434
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
lerini tahlil ederek sonuca varmıştır ki, bu dil leksikolojik bakımdan yalnız
kodekse (cc) değil, hem de Karaimlerin, Kumukların diline yakındır ve
Osmanlı Devleti Türkçesi’nin tesirinden uzaktır ve daha çok Uygur tesiri-
ne maruz kalmıştır. J. Deni Arap kaynaklarını da dikkatle araştırarak çok
sonraları, yani 1957’de bu karara varmıştır ki, kullanılan «Kıpçak» terimi
coğrafi anlam taşımıştır. Böylelikle, J. Deni Kuman (Polovets) dilinin 3
grubunu genelleştirmiştir:
1) Codeks Cumanikus dili,
2) Türk-Ermeni metinlerinin dili,
3) Yahudi, Kuman ve Karaim metinlerinin dili.
Böylelikle, bu karara gelinir ki, belgelerin sahibi olan ahali Osmanlı
Devleti zamanından evvel bu arazilere göçmüş ve Müslüman dini tesirin-
den uzakta kalmışlardır. Hatta inzibati terimler Arap ve Fars tesirine uğra-
mamıştır, daha çok Slavyan ve Polonya karakterlidir. (2)
T. Krunin linguistik tahlillerle böyle kanaate gelir ki, Ermeni-Kıpçak
metinlerinde eski Oğuz dili özellikleri çoğunluk teşkil eder. Metinlerle be-
lirginlik gösterir ki, burada Oğuz ve Kıpçak konuşma üslubuna sınır koy-
mak mümkün değildir. Bazı özellikler Azerbaycan dili konuşma üslubuna
daha yakındır. Bu da tabii görünür, ona göre ki, Azerbaycan’da Oğuz ve
Kıpçak tayfaları kadimden bu yana kaynaşıp karışmışlar ve Kıpçak dil un-
surları yalnız bazı bölgelerde şive,lehçe şeklinde kalmıştır. Bu meselelerde
Azerbaycan bilim adamı Azizhan Tanrıverdiyev’in araştırmaları da dikkat
çekmektedir. Onun XVI. asır Kıpçak (Polovets) dilinin grammeri adlı 2000
yılında Baki’de neşredilmiş kitabında metinler dilcilik bakımından tahlil
edilmiştir. O şöyle yazmaktadır: Öyle metinler vardır ki, onlar başka bir
halkın tarihi ile alaklalı olsa da, Türk dilinde yazılmıştır. Bu manada XVI.
asırda Ukrayna’nın Komonetsk-Podolsk şehrinde topluluk olarak yerleşen
Ermenilerin mahkeme belgelerinin Ermeni yazısı ile Kıpçak (Polovets) di-
linde yazılması Türk dillerinin, o cümleden Azerbaycan dilinin tarihinin
öğrenilmesi bakımından gerekli bir kaynaktır. Birincisi ona göre ki, bütün
belgeler Türk (Kıpçak) dilinde yazılmıştı. İkincisi, resmi üslupla bağlı olan
ilk nümunelerdendir. Üçüncüsü, bütün belgelerde Türk dillerinin leksiko-
loji, morfoloji ve sentaks ile bağlı bir sıra dikkat çekici özellikler özenle
korunmuştur (7,3).
Araştırmacı-bilim adamı yazmaktadır ki, «metinler Ermeni yazısı ile
yazıldığından Ermeni dilinin bazı fonetik özelliklerini özünde aksettirse
de, Ermeni dilinin leksikoloji, morfoloji və sintaktik özellikleri ile demek
435
Prof. Dr. İsmail Veli ÖMEROĞLU/ Ferhat FERHATLI
oluyor ki, alakası yoktur» (7,5). Bu kanaatler da gösteriyor ki, hakkında
söz edilen kaynaklar türkoloji esaslıdır, onu ortaya çıkaran ahalinin yazısı
ve dini inancı «Ermeni» olarak adlandırılsa da, halk olarak Türktürler.
4. Dil, Dini İnanç və Yazı Meseleleri
Şimdiye kadar yapılmış olan araştırmalarda ve basılmış kitaplarda
ahali hakkında Ermeni-Polovets, Ermeni kolonisi ahalisi, Polonya Erme-
nileri gibi adlardan istifade edilmiştir.
Bizans kaynaklarında Kumanların bir kısmının Hıristiyanlığı kabul
ettikleri söylenir. Özellikle Hazarlar zamanında ahalinin bazı arazilerde
Hıristiyan ve Musevîlik dinlerini kabul ettikleri gösterilir. XI yüzyılda Av-
rupa ve Doğu ülkeleri arasındaki ticaret yollarının tamamen Polovetslerin
elinde olmasını Rus tarihi kaynakları da kabul etmektedir. Bu bakımdan
Polovetslerin Türk dilini geniş arazilere yayması tabii görünür. Plano Kar-
pini Moğolların Tarihi (3) kitabında XIII. yüzyılda Kumanların güneyinde
Musevîlik dinine mensup olan halklardan söz etmiştir.
