İmge Kitabevi Yayınları: 41 Joseph Campbell


II. KISIM KAHRAMANLAR ÇAĞI



Yüklə 2,24 Mb.
səhifə6/27
tarix25.11.2017
ölçüsü2,24 Mb.
#12368
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   27

II. KISIM KAHRAMANLAR ÇAĞI

III. Bölüm

LEVANT'IN TANRILARI VE KAHRAMANLARI

İ.Ö. 1500-500

* 1. RABBİN KİTABI

Dünya yaratılış mitoslarıyla doludur ve gerçekte hepsi de yanlış­tır. Dünya, insan tarihini izleyen, mitolojik başlangıçlardan, artan ma-kullukla, anılarda yaşayan dönemlere kadar, tarih kitaplarının ka­yıtlan devraldığı, rasyonel bir gerçeklik göstererek bugüne vardırdığı, fakat dar bir grupta yoğunlaşan büyük geleneklerin kitapları ile dolu­dur. Dahası, bütün ilkel mitolojilerin geleneklere, duygusal düzenlere ve belirli grupların siyasal eğilimlerine geçerli bîr değer kazan­dırmaya hizmet etmeleri gibi, bu kitaplar da büyük gelecekler için aynısını yaparlar. Yüzeyde bilinçli tarih gibi düzenlenmiş görünebi­lirler. Derinde mitos olarak kavranıldıktan anlaşılır. Belli bir bakış açısından, yaşam gizlerine ilişkin şiirsel yazılardır. Fakat kronolojik gerçek olarak şiir okumaktan söz etmek en azından bu açıyı yitirmek­tir. Biraz daha devam edersek, kendisinin ahmak olduğunu kanıtla­maktır. Buna eklenecek şey, bu kitapları bir araya toplayanların ah­mak olmadıklarıdır, ne yaptıklarım kesinlikle bilmektedirler. Yaptık­ları iş, her aşamasında, bunu gösterir.

Eski Ahit'in, her antik edebiyat parçası gibi, tanrıların değil fakat insanların ebedi yeteneğine ait bir ürün olarak ve sonsuzluğa ilişkin değil zamana ve özellikle oldukça bunalımlı bir döneme ait bir ürün olarak okunması için atılan ilk kesin adım, Willhelm M.L. de Wette' run (1780-1849) çığır açan iki cilt kitabı olmuştur: Esfa' Ahit'e Girisq Katkılar (Contributions Introductory to the Old Testament) (1860) ^ Orada şunları göstermiştir:

1. Krallar Il'de rahip Hilkaya tarafından Süleyman Tapınağının

84

tamirinde bulunduğu belirtilen ŞeriatKitabı (l.ö. 621), Deuteronomi Kitabının çekirdeği idi,



  1. Bu iddialı buluşla,. Eski Ahifteki bütün tarihsel ve mitsel ma­teryal bütünüyle baştan yazılmıştı,

  2. Çıkış, Levilliler, Sayılar gibi Musa run çölde dolandığı döneme ait kitaplar, gerçekte, uzun bir gelişimin sonunda elde edilmiş ürün­lerdir. Çok uzun bir dönemden beri var olan Ortodoks ruhban ge­leneğinin şeriatıdırlar. Babil'den Kudüs'e rahip Ezra tarafından geti­rilmişlerdir (Î.Ö. 400). Pers İmparatoru Artakserksesin ona verdiği gü­cün erdemiyle tüm Yahudilerin uyması gereken kurallar kitabı olarak kabul edilmişlerdir.®

Tartışılan Kitabı Mukaddes metni şöyledir:

'Ve vaki oldu ki kral Yoşiya'nın on sekizinci yılında (İ.Ö. 621) Me-şullamın oğlu Atsalyanın oğlu katip Şafanı kral Rab evine gönderip dedi: Büyük kahin Hilkaya'run yanına çık, eşik bekçilerinin kavundan topladıkları Rab evine getirilen gümüşü saysın ve onu Rab evinin işine konulan işçilerin eline versinler, onlar da gümüşü evin çatlak yerlerini onarmak için Rab evinde olan işçilere dülgerlere ve mimarla­ra ve yapıcılara ve evi onarmak üzere kereste ve yontulmuş taşlar al­mak için versinler. Ancak ellerine verilen paranın hesabı onlarla görül­medi, çünkü sadakatlarla çalışıyorlardı.

Ve büyük kahin Hilkaya katip Şafan'a dedi: Rabbin evinde şeriat kitabını buldum. Ve Hilkaya kitabı Şafan'a Verdi ve onu okudu. Ve katip Şafan krala geldi ve krala haber getirip dedi: Kulların evde bulu­nan gümüşü boşalttılar ve onu Rab evinin işine koşulan işçilerin eline verdiler. Ve katip Şafan krala bildirip dedi: Kahin Hilkaya bana bir kitap verdi. Ve Şafan kralın önünde onu okudu. Ve vaki oldu ki kral şeriat kitabının sözlerini işitince esvabım yırttı.

