Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə22/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   64

çözülemediği  için  de  özellikle  İslam  dünyasında  putperest  bir  inanç  olarak
nitelendirilme yoluna gidilmiştir. Bu mesele İsa peygamberin kendisini açıkça
“Tanrı’nın  Oğlu”  olduğunu  söylemesinden  kaynaklanır.  Bu  söz,  İsa
peygamberin  yaşadığı  dönemde  de  anlaşılamamış  ve  kendisini  bu  sözünden
dolayı katletmişlerdir. Aynen bizde de Hallac-ı Mansur’un katledildiği gibi…
İsa çıkartıldığı mahkemede “Tanrı’nın oğlu olduğunu söylüyrmuşsun bu doğru
mu?” sorusuna net bir şekilde: “Evet” demiştir. “Ben Tanrı’nın Oğluyum…”
Tanrıoğlu sözü aslında binlerce yıldır bilinen ve gizli tutulan bir semboldü.
Tanrıoğlu sözüyle “Galaktik Uygarlık” kastediliyordu. Bu sır Tevrat’ta da dile
getirilmişti…  İşte,  İsa  peygamber  de  bu  sırrı  dile  getirmeye  çalışıyordu  ama
açıkça bunu o devirde kime anlatabilirdi ki?… Anlatamadı da zaten…
O’nu,  o  yıllarda  anlayabilecek  çok  sayıda  insan  yoktu.  Belki  yanındaki  çok
kısıtlı sayıdaki havarilerine bu sırrı söylemiş olabilir. Bunu bilemiyoruz. Ama
Thomas’ın  kaleme  aldığı,  O’nun  gerçek  sözlerinin  aktarıldığı  “Thomas’ın
İncili”nde,  İsa  peygamber’in  birçok  sırrı  sembolleştirerek  o  devirlerde
çevresine  anlattığını  biliyoruz.  Evet…  O,  Galaktik  Uygarlığın  bir  kültürünü
yansıtıyordu ama bu büyük sır hiç bir zaman anlaşılamadı.
O’nun  yaşamı  incelendiğinde,  İsa  peygamber’in  “Galaktik  Uygarlığa”
mensup  bir  şahsiyet  olduğunu  söylemek  hiç  de  zor  değildir.  Doğumu  bile
bilinen  normal  yollarla  olmamıştır.  Sadece  bu  mesele  bile  araştırılsa,  O’nun
kozmik  kökeni  ve  dünyaya  nasıl  geldiği  soruları  açıkça  cevaplanabilir.
Böylikle  O’nun  kökeni  hakkında  çok  daha  sağlıklı  bilgilere  ulaşılabilirken,
O’nun niçin “Ben Tanrı’nın Oğluyum” dediği de anlaşılabilir…


V. BÖLÜM
ATEŞE TAPANLAR
Kristof Kolomb’un henüz daha Amerika kıtasına ayak basmadığı dönemlerde
neler  olmuştu?  Putlara  tapan  kafirler  ve  vahşilerin,  insan  yiyen  yamyam
yerlilerin  diyarı  mıydı  burası?  Tam  tam  sesleriyle  kaynayan  kazanlarda
pişmekte olan insanlar… Azgın Kızılderililer… Acımasızca katledilen zavallı
Avrupalı işgalciler!…
Bir yerlerde bir hata yapılıyor gibi görünüyor… Ne dersiniz?
Evet ilkel dediğimiz, putperest zannettiğimiz insanların diyarına gidiyoruz…
Ve böylelikle büyük bir tarihi yanılgıya dur diyoruz…


BİR ZAMANLAR AMERİKA
Kulaktan  dolma  bilgilerimizin  bir  sonucu  olarak,  bizlerde  oluşmuş  olan
anlayışlarımızdan  bir  tanesi  de,  eski  devirlerde  yaşamış  olan  insanların
“putperest  olduklarıdır.  Bize  böyle  söylenmiş  ve  böyle  öğretilmişti.  Bir
çoğumuz da buna inanmıştık…
İlkel dediklerimiz, putperest zannettiklerimiz…
İlkel  olarak  adlandırılmaya  çalışılan  toplumların  bünyesinde  yaşamış  olan
insanların  en  büyük  özellikleri;  okullarda  da  öğretilmeye  çalışıldığı  gibi,
“putperest”  olmalarıydı.  Evet  ilk  okula  başladığımız  günlerden,  üniversitenin
son  yıllarına  kadar,  dünya  insanın  geçirmiş  olduğu  tarihsel  sürecin  başlangıç
noktası  olarak,  bizlere  hep  Taş  Devri  ve  Taş  Devrinin  ilkel  insanları
gösterilmiştir…


