KİNDÎ VE BAZI ÂYET YORUMLARI
181
Ya da temel (ilgi) alanı tefsir ilmi olan kişi
mi sadece müfessirdir yoksa
temel alanı tefsirden başka alanlar olan kişinin yorumları ona müfessir sı-
fatı/ünvanı verir mi
Mümkün/potansiyel müfessir ifadesi/olgusu daha yakın ihtimal olarak
kabul edilirse ortada sorun kalmaktadır. Söz konusu şartları hâiz herkes/her
ilim adamı müfessir sayılabilir. Kendi ifademizle bu kişi
mümkün müfes-
sirdir.
Tefsir eseri yazan kişi ifadesi/olgusu daha yakın ihtimal olarak kabul
edilirse Kur’ân’ın tamamını tefsir etmek mi insana müfessir ünvanını ka-
zandırır yoksa bir kısmını, bir sûresini ya da bir âyetini tefsir etmek de ki-
şiyi müfessir yapar mı sorusu akla gelmektedir.
Miktar meselesi söz konu-
su edilince tefsir tarihinde tabakât eserleri yazanların kimleri müfessir
olarak zikrettiklerini incelemek bize bu sorunun cevabını bulmak için bir
fikir verebilecektir. Bu meyanda sorumuza cevap bulabilmek için Kur’ân’ın
tamamını tefsir etmeyen ancak kendisine ait bir sûre tefsiri bulunan İbn
Sînâ’yı, tabakât müelliflerinden seçtiğimiz bir kısmının müfessirler arasın-
da zikredip zikretmediğini incelemek yararlı olacaktır. Bu inceleme, veri-
leri kolaylıkla karşılaştırma ve değerlendirme imkânına sahip olabilmek
için bir tablo ile sunmak istiyoruz.
M
F
SM
S
SM
K
N
M F SS
SAY S
BN S N
K
M
M ?
Suyûtî
(911/1505)
Tabakâtu’l-Müfes-
sirîn
136
Hayır
Muhammed b.
Alî ed-Dâvûdî
(946/1540)
Tabakâtu’l-Müfes-
sirîn
704
Hayır
Ahmed b.
Muhammed
el-Edirnevî
(1095 /1683)
Tabakâtu’l-Müfes-
sirîn
638
Hayır
Muhammed Hu-
seyin ez-Zehebî
(1397/1977)
et-Tefsîr ve’l-Mü-
fessir n
-
Evet
Ömer Nasûhî
Bilmen
(1380/1961)
üyük Tefsir Tarihi
-
Evet
Âdil Nuveyhid
Mu’cemu’l-Mü-
fessirîn min
Sadri’l-İslâm hat-
ta’l-Asri’l- âdir
2000
Evet
Bu
tablo bizi, Kur’ân’ın tamamını tefsir etmeyenlerin müfessir sayılıp sa-
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
182
yılmayacağı hakkında âlimler arasında bir görüş birliği olmadığı sonucuna
götürmektedir.
Tefsir eseri yazan kişi ifadesi/olgusuna bir başka açıdan daha yaklaşabi-
liriz. Kur’ân’ın tamamına Kur’ân denildiği gibi onun bir sûresine hatta bir
âyetine dahi Kur’ân denilebilmektedir. Sahabe bir âyet indiği zaman “âyet
indi” değil “Kur’ân indi” derlerdi.
32
O halde onun bir âyeti de Kur’ân sayı-
labiliyorsa bir âyeti tefsir etmek de Kur’ân tefsiri olacaktır. Böylece
Kur’ân’a dair tamamı ya da bir kısmı gibi miktar birimlerini kullanmaya
ihtiyaç kalmayacak ve ikinci sorunun tartışma alanı ortadan kaldırılmış
olacaktır. Nihâyetinde bir âyeti bile tesfir eden müfessir sıfatını alabilecek-
tir. Bu noktada âyeti tefsir etmek ibaresine dikkat çekmek önem taşımakta-
dır. Zira kişinin âyete dair sözleri âyeti tefsir ettiği anlamına mı
gelmekte-
dir Yoksa bir Müslüman olarak Kur’ân’la iletişim kurmaya çalışan kişinin
âyete dair birtakım bireysel değerlendirmeleri de tefsir midir İşte bu iki
soru, âyete dair söylenenlerin, tefsir ilmi çerçevesinde, tefsir ilminin usûlü-
ne uygunluk testi/şartı ile tahlil edilerek cevaplandırılabilir. Buna gerekçe
olarak ‘tefsirin bir ilim olması nedeniyle bir âyete dair yapılan yorumların
o ilmin yöntemine uyumlu olmasını beklemek bilimseldir’
düşüncesi gös-
terilebilir.
Bu analizler bizi kime müfessir denilebileceğine dair kesin bir cevap
vermenin mümkün olmadığı, tercih muhayyerliğine muhtemel bir alan ol-
duğu sonucuna götürmektedir. Başka bir deyişle “bir insanın müfessir ola-
rak nitelendirilmesi, biraz da Kur’ân araştırmacılarının değerlendirmeleri-
ne ve müfessirler tabakasına yer veren araştırmacıların öznel tutumlarına
bağlı”dır.
