Suat Ünlü
149
Ar. “
ماَﺮَﺤْﻟا ُﺖْﻴَﺒﻟا “ Tü. “Haram ev, yasak ev” Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de aġırlıġ
ew; Hekimoğlu KT’de KaǾbeni ĥarām ew; Manisa KT’de KaǾbeyi ki Beytuǿllāh’ı; TİEM 40 KT’de
Ka’be’yi harām ev sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73:
ķıldı oķ taŋrı kaǾbäni
aġırlıġ ewni
ađaķın turġu kişilärkä (9) aġırlıġ aynı boġuzlaġu
ärtüt boġuzda asınġular. ol bilsä sizlär bütünlükün taŋrı bilür. [92v/1] nä kim köklär
içindäki taķı ne kim yär içindäki. bütünlükün taŋrı tegmä närsäni üzä bilgän ol.
(92r/8=005/097)
Hekimoğlu KT: (119b/1) ķıldı Tangrı
KaǾbeni ĥarām ewni
, ķopmaķ kişilerge; (2) taķı ĥarām aynı taķı
ıđġu ķurbānnı taķı anlarnıñ boynınġa
Ol bilingiz üçün, (3) ĥaķįķat
üze Tangrı bilür anı kim kökler içinde taķı yir içinde. Taķı ĥaķįķat üze Tangrı (4) tigme
bir nirseni bilgen. (119b/1=005/097)
Manisa KT
Tañrı taǾālā ķıldı
KaǾbeyi ki
(86a)
Beytuǿllāh’ı
ĥarāmdur ķıyām olmaġ-içün, ħalķ
maǾįşeti durmaġ-içün. Muĥarrem eyledi daħı ķıldı ķurbānlıķları daħı ķıldı (2)
ķılǾādeleri daħı ki ķurbānlıķ Ǿalāmetidir. Siz bilmeg-içündür ki taĥķįķ Tañrı taǾālā bilür
gök ehlini (3) daħı yir ehlini Tañrı taǾālā barça nesneyi bilür. (85b/11=005/097)
TİEM 40:
Kıldı Tangrı
Ka’be’yi harām ev
yaǾnį anun yöresinde av harām; ağacın kesmek, otın
kırmak harāmdur, ādamıların turmağı-y-ıçun yaǾnį hacc eylemegi, ādamıların dirligi
durmak içün eyledi; dakı harām (4) ayı yaǾnį Zü’lhicce yā dört ay Receb, Şevval,
Zü’lka’de, Zü’lhicce; dakı kurbānı; dakı kurban boynına dakduklarını. Şol tā bilesiz,
bayık Tanrı bilür ne kim göklerdedür, dakı ne kim yirdedür; (5) dakı bayık Tanrı her
neseyi bilicidür. (57a/3=005/097)
Kur’an:
Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı)
gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı.
Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her
şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir(005/097)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT ’de aġırlıġ ew; Hekimoğlu KT’de KaǾbeni ĥarām
ew; Manisa KT’de KaǾbeyi ki Beytuǿllāh’ı; TİEM 40 KT’de Ka’be’yi harām ev sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
ﻟا
ماَﺮَﺤْﻟا ُﺖْﻴَﺒ “ karşılığı kullanılan sözcüklerden aġırlıġ ew
(T.) KaǾbeni ĥarām ew (Ar.+T.); KaǾbeyi ki (T) Beytuǿllāh’ı (Ar.) sözcüklerinden meydana gelmiştir.
1.1.7. el- Mescidü’l-Aksâ (ماَﺮَﺤْﻝا ﺪِﺠْﺴَﻤْﻝا)
Ar. “ ماَﺮَﺤْﻝا ﺪِﺠْﺴَﻤْﻝا “ Uzak mescit”
Tü. yıraķraķ mäzgit; KaǾbe yöresindeki mescid; Mescid-i Aķśā ki Ķudüs’dür; Mescidi’l-aksā yaǾnį
Beytü’l- mukaddes
Ar.
“
ماَﺮَﺤْﻝا ﺪِﺠْﺴَﻤْﻝا
“
Tü. “Uzak mescit”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de yıraķraķ
mäzgit; Hekimoğlu KT’de KaǾbe yöresindeki mescid; Manisa KT’de Mescid-i Aķśā ki Ķudüs’dür; TİEM
40 KT’de Mescidi’l-aksā yaǾnį Beytü’l- mukaddes sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73:
[206r/1] arıġ taŋrı ol kim tünlä eläti ķulını bir tünlä aġırlıġ mäsciddin yıraķraķ
mäzgitkä (2) ol kim ķutluġ ķıldımız anıŋ tegräsini körgütmäkimiz üçün aŋar
bälgülärimizdin. bütünlükün ol eşitgän körgän.(73 206r/1=017/001)
İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Geçen Bazı Özel Adlar Üzerine
150
Hekimoğlu KT: (2) Arıġlıķ anga kim tünle iletti ķulını, tünle, Ka’be yöresindeki (3) mescidin
Beytü’l-
Muķaddes tapa, ol kim bereketlig ķılduķ yöresini; (4) munung üçün kim körküzse miz
anga nişānlarımızdın. Ĥaķįķat üze ol, ol, işitgen, körgen (270b/2=017/001)
Manisa KT:
(11) Münezzehdür Tañrı taǾālā barça Ǿayblardın İsrā eyledi ķulını,
bir gicede yürütdi
Mescid-i Ĥarāmdan, ĶaǾbedür, (195a)
Mescid-i Aķśā’ya iletdi ki Ķudüs’dür. Bereket
eyledük anuñ ĥavālesini dįn dünyā bereket bile göstermeg-içün özine bizüm
āyetlerümüzi. (2) Taĥķįķ Tañrı taǾālā ġāyetde işidicidür, ġāyetde göricidür.
(194b/11=017/001)
TİEM 40:
(5) Arulıġı anun, Ol kim gice iltti kılını yaǾnį Muhammed Mustafa bir gice, Mescid-i
Harām’dan
Mescidi’l-aksā dapa yaǾnį Beytü’l mukaddes, ol kim (6) bereketlü
eyledük yörendürisin anun tā gösterevüz ana nışanlarumuzdan. Bayık Ol, Ol’dur işidici
görici. (133a/5=017/001)
Kur’an:
Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i)
bir gece
Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın
şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (017/001)
“Uzak Mescid” anlamına gelen bu terkipten kasıt Beyt-i Makdis, öteki adıyla İlyâ’dır. Mescid,
İshak yahut Yakup peygamber zamanında; yahut da Davud peygamber devrinde yapımına başlanıp tam
anlamıyla Hz. Süleyman devrinde bitirilmiş olan mabeddir.
Mescid-i Aksa, Kudüs-ü Şerif hareminin
tümünü kapsar. O zaman Mescid-i Aksa’dan sonra mescid olmadığından, yahut Mekke ile Kudüs arası
uzak bir mesafe olduğu için en uzak mescid anlamına gelen bu isim verilmiştir. (Akpınar 2002: 169)
Mescid-i Aksa, Mescid-i İlyâ (Allah’ın Mukaddes Evi), Arz-ı Mukaddese, beyt-i Makdis (Kutsal
ev), Kudüs (Kutsal), Şellem, Erşelim (veya Erşelem veya Erşelîm), Beyt-i Âyil, Sayhûn, Kasrûn gibi
isimlerle de anılmıştır. (Akpınar 2002: 169)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de
yıraķraķ mäzgit; Hekimoğlu KT’de
Beytü’l-
Muķaddes; Manisa KT’de
Mescid-i Aķśā ki Ķudüs’dür ; TİEM 40 KT’de
Mescidi’l-aksā yaǾnį
Beytü’l- mukaddes sözcükleriyle karşılanmıştır. . Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde
Ar. “ماَﺮَﺤْﻝا ﺪِﺠْﺴَﻤْﻝا
“
karşılığı kullanılan
sözcüklerden yıraķraķ mäzgit (T+F), -
Beytü’l-Muķaddes, Mescid-i Aķśā ki
Ķudüs’dür Mescidi’l-aksā yaǾnį Beytü’l- mukaddes (Ar.) sözcüklerden meydana gelmiştir.
1.1.8.Mübevve Sıdk (قْﺪِﺻ َأﱠﻮَﺒُﻡ)
Ar. “ قْﺪِﺻ َأﱠﻮَﺒُﻡ “güzel yerleşim yeri”
Tü. “güzel yerleşim yeri”, çın köni orun; śalįĥ orun;
yaħşı menzil marażı ki Şām iķlįmi Mıśr iķlįmidür;
girçeklik yir
Ar
. “
قْﺪِﺻ َأﱠﻮَﺒُﻡ
“
Tü
.
“güzel yerleşim yeri”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de çın köni
orun; Hekimoğlu KT’de śalįĥ orun; Manisa KT yaħşı menzil marażı ki Şām iķlįmi Mıśr iķlįmidür ; TİEM
40 KT’de girçeklik yir
TİEM 73:
(3) ornat(t)ımız oķ taŋrı ķulı oġlanlarını
çın köni orunķa rūzį ķıldımız anlarķa
arıġlardın (4) ađnaşmadılar ançaķ käldi ärsä anlarķa bitig. bütünlükün kim säniŋ iđiŋ
ĥükm ķılur anlar ara ķıyāmät kün anıŋ içindä {anıŋ içindä} (5) anıŋ içindä ađnaşur
ärdilär.( 161v/3=010/093)