Suat Ünlü
155
Manisa KT:
(4) Tañrı taǾālāya nidā eyledi Mūsā’ya
vād-ı muķaddesde ki paķdur, arıdur
ki adı
Ŧuvā’dur. (434a/4=079/016)
TİEM 40 :
Ol vakt kim kıġırdı ana, Çalabısı,
derede arınmış, Tuvā adlu. (280a/3=079/016)
Kur’an:
Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti (079/016)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de
arıġ ķol, Anonim KT’de
arıġ turur, atı ŧuvā
turur; Hekimoğlu KT’de
arıġ ķılınmış ķolda Ŧuvā atlıġ yirde.
; Manisa KT’de
vād-ı muķaddesde ki
adı Ŧuvā’dur, TİEM 40’de
derede arınmış, Tuvā adlu sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an
çevirlerinde
Ar. “ىًﻮُﻃ
“ karşılığı kullanılan
sözcüklerden arıġ ķol (T.);
arıġ turur, atı ŧuvā turur (T.+.Ar.)
;
arıġ ķılınmış ķolda,
Ŧuvā atlıġ yirde (T.+ Ar.),
vād-ı muķaddesde ki adı Ŧuvā’dur (Ar.+T),
derede
arınmış, Tuvā adlu (T.+Ar.)sözcüklerden veya sözcük gruplarından meydana gelmiştir. meydana
gelmiştir.
1.1.12 Turı Sinâ (ءﺎَﻨْﻴَﺳ ِرﻮُﻃ)
Ar. “ءﺎَﻨْﻴَﺳ ِرﻮُﻃ “ Tü. “Sina dağı”
Tü. körklüg taġ; ŧūr-ı sįnā; ŧūr-ı sįnā Sįnā taġı
Ar. “ءﺎَﻨْﻴَﺳ ِرﻮُﻃ “ Tü. Tü. “Sina dağı”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de körklüg taġ;
Hekimoğlu KT’de ŧūr-ı sįnā; Manisa KT’de ŧūr-ı sįnā, TİEM 40 KT’de Sįnā taġı sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73:
yıġaç kim çıķar
körklüg taġdın
(9) ündürür zäyt yaġını manġu yeglilärkä
(249v/8=023/020)
Hekimoğlu KT: (3) Taķı yıġaçlar, çıķar
Ŧūr-ı Sįnādın
; üner yaġ birle (4) taķı banıp yigesi nirse birle,
yigenlerge. (329a/3=023/020)
Manisa KT:
Daħı bir aġaç ki
Ŧūr-Sįnā’dan
çıķar, (3) biter anda yaġ ki zeyt yaġıdur daħı idāmdur,
ķatıķdur yiyenlere. (239b/2=023/020)
TİEM 40:
Dakı bir aġaç yaǾnį zeytun aġaçı kim, çıkar (5)
Sįnā taġından
; bitürür yaġ dakı katık,
yiyicilere. (162b/4=023/020)
Kur’an:
Yine o su ile Sîna dağında biten bir ağaç (zeytin ağacı) yarattık
ki hem yağ, hem de
yiyenlere katık verir. (023/020)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de
körklüg taġ; Hekimoğlu KT’de
ŧūr-ı sįnā;
Manisa KT’de
ŧūr-ı sįnā, TİEM 40 KT’de
Sįnā taġı sözcükleriyle karşılanmıştır.
Türkçe ilk Kur’an
çevirlerinde
Ar. “ءﺎَﻨْﻴَﺳ ِرﻮُﻃ
“ karşılığı kullanılan sözcüklerden
körklüg taġ (T.),
ŧūr-ı sįnā (Ar.)
Sįnā taġı
(Ar.+T.) sözcüklerden meydana gelmiştir.
körklüg
taġ: Harfiyen “güzel dağ”, burada “Sînâ dağı” için = ءﺎَﻨْﻴَﺳُرﻮُﻃ “Tûr-u Sînâ
denilen dağ,
Sînâ dağı, güzel” (Çanga 304a). Sina dağı metnimizde
ŧūr-ı sįnįn (095/002=446a/6) olarak aslına sadık
kalınarak da kullanılmıştır.
