50
durumdaki soyut formlar, Tanrı ve aktüel dünya arasındaki bağlara dönüşerek
348
âlemde düzen ve yenilik ortaya çıkar. Bu açıdan, ezeli objelerin Tanrı’nın asli
yönüyle ilişkisinde en önemli nokta, ezeli objelerin zamanda gerçekleşme sürecinin
başlangıcında ilk gayesini Tanrı’dan almış olmalarıdır.
349
Tanrı ilk yönüyle bütün ezeli objeleri içine alıp bunları kendi sübjektif
gayesiyle yönlendirirken, ikinci yönüyle ise aktüel dünyadaki ezeli objelerin
somutlaşma süreçlerinde gerçeklik kazanabilmeleri için sınırlama ilkesi
olmaktadır.
350
Ezeli objeler, Whitehead açısından, dünyada bulunan somut nesnelerin ortaya
çıkış nedenlerinin açıklığa kavuşturulması noktasında işlevseldir. Kendi sistemi
içerisinde ezeli objeler, Whitehead'in mutlak gerçeklik olarak kabul ettiği aktüel
varlıkların ortaya çıkmasında sonsuz sayıdaki potansiyel imkânları temsil etmektedir.
Böyle bir durumda Tanrı’nın rolü, sunulan sonsuz sayıdaki potansiyel imkânlardan
birini tercih ederek sınırlandırmak ve böylece gerçeğin ortaya çıkmasına da katkıda
bulunmaktır. Aktüel varlıkların ortaya çıkmasında Tanrı’nın bu noktadaki etkisi
zorunludur. Söz konusu zorunluluk ezeli objelerin belirlenmek için Tanrı’ya olan
ihtiyacına bağlanır. Böylece ezeli objeler Tanrı’nın kavramsal kavrayışından çıkıp
somutlaşma süreçleriyle aktüel dünyada yer almakta ve somut duruma
geçmektedirler. Ezeli objelerin somutlaşma süreçlerinde yer almaları Tanrı’nın ikinci
yönüyle mümkün hale gelmektedir. Her iki yönü birlikte değerlendirmek gerekirse,
Tanrı’nın kararından ilk önce aktüel bir varlığın kararı çıkar. Bu karar, Tanrı’nın ilk
yönünde ortaya çıktığı için kavramsal bir karardır. Ortaya çıkan karar, Tanrı’nın
sübjektif gayesiyle yönlendirilerek fiziksel dünyaya taşınır. Böylece aşkın karar
geçmişten şimdiye nakledilir ve ikinci yönüyle de aktüel dünyada sınırlandırma
ilkesiyle varlık alanına girer.
351
Evrendeki yaratıcılık, Tanrı’nın ezeli objeler ve
aktüel varlıklar üzerindeki bu etkisiyle gerçekleşmektedir. Bu anlamda Tanrı, her
dünyevi aktüel varlığın yaratıcısı olarak adlandırılabilir.
352
Ancak Whitehead
348
PR, s. 382; Alfred North WH TEHEAD,
Dinin Oluş
umu, Çev. Mevlüt ALBAYRAK, Alfa
Yayınları, stanbul, 2001, s. 151.
349
LANGO, a.g.e., s. 44.
350
PR, 134 vd.
351
PR, s. 248–249; COBB, a.g.e., s. 53.
352
PR, s. 343.
51
felsefesinde yaratma, yoktan yaratmayla aynı şey olmadığı için Tanrı’nın yaratıcı
eylemi sadece bu etkiyle sınırlıdır.
Whitehead'e göre yeniliğin ve düzenin kaynağı olan Tanrı özgürlük ve
yeniliğe müsaade ederek bireysel varlıkların kendilerini yaratmalarına imkân
vermektedir.
353
Tanrı tüm bireysel varlıklar üzerinde etkili olmasına rağmen herhangi
bir olayın tek nedeni değildir. Tanrı sadece zihnindeki ezeli objelerle ihtimalleri
sunar, aktüel varlığı sübjektif gayesiyle yönlendirir ve tüm olayların yapısında özel
bir biçimde bulunur, fakat dünya kendi kendisini yaratır.
354
Bu yaratmada varlıkların
kendilerini ifade etmeleri için bütün alternatifler açık bırakılmıştır. Böylece Tanrı
bütün olaylarda bulunmasına rağmen herhangi bir sonucu zorlayıcı biçimde
belirlememektedir.
355
Çünkü Whitehead'e göre Tanrı zorlayıcı ve despot bir Tanrı
değil ikna edici bir Tanrı’dır. Aktüel dünyada Tanrı, mümkün olan ile dünyadaki
aktüel olan şey’leri yüzleştirerek belirsizlikleri çözer, belirlenmemiş olanı belirler.
356
Buna göre meydana gelen her yeni varlık kendisine imkânlar sunan dünyanın,
dolayısıyla kendi geçmişinin, kendi eylemlerinin ve, asli ve oluşan yönleriyle bir
bütün olarak, Tanrı’nın ortak bir ürünüdür.
357
4.2.Ezeli Obje – Nesne lişkisi
Whitehead'in metafiziğini “doğanın yaratıcı ilerlemesi” ve “geçmişin
ölümsüzlüğü” vurgularıyla birlikte düşündüğümüzde Herakleitos’tan günümüze
kadar ulaşan “her şeyin aktığı” yönündeki görüşü Whitehead'in de paylaştığını
görürüz.
358
Onun bir ilahiden alıntı yaptığı mısralarda geçen “…çabuk çökmektedir
akşam” ibaresi
359
varlığın asli yönü olan süreci vurgulamaktadır. Varlığın asli
yönünü ortaya koyan süreç kavramı, Whitehead felsefesindeki temel kavramlardan
birisidir. O, içinde bulunduğumuz dünyadaki her şeyin sürekli bir oluş halinde
353
PR, s. 377.
354
AI, s. 209; PR, s. 130; A.N.W., Dinin Oluşumu, s. 110; Ian G. BARBOUR, Bilim ve Din, Çev.
Nebi MEHD – Mübariz CAMAL, nsan Yayınları, stanbul 2004, s. 60.
355
PR, s. 519 vd.; BARBOUR,
a.g.e., ss. 159–160.
356
A.N.W.,
Dinin Oluş
umu, s. 156.
357
PR, s. 284; POLS,
a.g.e., s. 155. Yaratıcılık için ayrıca Bkz. J. M. BURGERS,
Experience And
Conceptual Activity A Philosophical Essay Upon The Writings Of A. N. Whitehead, The M. I.
T. Press, Massachusetts Institute Of Technology Cambridge, Massachusetts, And London, England
1965, s.25 vd.
358
PR, s. 317; Milić ĆAPEK,
“Change In Contemporary Philosophy”,
The Encyclopedia Of
Philosophy (Ed. Paul EDWARDS), Volume Two, The Macmillan Company & The Free Press,
New York 1967, s. 78.
359
PR, s. 318.