Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   64

Tünellerin  çok  eski  dönemlerde,  son  derece  ileri  seviyeli  zeki  bir  uygarlık
tarafından  yapılmış  olduğuna  şüphesi  olmadığını  söyleyen  Peter  Kolosimo,
aynı  kitabında,  bu  tür  yapay  galeri  şebekelerine,  daha  sonra  yapılan
araştırmalar sırasında Gürcistan’da ve tüm Kafkas bölgesinde de rastlandığına
değinmiştir.
Bu  yeraltı  galeriler  şebekesinin  bir  başka  ilginç  örneklerinden  biri  olan
Türkistan’daki  mağaralı  tapınaklar  vahası,  Tun-Huang’daki  “Bin  Buda
Mağarası” diye bilinen yapay mağaralar topluluğudur. Bu konuyla ilgili Peter
Kolosimo, “Bu Dünya’dan Değil” adlı kitabında şunları söyler:
“İlk mağaraların Budist keşişler tarafından değil de, buraya onlardan birkaç
bin  yıl  önce  gelmiş  olan  birileri  tarafından  kazıldığı;  bu  mağaraların,  Orta
Asya’nın  geniş  bölgeleri  altında  uzanan  ve  bir  dünya  dışı  ırkın  hayal  bile
edilemeyecek  bilim  sırlarını  koruyan  efsanevi  şambala  ve  Agarta
uygarlıklarının  tünelleri  olan  galeriler  labirentine  bağlandığını;  hatta
galerilerin  ilk  bölümünün  kimi  Budist  rahipler  tarafından  aşağıda  gizlenmiş
hazineleri, haydutların eline geçmesin diye çökerttikleri söylenmektedir.”
Asya’daki tünellerin benzerleri, hatta tıpa tıp aynıları Amerika Kıtası’nda da
bulunmaktadır. Özellikle İnkalar tarafından bu tüneller kullanılmaktaydı.
İşin  bir  başka  ilginç  yönü  de,  yüzlerce  kilometrelik  alanlara  yayılan  bu
tünellerin  ve  yeraltı  galeriler  şebekelerinin  Anadolu’nun  muhtelif  yörelerinde
de  bulunmuş  olmasıdır.  (Bunların  yerleri  ve  ayrıntılarıyla  ilgili  bilgilerin
burada  açıklanması,  Milli  Güvenlik  açısından  uygun  bulunmayacağı
düşüncesiyle kitabımızdan çıkartılmıştır.)
Yeraltı galeriler şebekeleriyle ilgili örneklerden biri de, Brezilya ormanları
altında,  Amazon  bölgesinde  birçok  araştırmacıların  belirtmiş  olduğu
labirentler,  yapay  mağara  sistemleri  tüm  görkemiyle  uzanmaktadır.  Bölgedeki
yerlilerin  inançları  ise,  bize  ilginç  çağrışımlar  getirmektedir:  Yerlilerin
efsanelerine göre: “Çok uzaklardan gelen Tanrısal varlıklar, buralara sığınmış,
dehlizlerle 
Yer’in 
kaynayan 
merkezine 
kadar 
inmişler 
ve 
orada
yerleşmişlerdir…”
Mayalar’da  da  buna  benzer  efsanelere  rastlıyoruz…  Bir  Maya  efsanesine
göre: “Yukatan’da dünyanın merkezine varan bir kuyu vardır.”
Tibetliler’e göre bu yeraltı galerileri; meçhul bir halkın, müthiş bir felaketten
hayatta kalan son temsilcilerine sığınak olan kentlerdir.
Bundan  binlerce  yıl  önce  Sanskrit  dilinde  yazılmış  metinlerde,  yeraltında


yaşayan  bilge  kişilerden  sözedilmesi  de,  konunun  ciddiyetle  ele  alınması
gerektiğini gözler önüne sermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Avusturalya  UFO  Araştırma  Derneği  Başkanı  Andrew  Thomas  “Şambala”
adlı  kitabında:  “Değerli  taşlarla  aydınlatılmış  görkemli  mağaralarda  yaşayan,
‘Yılanlar  Irkı’ndan  olan  Nagalar’ın  varlığı,  Hindistan’ın  eski  bilgi
kaynaklarında kesin bir biçimde belirtilmiştir” demektedir.
Nevşehir’de  bulunan  Derinkuyu  Yeraltı  Kenti’nin  tespit  edilebilen  sadece
çok  küçük  bir  kısmıdır.  Kilometrelerce  uzaklıktaki  başka  merkezlerlede
bağlantıları bulunduğu tespit edilen Derinkuyu Yeraltı Kenti Anadolu’nunbaşlı
başına büyük bir gizemidir.