İlkel insanlar kimlerdir?
Genel  anlayışa  göre:  İlkel  diye  nitelenen  bu  insanlar,  mağaralarda  yaşayan,
karınlarını avcılıkla doyuran, ateşi bilmedikleri için de, avladıkları hayvanları
çiğ çiğ yiyen insanlardı!… Boş zamanlarında da mağara duvarlarına resimler
yaparlardı… Bu ilkel insanlar bir gün gökyüzünden gelen yıldırım vasıtasıyla
ateşi  tanımışlar  ve  avladıkları  hayvanları  pişirmeye  başlamışlar!..  Karınları
doyduktan  sonra  da:  “Ya!…  Kardeşim!…  Herhalde  bizi  bu  eteş  yaratmıştır”
demişler ve başlamışlar ateşe tapmaya!..
Bir başka ilkel topluluk da : “Yok” demiş… “Bizi bu küçücük ateş parçası
yaratmış olamaz… Yaratsa yaratsa, gökteki büyük ateş yaratmıştır. Bu yüzden
biz en iyisi büyük ateşe tapalım…”
…Ve başlamışlar güneşe tapmaya!…
Dünyanın  bir  başka  yöresinde  ise  yine  bir  grup  insancık  toplanmış…
Elinden, böyle güzel yontma işi gelen birkaç ilkel, bir araya gelip, tahtadan ya
da taştan koşkoca bir heykel yapmışlar. Sonra da karşısına geçip: “Ey insanlar;
işte  bizim  yaratıcımız  budur.  Bizi  bu  yarattı!..  Bundan  sonra  da  artık  hepimiz
buna  tapacağız.”  demişler.  Ve  başlamışlar  kendi  elleriyle  yapmış  oldukları  o
heykele tapmaya!…
Bunlara benzer görüşler yıllardır savunulmaya çalışılmıştır…
şimdi bir an için lütfen mantıklı olarak düşünelim:
Normal  zekaya  sahip  bir  insan  kendi  elinin  ürünü  olan  bir  nesnenin,
kendisini yaratmış olabileceğini düşünübilir mi acaba?
Biz  şu  anda  böyle  bir  şeye  inanabilir  miyiz?…  Önce  oturup  bir  “totem”
yapacağız… Sonra da onun karşısına geçip “Bizi bu totem yarattı” diyeceğiz.
Peki biz şu anda böyle bir şeyin dogru olabileceğine inanmıyoruz da; acaba o
devrin  insanları,  buna  nasıl  inanmışlardır  dersiniz?  O  devirdeki  insanların
böyle bir şeye inanmış olabilecekleri fikrine, asıl biz nasıl inanabiliyoruz?!..
Yoksa  o  devirdeki  insanların,  son  derece  geri  zekalı  olduğunu,  kafalarının
hiçbir şeye çalışmadığını mı düşünüyoruz?
***


Çocukluğumuzdan  beri  severek  izlediğimiz  o  kovboy  filimlerinde,
vicdanlarımızı  hep  rahatsız  etmiş  olan  bir  husus  vardır.  Nedense  Amerika
Kıtası’ndaki  eski  uygarlıklar  hep  vahşi,  yamyam  Kızılderililer  olarak
gösterilmiştir.  Amerika  Kıtası’na  sonradan  gelip,  o  kıtada  karşılaştıkları
insanları  vahşi  Kızılderililer,  barbar  yerliler  olarak  göstermeye  çalışmış
olanlar,  yüzbinlerce  Kızılderili’nin  ölümüne  yol  açmış  olan  katliamlarını
acaba  ne  derecede  unutturabilmişlerdir?…  Amerikan  yapımı  kovboy
filmlerinin çoğunda, hep bu tema işlenmiştir, hem de ısrarla…
At  sırtında  tütün  çiğneyip  viski  içen  beyaz  adam,  hep  iyi  adam  rolünde…
Elinde  baltası  ve  okuyla  çadırda  yaşayan  Kızılderili  ise,  hep  kötü  adam
rolünde  olmuştur.  Okullardan  sinemalara  varıncaya  kadar,  büyük  bir  kesim,
eski insanları hep ilkellik anlayışı içinde değerlendirmiştir. Ancak o filimleri
izleyen çocukların gönlünden Kızılderili sevgisini bu kasıtlı tutum bile hiç bir
zaman silememiştir…
Sözünü  ettiğimiz  o  eski  devirlerdeki  insanların  inançlarına  ve  günümüze
kadar  ulaşmış  olan  belgelere  şimdi  bir  göz  atarak,  ilkel  insanların,  yani
putpereslerin dünyasına, kısa bir süre de olsa geri dönelim… O devirde nelere
inanmışlar  ve  kendi  dönemlerinde  ne  tür  bilgilerle  yaşamışlar  bunu  görmeye
çalışalım.
Evet… İlkellerin dünyasına geri dönüyoruz…


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə