K
İTABIN
O
RİJİNAL
A
DI
THE DA VİNCİ
CODE
Y
AYIN
H
AKLARI
2003 DAN BROWN ©
AKÇALI TELİF
HAKLARI
AJANSİ ALTİN KİTAPLAR
YAYINEVİ VE TİCARET
A.Ş. ©
B
ASKI
1. BASIM / EKİM 2003
AKDENİZ
YAYINCILIK A.Ş.
Matbaacılar Sitesi No:
83 Bağcılar İstanbul
BU KİTABIN HER TÜRLÜ YAYIN HAKLARI
FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASI GEREĞİNCE
ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ VE TİCARET A.Ş.'YE
AİTTİR
ISBN 9752104037
ALTIN KİTAPLAR YAYIN
EVİ
Celâl Ferdi Gökçay Sk. Nebioğlu
İşhanı
Cağaloğlu-İstanbul
0.212.513 63 65/526 80 12
0.212.5206/246/513 65 18
Faks: 0512.526 8011
http://www.altinkitaplar.com.tr
info@altinkitaplar.com.tr
Tel:
Teşekkür
Öncelikle, bu proje üzerinde bunca çaba sarf ettiği ve kitabın ne hakkında olduğunu tam
anlamıyla kavradığı için, dostum ve editörüm Jason Kaufman'a teşekkür ederim.
Da Vinci
Şifresi'nin yorulmak bilmez şampiyonu, olağanüstü temsilcim ve güvenilir dostum Heide
Lange'a teşekkür ederim.
Doubteday'deki harika takıma cömertliği, inancı ve fevkalade
rehberliğinden ötürü
duyduğum minneti kelimelerle ifade edemem. Bu kitaba başından beri inanan Bill Thomas ve
Steve Rubin'e özellikle teşekkür ederim. Ayrıca yayınevindeki ilk destekçilerim, Michael
Palgon, Suzanne Herz, Janelle Moburg, Jackie Everly ve Adrienne Sparks liderliğindeki
gruba, Doubleday'in satış bölümündeki yetenekli insanlarına ve o harika ceket için Michael
Windsor'a teşekkür ederim.
Bu kitabın araştırma aşamasındaki cömert yardımlarından ötürü, Louvre Müzesi'ne,
Fransa Kültür Bakanlığı'na, Gutenberg Projesi'ne, Fransa Milli Kütüphanesi'ne,
Gnostic
Cemiyeti Kütüphanesi'ne, Louvre'un Tabloları İnceleme ve Belgeleme Servisi Bölümü'ne,
Catholic World Haber'e, Greenwich Kraliyet Rasathanesi'ne, Londra Arşiv Derneği'ne,
Westminster Abbey'deki Resmi Belge Koleksiyonu'na, John Pike ve Amerikan Bilim
Adamları Federasyonu'na, Opus Dei içindeki tecrübeleriyle ilgili gerek olumlu gerek olumsuz
hikâyelerini paylaşan beş (üç faal, iki eski) Opus Dei üyesine teşekkürlerimi sunarım.
Ayrıca araştırma yaptığım kitapları bulup sunan Water Street Kitabevi'ne, Altın Oran ve
Fibonacci Dizimi konusundaki yardımlarından ötürü matematik öğretmeni ve yazar babam
Richard Brown, Stan Flanton, Sylvie Baudeloque,
Peter McGuigan, Francis Mclnerney,
Margie Wachtel, André Vernet, Anchorball Web Media'daki Ken Kelleher, Cara Sottak,
Karyn Popham, Esther Sung, Miriam Abromowitz, William Tunstall-Pedoe ve Griffin
Wooden Brown'a minnettarım.
Ve son olarak, kutsal dişilere
bunca yüklenen bir romanda, hayatıma etkisi olan iki
olağanüstü kadından bahsetmemek nankörlük olurdu. Bunlardan ilki annem, Connie Brown -
yazı ortağım, beni yetiştiren kadın, müzisyen ve örnek aldığım kişi. Ve eşim Blythe -sanat
tarihçisi, ressam, editörlerin en iyisi ve şüphesiz tanıdığım en yetenekli kadın.
GERÇEK:
Sion Tarikatı —1099 yılında kurulmuş olan gizli Avrupa cemiyeti- gerçek bir
topluluktur. 1975 yılında Paris'in Milli Kütüphanesi,
Sir Isaac Newton, Botticelli,
Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere, Sion Tarikatı'nın sayısız
üyelerinin isimlerini içeren, Les Dossiers Secrets
*
diye bilinen parşömenleri ortaya
çıkarmıştır.