33
Bu noktada bireysel tercihimiz bir
edebiyat türü olarak baştan
sona tefsir ürünü ortaya koyan kişiye
müfessir denmesi yönündedir. Saha-
benin bir ya da birden fazla ayet için Kur’ân ifadesini kullanmasını dikkate
aldığımızda da bir âyete ya da bir sureye dair tefsir usûlü çerçevesinde
yorum yapan kimseye
tefsir ameliyesi er ekleştiren kimse demeyi benim-
siyoruz.
in
fessir larak Ni elen irile ilir i
Kime müfessirin denilebileceğine dair yukarıda detaylı analizler yapma-
ya çalıştık. Ayrıca bu bağlamda kendi bireysel kanaatimizi de belirttik.
Daha evvel ise Kindî’nin yapmış olduğu işlemin tefsir usûlü açısından bir
tefsir ameliyesi olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşmıştık. Bun-
lardan ötürü Kindî’ye müfessir denilemeyeceğini düşünüyoruz.
32
Bu kullanıma örnek olarak Bkz. et-Taberî,
âmiu’l- eyân, 9: 106, 188; 21: 308.
33
Mesut Okumuş,
Kur’ân’ın Felsefî kunuşu, 99.
KİNDÎ VE BAZI ÂYET YORUMLARI
183
Sonuç
İlk İslâm filozofu olarak kabul edilen Kindî’nin incelemeye çalıştığımız
G klerin Allah’a Secde ve İtaat Edişi zerine adlı risâlesi, ilk bakışta bir
tefsir niteliğinde görülebilmektedir. Ancak detaylı bir şekilde tefsir usûlü
penceresinden bakıldığında Kindî’nin âyete dair yorum ameliyesini tefsir
ilmi şemsiyesi altında bir tefsir işlemi olarak değil, bir Müslüman düşünü-
rün Kur’ân’la iletişim kurma çabası, hayatını ve düşüncelerini inandığı
kutsal kitapta bulma gayreti olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle Kindî’yi
müfessir olarak nitelemek de mümkün görünmemektedir.
Görebildiğimiz kadarıyla Kindî çoğunlukla ayeti yorumlamada kendisine
belirlediği yönteme (ayeti aklî verilerle yorumlama)
uygun hareket etmeye
çalışmıştır. Ancak bunu zaman zaman başaramadığı da tespit edilmiştir.
Kindî’nin yorum ameliyesinin, istifade ettiği pozitif bilimler dikkate
alındığında, bilimsel tefsir izleri taşıdığı görülmüştür. Bu nedenle Kin-
dî’nin bir yönüyle bu alanın sistematik olarak oluşturulmasına zemin hazır-
layanlardan biri olduğu düşünülebilir.
Bu çalışma Kindî’nin bir risâlesinden hareketle, onun sadece bir âyete
dair yorum ameliyesinin keyfiyetini ortaya koymuştur. Kindî’nin Kur’ân
âyetleriyle ilişki biçimini/Kur’ân âyetlerine yaklaşım tarzını bütün yönle-
riyle çözebilmek için ise daha geniş kapsamlı akademik bir çalışmaya/li-
sansüstü teze ihtiyaç vardır. Söz konusu çalışmada,
onun diğer makalele-
rinde açıktan dile getirdiği âyetler ve kullanıldıkları bağlamlar incelenerek
Kindî’nin âyetlerle ilişki biçimine dair fikir edinilebilir. Bu ilişkiyi daha
derinlemesine görebilmek için de onun makalelerinde açıktan kullanmasa
da dillendirdiği fikrin alt yapısını oluşturmuş olabilecek muhtemel âyetler
tespit edilebilir. Böylece Kindî’nin zihin yapısında, çalışmalarında ve belki
de hayatında Kur’ân’ın etkisi ve yeri tespit edilebilecektir.
Kaynakça
Albayrak, Halis.
Kur’ân’ın ütünlü ü zerine -Kur’ân’ın Kur’ân’la
Tefsiri- İstanbul: Şûle Yayınları, 2009.
Ateş, Süleyman.
Kur’ân-ı Kerîm Meâli İstanbul: Yüksel Matbaası,
1974.
Bayraklı, Bayraktar.
eni ir Anlayışın şı ında Kur’ân Meali. ed. Meh-
met Okuyan. İstanbul: Bayraklı Yayınları, 2007.
Beydâvî, Ebû Saîd Nâsiruddîn Abdullâh b. Ömer b. Muhammed
(685/1286).
Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl. 1 cilt. b.y., t.y..
Birışık, Abdülhamit. “Müfessir”.
Türkiye Diyanet akfı İslam Ansiklo-
pedisi. 31: 498-500. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Bulaç, Ali.
Kur’ân-ı Kerîm ve Türk e Anlamı Meal ve S zlük . İstan-
bul: Pınar Yayınları, 1983.