İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Geçen Bazı Özel Adlar Üzerine
176
TİEM 40:
Dakı ǾĀd kavmın yaǾnį helāk eyledük; dakı Semūd’i dakı
Ress kuyusı islerini
dakı
bölükler anun arasında çok. (172b/1=025/038)
Kur’an:
Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helâk
ettik.(025/038)
ķuđuġ iđiläri harfiyen “kuyu sahipleri”, metinde = Ar. ﱢسَﺮﻝا بﺎَﺤْﺻَا “Bunun Yemame’de Felc adı
verilen bir köy olup, ahalisinin peygamberlerini diri olarak kuyuya attıkları, peygamberlerinin orada
öldüğü yahut da bunun, Necran ile Yemen’e ve Hadramevt’e kadar uzanan muhitin adı olduğu
söylenmiştir” (Çanga 211b).
.
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķuđuġ iđiläri; Hekimoğlu KT’de ķuđuġ eyeleri;
Manisa KT’de Re’s ķavmini; TİEM 40 KT’de Ress kuyusı islerini sözcükleriyle karşılanmıştır.
Türkçe ilk
Kur’an çevirlerinde Ar. “
َا
ﱢسَﺮﻝا ُبﺎَﺤْﺻ “ karşılığı kullanılan sözcüklerden ķuđuġ iđiläri (T.); ķuđuġ eyelerini
(T.); Re’s ķavmini (Ar.); Ress kuyusı islerini (Ar.+T.); sözcüklerinden meydana gelmiştir.
5.1.4 Ashâbu’l-Kehf(ِﻒْﻬَﻜْﻝا َبﺎَﺤْﺻَأ )
Kehf; sözlükte büyük ve geniş mağara anlamına gelir. Kehf suresinde Allah Teâlâ’nın
durumlarından haber verdiği grubun sığındıkları dağın mağarasıdır. Bu kişiler Rum’lu gençlerdi. İsa
Mesih’ten önce mağaraya girdiler. Orada Allah onları uyuttu. İsa mesih gönderilince onlardan haber
verddi. Sonra Allah Teâlâ onları fetret devrinde İsa’dan sonra, isa ile Nebî (s.a.v.) arasında uykudan
uyandırdı.
“Rakîm” kelimesinin hangi anlama geldiği konusunda müfessirler değişik görüşler ileri
sürmüşlerdir. Bu kelimeye verilen manalar arasında “vâdi”, “kurşun levha”, “yazılmış kitap”, “diğer
gençler topluluğu”, “ashâb-ı kefhin beldesi”, “taştan levha” manaları vardır.(Honamlıoğu 1992: 103)
Ar. “ ِﻒْﻬَﻜْﻝا َبﺎَﺤْﺻَأ “ “Mağara Ehli”
Tü. üŋür iđiläri, (üñür) iđileri, üngürnüng eyeleri, maġara ehli,
in isleri
Ar. “ ِﻒْﻬَﻜْﻝا َبﺎَﺤْﺻَأ “ Tü. “Mağara Ehli” Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de üŋür iđiläri,
Anonim KT
‘de (üñür) iđileri,, Hekimoğlu KT’de üngürnüng eyeleri, Manisa KT maġara ehli bile, TİEM
40 KT’de in isleri sözcükleriyle karşılanmıştır
TİEM 73:
azu sezindüŋ-mü kim
üŋür iđiläri
bitig iđiläri (2) ärdilär biziŋ bälgülärimizdä taŋ.
(215r/1=018/009)
Anonim KT
(5) Azu sizindiñiz kim
(üñür) iđileri
, bitig idileri, erdiler biziñ (6) belgülerimizdin, tañ?
(1a/5=018/009)
Hekimoğlu KT: Saķındıng mu, ĥaķįķat üze
üngürnüng eyeleri
taķı raķįmnüng (3) irdiler
nışānlarımuzdan tang? (282b/2=018/009)
Manisa KT:
(4) Śaġır mısın ki taĥķįķ
maġara
ehli bile
, raķįm ehli bizüm āyetlerümüzde (5) Ǿaceb
midür. (204a/4=018/009)
TİEM 40:
Belki sandun mı, bayık
in isleri
dakı yazılmış isleri yaǾnį bakır tahta kim anda
Ashābu’l-Kehf adı yazılmış-ıdı; yāhud
, itleri adıdur oldılar (10)
nışanlarumuzdan, tañ 139a/9=018/009)
Suat Ünlü
177
Kur’an:
Yoksa sen, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm’i mi bizim ibret verici
delillerimizden sandın (018/009)
Tü.
