17
Platin bazlı antitümör ilaçlar, enjeksiyon, infüzyon veya ağız yolu ile
organizmaya alındıktan sonra hücre duvarını aktif veya pasif difüzyonla geçer. Bu geçiş
sırasında oldukça düşük hızla hidroliz başlar. Hidrolizi, nükleofil bölgeleri içeren DNA,
RNA, proteinler, membran fosfolipidleri ve tiyol içeren moleküller ve diğer muhtemel
hedeflere bağlanma izler (Şekil 2.1.) (80,81).Ana hedef DNA olsa da hedef olmak için
yarışan pek çok iyon ve molekül bulunmaktadır. Bu iyonlara örnek olarak, Cl
-
,
(HPO
4
)
-2
, OH
-
, moleküllere örnek olarak ise H
2
O, aminoasitler, peptidler, polifosfatlar
histamin, metionin, sistein, glutatyon (GSH), metallotionein (MT) ve adenozintrifosfat
(ATP) verilebilir (82,83).
Şekil 2.2. Sisplatin Türevi Platin Kompleksleriinin Etki Mekanizması
Hücre dışı klorür konsantrasyonu
yaklaşık
100 mM olduğu için sisplatin nötral
molekül olarak hücre yüzeyine ulaşır (84). Hücre içerisine giriş mekanizması tam olarak
bilinmemektedir. Hücre zarlarında bulunan fosfotidil serin fosfolipidinin sisplatinin
hücre içerisine alınmasında önemli görevinin olduğu bildirilmektedir. Sisplatinin hücre
içerisine girişinde pasif difüzyonun temel mekanizma olduğu ancak aktif giriş
mekanizması ile de giriş olduğu bildirilmektedir (85, 86). Ayrıca yapılan son
18
çalışmalarda, Ctr1 ve OCT2 taşıyıcı enzimlerinin sisplatinin hücre içerisine
taşınmasında yardımcı olduğu bulunmuştur (87,88).
Hücreye girişinden sonra, hücre içi klorür konsantrasyonu yaklaşık 4 mM
olduğu için hidrolize uğrar, bir veya iki klor atomunun yerini su molekülleri alarak
[PtCl(H
2
O)(NH
3
)
2
]
+
katyonu ve [PtCl(OH)(NH
3
)
2
] deprotone formu oluşur (89). Oluşan
bu katyondaki su molekülü klorür iyonundan daha iyi ayrılabilen bir grup olduğundan
[PtCl(H
2
O)(NH
3
)
2
]
+
DNA ile kovalent bağ yaptığı ve bu bağlanma ile DNA’ nın
bölünmesine engel olduğu düşünülmektedir (86).
Şekil 2.3. Sisplatin ’ nin hücre içi hidrolizi ve bağlanması
DNA, negatif yüklü fosfat zincirleri taşır. Bu nedenle pozitif yüklü platin
atomları ile amin grubunun N-H parçaları arasında elektrostatik bir etkileşim olabilir.
Bu etkileşim platin bazlı ilaçların hedef olarak neden DNA’yı proteine tercih ettiklerini
açıklamaktadır (82).
Sisplatin, DNA-çift zincirinde zincirler-arası ve zincir-içi çapraz bağlanma
yapar.
Bağlanma oluşumunun ilaç sitotoksisitesine neden olduğu yaygın olarak kabul
19
edilir. Bu nedenle meydana gelen bağlantının tipi genellikle önem taşır. Ana katkının
1,2-zincir-içi katım ürününe ait olduğu düşünülmektedir (82,86).
Sisplatin, dört nükleik asit kalıntısından tercihen guanin ile birleşmekte ve
guaninin birçok olası potansiyel bölgesinden sadece birkaçına seçici olarak
bağlanmaktadır. Önceleri guaninin 6 numaralı oksijen atomuna bağlanmanın antitümör
mekanizma ile ilgili olduğu düşünülmüştür (90, 91). Daha sonra bu düşüncenin yerini
guaninin 7 numaralı azot atomunun asıl önemli bölge oluşu almıştır. Daha ileri
çalışmalar sisplatinin pürin bazlarından adenin ve guanine, özellikle de guaninin 7
numaralı azot atomuna, pirimidin bazlarından timin ve sitozinin 3 numaralı azot
atomuna bağlandığını göstermiştir (Şekil 2.4.) (92-94).
Şekil 2.4. Sisplatin ve iki adet guanin bazının 1,2-d(GpG) ve 1,3-d(GpG) katım
ürünü
20
Sisplatin DNA’ya bağlandıktan sonra, DNA yapısında sarmal yapısının
bükülmesi, gevşemesi ve kısalması gibi biçim bozuklukları yaratarak, bağlantı
bölgesinden 40-50
o
’lik bir bükülmeye neden olur. Meydana gelen biçim bozukluğu,
platinin DNA’ya bağlandığı bölgede şeker-fosfat omurgasında ve daha sonra genel
yapıda konformasyon değişikliklerine yol açmaktadır. Bu biçim bozukluğu HMG 1
tarafından farkedilir ve apopitozis başlatılır. Böylece hasarlı DNA’nın onarılması
engellenmiş olur (95).
Şekil 2.5. Sisplatin DNA katım ürününün HMG1 tarafından tanınması
21
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. Kimyasal Çalışmalar
3.1.1. Materyal
Çalışmada kullanılan çözücüler teknik veya analitik niteliktedir (Merck veya
Aldrich). Sentez başlangıç maddeleri olarak imidazol, potasyum tetrakloroplatinat,
potasyum oksalat monohidrat ve solvan olarak etanol, metanol ve eter kullanıldı.
İnce tabaka kromatografisi (İTK) çalışmalarında Kieselgel 60 F254 ile 0.2 mm
kalınlığında kaplanmış hazır aluminyum plaklar kullanıldı. Lekelerin belirlenmesi
amacıyla UV lambası ve dragendorff belirteci kullanıldı.
3.1.2. Yöntem
3.1.2.1. Potasyum di(oksalato)platinat(II)dihidrat Sentezi K
2
[Pt(oksalat)
2
].2H
2
O
(Kompleks 1)
K
2
PtCl
4
’in (10 mmol) 70°C’deki 40 ml su çözeltisine potayum oksalat
monohidrat (50 mmol) ilave edilerek, 3 gün süreyle reaksiyon ortamı 70 °C ısıtıldı.
Reaksiyon bitiminde, reaksiyon ortamı ürünün çökmesi için 1 gün buzdolabında
bekletildi. Çöken bileşik süzülüp, sırasıyla sıcak su (70 °C), oda sıcaklığındaki su ve
soğuk su (4-5 °C) ile yıkandı. Oluşan çökelek sudan kristallendirildi (96).
K
2
PtCl
4
+
O
KO
O
OK
. H
2
O
O
Pt
O
O
O
O
O
O
O
2 K
+
2-
. 2 H
2
O
Şekil 3.1. Potasyum di(oksalato)platinum(II) dihidrat’ın sentez şeması
Dostları ilə paylaş: |