Tarot'ta dişilerin kutsallığını beş köşeli yıldızlar temsil eder, diye düşündü Langdon. Eğer
Sauniére oyun kartlarını torununa eğlence olsun diye kendisi dizdiyse, yıldızları kullanarak
uygun bir şaka yapmıştı.
Yangın merdivenine geldiklerinde Sophie, açık kapıyı dikkatle açtı. Alarm çalmamıştı.
Sadece dışarı açılan kapılar alarma bağlıydı. Sophie Langdon'ı dar bir döner merdivenden
aşağıya doğru indiriyor, basamaklardan indikçe hızını arttırıyordu.
Arkasından
koşuşturan Langdon, "Büyükbaban," dedi. "Sana beş köşeli yıldızı
anlattığında, tanrıçalara tapınmaktan ya da Katolik Kilisesi'nin duyduğu içerlemeden hiç
bahsetti mi?"
Sophie başını iki yana salladı. "Ben işin matematikse! kısmıyla daha fazla ilgileniyordum,
Altın Oran, PHI, Fibonacci Dizimi, bu gibi şeyler."
Langdon şaşırmıştı. "Büyükbaban sana PHI sayısını öğretti mi?"
"Elbette. Altın Oran." Donuk bir ifade takınmıştı. "Aslında, benim de yarı altın olduğum
konusunda şaka yapardı...
bilirsiniz, ismimdeki harfler yüzünden."
Langdon bunu biraz düşündükten sonra mırıldandı.
s-o-PHI-e
Aşağı inerlerken, Langdon aklını PHI'a vermişti. Sauniére'in verdiği ipuçlarının, ilk başta
düşündüğünden çok daha tutarlı olduğunu anlamaya başlamıştı.
Da Vinci... Fibonacci sayıları... beş köşeli yıldız.
Tüm bunların, Langdon'ın sınıflarında defalarca dersini verdiği sanat tarihinin temelini
oluşturan tek bir kavramla bağlantılı olması inanılmazdı.
PHI.
Kendini birden Harvard'da, "Sanatsal Sembolizm" dersi verirken tahtaya en sevdiği sayıyı
yazıyormuş gibi hissetti.
1 . 6 1 8
Langdon hevesli öğrencilerini görmek için arkasını dönüyordu. "Bana bu sayının ne
olduğunu kim söyleyebilir?"
Arka sırada oturan matematik bölümü son sınıf öğrencilerinden biri elini kaldırıyordu.
"Bu PHI sayısı." Sayıyı fi diye okumuştu.
Langdon, "İyi iş çıkardın Stettner," diyordu. "Herkes PHI ile tanışsın."
Stettner sırıtarak, "PI ile karıştırılmasın," diye eklemişti. "Biz matematikçiler şöyle deriz:
PHI, PI'den H kat daha havalıdır!"
Langdon gülmüştü ama espriyi başka kimse anlamamıştı. Stettner yerine çöktü.
Langdon, "Bu PHI sayısı," diye devam etti. "Bir nokta altı yüz on sekiz sanatta çok önemli
bir sayıdır. Bana nedenini kim söyleyebilir?" Stettner
düştüğü durumu kurtarmaya
çalışıyordu. "Çok hoş olduğu için mi?"
Herkes güldü.
Langdon, "Doğrusu," dedi. "Stettner yine haklı. Evrendeki en güzel sayının PHI olduğu
varsayılır."
Kahkahalar aniden kesilince, Stettner gurur duymuştu.
Langdon projeksiyon makinesine diyaları yerleştirirken, PHI sayısının Fibonacci
Dizimi'nden türetildiğini anlatıyordu, yalnızca her rakam, kendisinden önceki iki sayının
toplamına eşit olduğu için değil, aynı zamanda komşu sayıların
bölümleri aşağı yukarı
1.618PHI sayısını verdiği için ünlü olan bir dizemdi.
Langdon PHI'nın asıl akıl karıştıran yanının gizemli matematiksel doğuşunun dışında,
doğadaki temel yapı taşı olduğunu açıkladı.
Bitkiler, hayvanlar ve hatta insanlardaki boyutlar
hep aynı orana, PHI'nın l'e oranına kesinlikle bağlı kalıyordu.
Işıkları kapatan Langdon, "PHI'nın doğada her yerde bulunması," dedi. "Elbette tesadüfün
çok ötesindedir ve bu yüzden eskiler PHI sayısının evrenin yaratıcısı tarafından önceden
tasarlandığına inanmışlardır. Eski bilim adamları bir-nokta-altı-yüz-on-sekiz sayısının Altın
Oran olduğunu ilan etmişlerdi."
