Resmi İdeoloji ve Yargısal Aktivizm
DÜHFD, Cilt: 22, Sayı: 36, Yıl: 2017, s. 59-86
66
içeriğin genişlemesi ile anlamının belirsizleşmesi yerine köklü
değişikliklerin yapılması, anayasadan ve onun referanslarından hareketle
temel haklardan yana yorum hukuk devletinin gereklerindendir.
21
Anayasacılık kurumunun hem dar hem de geniş anlamda tarif
edildiği yukarıda görmekteyiz. Buna göre dar anlamda anayasacılık, bir
anayasanın varlığıyla sağlanan sınırlı devlet uygulamaları iken,
günümüzde önem kazanan geniş anlamda anayasacılık ise, iktidar gücü
üzerinde iç ve dış denetimler oluşturmak suretiyle özgürlüğü koruma
arzusunu yansıtan bir siyasi değerler dizisi olarak tanımlanabilmektedir.
22
B.
Anayasa ve Anayasa Yargısının Doğuşu
ve Gerekliliği
Anayasacılık hareketleri tek başına düşünülemez. Anayasacılık
hareketleri ile demokratikleşme akımları arasında yakın bir ilişki
bulunmaktadır ve demokratikleşmenin her aşamasına anayasallaşma veya
anayasacılık eşlik etmiştir (veya tersi için bu söylenebilir).
23
2. Dünya
Savaşı’nın demokratik ülkelerin zaferiyle sonuçlanmasından sonra
demokratik rejimlerin kurularak batı toplumlarında insan hakları ön plana
21
Erdoğan, Mustafa: Henry Roussillon’un Fransız Ana Konseyi: Tehlikeler
Dönemi Başlıklı Tebliğinin Yorumu, Uluslararası Anayasa Hukuku
Kurultayı, 9-13 Ocak 2001, Ankara, s. 845-846.
22
Heywood, s. 380.
23
Samuel Hungtington, demokratikleşmenin üç dalgadan oluştuğunu
savunmuştur. İlk dalga, tezi ve antitezden oluşmaktadır. Bu dalganın tez
aşaması 19. yy’den 1920’lere kadar sürmüş, bu süre boyunca genel oy ilkesi,
yargının bağımsızlığı ve hükümetin parlamentoya karşı siyasal sorumluluğu
hususları benimsenmiştir. Bu dalganın antitezi ise 1920-1945 yılları arasında
yaşanmış ve Avrupa’da demokratik rejimler yerini komünist, faşist ve
nasyonel sosyalist totaliter diktatörlüklere terk etmiştir. İkinci dalga,
demokrasinin mekansal açıdan bir genişlemesi olup, 2. Dünya Savaşı sonrası
Avrupa’nın yanında Asya ve Afrika ülkelerinin de demokrasiye geçme
sürecinden oluşmaktadır. Üçüncü dalga ise, demokrasiye geçen Avrupa
ülkelerinin
neredeyse
hepsinin
merkezileşmiş
denetim
sistemini
benimsemesi sürecinden oluşmaktadır. Mesela Fransa, Beşinci Cumhuriyet
Anayasası ile Anayasa Konseyini kurmuş, bu anayasada benimsenen ve
yargısal denetimden ziyade siyasal sistemi andıran denetim daha sonra
yapılan anayasa değişikliği ile gerçek anlamda bir anayasa yargısı olmayı
başarmıştır. Bkz. Özbudun, Ergun: Dünyada Anayasacılık Hareketleri ve
Türkiye, Uluslararası Anayasa Hukuku Kurultayı, 9-13 Ocak 2001, Ankara,
s. 38, 40.
Nilüfer COŞKUN
DÜHFD, Cilt: 22, Sayı: 36, Yıl: 2017, s. 59-86
67
çıkması ve anayasa yargısının
24
da temelde insan haklarının korunmasını
sağlayacak bir araç olarak düşünülmesi ve daha sonraları anayasa
yargısının Avrupa’da çok geniş ölçüde kabul edilmesi bu bağı kanıtlar
niteliktedir.
25
Temel insan hakları ve hürriyetlerinin mutlak korunması hususu,
geçmişi kuvvetli bir kurum değildir. Hakların koruyucusu 19. yy’da
kanunken, daha sonraları parlamentonun da kanunlar yolu ile baskı rejimi
oluşturabileceği görüldüğü ve dolayısıyla insan haklarının korunması
zorunluluğunun bilincine ulaşıldığı için anayasa yargılaması anayasacılık
hareketlerinin temel konusu haline gelmiştir.
26
Bu gelişme bir yandan
temelde hukuk devleti anlayışının mantığına uygun olsa da, diğer yandan
belli sayıdaki yargıçlardan oluşan bir mahkemenin yaptığı denetimin
demokratik ilkelerle bağdaşıp bağdaşmadığı anayasa yargısının kabul
edildiği tüm ülkelere özgü olarak ortaya çıkan temel sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır.
27
Bu sorun yukarıda da sözü edildiği gibi anayasa
yargılamasının meşruiyeti -legitimite- ile ilgilidir.
28
Bu konuda çeşitli
görüşler bulunmaktadır. Anayasa yargısının meşru olduğunu savunanlar,
kanunların anayasaya aykırı olamayacağı ilkesini kendilerine ölçüt kabul
etmektedir.
29
Anayasa yargısının meşru olmadığını düşünenler ise, bu
düşünceye yasama organı ve Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan
yorumların hangisinin doğru olduğunun ispatlanamamasını ve bu
yorumların çatışması halinde son sözü söyleme yetkisinin demokrasilerde
yasama organına ait olmasını gerekçe göstermektedir.
30
Bu iki görüşün
24
Geniş anlamda anayasa yargısı, doğrudan doğruya Anayasaya uyulmasını
sağlamak amacını güden her türlü yargı işlemi anlamına gelirken, dar
anlamda anayasa yargısı kanunların ve diğer bazı yasama işlemlerinin
anayasaya uygunluğunun yargısal merciler tarafından denetimi olarak
anlaşılabilir. Bkz. Özbudun, Ergun: Türk Anayasa Hukuku, Yetkin
Yayınları, 7. Baskı, Ankara 2002, s. 367.
25
Turhan, s. 399; Özbudun, Uluslararası Anayasa Hukuku Kurultayı, s. 38.
26
Teziç, s. 217, Turhan, s. 399.
27
Teziç, s. 217.
28
Teziç, s. 217.
29
Erdoğan, Anayasa Hukuku, s. 39; Özbudun, s. 367; Teziç, s. 217; Heywood,
s. 377; Hakyemez
, s. 23; Gören, Zafer: Anayasa Hukuku, Yetkin Basımevi,
2. Baskı, Ankara 2011, s. 266.
30
Gözler, s. 147. Başka bir anlatımla anayasa yargısı karşıtları, daima anayasa
yargısı kararlarının siyasal niteliğini - siyasal konulara ilişkin bir yargılama