üŋür iđiläri “mağara ehli” Ar. “ِﻒْﻬَﻜْﻝا َبﺎَﺤْﺻَأ “ “ Kehf, dağda mağara ve özellikle geniş
olanı ki küçüğüne gar denilir. Tü. “gar”ın karşılığı indir. Üñür sözcüğü Türkçenin tarihî
metinlerinde
“mağara” (ED 188b) anlamı ile tanıklanmıştır. İđi sözcüğü ise Türkçenin tarihî seyriyle birlikte uğradığı
fonetik değişiklikle eye-iye halini almıştır. (Kök 2004: 4)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de üŋür iđiläri, Anonim KT
‘de (üñür) iđileri,,
Hekimoğlu KT’de üngürnüng eyeleri, Manisa KT maġara ehli bile, TİEM 40 KT’de in isleri sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “ِﻒْﻬَﻜْﻝا َبﺎَﺤْﺻَأ “ karşılığı kullanılan sözcüklerden üŋür
iđiläri (T.), üngürnüng eyeleri (T.); maġara ehli bile (Ar); in isleri (T.) sözcüklerinden meydana gelmiştir.
5.1.5 Ashâbu’l-Aǿrâf
Ar. “ِفاَﺮْﻋَﻷا ُبﺎَﺤْﺻَأ “ “Araf ehli”
Tü. kötgilär iđiläri; ĥiśārnıng üstünlerining erenleri; AǾrāf ehli; AǾraf
isleri
Ar. “ ِفاَﺮْﻋَﻷا ُبﺎَﺤْﺻَأ “ Tü. “Araf ehli” Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de kötgilär iđiläri;
Hekimoğlu KT’de ĥiśārnıng üstünlerining erenleri,; Manisa KT AǾrāf ehli; TİEM 40 KT’de AǾraf isleri
sözcükleriyle karşılanmıştır.
“AǾrāf” bir şeyin tümseği demek olan (urf) kelimesinin çoğuludur. Araplar arasında, yeryüzünden
yüksek olan şeylere de “arf” denmektedir. Horozun ibiğine de yüksek olduğu için “arf” adı verilmiştir.
TİEM 73:
ündägäy
kötgilär iđiläri (5) äränlärni bilürlär anlarnı ķırtışları nişānları birlä ayġaylar
ne muŋsuz ķıldı silärdin nemä dünyā terdüküŋüzlär ol kim (6) uluġsıġlıķ ķılur
ärdiŋizlär (117r/4=007/048)
Hekimoğlu KT: Taķı ķıķırdı
ĥiśārnıng üstünlerining erenleri
, erenlerni (2) bilürler anı, nişānları birle;
aydılar: “Ne neng menfaǾat ķıldı sizdin yıġmaķıngız (3) taķı bu kim uluġsındıngız.
(152a/1=007/048)
Manisa KT:
Nidā eyleye, çaġıra
AǾrāf ehli
gişiler ki bilürler anları (2) Ǿalāmetleri bile. Eydeler ki:
Ne fāyide eyledi size ol māl ki cemǾ eyledüñüz (3) tekebbürlik eyler-idi-siz ĥaķdan yā
ħalķ üstine? (109a/1=007/048)
TİEM 40:
Dakı kığırdı
AǾraf isleri
erenlere yaǾnį tamu ehlinden, bilürler anları, anlarun nışānı-y-
ıla; eyittiler: “Assı eylemedi (2) size dirdügünüz yaǾnį mal, dakı oğul kız; dakı ol kim
oldunuz idi boyun virmezsiz“ yaǾnį įman getürmezsiz. (73a/1=007/048)
Kur’an: A’râftakiler,
simalarından tanıdıkları birtakım adamlara da seslenir ve şöyle derler: “Ne
çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar sağladı!”(007/048)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de kötgilär iđiläri; Hekimoğlu KT’de ĥiśārnıng
üstünlerining erenleri; Manisa KT AǾrāf ehli; TİEM 40 KT’de AǾraf isleri sözcükleriyle karşılanmıştır.
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “ِفاَﺮْﻋَﻷا ُبﺎَﺤْﺻَأ “ karşılığı kullanılan sözcüklerden kötgilär iđiläri (T.);
ĥiśārnıng üstünlerining erenleri; (Ar.+T.); AǾrāf ehli (Ar.); AǾraf isleri (Ar.+T.) sözcüklerinden
meydana
gelmiştir.
5.1.6. Ashabu sefine: (
َأ
ِﺔَﻨﻴِﻔﱠﺴﻝا َبﺎَﺤْﺻ
)