Ve Kral kahin Hilkaya'ya ve Şafan'ın oğlu Ahikama ve Mikaya' ran oğlu Akbora ve katip Şafan'a ve kralın kulu Asaya'ya emredip dedi: Gidin, bulunmuş olan bu kitabın sözleri hakkında benim için ve kavm için ve bütün Yahuda için Rabden sorun, çünkü bize karşı alevlenmiş olan Rabbin gazabı büyüktür, çünkü bizim için yazılmış olan her şeye göre yapmak üzre atalarımız bu kitabın sözlerini din­lemediler.

Ve kahin Hilkaya ve Ahimak ve Akhar ve Şafan ve Asaya, esvap bekçisi Harhas'ın oğlu, Tikva'nın oğlu Şallüm'un karısı peygamber Hulda kadına gittiler ve kadın Yeruşalimde ikinci mahalde oturuyor-

85

düve onunla konuştular. Ve onlara dedi: İsrail'in Allahı Rab şöyle diyor. Sizi bana gönderen adama deyin: Rab şöyle diyor: İşte ben bu yere ve burada oturanların üzerine belayı Yahuda kralının okuduğu kitaptaki bütün sözleri getireceğim. Madem ki beni bıraktılar ve elleri­nin her işiyle beni öfkelendirmek için başka ilahlara buhur yaktılar bu yere karşı gazabım tutuşacak ve sönmeyecek.1'3'



Bu büyük dinsel bunalım döneminde, kişilerin, Allahın yargısını öğrenmek için, ne bir peygambere ne de bir papaza gönderilmemeleri fakat bir kadın peygambere gönderilmeleri ilginçtir. Daha da ilginç olan, vahyin kendisidir. Yani Yoşiya'nın iktidarının on sekizinci yılına kadar (l.Ö. 621) Musa'nın şeriat kitabını kimse duymamıştır ve her­kes sahte tanrılara tapınmaktadır. Üstelik, İsrail tanrısı, şimdi onlan korkunç biçimde cezalandıracaktır. Otuz beş yıl içinde de gerçekten öyle yapmıştır. Kutsal şehirleri alınmış, tapınakları yıkılmış, halk sürgüne gönderilmiş ve yerlerine başka halk yerleştirilmiştir. Fakat Yoşiya, takva ve pişmanlıkla elbiselerini vermiş ve Rabbinin önünde ağlamıştır; kadın peygamberin açıkladığı gibi, bu korkunç görüntü­lerden uzak tutulacaktır, bütün bu olanlardan önce ölecektir.

Vahiy arkadaşları krallarına bu haberi getirdiler ve o bunları din­leyince ülkesini temize çıkarma görevini üstlendi. Bur. a burada bü­tünüyle alıntılamaya değer, çünkü batı dinsel anlayışının biçimle­nişini gösteren, bütün büyük dinlerin tarihinde enine boyuna yaşa­yan bu çığır açıcı anlarda ortaya çıkan ilk kapsamlı uygulamalardan biridir:

'Ve kral gönderip Yahuda'nın ve Yaruşalim'in bütün ihtiyarlarını kendi yanma topladı. Ve kral ve kendisiyle beraber bütün Yahuda adamları ve Yaruşalimde oturanların hepsi ve kahinler ve peygam­berler küçükten büyüğe bütün kavm Rabbin evine çıktılar ve Rabbin evinde bulunmuş olan ahit kitabının bütün sözlerini onlara işittirerek okudu. Ve kral direğin yanında durdu ve Rabbin ardınca yürümek için ve onun emirlerini ve şehadetlerirri ve kanunlarını bütün yürekle ve bütün canla tutmak için ve bu kitapta yazılmış, olan bu ahdin söz­lerini yerine getirmek için Rabbin önünde ahit kesti ve bütün kavm akdi tastik etti.

Ve kral, Baal için ve Aşera için ve bütün gökler ordusu için ya­pılmış olan kapların hepsini Rabbin mabedinden çıkarsınlar diye büyük kahin Hilkaya'ya ve ikinci kahinlere ve eşik bekçilerine emretti ve onları Yaruşalim dışarısında Kidron tarlalarında yaktı ve onların

