BEDRİ RUHSELMAN
21
girişmesi, daha doğrusu onlarla karşılıklı tesirleşme imkânları
içinde bulunması demektir. Şu hâlde bir maddenin alıp verdiği
tesirlerin çokluğu ve şümulü ne kadar fazla ise o madde o kadar
çok tezahür gösteriyor ve o kadar da yüksek inkişaf mertebele-
rinde bulunuyor demektir.
Bir maddenin, muhiti ile olan münasebetlerinin elbette niza-
mı, tertibi ve yolları vardır. Bu nizam ve tertipler; yüksek pren-
siplerin ahengi içinde, madde kombinezonlarına yukarıdan,
aşağıdan, sağdan, soldan gelen sayısız tesirlerle yürütülür. Ve
bu yürütülüş ruhların, maddeleri kullanarak tekâmüllerini sağ-
lamaları gayesini istihdaf eder. Nitekim, bir ruhun herhangi
bir madde kombinezonuna ihtiyacı kalmaz ve ona karşı hiçbir
davranışta bulunmazsa o madde kombinezonunun -bulunduğu
muhit içinde görünen- bütün hareketleri silinir ve o âna mahsus
bütün kıymetleri ortadan kalkar ki bunu da insanoğlu dili ile o
madde kombinezonunun bir nevi ölümü veya dağılışı olarak va-
sıflandırırız.
*
* *
Şimdi, bir maddeye böyle mütemadiyen gelen ve onun reak-
siyonlarına sebep olan çeşitli tesirlerin hangi mekanizmalar ile
fonksiyonlarını yaptıklarını bildireceğiz ve bu suretle maddenin
doğrudan doğruya bünyesini alâkadar eden çok mühim bir re-
aliteye, düalite prensibi ve değer farklanması realitesine girmiş
bulunacağız.
Maddelerin tezahür imkânlarını gerçekleştirebilmeleri, mu-
hitlerinde gösterecekleri faaliyetlere bağlıdır. Hâlbuki hareketsiz
faaliyet olmaz. Yâni bir maddenin faaliyeti demek, onun hareket
göstermesi demektir. Maddelerde hareketin zuhur edebilmesi
ise muvazene değişmeleri ile mümkün olur. Binaenaleyh âlemi-
mizdeki maddenin bünyesinde hareketin husule gelebilmesi için
evvelâ, muvazeneyi temin eden iki zıt unsurun mevcut olması,
sonra da bu unsurlardan birisine fazla değer eklenmek suretiyle
muvazenenin tekrar teessüs etmek üzere bozulması lâzım ge-
lir. İşte maddedeki bu zıt unsurların mevcudiyeti ve o unsurlar
İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
22
arasındaki değerlerin farklandırılması, düalite prensibi ve değer
farklanması realitelerini ifade eder.
Maddenin bünyesi ile ilgili olan düalite prensibi ve değer
farklanması mekanizmasının mütalaası, maddedeki hareketlerin
izahını mümkün kılmaktadır.
Âlemimizin amorf ilk cevherinden itibaren dünyamızın ilk
maddesine ve ondan da daha ötelere kadar uzanan bütün kâinat
cüzülerinde sayısız hareket mudilesi vardır. Bu cüzülerin sonsuz
kalite ve kantitedeki tezahürlerini neticelendiren bu hareketler,
maddede birbirine tamamen zıt karakterde, aynı zamanda mu-
vazene prensibi esasına göre, birbirini destekleyici mahiyette iki
ayrı değer grubu teşkil ederler. Madde kombinezonlarının bün-
yelerinde muvazene hâlinde bulunan bu zıt değerlerden birisi-
nin diğerine nisbetle fazla yük, daha doğrusu fazla tesir alması;
aralarındaki muvazenenin bozulmasını intaç eder ve bozulan
bu muvazene unsurlarının tekrar muvazene hâline girebilmeleri
için birinden diğerine doğru değer akışları başlar ki bu durum
çeşitli hareketin zuhuruna sebep olur. Demek ki muvazeneyi bo-
zacak kadar zıtlardan birisine veya diğerine fazla değerin ilâve
edilmesi onların arasında farklı durumları meydana getirir. Bu
hâle değer farklanması veya miktarî değişmeler deriz.
*
* *
Böylece her madde kombinezonu iki zıt değerin hâsılası olan
bir üniteden ibarettir. İki zıt değeri ihtiva eden bu madde ünite-
sinin veya madde kombinezonunun zıtlarından yalnız bir tekini
ele alırsak onun da gene iki zıt değerden müteşekkil olduğunu
görürüz. Bu hâl tâ aslî maddeye kadar böylece devam eder, gider.
Bu sebepten bu madde kombinezonlarının her birine birer birim
düalite demek lâzım gelir. Bu tâbir iki unsuru ifade eden bir vâ-
hit, bir birim mânâsını taşır. Çok kaba olmakla beraber, bu birim
düalite hakkında basit bir fikir verebilmek için uzun bir mıknatıs
lâmını misal olarak gösteriyoruz. Bu lâm, tam ortasından itiba-
ren bir yarısı (+), diğer yarısı (-) işaretli birbirine zıt karakterde
iki türlü mıknatısiyet tezahürü gösteren
bir ünitedir, bir birim-