•
Dinç, Turan, Halow, 18. Asır Türkmen Şairi Azadi’nin Türkmenlerin İktisadi ve Toplumsal Hayatına…
•
121
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
sunda çağrıda bulunmakla yetinmeyip, tarımın geliştirilmesinin önemli
şartlarından biri olan karizlerin inşa edilmesini de teşvik etmiştir.
Kariz sistemi Azadi’nin eserinde “kuyular ve havuzlar” olarak adlandırıl-
mıştır. Bu kuyular hakkında ortaçağ yazarlarından birçok kayıtlar muhafa-
za edilmiş ve suyun kuyulardan temin edildiği belirtilmiştir. Bu kuyularla
“kariz sistemi” (Bakasowa 1961: 37) kastedilmektedir.
Azadi, idarecileri ve zenginleri yeterli suya sahip olunması ve halkın bun-
dan faydalanabilmesinin karşılığında Allah’ın razı olacağını belirtmesiyle
insanları toplum yararına hareket etmeye çağırmaktadır. Dolayısıyla, Aza-
di, dini duyguları harekete geçirerek idarecileri toplumun çıkarlarını ko-
rumaya teşvik ediyordu.
“Hem guýy, howzy bina etgenlere,
Bihasap muzdy-azym hakdan ere.”
(Azady 1962: 71).
Hem kuyu, havuz bina edenlere,
Bihesab ücret-i azim Hakdan ere.
Türkmenlerin ticari ilişkileri az gelişmişti. Dolayısıyla, Azadi’nin tarımı
halkın refah kaynağı olarak değerlendirmesi yanında ticaret konusuna da
önem vermesi şaşırtıcı değildir. Azadi, refah için ticaretin önemini anlamış-
tır. Bu yüzden kendisi, ticaretin geliştirilmesi için ticaret yollarının güvenlili-
ğinin sağlanmasının, yolların, köprülerin ve kervansarayların düzenlenmesi-
nin, yurt içinde ve devletlerarasında barış ve huzurun temin edilmesinde
önemli olduğunu söylüyor. Eserinde ticareti geliştirmenin şartlarına defalar-
ca dikkat çekiyor. Yolların korunmasının, ticarette güvenliğin temin edilme-
sinin devletin ve idarecilerin görevi olduğunu vurguluyor:
Bolmagaý täjirleriň ýoly aman,
Kylmasa tenbisini şahy-heman.
Olmaz tacirlerin yolu aman,
Kılmasa tenbihini şahı heman.
Ýol uranlar birle ogrysyny şah,
Kesmese, öldürmese her salu mah.” (Azady 1962: 28)
Yol kesenler ile hırsızı şah,
Kesmese, öldürmese her yıl ve ay.
Sosyal adaletin tesisi ve yoksulluğun önlenmesi
Bu devirde, ataerkil-feodal sınıf, arazi ve suyu eline geçirip, en önemlisi de çiftçi-
leri çalıştırarak, güçlenmeye, zenginleşmeye başlamıştır. Feodal sınıfın iktisaden
•
Dinç, Turan, Halow, 18. Asır Türkmen Şairi Azadi’nin Türkmenlerin İktisadi ve Toplumsal Hayatına…
•
122
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
güçlenmesi onların iktidarı ele geçirmelerini sağlamıştır. Egemen sınıfının zen-
ginleşmesi, halkın çoğunluğunu oluşturan çiftçiler ve emeği ile geçimini sağlayan
sınıfın yoksullaştırılması, baskı ve sömürünün artırılması sonucunda gerçekleş-
miştir. Komşu feodallar gibi, Türkmen egemen sınıfı da toprakların merkezi bir
otorite yönetimi altında birleştirilmesini düşünmüyordu. Feodal dağınıklık
onların işine yarıyordu: iktisadi eşitsizlik, zulüm, sömürü sınıflar arasındaki
tezatları şiddetlendirmiştir. “Egemen sınıfın basiretsiz politikası, halkın iktisadi
yönden geriliği, 18. asrın ikinci yarısında uygun fırsatların oluşmasına rağmen,
Türkmen boylarının birleşmesine engel oluşturuyordu. Türkmen camiasının
önde gelen temsilcileri birleşme çağrısında bulunuyordu. Yerleşik boyları birleş-
tirmek suretiyle merkezi bir devlet kurulması ile ilgili fikirler, Azadi tarafından
güçlü bir şekilde seslendiriliyordu.” (Bakasowa 1961: 18). Ancak, “Türkmen
boyları arasındaki iktisadi gelişmişlik farkı onların siyasi yönden birleşmesini de
zorlaştırıyordu.” (Roslyakov 1989: 36).