86

külünü Beyt-ele götürdü. Ve Yahuda şehirlerinde ve Yeruşalim'in çevresinde yüksek yerlerde buhur yaksınlar diye Yahuda krallarının koymuş oldukları put kahinlerini ve Baala ve güneşe ve aya ve burç­lara ve bütün gökler ordusuna buhur yakanları savdı. Ve Aşerayı Rabbin evinden Yeruşalirnin dışarısına Kidron vadisine çıkardı ve onu Kidron vadisinde yakh ve ezip tozetti ve tozunu halk oğullannın kabirleri üzerine saçtı. Ve fuhşa vakfedilmiş olan erkeklerin Rab evi­nin içinde bulunan evlerini yıktı, kadınlar orada Aşera için çadırlar dokurlardı. Ve Yahuda şehirlerinden bütün kahinleri getirdi ve Ge-badan Beerşebaya kadar kahinlerin buhur yakmış olduklan yüksek yerleri murdar etti ve şehir reisi Yehoşuan'ın kapısının girilecek ye­rinde, şehrin kapısında, adamın sol tarafından olan kapı yüksek yer­lerini yıktı. Fakat yüksek yerlerin kahinleri Yeruşalimde Rabbin mez-bahına çıkmadılar, ancak kardeşleri arasında mayasız ekmek yerlerdi. Ve Molek için kimse oğlunu yahut kızım ateşten geçirmesin diye Hinnom oğullan deresinde olan Tofeti murdar etti. Ve Yahuda kralları tarafından güneşe tahsis edilmiş olup Rab evine girilecek yerde Pervarimde olan kızlar ağası Natan-melekin odasının yaranda bulunan atlan kaldırdı ve güneş arabalarını ateşte yaktı. Ve Yahuda kralları tarafından yapılmış olan Ahazın yukan odası damında bulu­nan mezbahaları ile Manassenin Rab evinin iki avlusunda yapmış olduğu mezbahaları kral yaktı ve kırıp döverek tozlarını Kidron vadi­sine saçtı. Ve Yeruşalirnin karşısında, helak dağının sağında, Say-dahlarm mekruh şeyi Aştari için ve Moabın Mekruh şeyi Kemoş için ve Ammon oğullarının mekruh şeyi Milkom için İsrail kralı Süleyman'ın yapmış olduğu yüksek yerleri kral murdar etti. Ve dikili taşlan parçaladı ve Aşerleri kesti ve yerlerini insan kemikleriyle dol­durdu.



Bundan başka Beyt-elde olan mezbahı ve Nebatın oğlu Yero-boamın yaptığı ve onunla İsraile suç işlettirdiği yüksek yeri o mez­bahı da yüksek yeri de yıktı ve ezip toz etti ve Aşerayı yaktı. Ve Yoşiya dönüp orada dağda olan kabirleri gördü ve gönderip kemikleri kabirlerinden aldı ve bu işleri söylemiş olan Allah adamının ilan ettiği Rabbin sözüne göre onlan mezbah üzerinde yakıp onu murdar etti. Ve dedi: Orada gördüğüm abide nedir? Ve şehrin adandan ona dediler: Yahudadan gelerek Beyt-el-mezbahına karşı yaptığın bu işleri ilan etmiş olan Allah adamının kabridir. Ve de yaptığın bu işleri ilan etmiş olan Allah adamının kabridir. Ve dedi: Onu bırakın,

87

onun kemiklerini kimse rahatsız etmesin. Ve onun kemiklerini Sami-riye'den gelmiş olan peygamberin kemikleri ile beraber bıraktılar. Ve Samiriye şehirlerinde olan bütün yüksek yerler evlerini de Yoşiya kaldırdı; İsrail kralları Rabbi öfkelendirmek için bu evleri yapmışlardı ve Beyt-elde yaptıklarının hepsine göre bunlara da yaptı. Ve orada bu­lunan bütün yüksek yerler kahinlerini mezbahalar üzerinde kurban etti ve mezbahaların üzerinde insan kemikleri yaktı ve Yeruşalime döndü.



Ve kral bütün kavma emredip dedi: Allahımız Rabbe bu ahit ki­
tabında yazılmış olduğuna göre fısıh bayramını yapın. Gerçek, israil
üzerine hükmetmiş olan hakimlerin günlerinden beri (o günden beş
altı yüzyıl öncesi) ve İsrail krallarının ve Yahuda krallarının bütün
günlerinde bu fısıh bayramı gibi fısıh yapılmadı (Yani sonraki üç yüz
yıl) ancak bu fısıh Rabbe kral Yoşiya'nın on sekizinci yılında Yeru-
şalim'de yapıldı. - \^Vi <

Bundan başka Yoşiya kahin Hilkaya'nın Rab evinde bulmuş ol­duğu kitapta yazılmış şeriat sözlerini yerine getirsin diye cincileri ve bakıcıları ve terafimi ve putları ve Yahuda diyarında Yeruşalim'de görülen bütün mekruh şeyleri ortadan süpürdü. Ve Musa'nın bütün şeriatına göre, bütün yüreğiyle ve bütün canı ile ve bütün kuvveti ile onun gibi Rabbe dönen bir kral ondan evvel olmadı ve kendisinden sonra onun gibisi çıkmadı../4'

Yahuda kralı Yoşiya'nın iktidarının on sekizinci yılına kadar, ne kralların ne halkın, Musa'nın şeriatına hiç aldırmadıkları, hatta onü bilmedikleri daha açık nasıl anlatüabilir, hayal etmek zor. Çekirdek Yakın Doğunun normal tanrılarına tapıyorlardı, olağan kültleri vardı, bu bölümdeki anlatımdan onları hemen tanıyabiliriz. Davud'un oğlu kral Süleyman'ın kendisi bu tanrılara tapmaklar yaptırdı ve onların simgelerini buralara yerleştirdi. Fahişe kültü bu tapınağın çevremi içindeydi ve güneş tanrısının atlarının tavlası girişteydi. Yani İbrani-lerin ilkel dini her ne ise veya Musa ne öğretmişse İsrail ve Yahuda'da yerleşen Yahudiler çölden çıkıp toprak adamı olduklarında bu za­manın normal geleneksel tanrılarını kabul etmişler ve tapınışlardır. Fakat çığır açan yılda, 621'de, tapınağın kahini (bu arada, gelecek pey­gamber Yeremya'nın babasıdır) Musa'nın (eğer yaşamışsa 600 yıl önce ölmüş olan) şeriatını bildiren bir kitap çıkarmıştır. Bu şeriat ki­tabı her şeyi harap eden bir devrime platform hazırlamıştır. Sonuçlan daha kral Yoşiya zamanında görülmüştür, çünkü okuduğumuz gibi,

