çözebilmektedir. Bazıları birinci ve ikinci dereceden yukarı çıkamazken
bazılarının yedinci dereceden o sembolü anlayabilmesinin sebebi de işte
budur.
Günümüzde yapılan din tartışmalarında yorumların farklı olmasının da asıl
nedeni budur. Farklılıklar buradan çıkmaktadır. Çünkü her insan kendi
bilgisiyle doğru orantılı bir şekilde, o dinsel sembolü çözebilmektedir. Bazısı
ikinci dereceden, bazısı ise üçüncü dereceden… Ama beşinci, altıncı ve
yedinci dereceden yorumların yapılması henüz gerçekleşememiş olduğunu da,
yapılan bu tartışmalardan görmekteyliz. Bunun nedeni de Ezoterizm’in ve
dinlerin karşılaştırılmalı olarak yeterince araştırılmamış olmasından dolayıdır.
Konu yine bizi başka yerlere doğru çekmeye başladı. Biz yine “Ölüler
Kitabı”na geri dönelim…
CXXV. Bab temizleyici itirafların, ünlü yargılanma ve ruhun tartılışının
anlatıldığı kısımdır.
O zamana kadar ölünün ruhu, mutluluk alanlarını hayal meyal görmüştü fakat
oraya nüfus edememişti. Tanrılar Mahkemesi’nden temize çıktıktan sonra,
mutluların Semavi Kainatı ile bütünleşebilecek, gerçekten yalnız kendisinin
olan Ebedi İsmiyle adlandırılabilecek ve tabiatı da tanrıların tabiatına eşit
olacaktır.
Ama bütün bunların olabilmesi için büyük mahkemeden başarıyla geçilmesi
gerekmekteydi.
Peki neydi bu mahkeme? Gerçekten öbür dünyada böyle bir mahkeme var
mıydı? Diğer başka dinlerde de, hep bir sorgulamadan bahsedilmişti… Neydi
bunun gerçeği?
Bu mesele insanların zihnini en fazla meşgul eden sorulardan biri olmuştur.
Burada yine sembolik bir bilgiyle karşılaşmış olduğumuz ortada… Ve bu
sembolü en iyi açan çalışmalar yine günümüz Parapsikoloji Bilimi’nden
gelmiştir. Bedenini terk eden yani ölen insanlarla kurulan medyomsal irtibatlar,
bu konuyla ilgili bilinmeyenlere ışık tutabilmiştir:
Yapılan deneysel çalışmalarda; daha önce dünyada yaşamış olan ve öldükten
sonra ruhsal dünyaya geçen varlıkların eski yaşamlarının, Ruhsal İdare
Mekanizması’nın üyeleri tarafından titiz bir şekilde değerlendirilmekte olduğu
anlaşılmıştır. Bununla ilgili bini aşkın yapılan deneysel çalışma mevcuttur.
Ruhsal İdare Mekanizması’nın görevlilerince ölen kişinin tüm yaşantısı gözden
geçirilmekte ve bunun sonucuna göre varlığın yeni yaşam planları
hazırlanmaktadır. Bu bilgi uzun bir süre insanlara açık bir şekilde verilmedi.
Dinlerde ise, üstü örtülerek insanlara kısmen de olsa aktarılmaya çalışıldı.
Ancak dinlerin sembolik örtüsünün şifreli dili çoğunluk tarafından
çözülemediği için, bu bilgi de diğer bilgilerle birlikte günümüzde
bilinmeyenler arasındaki yerini aldı.
Bu sırrın izlerini, temeli on binlerce yıl öncesine dayanan Ezoterik
Öğretiler’de de görmek mümkündür ki Mısır’ın Ölüler Kitabı bu ezoterik sırrı
sembolik bir şekilde günümüze kadar taşıyabilen ender kaynaklardan biridir.
Görüldüğü gibi gerçek her yerde bir ve aynıydı…
Ölüler Kitabı’nın CXXV.Babı arasına sıkıştırılan bu sırla birlikte aslında
ezoterik birçok sır da birlikte verilmiştir:
“Ölüler Kitabı”na göre ölünün ruhu, Tanrısal mahkemenin gerçek ve adalet
efendilerinin önüne çıktığında, Osiris’in önünde yeri öptükten sonra, bütün
pisliklerden temizlenebilecekti. Çünkü ruhu kısa dünya yaşamı boyunca
kendisine yakışmayan tutkular ve hırslarla pislenmişti… Ve arınması
gerekiyordu… Onu yargılamak için kırkiki ışık saçan ulu bekliyordu…
Mahkeme üyeleri yerini almıştı… O ise mahkeme önünde kendisini temize
çıkartması gerekiyordu… Aksi takdirde karanlık alt dünyaya geri dönecekti…
Thot’un önünde olumsuz itiraf denilen ilk aşama kendisini bekliyordu. Yaptığı
hataları Thot’a itiraf etmek mahkemenin ilk aşamasını oluşturuyordu. Gizli
kitapların sahibi ve tanrıların yazıcısı Thot bir yanda, Kurt başlı Anubis ise
diğer yandaydı. Tam ortalarında ise bir terazi bulunmaktaydı. Ve kırkiki
mahkeme üyesi ise hemen arkalarında kendilerini izliyordu.
Ölü, dünyadaki yaşamıyla ilgili uzun bir konuşmaya başladığında, tüm
ayrıntılar dikkatle dinlenirdi. “…Tanrısal ruhlar sizlere ebediyen şükürler
olsun…” sözleriyle konuşmasını bitiren ölünün şimdi de kalbinin tartılması
gerekiyordu. Bu tartı, ölünün sözlerini ya doğrulayacak ya da yalanlayacaktı.
Terazinin bir kefesine ölünün kalbi, diğer kefesine ise gerçeğin sembolü olan
bir tüy konurdu. Thot ölünün kalbiyle tüyün bulunduğu terazinin kefelerine
bakar ve sonucu açıklardı. Eğer bu tartılmadan başarıyla geçerse, ölü artık
serbesttir. Ebediyen istediği her yere gidebilecektir. İster yaşayanların
toprağına, ister Samanyolu’nun derinliklerine; nereye isterse artık yollar
önünde açılmıştır. Seçim kendisine aittir… O mahkemenin önünden başarıyla
temize çıkmış özgür bir ruhtur artık…
“Ölüler Kitabı”nın buraya kadar yaptığımız çok kısa özetini açıklamalarıyla
birlikte aktardım. “Ölüler Kitabı”nın son Bab’ını özet olarak değil, bire bir
aktararak konuyu noktalamak istiyorum:
“Bu kitap, tanrısallaşmış ruhun, Ra’nın bağrındaki mükemmelleşmesini konu
alır. Ve onu Osiris’in nezdinde yüceltir. Amenti’nin efendisi nezdinde güçlü
kılar. Ve tanrıların hiyerarşisinde saygıya layık kılar. Bu kitap, Douat’ın esrarlı
yerlerinin sırlarını açıklar. Alt dünyanın sırlarına inisiye olmakla, bir rehber
vazifesi görür. Bu kitabı okurken sana ve Rahip Kher-heb’e yakın olanlardan
başka, hiç bir insan varlığının seni görmesine müsade etme. İçine yıldızlı
dokumalar gerilmiş bir odaya kapan. O zaman bu metinlerin, kendi için
okunacağı her ölünün ruhu, yaşayanlar arasında, parlak gün ışığı içinde
dolaşabilecek. Tanrılar arasında güçlü olacak. Ve tanrılar onu yokladıktan
sonra, ölüyü eşitleri olarak tanıyacaklar. Gerçekte bu kitap çok gizli ve çok
derin bir sırdır…”
Dostları ilə paylaş: |