle çevrilmiş, oradan Latince’ye 

diabolus, Almanca’ya teufel ve İngilizce’ye de devil sözcükleriyle aktarılmıştır. Bu 

kelime esas itibariyle “rakip” anlamına gelir ve bu aslî anlamıyla Eski Ahit’te 

birkaç kez cins isim olarak geçer.

24

  



Kur’an’da kimi zaman İblis’e, kimi zaman da şer üreten tüm cin ve insanlara 

atfen kullanılan başka bir isim daha vardır:  Şeytan (çoğulu:  Şeyâtîn). Batılı bazı 

araştırmacılara göre kelimenin tarihsel ve dilsel kökeni İslam öncesi Yahudi ve 

Arap kaynaklarına uzanmaktadır. Buna göre kelime “habîs” (kötü) anlamında  İb-

ranca kökenli, “insanüstü varlık” anlamında da Arapça kökenli olmalıdır.

25

 Müs-



lüman dilciler, Kur’an’da genellikle insanları aldatma ve ayartma ile bağlantılı 

olarak İblis’ten daha sık geçen şeytan kelimesinin kökenine dair iki ihtimal üzerinde 

durmuşlardır. İlkine göre şeytan, “uzak” veya “ırak olmak” anlamındaki ş-t-n keli-

mesinden türemiş ve hayırdan yahut ilâhî rahmetten uzak manâsında özel isim 

olmuştur. Kur’an’da şeytanın sıfatı olarak geçen ve “kovulmuş” anlamına gelen 

racîm kelimesi bu ihtimali güçlendirmektedir. İkinci ihtimale göre ise kelime 

“yanmak” veya “öfke ateşiyle yanıp tutuşmak” anlamındaki  ş-y-t kökünden türe-

tilmiştir. Bu ihtimal, şeytanın ateşten yaratılmış olduğunu bildiren ayetlerle teyit 

                                                 

22

 Ebû İshâk ez-Zeccâc, Me‘âni’l-Kur’ân ve İ‘râbuh, Beyrut 1988, I. 114; Ebü’l-Ferec 



İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr fî ‘İlmi’t-Tefsîr, Beyrut 1987, I. 65. 

23

 Jeffery Burton RusselLucifer: Ortaçağda Şeytan, çev. Ahmet Fethi, İstanbul 2000, s. 58. 



24

 Jeffrey Burton Russel, Şeytan: Antikiteden İlkel Hıristiyanlığa Kötülük, çev. Nuri Plümer, 

İstanbul 1999, s. 219. Eski Ahit’teki atıflar için ayrıca bkz. I. Samuel 29/24; II. Samuel 

19/22; I. Krallar 5/4; Mezmurlar 109/6. 

25

 Bkz. Gerald Messadie, Şeytanın Genel Tarihi, çev. Işık Ergüden, İstanbul 1998, s. 500. 




İblis’in Trajik Hikayesi -Allah, Şeytan, İnsan ve Kötülüğe Dair 

 

52



edilmiştir. Ancak Mecduddîn İbnü’l-Esîr ilk ihtimalin daha doğru olduğuna dikkat 

çekmiştir.

26

  

Şeytan, İslâm öncesi Arap toplumunda mevcut olan bir kavramdır. Zira ilgili 



kaynaklarda câhiliye döneminde şeytanların erkek ve dişisinin bulunduğuna ilişkin 

bir inancın mevcudiyetine işaret edilmiş; ayrıca “Cessâse Hadisi” diye bilinen bir 

rivayette, dişi bir şeytan olduğu düşünülen, vücudu kıllarla kaplı çok garip bir 

yaratıktan söz edilmiştir. Yine câhiliye döneminde Araplar, kan damarlarını kes-

meden hayvan boğazlamayı, “şeytan yarması” diye nitelendirmişlerdir.

27

  



Şeytanın Kur’an’da hem insanlar hem cinlere ait bir sıfat olması ve çok kere 

çoğul  şekliyle kullanılması, bunun nesnel gerçekliği bulunan bir varlığa işaret 

etmekten ziyade, soyut kötücül güçleri ve/veya kötülük üreten çeşitli unsur ve 

faktörleri imlediğini düşündürmektedir. Ebû Ubeyde’nin, “cin, insan ve hayvan 

türünden bütün azgın varlıkların ortak ismi” olarak tanımladığı şeytan, aynı zaman-

da insandaki her türlü kötü huy için de kullanılan bir isimdir. Nitekim bir hadiste, 

“Kıskançlık şeytandır, öfke şeytandır” (el-Hasedü şeytânun ve’l-ğadabu şeytânun

denmiştir.