88

onu izleyen dört kral 'atalarının yapmış olduğu her şeye göre Rabbin gözünde kötü olanı'^ yapmışlardır. Ve İ.Ö. 586'da:



Babil kralı Nabukadnesar'm on dokuzuncu yılı idi, muhafız aske­rin başı, Babil kralının kulu Nebuzaradan Yeruşalime geldi. Ve Rab­bin evini ve kralın evini ve Yerusaiimin bütün evlerini her büyük evi ateşe verdi Ve muhafız askerin başı ile beraber olan bütün Kildani or­dusu çepçevre Yeruşalim duvarlarını yıktılar. Ve muhafız askerin başı Nebuzaradan' şehirde kalmış olan kavmin artakalanını ve Babil kralı tarafına geçmiş olan kaçaklarını ve halkın artakalanım sürgün götürdü, "w

2. MİTOLOJİKÇAĞ

Babil sürgünü felaketi ile sonuçlanan Ortodoks İbrani dünya çağ­lan şeması aşağıdaki gibi özetlenebilir.

I. Mitolojik dönem


  1. Yaratılışın yedi günü (Tekvin 1:1-23)

  2. Bahçe ve Düşüş (Tekvin 2:4-3:24)

  3. Düşüşten Nuh'un Tufanına (Tekvin 4-7)

  4. Tufandan Babil Kulesine (Tekvin 8:1-11:9)

II. Efsanevi dönem

  1. İbrahim Ve Mısır'a giriş (Tekvin 1:10-50:26)

  2. Çıkış (Çıkış 1:1-15:21)

  3. Çöl yıllan (Çıkış 15:22 ve devamı)

  4. Kenan'ın fethi (Yeşu'nun kitabı) IH. Belgesel dönem




  1. Kenan'ın fethi (Hakimler kitabı)

  2. Birleşik krallık; 1025-930 (Samuel I ve ü, Krallar 11-11)

  3. İsrail ve Yahuda; 930-721 (Krallar 112'den Krallar U 17ye)

  4. Yalnız Yahuda; 7212-586 (Krallar 118-25)

  5. Babil sürgünü; 586-538

Mitolojik ve efsanevi dönemlerden oluşturulan temel metinler beş tanedir.

1. Yehovacı metin (J), güney krallığı Yahuda'nm İ.Ö. IX. yüzyıl-lardaki mitolojisini yansıtır, burada,yaratıcı (çeviride hep Rab diye

89

geçen) Yehova'dır ve şeriat dağı Sina Dağıdır.



  1. Elohim metni (E), kuzey krallığı İsrail'in Î.Ö. VIII. yüzyıldaki mitolojisini yansıtır (fakat Yehovacı bakış açısıyla VII. yüzyılda J ve E metinlerini biraraya getiren biri tarafından uyarlanmıştır)'. Şeriat da­ğı Horeb'tir ve yaratıcı Elobim'dir (El sözcüğünün çoğulu, hep Allah olarak çevrilir.).

  2. Kutsal Kanun (K) olarak bilinen ritüel kanun; Musa'ya Sina' da nazil olduğu bildirilirse de, açıktır ki Î.Ö. VII. yüzyıldan kalmadır. Levililer 17-26'dadır.

  3. Ritüel Deuteronomistler Kanunu (D). Şeriat dağı gene Horeb, fakat yaratıcı Yehova'dır. D'nın çekirdeği belli ki 621 yüırun Kanun taslağıdır.

  4. Sürgün sonrası kahince yazılar, Hakimler metni (H) diye bili­nir ve kahin Ezra tarafından LÖ. 397'de Kudüs'te ilan edilen şeriatın çekirdeğidir. Î.S. 300'e kadar genişletilmiş ve yeniden yazılmıştır. Mi­tolojik ve efsanevi dönemlerin metinleri bundan daha önceki bir dönemde de tamamlanmış olamaz.(*)

ilk işimiz, mitolojik dönemin öğelerini sonraki öğelerden ayırmak olmalıdır. Bu amaçla iki mitoloji belirlenmiştir. Biri I.Ö. IX. yüzyılın Yehovacı metni, öteki IV. yüzyılın Hakimler metnidir. A m ayrı ince­lendiklerinde şöyledirler (**):

YEHOVACI (J) YARATILIŞ DÖNEMİ: İ.Ö. IX. YÜZYIL

Yehovacı görüş Tekvin 2:4b'den başlar:

'Rab Allah yeri ve gökleri yarattığı günde, yaratıldıkları zaman göklerin ve yerin asılları bunlardır. Ve henüz yerde bir kır fidanı yok­tu. Ve bir kır otu henüz bitmemişti, çünkü Rab Allah yerin üzerine yağmur yağdırmamıştı ve toprağı işlemek için adam yoktu. Ve yer­den buğu yükseldi ve bütün toprağın yüzünü suladı. Ve Rab Allah yerin toprağından adam yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu. Ve Rab Allah şarka doğru Adende bir bahçe dikti ve yaptığı adamı oraya koydu. Ve Rab Allah görünüşü

(*) Öğelerin, tarihlerin ve eleştirel kuramların çözümlemesi için W.O.E. Oesterley ve Theodore H. Robinson'un Eski Ahdin Kitaplarına Giriş (An Introduction to the Books of the Old Testament) kitabına bakınız. New York, Meridian Books, 1958.