Opus Dei olarak bilinen Vatikan Piskoposluğu, beyin yıkama, baskı ve "bedensel
çile" denen tehlikeli bir ibadet yapıldığına dair tartışmalar yaratan, koyu dindar bir
Katolik mezhebidir. Opus Dei'nin, New York'ta 243 Lexington Caddesi'ndeki 47
milyon dolara mal olan Dünya Merkez Bürosu'nun inşaatı henüz tamamlanmıştır.
Bu romanda
bahsi geçen tüm sanat eserleri, mimari yapılar, belgeler ve gizli
ayinler gerçektir.
*
Gizli dosyalar.
Önsöz
Louvre Müzesi, Paris
22.46
Meşhur Müze Müdürü Jacques Sauniére, müzedeki Büyük Galeri'nin kemerli geçidinde
sendeledi. Görebildiği en yakın tabloya, bir Caravaggio'ya doğru hamle yaptı. Varaklı
çerçeveyi kavrayan yetmiş altı yaşındaki adam, sanat şaheserini duvardan çıkıncaya dek
kendine doğru çekti ve Sauniére, tablonun altına sırtüstü yığıldı.
Yakınlardaki demir parmaklıklı kapı, tahmin ettiği gibi, gürültülü sesler çıkartarak indi ve
salonun girişini kapattı. Parke zemin sallanmıştı. Uzak bir mesafede alarm zilleri çalmaya
başlamıştı.
Soluk
soluğa kalan müze müdürü, bir süre hareketsiz kalarak nefesini dengelemeye çalıştı.
Tablonun altından sürünerek çıktı ve kendine saklanacak uygun bir yer aradı.
Tüylerini ürpertecek kadar yakından gelen bir ses duydu. "Kıpırdama."
Elleriyle dizlerinin üstünde duran müze müdürü donakalmıştı. Yavaşça başını çevirdi.
Kilitli kapının dışında, yalnızca beş metre ötede, ona saldıran kişinin devasa silueti
durmuş, demir parmaklıklar arasından bakıyordu. Hortlak gibi solgun bir yüze ve beyaz
saçlara sahip, uzun boylu, iri cüsseli biriydi. Koyu kırmızı gözbebeklerini pembe iris
çevreliyordu. Albino ceketinden çıkardığı silahın namlusunu, parmaklıklar arasından müze
müdürüne doğrulttu. "Kaçmamalıydın." Aksanının nereye
ait olduğunu anlamak kolay
değildi. "Şimdi bana nerede olduğunu söyle."
Galerinin zemininde savunmasız bir halde çömelen müze müdürü, "Sana daha önce de
söyledim," diye kekeledi. "Neden bahsettiğin hakkında hiç fikrim yok!"
"Yalan söylüyorsun." Hayalet gözlerindeki pırıltı dışında kıpırtısız duran adam, ona baktı.
"Sen ve kardeşlerin, size ait olmayan bîr şeye sahipsiniz."
Müze müdürü adrenalinin arttığını hissetmişti.
Adam bunu nasıl biliyor olabilirdi?
"Bu gece gerçek koruyucularına iade edilecek. Bana saklandığı yeri söylersen yaşarsın."
Adam silahı müze müdürünün başını hedef alacak şekilde doğrulttu. "Bu, uğruna öleceğin bir
sır mı?"
Sauniére nefes alamıyordu.
Adam başını yan yatırarak, silahın namlusundan dikkatle baktı.
Sauniére kendini savunarak ellerini kaldırdı. Yavaşça, "Bekle," dedi. "Sana
öğrenmek
istediğin şeyi söyleyeceğim." Müze müdürü ardından gelen kelimeleri özenle seçti.
Söyledikleri, hiçbir zaman ihtiyaç duymamayı ümit ederek, defalarca tekrar ettiği bir yalandan
ibaretti.
Müze müdürü konuşmayı bitirdiğinde, saldırganı kendinden emin bir ifadeyle gülümsedi.
"Evet. Diğerleri de bana aynen bunları söylemişti."
Sauniére pes etmişti.
Diğerleri?
Dev adam, "Diğerlerini de bulmuştum," diye alay etti. "Üçünü birden. Az önce
söylediklerini teyit ettiler."
Bu doğru olamazdı! Diğer üç
sénéchaux'un kimliğiyle birlikte müze müdürünün gerçek
kimliği, sakladıkları eski sır kadar kutsaldı. Sauniére şimdi,
sénéchaux’larının katı kuralları
takip ederek, kendi ölümlerinden önce aynı yalanı söylediklerini anlıyordu. Bu, protokolün bir
parçasıydı.