28

  

Ebû Hilâl el-Askerî’nin (ö. 400/1009’dan sonra) şu izahı da şeytanın aslında 



bir kötülük imgesi olduğuna işaret etmektedir: “Şeytan, gözle görülmeyen bir 

kötücüllüktür. Bu yüzden şer üreten insana şeytan denir ama bu tür bir insan cinnî 

olarak nitelendirilmez. Çünkü şeytan lafzı kötülük manâsı içerir. Oysa cinnî, sadece 

gizli oluşu ifade eder. Bu nedenle, ‘Allah şeytanı lanetledi’ dendiği halde, ‘Allah 

cini lanetledi’ şeklinde bir ifade kullanılmaz. Çünkü cin bir cins isimdir, şeytan ise 

bir sıfattır.”

29

  

                                                 



26

 Mecdüddîn İbnü’l-Esîr, en-Nihâye fî Ğarîbi’l-Hadîs, Beyrut trz., II. 475. 

27

 Ali Osman Ateş,  Kur’an ve Hadislere Göre Şeytan,  İstanbul 1996, s. 104-195. İlgili 



hadisler için ayrıca bkz. Müslim, “Fiten” 119; Ebû Dâvûd, “Edâhî” 17. 

28

 Mecduddîn el-Fîrûzâbâdî, Basâiru Zevi’t-Temyîz, nşr. A. et-Tahâvî, Beyrut trz., III. 319-



320. 

29

 Ebû Hilâl el-Askerî, el-Furûku’l-Luğaviyye, Beyrut 2000, s. 309. 




Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öztürk 

 

 



 

53

Bazı müfessirler, İblis’in isyan etmesinin bir sonucu olarak şeytan adını 



aldığını, bazıları ise Allah ile ilişkisinde İblis adının, insanlarla ilişkisinde ise şeytan 

sıfatının kullanıldığını ileri sürmüşlerdir. Buna göre İblis ve Şeytan aynı varlığı 

imlemektedir. Nitekim 2/Bakara 34. ayette Allah’ın secde etme emrine karşı gelen 

varlığın ismi İblis olarak geçmekte, aynı surenin 36. ayetinde ise Âdem ve eşinin 

cennetten kovulmasına vesile olan varlığın adı  Şeytan olarak zikredilmektedir. 

Sonuç olarak, İblis ve Şeytan, bilincimizin dışında algılanan düşman ya da kötücül 

bir gücün veyahut yıkıcılığın kişileştirilmesi, nesnelleştirilmesidir. Buradaki kişileş-

tirmenin insan tarafından algılanabilen somut bir karşılığı olmasa da kötülüğün 

ontolojik gerçekliğini inkar etmek mümkün değildir. Bu itibarla, şeytan eski moda 

bir figür değil, insan ruhunda kendisini hissettiren etkin ve sürekli bir güç 

olgusudur.

30

 Kur’an’daki hikaye ise bu olgunun mitik bir dil dizgesi içinde tasvir 



edilmesinden ibaret olsa gerektir.  

İblis’in Mahiyeti 

Kur’an’daki anlatının zâhirine göre İblis objektif gerçekliği bulunan bir 

varlıktır. Ancak onun ontik hüviyeti çok açık değildir. Gerçi 18/Kehf 50. ayette 

İblis’in cinlerden olduğu belirtilir. Ancak, Allah-İblis diyalogunun aktarıldığı bütün 

pasajlarda, onun Âdem’e saygı göstermemesi Allah’ın meleklere yönelik emriyle 

aynı bağlamda söz konusu edilmektedir. Buradan hareketle denebilir ki İblis aslında 

bir melektir. Fakat, İblis’in ateşten yaratıldığını bildiren ayetler (7/‘râf 12, 38/Sâd 

76) ile cinlerin ahlâkî ikircikliğine mukabil meleklerin günahsız oldukları ve 

Allah’ın emirlerini harfiyen yerine getirdikleri dikkate alındığında, onun bir melek 

olmadığı sonucuna varılır. Bununla birlikte, meleklerin “nûr”dan (ışık) cinlerin 

“nâr”dan (ateş) -ki bu iki kelime hem ses hem de etimoloji bakımından birbiriyle 

ilişkilidir- yaratıldığına ilişkin bilgiler esas alındığında, ontik bir hısımlıktan söz 

edilebilirse de problem yine de tam olarak çözümlenmiş olmaz. Çünkü Muhammed 

                                                 

30

 Russel, Şeytan, s. 32-33. 




Yüklə 389,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə