129
yılında okuyucuyla buluşmuştur. Kitabı Fransızcaya çeviren; Fagdeba A.
Bakoyema’dır.
Bu iki kaynak da Nasreddin Hoca’mızı incelemek isteyen yabancı
araştırmacılar için temel teşkil etmesi açısından önemlidir.
Son olarak belirtmeliyim ki iki araştırmacının da Hoca hakkındaki bu
yapıtları önemlidir. Başgöz, Nasreddin Hoca kitabında, Hoca hakkında bazı bilgileri
Boratav’dan aldığını belirtmiştir. Bir okuyucu olarak değerlendirmem ise Başgöz’ün
Hoca’sının Boratav’ınkinden daha rahat okunabilir olduğudur. Başgöz eseriyle genel
okuyucuya daha iyi hitap ederken, Boratav eserini daha çok akademik çevreleri ve
araştırmacıları düşünerek kaleme almış görünmektedir.
c. İki Halkbilimcinin Dini Kişilikler Üzerine Olan Eserlerinin
Karşılaştırmalı İncelenmesi
Bu başlık altında iki halkbilimcinin önemli dinsel kişilikler olan Pir Sultan
Abdal
ve
Yunus
Emre
hakkında
verdikleri
eserler
incelenecek
ve
değerlendirilecektir. Bölüme ilk olarak Boratav’ın Abdulbaki Gölpınarlı ile birlikte
kaleme aldıkları Pir Sultan Abdal’ı inceleyerek başlayalım.
i. Boratav’ın Pir Sultan Abdal’ı
Boratav, 1942’de yazdığı önsözünde kitabı yazma gayesini ve Pir Sultan’ın
halk şairi olarak bazı özelliklerini şu şekilde açıklamıştır:
Pir Sultan Abdal, büyük bir halk şairi, hatta kelimenin tam manasıyla
büyük bir şairdir. Bu bakıma o, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Dadaloğlu ile
130
mukayese edilebilir. Sanat ifadesindeki kudreti, zamanının ve çevresinin
hayatını bütün şiddet ve kesafetiyle yaşamış olmasından ileri geliyor.
Menkıbelerinin ve şiirlerinin bize öğrettiği gibi Pir Sultan, İran Şii
hükümdarlarına bağlı Kızılbaşların, Osmanlı hükümetine ve bu hükümetin
tenkil ve baskı siyasetlerine karşı ayaklanma hareketlerinin başkanı olarak
karşımıza çıkıyor. O, kendini büsbütün bu ideale vermiş, en sonunda başını
da bu uğurda feda etmekten çekinmemiş. Hayatı, Hallacı Mansur ve
Nesimi’ninki gibi bir idam trajedisiyle bittiği için onun etrafında da, bu büyük
sofilerde olduğu gibi, zengin bir menkıbeler manzumesi meydana gelmiştir.
Kitabımızın gayesi, her şeyden evvel, Pir Sultan’ın yazılı kaynaklarda
bulunmayan menkıbelerini ve dilden dile dolaşan, onun adına izafe edilen
şiirlerden onun olabileceklerini bir araya toplamak oluyor. Bu kitabın, bundan
evvel yapılmış Pir Sultan tetkiklerine ilave ettiği şey hemen hemen bundan
ibarettir. Bu yeni malzemeyi verirken, diğer taraftan da Pir Sultan’ın hayatına
ve menkıbelerine ait malumatı ve hayatındaki mühim hadiselerle telmihleri
ihtiva eden şiirleri ayırıp tebarüz ettirmediği ve asırlar boyunca Anadolu
Kızılbaş zümrelerinin Osmanlı saltanatına karşı aldıkları tavrı, bu zümrenin
edebiyat eserleriyle menkıbelerinden bize kadar gelmiş olanlarında
göstermeyi denedik. Bunda muvaffak olduysak, bu küçük eserimiz, bundan
evvelki denemelere nazaran daha etraflı bir tetkik sayılabilir. Bununla
beraber, büyük şair Pir Sultan’ın mufassal ve müspet bir biyografisini
veremediğimizi itiraf ederiz. Halk şairleri konusu üzerinde çalışanlar, bu
sahadaki biyografi tetkiklerinin ne kadar verimsiz ve nankör olduğunu takdir
ederler. Bu kitabı arkadaşım Abdulbaki Gölpınarlı ile beraber meydana
131
getirdik. Onun Bektaşi-Alevi edebiyatına ve ananelerine dair zengin bilgisi ve
bol notları olmasaydı, benim şifahi kaynaklardan topladığım malzemeyi
kıymetlendirmem imkânsız kalırdı.
Eserin 1991 önsözünde ise şu bilgiler verilmektedir:
1943’te kitabımızın ilk baskısı yapıldığı zaman Pir Sultan Abdal
üzerine tek yapıt Sadettin Nüzhet Ergun’un “17. Asır saz şairlerinden Pir
Sultan Abdal” (Türkiyat enstitüsü yayını, İstanbul 1929) idi. 1943’ten beri Pir
Sultan Abdal üzerine yapılmış yayınların sayısı oldukça yüksektir.
Boratav, bu girişten sonra Pir Sultan’ın gerçek kişiliği ile ilgili görüşleri ve
tartışmaları şu şekilde değerlendirmektedir:
Pir Sultan’ın yaşamı da, tıpkı Kerem, ya da Köroğlu’nunki gibi,
gerçekle gerçek-dışının karması, ama çoğu kez birbirinden kopuk olaylar
dizisi biçimine girmiş; öz malı olan şiirlerle ona mal edilenler birbirinden ayırt
edilemez olmuştur. Bu bakıma, ben de İlhan Başgöz’le rahmetli Sabahattin
Eyüboğlu’nun bu konuda vardıkları yargıya katılarak Pir Sultan adını taşıyan
şiirleri, o adın sahibi bir tek şairin değil, “Pir Sultan geleneği”nin yaratmaları
diye nitelendirmeyi yerinde buluyorum. Başka örnekle bu tutumu açıklayayım:
eskiden Köroğlu sadece bir hikâyenin kahramanı olarak bilinir ve maceraları
anlatılırken onun, ya da hikâyenin öteki kişilerinin ağzından türküler de
sıralanırdı. Sonra, Osmanlı tarihinin belli bir dönemindeki (16. Yüzyıl
sonlarında) olaylara tanıklık etmiş bir halk şairi Köroğlu’nun şiirleri bulundu.
Daha sonra, o zamana kadar sadece bir hikâye kahramanı olan ve gerçekten
yaşamış olduğu bilinmeyen eşkıya-Köroğlu’nun 16. Yüzyıl sonu Celali
132
hareketlerine katılmış bir kişi olduğunu belirten arşiv belgeleri bulundu. Bu bir
sıra buluşlar bizi Köroğlu hikâyesinin baş kahramanı ile halk şairi Köroğlu’nun
aynı kişi olabileceği sonucuna götürür. “Olabileceği” diyerek bu yargının kesin
olamayacağını vurgulamak istiyorum. Öte yandan, hikâyenin Anadolu’da ve
Anadolu dışındaki zengin çeşitlemelerinde Köroğlu’nun adını taşıyan şiirlerin
tümü 16. Yüzyıl sonlarında yaşamış halk şairi Köroğlu’nundur diye kestirip
atamayacağımız da bir gerçektir. Aynı yargıyı Pir Sultan için de verebiliriz.
Gerçek, yaşamış bir kişi olarak niteleyebileceğimiz bir Pir Sultan yanında
menkıbelere mal edilmiş bir Pir Sultan vardır.
100
Boratav, 1991 önsözünde bir sonraki bölümde değinilen çalışması Köroğlu ile
Pir Sultan arasındaki benzerlikleri belirtmektedir. Bu benzerliklerden en önemlisi bu
iki halk kahramanının “gerçek kişilikleri” sorunudur. Bu soruna Boratav’ın cevabı
ise kişilikler üzerine gelişen “gelenek”tir. Asırlar boyunca halk şairlerinin
söyledikleri sanki bu tarihi kişiliklerin sözüymüşçesine yayılmış, bunun sonucunda
hangi şiirin “gerçek” Köroğlu’nun ya da “gerçek” Pir Sultan’ın olduğunu ayırt etmek
olanaksız bir hale gelmiştir. Zaten halka mal olmuş bu kişiliklerin eserlerine halkın
da katkı yapması normal bir durumdur.
Kitabın bu giriş bölümünden sonra birinci bölümde kitabı oluştururken
yararlanılan kaynaklar açıklanmaktadır. İki numaralı bölüm ise Pir Sultan Abdal’ın
Hayatı, Zamanı ve Anadolu’da Alevilik Hakkında Notlar adını taşımaktadır. Bu
bölümde kitabı oluşturan şiirler hakkında bilgiler de verilmektedir. Pir Sultan
hakkında bu kitap ilk yayınlandığında Sadettin Nüzhet Ergun’un yukarıda adı geçen
eserinden başka bir araştırmanın bulunmadığına değinmiştik. Boratav, bu eserden
100
Pertev Naili Boratav, Pir Sultan Abdal, İstanbul, 1991, s. 5–9
Dostları ilə paylaş: |