27
girişmemelidir. 5-Hiçbir devlet, diğer bir devletin esas teşkilatına veya
hükümetine zor kullanarak karışmamalıdır. 6-Hiçbir devlet, harpte, ileride
barış akdedileceği zaman, devletlerin birbirlerine karşılıklı güven
duymalarını imkânsız kılacak düşman ülkesinde katiller, zehirleyiciler
kullanmak, kapitülasyonlara aykırı hareket etmek, düşman tebaasını kendi
devletine karşı ihanete kışkırtmak v.s. gibi yollara başvurmamalıdır.”
62
Kant, bu ön maddelerden 1, 5 ve 6. sındaki kanunların derhal uygulanmasının
gerektiğini, bu kanunların ebedi barışa götürecek kanunlar olduğunu ve bunlardan
herhangi bir tavizin verilemeyeceğini ifade etmektedir. Geriye kalan 2, 3 ve 4.
kanunların ise duruma ve şartlara bağlı olarak sübjektif takdirlere elverişli daha geniş
kanunlar olduğunu belirtmektedir. Kantçı etik, evrenselci boyut ve amaç taşır.
Bireyler, devletler ve diğer aktörlerden oluşan ve her aktörün etik ve rasyonel
davrandığı kozmopolitan bir dünya topluluğunda evrensel hukukun mümkün olacağı,
böylece ebedi barışa ulaşılacağı düşünülür. Kant’ın “Ebedi Barış” projesinde bireyin
devlete karşı haklarını koruyan bir cumhuriyetçi öğe, bir devletin diğer devletlere
karşı haklarını düzenleyen uluslararası hukuk ve genel insanlık dünyasının bir parçası
olan bireyin evrensel haklarını meşrulaştıran ve temellendiren bir kozmopolitan ahlak
boyutu vardır. Barışın kurumsallaşması gerektiğini düşünen Kant, barışı savaşın
olmadığı bir durumdan ibaret saymaz. Ebedi barışın üç temel şartı vardır. Birincisi,
siyasal toplum içinde yaşayan bireylerin sivil hakları üzerine kurulu bir cumhuriyet;
yasaları halkın yaptığı ve güçler ayrımının olduğu bir siyasal rejimdir bu. kinci
olarak, birbiriyle ilişki halindeki devletlerin uluslararası hakları (birbirlerine karşı
olan hakları) üzerine kurulu bir uluslararası düzen. Bu, ulusların haklarını özgür ve
62
Immanuel Kant, Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme, Çev: Yavuz Abadan, Seha L. Meray, SBF
Yayınları, Ankara, 1960 s. 9–15.
28
barışçı bir devletler federasyonunda uluslararası hukuk çerçevesinde koruyan bir
yapılanmadır. Federasyon bir dünya devleti değildir. Söz konusu olan bireylerin ve
devletlerin gönüllü katılımına dayanan bir devletler federasyonudur. Üçüncü olarak,
insanlığın evrensel oluşumunun temel taşı olan bireyler ile devletler arasında küresel
uyumu mümkün kılacak kozmopolitan haklar üzerine bir uzlaşı ilkesine ulaşılmasıdır.
Dış dünya ile ilişkilerde salt ulusal iyiler, doğrular ve çıkarlarla değil; evrensel iyiler,
doğrular ve çıkarlarla da hareket edilmelidir.
63
Kant, uluslararası ilişkilerin görünürde
egemen devletler arası ilişkiler gibi görülse bile devletin soyut bireyin ise somut
varlıklar olduğuna işaret ederek bireyi esas alan uluslararası toplum anlayışını
geliştirmiştir. Böylece Kant, uluslararası politikayı sadece egemen devletler arası
ilişkiler olarak görmeyen modern uluslararası ilişkiler yaklaşımının felsefi temellerini
ortaya koymuştur.
64
Liberal devlet anlayışına göre, devlet ve birey arasında benzerlikler bulunmaktadır.
Liberal bir devlette tüm bireyler eşit yaratılır ve yaşam ve mülkiyet hakkı gibi
doğuştan dokunulmaz haklara sahiptir. Birey bu haklarını güvence altına alması için
devleti oluşturmuştur ve devlet gücünü yönettiği bireylerden alır. Aynı şekilde tüm
devletler de eşittir ve var olma, bağımsızlık ve ulusal çıkarlarını koruma gibi birtakım
dokunulmaz haklara sahiptir. Devlet, bu haklarını güvence altına almak için hukuku
oluşturmuştur ve hukuk, meşru otorite olma konumunu, onu oluşturan devletlerden
almaktadır. Liberal devlet, kendi iyiliği için değil halkın iyiliğini düşünerek onun için
çalışmak zorunda olduğundan gündeminde de kendi için iyilik bulunmayıp daha
63
Atila Eralp, Devlet, Sistem ve Kimlik, letişim Yayınları, 1. Baskı, stanbul, 1996. 193–194.
64
Tayyar Arı, Uluslararası lişkiler Teorileri, Alfa Yayınları, 4. Baskı, stanbul, 2004, s. 360.
29
ziyade halkın kendisi için iyi olanı gerçekleştirmeye çalışır. Uluslararası sistemin de
kendine özgü bir gündemi olamaz; esas gündem onu oluşturan devletlerin kendileri
için (kendi halkı için) iyi olanı ve kendi değer sistemini geliştirmesini ve
gerçekleştirmesini sağlayacak uygun bir ortamı oluşturmaktır. Nasıl ki liberal bir
devlette hukuk, bireylerin temsilcilerinin ortak rızasıyla oluşur; uluslararası hukukun
da devletlerin ortak rızası ile oluşması gerekir.
Liberal paradigmaya göre, bir devletin egemenliğinden ödün vererek işbirliğini tercih
etmesi, çıkarlarından ödün verdiği anlamına gelmemektedir. Uluslararası konularda
devletlerin işbirliği yapması onların çıkarlarına aykırı değildir. Bir devletin çıkarı
diğer devletlerin çıkarına bağlı olup, işbirliği yapmama bir devletin kısa görüşlü
davranması anlamına gelmektedir.
65
Uluslararası sistemde devletlerin özerkliğinin ve
bağımsızlıklarının bir dış saldırıya karşı korunabilmesi görevi, uluslararası hukuk
tarafından ve bu çerçevede oluşturulmuş olan kurumlarca yerine getirilir. Liberaller
uluslararası ilişkilerin iyileştirilmesi ve özellikle de savaşların ortadan kaldırılması
için öneriler geliştirmişlerdir. Liberallere göre savaş, insan doğasının veya çıkar
çatışmalarının değil, yanlış anlamaların ve yanlış hesapların sonucudur. Bunları
arttıran bir faktör olarak silahlanma yarışı savaşın asıl sebeplerinden biridir.
Uluslararası barışı sağlamanın yolu güven ve itimadı tesis etmekten geçer. Bu ise,
daha az silahlanarak, hatta çok taraflı silahsızlanma sürecine başlayarak mümkündür.
Ayrıca uluslararası hukuksal süreç ve mekanizmaların adaleti sağlayacağına ilişkin
güvenin oluşması da sorunları savaşa kalkışarak çözmeye karşı bir alternatiftir.
66
Barışın korunması ve savaşın önlenmesi konusunda liberal düşünürler genelde
65
A.g.e. s. 365.
66
Atila Eralp, Devlet, Sistem ve Kimlik, letişim Yayınları, 1. Baskı, stanbul, 1996. s. 197.
Dostları ilə paylaş: |