On sırada oturan genç bir bayan, "Bir dakika," dedi. "Ben biyoloji son sınıf öğrencisiyim
ve doğada daha önce bu Altın Oran'a hiç rastlamadım."
"Öyle mi?" Langdon sırıtmıştı. "Hiç arı kovanındaki erkek ve dişi arılar arasındaki
ilişkiyi
incelediniz mi?"
"Elbette. Dişi anların sayısı her zaman erkek arılardan fazladır."
"Doğru. Peki, dünyadaki herhangi bir arı kovanında yaşayan dişi arıların sayısını erkek
arıların sayısına böldüğünüzde hep aynı sayıyı elde ettiğinizi biliyor muydunuz?"
"Öyle mi oluyor?"
"Ya. PHI."
Kızın ağzı açık kalmıştı. "İMKÂNI YOK!"
Langdon spiral deniz kabuklarının diyalarını gösterip gülümserken "Var!" diye misilleme
yaptı. "Bunu tanıdınız mı?"
Biyoloji öğrencisi, "Sedefli deniz helezonu," dedi. "Batmazlığını sağlayabilmek için
etrafındaki kabuğuna gaz pompalayan kafadan bacaklı bir kabukludur."
"Doğru. Peki her bir spiral çapının diğerine oranının ne olduğunu tahmin edebilir
misiniz?"
Kız deniz kabuklusunun ortak merkezli çemberlerine şüpheyle bakıyordu.
Langdon başını salladı. "PHI. Altın Oran. Bir-nokta-altı-yüz-on-sekizin bire oranı."
Kız şaşkın görünüyordu.
Langdon
bir sonraki diyaya geçmişti, ayçiçeğinin yakından bir görünüşü. "Ayçiçeği
çekirdekleri zıt spirallerle büyürler. Her birinin çapının diğerine oranını tahmin edebilir
misiniz?"
Herkes, "PHI mı?" dedi.
"Bingo." Langdon diyaları ardı ardına göstermeye başlamıştı, spiral çam kozalakları, bitki
saplarındaki yaprak düzenleri, böcek kesitleri. Hepsi de Altın Oran'a hayrete düşürecek
derecede uyuyordu.
Birisi, "Bu çok şaşırtıcı," diye haykırdı.
Bir başkası, "Evet," dedi. "Ama bunun sanatla ne ilgisi var?"
Langdon, "Aha!" dedi. "Sormanıza sevindim." Bir başka diya gösterdi Leonardo da
Vinci'nin ünlü çıplak erkeğini gösteren soluk sarı bir parşömen -
Vitruvius Adamı. Bu ismi
De
Architectura metninde Altın Oran'ı öven Romalı muhteşem mimar Marcus Vitruvius'dan
almıştı.
"Kimse insan vücudunun ilahi yapısını Da Vinci kadar iyi anlayamadı.
Da Vinci insan
kemik yapısının tam oranlarını ölçmek için cesetten mezardan çıkarırdı. İnsan vücudunun,
oranlan
her zaman PHI sayısına eşit olan yapı taşlarından meydana geldiğini ilk o bulmuştur."
Sınıftaki herkes ona kuşkuyla bakıyordu.
"Bana inanmıyor musunuz?" Langdon meydan okuyordu. "Duşa bir daha girdiğinizde,
yanınıza bir mezura alın."
Birkaç futbol oyuncusu kıs tas güldü.
Langdon, "Sadece siz güvensiz sporcular değil," diye hatırlattı. "
Hepiniz. Kızlar ve
erkekler Deneyin. Başınızdan yere kadar olan mesafeyi ölçün Bunu,
göbek deliğinizden yere
kadar olan mesafeye bölün. Bilin bakalım hangi sayıyı elde edeceksiniz?"
Sporculardan biri inanmayan bir sesle, "PHI değil tabii ki!" diye ağzından kaçırdı.
Langdon, "Evet PHI," diye cevap verdi. "Bir-nokta-altı-yüz-on-sekiz. Başka örnek ister
misiniz? Omzunuzdan parmak uçlarınıza kadar olan mesafeyi ölçün, daha sonra bunu,
dirseğinizden parmak uçlarınıza kadar olan mesafeye bölün. Yine PHI. Başka bir tane?