Azadi’nin yaşadığı dönemde Türkmen topraklarında sosyal adaletsizlik
gittikçe artmaktaydı. Azadi, sosyal adaletsizliğinin sadece toplum düzeni
için değil, devlet için de yıkıcı olduğunu düşünmüştür. Azadi, sosyal adale-
ti gözetmeye ve yoksulluğu önlemeye matuf olarak tüm yöneticileri adil
olmaya, fakirlerin durumları hakkında düşünmeye davet etmiştir:
“Adlydan bolsa halaýyk jümle şat
Dergähinda tapsa mazlumlar myrat.” (Azady 1962: 26)
Adaletten olsa halayık cümle şad
Dergahında bulsa mazlumlar murat.
Azadi, halkın zor ve içinden çıkılmaz durumunu hafifletmek için fakir
ailelere, yoksullara ve açlara yardım etmeleri için zenginlere ve idarecilere
çağrıda bulunmuştur. İhtiyacı olan aç ve yoksullara yiyecek ve su, hayvan,
para vererek yardım edilmesini, fakirlerin yaşamının mümkün olduğu
kadar iyileştirilmesini talep etmiştir. Herkesi çalışmasından dolayı adaletli
olarak mükâfatlandırmasının idarecinin görevi olduğunu düşünmüştür.
Zenginlere ve yöneticilere daha inandırıcı şekilde etki edebilmek için dinî
yöntemleri de kullanmıştır. Örneğin:
“Aňa siz, sahawat eýesi, baýlar!
Ki mahrum olmasyn sizden gedaýlar!
Siz, sehavet sahibi (cömert), zenginler!
Mahrum kalmasın sizden gedalar (yoksullar)!
•
Dinç, Turan, Halow, 18. Asır Türkmen Şairi Azadi’nin Türkmenlerin İktisadi ve Toplumsal Hayatına…
•
123
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
Ki anlar haklary bar sizde maglum,
Çün Kuran içre bu söz boldy mefhum” (Azady 1962: 68)
Onların sizde (üzerinizde) hakları var, malum,
Çünkü Kuran’da bu söz oldu mefhum.
Azadi, refah ve sosyal adaletin tesisi için yöneticilerin siyaseti bilen, adil,
hüner sahibi ve işlerinin ehli olmaları gerektiği görüşündedir:
“Bir syýasatlyk hekim anda bola,
Ýol uran zalymlara temmi kyla.
Önce siyaseti bilen hükümdar olsa,
Yol kesen zalimlere ceza verse.
Kazy hem adyl gerek ikinjisi,
Şerg ile bolgaý halaýyk ýolçusy.
Kadı da adil olmalı ikincisi,
Şerîat ile olsa halayik yolcusu.
Üçülenji, bolgaý ol hazyk tebip,
Derde derman bermede bir andalyp.
Üçüncüsü, olsa o hâzik (hünerli) tabip,
Derde derman vermede bir andelip (bülbül).
Dertliler derdige bolgaý çäremend,
Jümle yllat yzasy andan bähremend” (Azady 1962: 62) .
Dertliler derdine olsa çaremend (çare),
Cümle illet ezası ondan behremend (nasiplenir).
Devletin bağımsızlığının korunması için güçlü orduya sahip olma zorunluluğu
söz konusudur. Bu görüşler Azadi’nin kendi dönemindeki doğu ve özellikle
Orta Asya ülkelerindeki toplumsal hayatı iyi bildiğine bir kanıttır. Azadi,
komşu feodal güçlerin emellerini ve Türkmen halkının hayatını gözlemleye-
rek, mevcut devlet ve toplum düzeninin halka refah getirmediğini anlamıştır.
Bu yüzden toplum için gerekli düzeni aramıştır ve kendince onun ana hatları-
nı çizmiştir. Sosyal adalet kavramının oluşması ve uygulanmasına Azadi büyük
önem atfetmiştir. Bunu fakirlikten bunalan Türkmen halkı için talep emek-
teydi. Devlet ve toplum düzeninin bolluk ve ucuzlukla birlikte halka mutluluk
getireceğine inanıyordu. “Orda halk refah içinde olur, mallar çoğalır, Müslü-
manlar bollukta yaşarlar.” (Bakasowa 1961: 62) demiştir. Refah için ileri sür-
düğü koşulları belirli ölçülerde feodal devlette bile gerçekleştirmek mümkün-
dür. Güçlü merkeziyetçi devlet, halkın özgürlüğünü ve bağımsızlığını sağlaya-
Dostları ilə paylaş: |