(**) Alıntılar, Kitabı Mukaddes Şirketi'nin 1981 baskısından yapılmıştır. Metnin aslında, "Rab Allah" Yehova, "Allah" Elohim (Jve E metinleri) şeklindedir, (çev. n.).

90

güzel ve yenilmesi iyi olan her ağacı ve bahçenin ortasında hayat ağacını ve iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitirdi. Ve bahçeyi sulamak için Adenden bir ırmak çıktı ve oradan bölündü ve dört kol oldu...



Ve Rab Allah adamı aldı, baksın ve onu korusun diye Aden bah­çesine koydu. Ve Rab Allah adama emredip dedi: Bahçenin her ağa­cından istediğin gibi ye fakat iyilik ve kötülüğü bilme ağacından ye-miyeceksin çünkü ondan yediğin günde mutlaka ölürsün.'(*)

İ.Ö. IV. yüzyılın papaz yayıncılarının bu etkileyici masalın de­vamını neden istemediklerini anlamak kolay. Her ayrıntısı ile Tekvin l'de anlatılan 7 günde yaratılıştan farklı ise de eski Sümer bahçesini hemen tanıyoruz. Fakat İki ağaç şimdi bir tanedir ve insan onu koru­mak ve bakmak üzere atanmıştır. Açıkça, insan, 4. şekildeki Gılgamış benzeri kişinin rolünde görünmektedir. Sargon'un koruyucu olarak tanrıça İştar tarafından sevildiğini de anımsayalım. Gene 4. şekildeki gibi bahçeden dört ırmak akar. Ve son olarak Levanten mitolojinin başta gelen özelliklerinden birine, burada insanın tanrının kölesi ve­ya hizmetçisi olarak yaratıldığına işaret edelim. Son dönem Sümer mi­toslarından biri, Doğu Mitolojisî'nde anlatıldığı gibi, insanın, tanrının sıkıntılı çift sürme işini üzerine almak için yaratıldığını belirtir. İnsan onlar için çalışmak ve elde ettiği ürünü kurbanlık olarak sunmak du­rumundadır.™ Marduk da insanı tanrılara hizmet etsin diye ya­ratmıştır. Burada da insan bahçeye bakmak üzere yaratılmıştır.

Bundan sonra sıra insana yardımcı olarak hayvanların yaratıl-masındadır. Ünlü 1. bölümün 7 günde yaratılış öyküsü ile çarpıcı bi­çimde zıtlık gösterir. Orada Önce hayvanlar yaratılmıştır. Burada ise tersine, tanrının Adem'i yarattıktan sonra 'Rab Allah kır hayvanını ve göklerin her kuşunu topraktan yaptı ve onlara ne ad koyacağını gör­mek için adama getirdi ve adam her birinin adını ne koydu ise, canlı mahlukun adı o oldu.'

Bu idilik manzara Enkidu'nun tapınak fahişesi tarafından baştan çıkarılmasından önce yabanıl hayvanların arasında yaşadığı günleri anımsatıyor. Sonra hayvanlar onu terkettiler ve kadın ona örtünmek için elbise vererek onu Uruk şehrine ulaştırdı ve orada öldü.(**) Bura­da ise yabanıllar arasında insan için bir eş olmadığını okuyoruz, 'Rab

(*) Veya "tüm bilgilerin ağacı'. Bkz. Rabbi J.H. Hertz, The Pentateuch and Hafiorahs, Lon­don, Soncino Press, 1961. Syf. 8, not 9 ve syf 10, not 5. (**) Sayfa 78-82'ye bakınız.

91

Allah adamın üzerine derin bir uyku getirdi ve o uyudu ve onun ka­burga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapadı ve Rab Allah adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı. Ve onu adama getirdi/ Bundan sonra, herkesin bildiği düşüş ve bahçeden çıkarılma geldi.



Sonraki olay, ilk çiftin iki oğlunun rekabetidir. Büyüğü Kain çift­çidir, genci Habil, koyun çobanıdır. 'Ve Kain günler geçtikten sonra toprağm semeresinden Rabbe takdime getirdi Ve Habil kendisi de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından getirdi. Ve Rab Habile ve onun takdimesine baktı fakat Kaine ve onun takdimesine bakmadı. Ve Kain çok öfkelendi ve çehresini astı.'

Kain kardeşini öldürdü ve Yehova ceza olarak onu da babası Adem'i de lanetledi. 'Ne yaptın? Kardeşinin kanının sesi topraktan bana bağırıyor. Ve şimdi sen toprak tarafından lanet edildin. O top­rak ki kardeşinin kanını senin elinden almak için ağzım açtı, toprağı işlediğin zaman artık sana kuvvetini vermeyecektir, yeryüzünde ka­çak ve serseri olacaksın'. Yehova, Kain'in üstüne bir nişan koydu ve Kain 'Rabbin önünden çıktı ve Adenin şarkında Nod (dolaşmak) di­yarında oturdu'/8^

Bütün olarak, Batı insanının ruhuna derinden kazır niş bu eski Yahudi mitosu İlkel Mitoloji'de ekinci tropik kültürlerin ortak genel ka­tegorisi olarak tartıştım. Sayısız eşdeğerleri Afrika ve Hindistan, Güneydoğu Asya, Malenezya ve Polinezya, Meksika, Peru ve Brezil­ya'da derlenmiştir. Bu tür ritlerin ve ilişkin ritlerin tipik yönleri, 1 yılan, 2 kadın, 3 yılanı, kadım veya her ikisini de öldürme, 4 kurbanın gömülen kafasından veya gövdesinden gıdalı bitkilerin üretilmesi, 4 ölüm ve doğurma anında var oluş ve 6 böylece mitolojik çağın sonu­nun gelmesidir.

Fakat, ilkel örneklerde düşüş, günah ve sürgün anlayışı yoktur. Yaşam konusunda eleştirel değil, olumludurlar. Dahası, eski Mezo­potamya mühürlerini incelerken görmüş olduğumuz gibi, neolitik ve yüksek Tunç Çağı döneminde, ağaç simgesi, kozmolojik ve mistik olarak tüm zıt çiftlerin bir araya geldiği dünya ekseni olarak görül­müştü. (Tekrar 1. şekilden 6, 9,15 ve 19. şekillere bakınız) Kitabı Mu-kaddes'teki Aden'in kaynağı bu nedenle çöl mitolojisi olamaz. Bu ilkel İbrani mitos olması demektir. Fakat toprak insanlarının eski ekim mi-tolojisidir. Ama Kitabı Mukaddesin yeniden söyleminde, tüm anlayış, hani, 180 derece değiştirilmiştir. Aşağıdaki değişiklikler özel dikkate

92

değer:


1. KAİNİN HABİL'İ ÖLDÜRMESİ: Burada öldürme motifi mito­lojik çağın içinde değildir, fakat sonunu izler. Tüm ilkel mitosların za­manlamasının tersinedir.^ Dahası, düşüş motifini yineleyecek bir yapıya dönüştürülmüştür. Toprak artık, gücünü Kaine vermez ve Kain dünyada serseri olmak zorunda kalır. Bu, tarımsal mitosun ürettiği ritüel ölümün tam zıddı bir sonuçtur. Mitos, îbranilerin, ülke­nin eski halklarım sürgün etmelerine göre uyarlanmıştır: Kain çiftçi­dir, Habil çoban. Kenan ülkesi halkları tarımcıydılar, İbraniler koyun çobanı, ibrani tanrısı bu nedenle ikinciyi tercih eder, oysa öteki daha büyüktür. Gerçekten Tekvin kitabi; boyunca, genç olanlardan yana, yaşlılar karşısında ısrarlı bir tercih vardır. Yalnız Kaine karşı Habil değil, fakat İshak'a karşı İsmail, Esau'ya karşı Yakup, Ruben'e karşı Yusuf. Dersin aranmasına gerek yok, ortada. Fakat yargıyı açıklamak üzere, yakın zamanlarda bulunmuş İ.Ö. 2050'ye ait bir Sümer çivi yazısı metnini anabiliriz. Tanrıça Inanna için bir çiftçi ile çoban ara­sında tartışma vardır. İnanna elbette çiftçiyi tercih eder ve onu eş olarak seçer. Aşağıdaki çobanın itirazıdır:

çiftçinin benden çok, çiftçinin benden çok

çiftçinin benden çok neyi var eğer o ilk şarabını dökerse

benden de sarı sütümü dökerim eğer o iyi ekmeğini verirse

ben de ballı peynirimi veririm benden çok, çiftçinin benden çok neyi var

Tanrıça ise: daha çok şeye sahip çobanla evlenmiyeceğim ben, bakire, çiftçi ile evleneceğim

çiftçi, bolca bitki yetiştirir

çiftçi, bolca tohum yetiştirir..S10'

Bin yıl sonra, ataerkil çöl göçebeleri geldiler ve dünyadaki gibi cen­netteki tüm yargılan da tersine çevirdiler.

2. İKİ AĞAÇ: Tanrı ve dünya, ölümsüzlük ve ölümlülük arasın­daki mitsel ayrım, Kitabı Mukaddeste, bilgi ağacı ile Ölümsüz Ya­şam Ağacı arasındaki ayrımla ifade edilmiştir, İkincisi tanrının bile-

93

rek inşanın ulaşmasını yasakladığı bir ağaca dönüşürken, öteki mito­lojilerde, hem Avrupa'da, hem de Doğuda, Bilgi Ağacı, ölümsüzlük Ağacı ile aynıdır, dahası, gene de insan için ulaşılabilir niteliktedir.