1.1.13. Medâin/ ehlü’l-Medîne (ِﺔَﻨیِﺪَﻤْﻝا ُﻞْهَأ)
Ar. “ﺔَﻨیِﺪَﻤْﻝا ُﻞْهَأ “ “Şehir halkı “
İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Geçen Bazı Özel Adlar Üzerine
156
Tü. känt bođunı ; il eyeleri ; şehr ķavmi ki südūmdur şar kavmı
Ar. “ﺔَﻨیِﺪَﻤْﻝا ُﻞْهَأ “ Tü. “ Şehir halkı “;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de känt bođunı ;
Hekimoğlu KT’de il eyeleri ; Manisa KT’de şehr ķavmi ki südūmdur ; TİEM 40 KT’de şar kavmı
sözcükleriyle karşılanmıştır.
Medîne’ye 347 km. uzaklıkta Hıcr vadisinin bulunduğu bölgedeki şehirlere verilen addır. Lût
kavminin oturdukları bu
bölge en büyüğü
Sedûm
olan dört yahut yedi şehirden oluşmakta idi. Nitekim
“
Şehir halkı sevinerek geldiler
”
3
ayetindeki şehirden kastın
Sedûm/Sodom
şehri
olduğu
söylenmiştir.(Akpınar 2002:160)
TİEM 73:
käldi
känt bođunı säwnüşürlär.( 194v/8=015/067)
Hekimoğlu KT: (5) Taķı keldi
il eyeleri, sewnürler. (255b/5=015/067)
Manisa KT: Geldi
şehr ķavmi ki südūmdur, beşāret eylediler birbirine. (183b/4=015/067)
TİEM 40:
Dakı geldi (10)
şar kavmı, sevinürler yaǾnį firişteler gökcek oġlaan sūratında-y-ıdı.
(125a/9=015/067)
Kur’an:
Şehir halkı sevinerek geldiler.(015/067)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de känt bođunı ; Hekimoğlu KT’de il eyeleri ;
Manisa KT’de şehr ķavmi ki südūmdur ; TİEM 40 KT’de şar kavmı sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe
ilk Kur’an çevirlerinde
Ar. “ﺔَﻨیِﺪَﻤْﻝا ُﻞْهَأ
“ karşılığı kullanılan sözcüklerden känt bođunı (T.) ; il eyeleri (T.) ;
şehr ķavmi ki südūmdur (Ar.); şar kavmı (Ar.) sözcüklerden meydana gelmiştir.
Uhrevi Yerlerle İlgili Özel Adlar
1.2.1 Dâru’l-Bevâr (ِراَﻮَﺒْﻝا َراَد)
Ar.” ِراَﻮَﺒْﻝا َراَد “ “Helaklık yurdu”
Tü. ziyānlıķ sarāyı; yoķalmaķ sarāyı; helāklıķ evi; helâklik sarayı, tamu
Ar. “ِراَﻮَﺒْﻝا َراَد “ Tü. “Helaklık yurdu” Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ziyānlıķ sarāyı
Hekimoğlu KT’de yoķalmaķ sarāyı; Manisa KT’de helāklıķ evi; TİEM 40 KT’de helâklik sarayı, tamu
sözcükleriyle karşılanmıştır.
“Helak yurdu” olarak tercüme edilen bu kelime “yurt, mekan” anlamındaki “dâr” ile
“etkilemeyen” arazi, nadas, helak, kesad anlamındaki “bevâr” kelimesi yan
yana getirilip terkip olarak
Kur’an’da sadece bir ayette cehennemin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. (Soydaner 2002; 59)
TİEM 73:
körmäs-mü sän baķmas mu sän anlarķa kim (3) tägşürdilär taŋrı niǾmätini nü-
sipāslıķın tüşürdilär bođunlarını
ziyānlıķ sarāyıŋa (1900v/3=014/028)
Hekimoğlu KT:Körmeding mü (250a/1) anlar tapa kim tegşürdiler Tangrınıng niǾmetini şükrini, küfrge;
taķı indürdiler erenlerini (2)
yoķalmaķ sārayınġa. (249b/9=014/028)
3
Hıcr:15/67