Kumanlar’ın (Polovetslerin) Ermenilerle medeni-kültürel temasını
aşağıdaki tarihî gerçeklerle alakalandırırlar:
1.Kafkas halkları ile çok öncelerden iktisadi-ticari alakaları olan Po-
lovetslerin bir kısmı Vladimir Monomah’la savaşta yenilerek Gürcistan’a
akın etmişler. O zaman Gürcü çarı David’in ordusunda 40 bin Polovets
iştirak etmiştir.
2.Ermenilerin Polovetslerle alakası daha kadimdir. Bu, milattan son-
raki II yüzyılın sonunda Ermeni çarı Hüsrev’in Hazarlara ve basillərə karşı
şimdiki Dağıstan topraklarına yürüyüşü ile bağlantılıdır (4.89)
3.XI yüzyılda Bagratlıların Ani’yi ele geçirmesi (1045), sonra Sel-
çukluların (1064) gelişi Ermenilerin Balkanlar’a ve Kuzey Kafkasya’ya,
Hazar ve Karadeniz sahillerine gelmesi tarihte Ermenilerin Kıpçaklara ba-
ğımlı kalmaları durumuna düşmelerine neden olmuştur.
4. XI yüzyılda Moğolların hücumları zamanında Ermeniler Kome-
netsk-Podolsk, Lvov ve Lutsk arazisine gelmişlerdir.(2.102)
5. 1475’te Kırım Türkler tarafından işgal edildiğinde Kıpçaklar din
kardeşleri Ermenilerle birlikte Podolsk ve Galiçya’ya göç etmişlerdir
(2.103)
436
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
6. A.E.Krımski’nin fi krine göre, Podolya ve Galiçya’da Ermeni ko-
lonisinin ortaya çıkması XIV yüzyılda Altın Orda zamanına aittir, çünkü
Litvanya’da Karaimler kolonisinin ortaya çıkması da bununla bağlantılıdır
(2.103)
Bütün bu sebepleri araştıran T. İ. Krunin şu neticeye gelmiştir ki, bu
arazilere gelen «Ermeniler uzun zaman Kıpçaklarla münasebette oldukları
için onların dilini benimsemişler ve Kıpçakların mevcut olmadıkları XVII.
yüzyılda da yazılarını bu dilde yazmışlar.(2.103)
Eğer bu fi kir esas kabul edilirse, sual meydana çıkıyor ki, o zaman Er-
meniler niçin daha çok temasta oldukları ve yaşadıkları Hıristiyan Polon-
yalıların değil de, Kıpçakların dilinin tesiri altına düşmüş, yahut bu dilde
konuşmuşlardır? Demek ki, özellikle Kıpçakların, yani Avrupa Türklerinin
«Ermeni» olarak adlandırılmasının ve Türkçe konuşmalarının sebebi tam
olarak ortaya çıkarılamamıştır. A. Darkevets’e göre, Ukrayna’da yaşamış
Ermenilerin Türkçe konuşanları XI. yüzyılın ortalarında Hıristiyanlığı ka-
bul edip yabancı isimler alan Kıpçak halkıdır (12.10). Onların bir kısmı
XI. yüzyılda Bizans İmparatorluğu vatandaşı olmakla Hıristiyanlığı kabul
etmiş ve Yunan isimleri almışlardır.
Bu sahanın araştırmacılarından olan E. V. Sevortyan da Kıpçak abide-
lerinin ilk çağlarda yalnız Ermenişinaslığa ait edildiğini doğru saymıyor.
Lakin bu meşhur türkoloğun da metinler doğrultusunda «Ermeni-Kıpçak
konuşma dili»gibi ifadeler kullanmasını doğru hesap etmek olmaz, bunun
yerine, bilim adamı kendi materyallerini Türkolojik bakımdan tahlil et-
miştir.
Burada bir şeyi de hatırlamak lazımdır ki, Ermeni ahalisinin eski
Türklerle alakasından söz açarken milattan önce VII yüzyılda İskitlerin-
-eski Oğuzların Urartu ve Asurya’ya hücumları ve bu bölgelerde devlet
kurmaları zamanından başlamak gerekir. Lakin bu gerçekleri Kıpçak-Er-
meni ilişkilerine ait kılmak mümkün değil. Hatta bu meseleyi Ermeni çarı
Hüsrev’in II. yüzyılda Kafkasya’ya sefere çıkması ile de alakalandırmak
olmaz. Ona göredir ki, o zamanlar Ermeniler Hıristiyanlığı kabul etmemiş-
lerdi ve Ermeni yazısıyla alfabe henüz mevcut değildi. Bize göre, Kıpçak-
ların Ermeni dini ve yazısını benimsemesini Hıristiyanlığın Kafkasya’da
yayılması ve kiliselerde Ermeni yazılarının öğrenilmesi devri ile alakalan-
dırmak daha uygun olabilir. Arapların geliş zamanı, Babek ayaklanması
ve Arap-Hazar muharebesi devrinde de Azerbaycan ve şimdiki Ermenis-
tan arazilerindeki ahalinin bir kısmının göç etmesi gerçeğini de dikkatten
Dostları ilə paylaş: |