Doğu Mitolojisi'nde,. Doğu görüşünün temel yönelişlerini değer­lendirdim. Bunlar, Batının teologlannca genelde panteist diye terkedil­mişlerdir. Evet, teistik değillerdir, çünkü theos (tann) kişisel olarak hiç bir zaman onun son terimi olmamıştır. Öğreti, yaratılışta bütüne (pan) gider. Fakat, ön ek pan da pek uygun değildir. Çünkü, Upanişadlar'da okuduğumuz gibi:

gerçekten, bilinenden başkadır ve dahası, bilinmeyenden ötedir (11)

biçimi görülmez

hiçkimse onu gözle görmemişHrP2^

Fakat sonra, tam da aynı metinde:



onun her varlıkta farkına varmak, deha

onu bu dünyadan ayırabilmek, ölümsüzlükS13^

onu kendi içlerinde kavrayanlar dahilerdir başkası değil onlar kutsal mutluluğu bilir;W)

Veya, Çinli Tao Te Ching'in diliyle:

insanların yolları dünyanmkilerle koşulludur. Dünyanın yolları cennetinkilerle. Cennetin yollan Tao'ninkilerle, Tao'ninkiler senin-kiyle... Eğer Tao'yu ararsan, yönelecek somut bir şey yoktur, eğer din­lersen, duyacak kadar sesli bir şey yoktur... Tao hiç bir şey yapmaz fa­kat her şey onunla yapılır...^15'

Veya gene, Budist Japon şiiri:



uzun bir şey Budanın uzun gövdesidir kısa bir şey Budanın kısa gövdesidir "*>

Batının bu öğretiyi reddetmesinin -veya daha iyisi kavramaktan korkmasının- nedeni, kendi din anlayışıdır; bu anlayış, yaratıktan ayrı bir yaratıcı üstüne kuruludur ve temelde basitçe dünyada mevcut

94

olmayan fakat kendi özünde mevcut olan bir kutsallık tanımı ile tehdit altında kalır. Yeniden Upanişad'dan alıntı yaparsak:



'Her kim 'ben yokolmam' diye bilirse, evrensel olur ve hatta tan­rılar da onu böyle olmaktan engelleyemez, çünkü kendisi böyle olur yani her kim o tektir ben başkayım' diye bir kutsallığa tapınırsa o bil­mez. O tanrılara kurban edilen bir hayvan gibidir. Fakat bir hayvan bile kurtarılsa hoş gelmez. Ya kurtulanlar çoğahrsa ne olur? Bu neden­le tanrılar için insanların bunu bilmesi hoş değildir'.*17*

Yehova için de hoş değildi. Herhangi bir tanrıya tapanlar için de değildir. Çünkü bu görüşe göre, tahayyül edilmiş bir tanrı değil, fa­kat, birey, kendi gerçekliği ile varlığın gerçekliğidir:



sen koyu mavi gözlü kuş ve kırmızı gözlü papağansın yıldırımlar senin çocuğun gibi. sen mevsimler ve denizlersin başlangıcın yok,, tüm varlıkların doğduğu yerde, tüm yayılışınla oturuyorsun.^

Üstelik, yalnızca birey değil, fakat her şey bu gerçeğin tezahür­leridir. Her şeye 'parmak tırnaklarının uçlanna kadar, kutusunda giz­lenen ustura kadar veya alevlenmiş şeyden çıkan ateş kadar' girmiş­tir/1^ Bu herşeyi teyit etmenin sonucu olarak, mistik şair görüşüyle, Doğunun ruhsal öğretileri için, en ulu ile en basiti birleştirmek ola­naklı olmuştur. Çünkü, halkın bağlılığı olarak, kendisinin dışında bir tanrıya sesleniş, dürüst ve içten bir seslenişi sürdürür; açıklaması, yansıması, kendinde gizemli olan kendinedir.



o çapanın sapını tutar fakat elleri boşturS20)

Bizim kutsal kitabımıza göre, oysa, tann ve onun dünyası, birbirle­riyle tanımlanamazlar. Tann, yaratıcı olarak dünyayı yapmıştır fakat hiçbir anlamda dünyanın kendisi veya onun içindeki bir nesne de­ğildir. Mantıkta A, B olmadığı gibi. Dolayısıyla Ortodoks Yahudi, Hı­ristiyan veya Müslümanda, tanrıyı dünyada veya kendinde arama ve bulma sorunu yoktur. Bu insanlığın, doğal dinlerinden kalanı reddet­me yoludur. Doğunun aptal bilgeliği ve Sümer, Akad, Babil, Mısır, Ke­nan ve ötekilerin şeytan papazları, en azından ormanlann ve steplerin büyücü doktorları ve samanları kadar, peygamber Yeremya'nın de-

95

diği gibi 'ağaca: babamsın ve taşa: bizi sen doğurdun, derler' (Yerem-ya 2:27) ve peygamberin dediğine göre 'kavmlann adetleri boş şeydir' (10:3).



İnsanın inançlarının çıktığı büyük küçük mitolojik düzenlerin kav­ranılmasında Kitabı Mukaddesteki tanrı fikir başka bir yere konul­malıdır; kutsallığın mutlak aslanlığım, başka hiç bir yerde böyle kesin­likle görülmeyen bir ilkeyi yansıtır. Doğunun kutsal kitaplarında varlığın son gizinin aşkın olduğu söylenilir. Yani bu 'aşkınlığm', in­san bilgisinin, düşüncesinin, görüş ve konuşmasının (üstünde ve ötesinde) 'aşkın' olması anlamındadır. Fakat onun açıkça kendi var­lığımızın ve tüm varlıkların giziyle tanımlanmasından, hem de her yerde hazır ve nazır olarak bilinmesinden, gerçekten neredeyse Do­ğunun ana görüşü, çoğu pagan, ilkel ve mistik kurumlar gibidir. Bu aynı zamanda Yehova'nın şu bakış açışım getirir, inşam korkut ki, Upanişad'm deyimi ile, ben yok olmam' diyebilir ve böylece kendisi tanrı olur. İşte, bizden biri gjbi oldu' der Yehova, 'şimdi elini uzat­masın ve hayat ağacım almasın ve yemesin ve ebediyen yaşamasın diye...' Mitoloji aynıdır fakat başka değerlerle değiştirilmiştir, yani, dünyada mutluluğun gerçekleşmesi değil, mücadele vardır.

3. GÜNAH, YASAK MEYVA: HintE aziz Ramakrişr %, İngiliz eği­timi görmüş ziyaretçisi kendisine tanrının bir günahkarda nasıl bu­lunduğunu sorduğunda, "bir kez' demişti, "bir adam bana Kitabı Mu­kaddesi vermişti. Hep sununla doluydu: günah, günah! Bir kimsenin şöyle diyecek kadar inana olmalı: Tanrının adım ahdim, Rama'nın veya Harînin adım tekrarladım mı nasıl günahkar olabilirim? Bir kim­se tanrının adının şam ile inanç sahibi olmalı'.*21) Belki kolay veya zor olabilir, ama kutsallığın içindeki güce olan inancı gösteriyor. Yaratıcı ile yaratan arasındaki ancak köprüyle aşılan, o zaman bile istikrarsız ve özel, gelişmiş, belirlenmiş kurallara uymakla giderilen mutlak ayrımla karşılaştırıldığında, etkili bir biçimde uyarılmak için, yal­nızca tanrının düşünce ve sevgisinin gerekli olmasını gösteriyor.

Adem ile Havva'nın olayında bildirilen kural, peri masallarında geçen, çok bilinen bir türdür. Folklor öğrencilerince Tek Yasak Şey diye bilinir. Örnek olarak, Tek Yasak Yer (yasak oda, yasak kapı, yasak yol), Tek Yasak Nesne (yasak meyva, yasak içki), Tek Yasak Zaman (kutsal gün, sihirli saat) vb. Motif dünyada yaygındır. Orfeus tabusu, geriye bakmamak, anılabilir/22'

Belli, ilkel, canavar-kesme mitoslarında Tek Yasak Yol motifinin il-

96

ginç bir kullanımı vardır. Genç kahraman, kendisine korunması için verilen tabuyu bilerek çiğner/ bir veya bir kaç kötü gücün alanına gi­rer, hepsiyle başeder, insanlığı baskıdan kurtarır/23* Episod, yeni bir bakış açısıyla okunabilir. Gerçek yaşam dünyasını tannya değil Adem ite Havva'ya borçlu olduğumuzu anlarız. Ama şurası kesin ki mesela I.ö. DC ve IV. yüzyıllarda şekil verenlerin böyle maceracı düşünceleri yoktu. Roma Katolik düşüncesinde, 'Kitabı Mukaddesteki öykünün özu, Düşüşün, ayrılmanın, daha iyi bir günün gelmesi için olduğudur' düşüncesinde kesinlikle koşut bir görüş varsa da.*24' Daha iyi, bir görüşe göre, elbette, Haçın selametindedir, ikinci ağaç­tadır. Bu görüşün içtihadı Paul'un şu büyük sözlerinde vardın 'Çün­kü Allah hepsine merhamet etsin diye, hepsini itaatsizlik içine ka­padı'. (*) Bu düşünce şu sözlerle ifade edilmiştir. O felix culptfl Ey şanslı günah! Ey mutlu hata! Kutsal Cumartesilerde, paskalya mum­larının kutsanması hizmetinde:



O certe necessarium Adae peccatum, quod 0tristi morte deletum est!

O felix culpa, quae talent ac tantum meruit habere redemptoremP5^

Bu tema, Finnegans Wake'de, coşkuyla işlenmiştir. Bahçeden düşüş mitosundan benim görüşümün çıkarılması çok kolaydır. Kita­bı Mukaddesin mitsel betimlemesi her zaman kendi mesajım taşır ve metnin kendisinde sözcüklerle ifadesini bulmaz. Çünkü bu kitap çok derinlerde, bir çok dilden ödünç aldığı simgeleri taşır.

Şimdi/çok daha sonraki kahince mitosa, Tekvinin I. Bapına dö­nebiliriz.


Yüklə 2,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   27




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə