158
* TAED
51
Saadet KARAKÖSE
Yine dek ile ümîde düşürüp Leylâ'yı
O yalan sözlerine kâfir inandırdı beni (Leyla Hanım s. 133. G. 116).
(O kâfir sevgili, yine hile ile beni yalan sözleriyle kandırıp ümide düşürdü.)
Kulun olduguma candan tenümde her kılum şâhid
Yalanı kılca yok Nev„inün ey dil milkinüñ şahı (Nev‟î, s. 388, G. 504).
(Ey gönül ülkesinin şahı, Nev‟i‟nin kıl kadar yalanı yoktur. Candan kulun olduğuma
bedenimdeki her kılım şahittir.)
Cevr ettiğime kalmasın uş öldürem demiş
Yazığa girdiğine bak andan yalan dahı (Şeyhî, s. 104, G. 173).
(Sevgili, “eziyet etmekle kalmayıp onu öldüreceğim”, demiş. Bak; bu yalan yüzünden
de vebale girdi.)
Bu gün Bâkîye ol âfet visâlin va‟deler kılmış
Yalanlar söylemiş miskîni gerçekden inandurmış (Baki, s. 173, G. 219).
(O afet, bugün vuslata söz vererek yalanlar söylemiş ve zavallı Baki‟yi gerçekten
inandırmış.)
Şuhsun neyleyim amma ki yalan söylersin
Her zaman böyle Nedîmâyı firîb eylersin
Hamdır mîve-i vaslum sana olmaz dersin
Olsun ey tâze nihâl-i çemen-i cân olsun (Nedim s. 192, ms. 35).
(Ne yapayım! Güzelsin ama yalan söylüyorsun. Her zaman Nedim‟i boyle
kandırıyorsun. “Kavuşma meyvem hamdır; sana uygun değildir” dersin. Ey canımın bahçesinin
taze fidanı, (fark etmez) olsun.)
4.
Rakiplere Söylenen Yalan:
Rakibe veya ağyara söylenen yalan, rekabette üstün olduğunu göstermek suretiyle
rakibin moralini bozmak esasına dayanır. Âşıkla rakip arasındaki çekişmeye karşılıklı övünme,
yalan söyleme de dâhildir. Her ikisi de birbirine sevgilinin kendisine yakın olduğunu ileri sürer.
Bazen halk arasındaki dedikodular da bu rakabeti ateşler.
Çün Sinân Ümmi murâdın buldı dirler bâri vir
Gül yüzüñden ır nikâbı kimse yalan olmasun (Ümmü Sinan, s. 187, G.134).
Yalancı Şairin Gözüyle Yalana Bakış
TAED
51* 159
(El âlem “Ümmi Sinan muradına erdi” diyorlar. Bari yüzündeki peçeyi aç da muradıma
ermiş olayım. Kimse yalan çıkmasın.)
Tut ki ol servi kinâr itdüñ ne hâcet söylemek
Togrısı İshâk inanmaz oldılar yalanuma (Üsküplü İshak Çelebi s. 30, G. 14).
(O servi boylu sevgiliyi kucakladığını var say. Bunu söylemeye ne gerek var. Ey İshak,
doğrusu yalanıma inanmaz oldular.)
Cân dirîg ider dir imiş saña benimiçün rakîb
İmtihân eyle görelüm kankımuz yalan çıkar (Adni, s. 11, G. 31).
(Rakip sana benim için “canını esirger” dermiş. Dene de görelim, hangimiz yalan
çıkacak.)
Yalan yanlış haberler söylenir kûyunda ey Zihnî
İnanma doğru bir söz olmaz efvâh-ı ulaklarda (Zihnî, s. 244, G. 270).
(Ey Zihni, senin mahallende yalan yanlış haberler söylenir. Laf taşıyanların ağzında
doğru bir söz olmaz; inanma.)
Baña rahm itse gerek yâr didüm agyâra
Mihrî'yi eyleme billâh yalan iki gözüm (Mihrî Hatun s. 77, G. 114).
(Ellere “sevgili bana merhamet eder” dedim. İki gözüm Allah için beni yalan çıkarma.)
Biz sôfîye eyü dirüz ol bize kem disün
Mahşer güninde belki ikimüz yalan çıka (T. Yahya, s. 168, G. 399).
(Biz sofuya iyi deriz. O bize kötü desin. Mahşer gününde belki her ikimiz de yalan
çıkacağız.)
Mûy-miyân-ı nâzını sardum dimiş rakîb
Târ-ı hayâli mi ola yoksa yalan mıdır/Esrâr (Onay, 2000, s. 380).
(Rakip, “sevgilinin nazının kıl kadar ince belini sardım”, demiş. Bu onun hayal ipliği mi
yoksa yalan mıdır?)
Şair mûy ile târ arasında tenasüp kurmuş ve sarmak fiilinde tevriye yapmıştır.
160
* TAED
51
Saadet KARAKÖSE
5.
Şairin Kendine Söylediği Yalan:
Kişinin kendine söylediği yalan, yalanın en derin boyutlusudur. Bu tip, genelde aklı ile
gönlü arasında kalmış âşık tipidir. Aklı realiteyi gösterse de, bir türlü kendine verdiği sözü
tutamaz. Gerçekleşmeyecek hayalleri gönülde besleyip realiteden kaçmakla kendini oyalar;
kendi kendini aldatır. Âşık, ara sıra gerçeği görüp yeni kararlar verse bile, bu kararları
uygulamaya geçiremediği için kendi kendine yalan söylemiş olur. Akıl-gönül mücadelesinde
gönlün zaferi hep âşığa bu yalanı söyletir. Âşık, kendi kendine söylediği yalanı, hayal veya
avuntusunu da açıkça dile getirir.
Bizi hâk etti hevâ yoluna sevdâ nidelim
Pây-mâl eyledi bu zülf-i semen-sâ nidelim
Kul edinmezdi güzeller bizi illâ nidelim
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül (Ahmed Paşa, s. 174-173).
(Ne yapalım; sevda bizi bu heves yoluna öldürdü. O yâsemen kokulu saçlar bizi ayaklar
altına aldı. Gerçi, güzeller bizi kul bile edinmezdi ama n‟idelim bu gönül! Vah vah gönül…)
Şair, üçüncü mısrada realitenin farkında olmasına rağmen, umuda kapılmakla kendi kendisine
yalan söylemektedir.
Mahşerde figân eyler ise var mı günâhım
Her berg ü giyâhım
Bâzâr-ı cihân içre hemân derd kazandım
Bî-sûd oyalandım (Şeref Hanım, s. 323, Mü. 2).
(Dünya pazarı içinde hep dert kazandım; boş yere oyalandım. Mezarımda biten her ot ve
yaprağım mahşerde figan ederse benim bunda günahım var mı?)
Bir va'd-i bûse gibi şeker çiynedi gönül
Şîrîn ü dil-nişîn yalan söylerim sana (Şeyh Gâlib, s. 179, G. 11).
(Gönül bir buse sözü gibi şeker çiğnedi. Sana tatlı ve gönülde yer tutan bir yalan
söylüyorum.)
Rahm iderem sana diyü bir gün zamân ile
Gönlümü eğle bârî benüm bir yalan ile (T. Yahya, s. 168, G. 401).
Dostları ilə paylaş: |