45
onun varlık olmayandan varlığa girişi olarak anlaşılmaması gerektiğini de dile
getirmiştik.
326
Çünkü ezeli objeler varlıkların kesinliğini oluşturana kadar
potansiyelliğini devam ettirirler. Bu noktadan sonra ezeli objelerin varlık alanına
çıkışları, onların varlık alanına yeni varlıklar olarak geldikleri anlamına gelmemekte
olup, onların bu alana şekil veren anlamında çıkmaları demektir. Yani ezeli objeler
bu noktada aktüel varlıklara girerler ve onların kesinliklerini oluştururlar. Zaten
Whitehead ezeli objelerin varlık alanına çıkışını, böyle bir imadan kaçınmak için
“giriş” terimiyle ifade etmiştir.
327
Ezeli objelere bu açıdan bakıldığında,
Whitehead'in ifadesiyle, bizim aktüel dünyamızda ezeli objelerin yarı gölgelerinin
olduğundan bahsedebiliriz.
328
Bu nitelendirmeler ise ezeli objelerin aktüel
varlıklardan önce gelmesi, başka bir ifadeyle onların bağımsız birer varlığa sahip
oldukları ve aktüel varlıklarla aynı anlamda var olmadıkları anlamına gelmektedir.
329
Ezeli objelerin başka bir özelliği de varlık alanına yenisinin çıkmamasıdır.
Whitehead’e göre varlık alanına çıkan hiçbir yeni ezeli obje yoktur. Çünkü ezeli
objeler aktüel olaylar gibi zamanda yerleşik olmadıkları gibi geçmişte de yerleşik
vaziyette değildirler. Onlar doğada sürekli olan ve akıp gitmeyen zaman-mekân üstü
unsurlardır. Bu nedenle Whitehead'e göre varlık alanına çıkan yeni bir ezeli objeden
bahsetmek olanaksızlaşmaktadır.
330
Ezeli objelerle ilgili olarak söylenebilecek başka bir özellik ise onların soyut
olmalarıdır. Whitehead'e göre ezeli objeler soyuttur. Bu soyutluk onların doğalarında
vardır. Ancak Whitehead'in, bir ezeli objenin soyut olmasından bahsettiğinde
kastettiği şey, ezeli objelerin kendi özleriyle ilgili bir durum olmayıp, belirli bir
deneyim durumuna referansta bunmadan “anlaşılabilir” olmalarıyla ilgilidir.
331
Whitehead soyut olmanın, aktüel olayların belirli somut durumların aşkın olmak
anlamına geldiğinin farkındadır. Ancak O, aşkınlık ile ezeli objelerin varlıkla
ilişkisinin kesildiğini kastetmemektedir. Aynı şekilde, soyut olmak ezeli objelerin
diğer ezeli objelerle ilişkisinin kesildiği anlamına da gelmemektedir. Bu şekilde ezeli
326
PR, 226.
327
PR, s. 38.
328
PR, s. 282.
329
LECLERC, a.g.e., s. 94.
330
PR, s. 33.
331
PR, s. 69–70; Everett W. HALL, “Of What Use Are Whitehead’s Eternal Objects?”, Alfred North
Whitehead Essays On His Philosophy (Ed. George L. KLINE) içinde, Prentice-Hall, Inc.,
Englewood Cliffs, N. J., U.S.A. 1963, s. 104, 107.
46
objeler aktüaliteye olan referanslarından ve diğer ezeli objelerle olan ilişkilerinden
ayrılmamaktadırlar.
332
Whitehead'in ezeli objelerle ilgili ortaya koyduğu başka bir özellik de, bu
objelerin Tanrı tarafından yaratılmamış olmasıdır.
333
Buna ek olarak ezeli objelerle
ilgili olarak söylenebilecek son özellik ise onların tamamının Tanrı’nın birincil
yönünde idrak edilmesidir. Whitehead'e göre her şey bir yerde olmalıdır. Burada “bir
yer” ifadesiyle Whitehead bir takım aktüel varlıkları kastetmektedir. Ona göre bu
“bir yer”, dünyevi olmayan bir yer olan Tanrı’nın ilk yönüdür.
334
332
SMW, s. 160; Ivor LECLERC, “Form And Actuality”, The Relevance Of Whitehead (Ed. Ivor
LECLERC) içinde, London: George Allen & Unwin Ltd., New York: Humanities Press Inc. 1961,
s. 176; Mevlüt ALBAYRAK, Tanrı ve Süreç, Fakülte Kitabevi, Isparta 2001, s. 9.
333
PR, s. 392.
334
PR, s. 73; POLS, a.g.e., s. 155.
47
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
EZEL OBJELER VE WHITEHEAD ONTOLOJ S
Whitehead ontolojisinde ezeli objelerin Tanrı, nesneler ve gerçeklik ile
ilişkilerini net bir biçimde ortaya koymak için gerekli olan üçüncü bölümden sonra,
bu bölümde ezeli objelerin sırasıyla Tanrı, nesneler ve gerçeklik karşısındaki
fonksiyonlarını ortaya koyacağız.
Ezeli objeler Whitehead felsefesindeki varlık türlerinden birisidir. Onun
felsefesindeki ezeli objelerin ve diğer varlıkların ortaya konulması, söz konusu
varlıkların diğer evrensel varlıklarla ilişkilerinin nitelikleriyle ilgilidir. Bu noktada
başlangıç noktamız ezeli objeler ve Tanrı arasındaki ilişki olacaktır.
4.1.Ezeli Obje ve Tanrı
Ezeli objelerin Tanrı ile olan ilişkisine geçmeden önce Whitehead'in Tanrı
tasavvuruna kısaca değinmek yerinde olacaktır. Zira Whitehead'in sahip olduğu
Tanrı tasavvurunun, klasik anlamda teistik bir Tanrı tasavvuru olmaması böyle bir
açıklama yapmayı zorunlu hale getirmektedir.
335
Bu sebeple önce Whitehead'in Tanrı
tasavvuruna değinilip sonrasında ezeli objelerle olan ilişkisine geçilecektir.
Whitehead felsefesinde var olan bütün şey’ler genel olarak ikili bir yapıya
sahiptir. Whitehead şey’ler için geçerli olan ikili yapının Tanrı için de geçerli
olduğunu söyleyerek,
336
evrende sürekli değişen varlıklarla değişimin dışında kalan
varlıklar arasındaki ilişkinin temellerini oluşturmuştur. Bu anlamda Whitehead'in
Tanrı’yı çift kutuplu olarak kabul etmesinde sürecin açıklanması zorunluluğu etkili
olmuştur denilebilir. Böylelikle Whitehead süreklilik ve değişme arasındaki birliği de
sağlayarak evrenle uyumlu bir Tanrı tasavvuru ortaya koymaya çalışmıştır.
337
Whitehead'in tasavvuruna göre Tanrı, birbirinden ayrılamayan ve birbiriyle
ilişkili olan iki yöne sahiptir. Bu yönlerden ilki onun asli/evvel (primordial)
yönüyken ikincisi oluşan/ahir (subsequent) yönüdür.
338
335
PR, s. 519.
336
ALBAYRAK, a.g.e., s. 70.
337
Mehmet AYDIN, Süreç Felsefesi Işığında Tanrı-Âlem ilişkisi, A.Ü. .F.D. Cilt: XXVII, Ankara,
1985, s. 51.
338
PR, s. 46, 49, 50.