EZOTERİK BİLGİLER VE
MİTOLOJİLER BİZİ AYNI YERE ÇIKARTIYOR
Mitolojilerde  geçen  mağaraların  niçin  kutsal  sayılmış  olabileceğini  ortaya
çıkartabilmek için yaptığımız bu açıklamaların ışığında bazı ezoterik bilgileri
de gözönüne alırsak, sanırım bu mesele hepimizin zihninde iyice aydınlanmaya
başlayacaktır.
Kitabımızın  daha  önceki  bölümlerinde  de  dile  getirmiş  olduğumuz  gibi,  şu
andaki  bizim  uygarlığımızdan  hem  teknolojk,  hemde  psişik  alanda  çok  daha
ileri seviyeli bazı uygarlıkların (Mu ve Atlantis) daha sonraları bizim kıtalara
göç  eden  kolları  bulunduğuyla  ilgili  kanıtlar,  konuya  bilimsel  bir  açıklama
getirecek  niteliktedir.  İşte  bu  uygarlıklardan  gelen  bazı  temsilcilerin  özellikle
Orta  Asya’nın  içlerinde  yeraltında  oluşturdukları  kentlerde  hâlâ  yaşamaya
devam  ettikleriyle  ilgili  çok  ciddi  iddialar  ve  kanıtlar  bulunmaktadır.  Agarta
adı veriler bu  uygarlığın, zaman zaman  bazı kişileri özel  olarak eğittikleri  de
bilinmektedir.  Nitekim  bu  husus  birçok  toplumun  geleneksel  kültürlerinde  ve
inançlarında günümüze kadar yaşayarak gelmiş durumdadır. Bu bir…
Mağaraların kutsal sayılmasının bir ikinci nedeni de, bir zamanlar inisiyatik
çalışmaların  gözlerden  uzak  yerlerde,  örneğin  bazı  dağlardaki  doğal  veya
yapay  mağaralarda  gerçekleştirilmiş  olmasıdır.  Bunun  böyle  olması,  buralara
daha  sonraları  halk  tarafından  özel  bir  anlam,  yani  kutsiyet  yüklenmiş
olabileceği ihtimalini arttırmaktadır. Bu da iki…
Görüldüğü  gibi  Eski  Türkler  de  dahil  olmak  üzere,  dünya  üzerinde  bir
zamanlar  yaşamış  olan  birçok  toplum,  bu  hatıraları  sembolik  bir  dille
mitolojilerinde  yaşatarak  günümüze  kadar  ulaştırmışlardır.  Diyelim…  Ve  biz
yine yarım bıraktığımız Kurt sembolüne geri dönelim…


KURT’UN SAKLADIĞI BÜYÜK SIR
Eski  Türk  Kültürü’nü  araştıranların  yakından  bildiği  bir  özelliğin  altını
çizerek, konuyu açmaya çalışalım…
Verdiğimiz  örneklerden  de  görüleceği  üzere  Eski  Türkler  kurdu  bazen
soylarının  kökeninde,  bazen  de  tanrıyla  insan  arasında  görmüşlerdir.  Hatta
kurdu  tanrının  yeryüzündeki  şekli  olarak  bile  ifade  eden  metinlere
rastladığmızı hatırlarsınız. Türk Kültürü’nde “kurdu” Tanrı’nın bir elçisi gibi
de  gören  anlayışın  oldukça  hakim  olduğu  bilinmektedir.  Prof.  Dr.  Bahattin
Ögel,  Milli  Eğitim  Bakanlığı  Devlet  Kitapları  Yayınları’ndan  çıkan  “Türk
Mitolojisi” adlı kitabında bunu ayrıntılarıyla ele almıştır.
Kurt’un  kutsal  sayılması  sadece  Türkler’e  özgü  değildir.  Örneğin,  Roma
Mitolojisi  ve  Mısır  Mitolojisi  “kurt”  ya  da  kurda  çok  benzeyen  dik  başlı
“siyah köpek” sembolleriyle aynı temaları kendi üslupları içinde işlemişlerdir.
Dünya  üzerinde  birçok  toplumda  kurt  sembolünün  karşımıza  çıkması  onun
evrensel bir sembol olduğu gerçeğiyle bizi karşı karşıya getirir.
Birçok toplumun inançlarında ve mitolojilerinde yer alan bu sembolün içinde
gizlediği  sırrın  ne  olduğunun  ortaya  çıkması,  hiç  umulmayan  bir  toplum
tarafından gerçekleştirilmiştir diyebilirim. Evet, birçok yerde kurt sembolüyle
karşılaşılıyordu ama bu sembolle anlatılmak istenen gerçek, hiç bir yerde açık
bir  tarzda  dile  getirilmiyordu.  Bu  sır,  Afrika’daki  bir  kabilenin  inisiyatik
bilgilerinin içinde bulunmuştur. Bu kabilenin adı Dogonlar’dı…


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə