31 Y
AŞAYAN
S
OSYALİZM
lar ki, ülkenin komünizme iyice yaklaştığından söz edebiliyorlar. Tabii, düne oranla yaklaşmış-
lardır ama durdukları yerle komünizm arasında çok geniş bir alan vardır.
Komünizmde herkes gereksinimi kadarını alacaktır ve bu gereksinimler ekonomik-
toplumsal gelişmeye bağlı olarak durmaksızın artacaktır. Ancak bu gelişme işgününün giderek
azalmasıyla birlikte yürüyecektir. Bunun olabilmesi için teknolojik gelişme temelinde emek
verimliliğinde olağanüstü bir artış gerekir. Bu artış, şu ya da bu kapitalist ülkenin şu ya da bu
anda ulaştığı düzeyle ölçülemez. Bu artış, kapitalizmin ulaştırabileceği en yüksek aşamadan
sonra ulaşılabilecek bir artıştır. Kapitalizmin bu en yüksek düzeyindeki emek üretkenliğini, üre-
tim araçlarını ortak mülkiyete sokarak o noktadan alıp ilerleten komünizme geçiş dönemi bu
ilerlemeyi sağlayacaktır.
Sözünü ettiğimiz olağanüstü üretim güçleri gelişmesine yakınlaşan, komünizmin nasıl bir
ilerleme düzeyi olduğuna biraz ışık tutabilen bir örnek vermek istiyoruz. Üretim ilişkileri açı-
sından sosyalist ülkeler tarihsel olarak daha ileri bir aşamayı temsil etmektedirler. Ancak üretim
güçlerinin ve genel ekonomik gelişmenin düzeyi açısından hâlâ emperyalist ülkeler daha ileri-
dedir. Bu nedenle örnek de böyle bir emperyalist ülkeden olacaktır.
Geçtiğimiz Ekim ayında Japon “Yamazaki Demir İşleri” firması, her işin bilgisayarlar ve
robotlarla yapıldığı bir fabrikayı işletmeye açtı. Torna tezgâhları ve çeşitli makineler üreten
fabrika sekiz saatlik vardiyalar halinde üç vardiya çalışıyor. Normal olarak 250’şer işçi çalış-
ması gereken her vardiyada yalnızca altı teknisyen çalışıyor, o da ancak iki vardiyada. Sabah
saat sekizde başlayan vardiyaya altı teknisyen, ondan sonrakine yine altı teknisyen geliyor. Ge-
ce on ikide başlayan vardiyaya kimse gelmiyor. Fabrika kendi başına üretimi sürdürüyor. Ma-
kinelerden biri bozulursa, bilgisayarlar robotları gönderip tamir ettiriyor. Tamir edilemezse,
makineler sabah insan yardıma gelene dek “işi” tatil ediyor. Robotlar karanlıkta da çalıştığı için
gece fabrikada ışıklar da yakılmıyor.
Üretim araçlarının özel mülkiyet altında olduğu Japonya’da bu fabrika 738 işçinin işsiz kal-
ması demektir. Ne var ki bu düzey, komünizme ilerleyebilmeye zorunlu bir temeldir. Tabii ge-
lişme burada da durmayacaktır. Mutlaka hiç işçiye gerek duymayan, her çeşit bozukluğu kendi
düzelten fabrikalar yapılacaktır. Buradan düşünmeye başlayın ve bu gelişmeyi toplumsal yaşa-
mın her alanına uzatın, işte şimdi komünizmi düşünmeye başlıyoruz.
Böylece varılacak olağanüstü teknolojik gelişme temelinde “bolluk” ortaya çıkacak, herkes
gereksinimi kadar alabilecektir. Bu olağanüstü teknolojik gelişmenin öteki sonuçlarını da kısa-
ca özetleyebiliriz: Herkes gereksinimi kadar aldığına göre meta üretimi, para dolaşımı, ticaret,
değer yasasının işleyişi son bulacaktır. Kafa ve kol emeği arasındaki ayrım ve insanı belirli bir
işe mahkûm eden işbölümü ortadan kalkacaktır. Bunun sonunda sınıflar ortadan kalkacak, ka-
dın ve çocuk tam olarak kurtulacak, bireyle toplum arasındaki çelişki yok olacaktır. Herkesin
tüm yeteneklerini kısıntısızca geliştirebileceği koşullar, tam özgürlük ortamı doğacaktır. Devlet
ve devletler ve sınırlar, hepsi yok olacaktır.
“...Kimsenin tek bir eylem alanıyla sınırlı olmadığı, herkesin istediği dalda başa-
rılı olabileceği komünist toplumda, toplum, genel üretimi düzenler ve böylelikle
bugün bir şey, yarın başka bir şey yapmamı, hiçbir zaman avcı, balıkçı, çoban
ya da eleştirmen olmadan, aklıma estiği gibi, sabah avlanmamı, öğleden sonra
balık tutmamı, akşamüstü sığır beslememi, yemekten sonra da eleştiri yazmamı
olanaklı kılar.”
15
15
Marks-Engels, Alman İdeolojisi.
S
OVYET
T
OPLUMUNUN
T
OPLUMSAL
-S
İYASAL
G
ELİŞİMİ
32
T
EK
Ü
LKEDE
K
OMÜNİZM
Önce 26. Kongre Raporu’nun “sınıfsız toplum”dan “türdeş toplum”u anladığını söyledik. Sonra
sınıfsız toplumun ne olduğunu gördük. Şimdi “sınıfsız topluma gelişmiş sosyalizm içinde ula-
şacağız” anlayışının ne anlama geldiğine bakabiliriz.
Sınıfsız toplum komünist toplum demekse, “sosyalizm döneminde sınıfsız topluma ulaşaca-
ğız” görüşü Stalin’in formüle ettiği, Hruşçof’un iyice karikatürleştirdiği anlayışı değişik biçim-
de söylemek demektir.
Stalin’in görüşü şöyleydi: Dünyada emperyalizmin varlığı koşullarında tek ülke içinde ko-
münizme geçilebilir. Bu durumda, ülke içinde hiçbir işlevi olmadığı halde, emperyalist saldır-
ganlığa karşı devletin varlığı sürer. Yani komünist toplumun bu üst evresinde devlet de var ola-
caktır.
Stalin bu görüşünü 1939’da toplanan 18. Parti Kongresi’ne okuduğu raporda ortaya atmış ve
şöyle demiştir:
“İleriye, komünizme doğru gidiyoruz. Devletimiz komünizm döneminde de ka-
lacak mıdır?
“Eğer kapitalist kuşatma eritilmemişse ve yabancı askersel saldırı tehlikesi yok
olmamışsa, evet, kalacaktır.”
Tek ülkede komünizmin olabileceği, hem de devletin ortadan kalkmayacağı görüşü ekono-
mik-toplumsal-tarihsel bir aşama olarak komünizmin neleri gerektirdiğini yeterince anlamamış
ve dolayısıyla enternasyonalist olmayan bir görüştür. Stalin’in son yıllarında, “Sovyetler Birli-
ği’nin hızla komünizme yaklaştığı” (ve kısa süre sonra varacağı) propagandası iyice ortalığı
sarmıştır. Ardından gelen Hruşçof dönemi, Stalin’i iyisiyle-kötüsüyle, doğrusuyla-yanlışıyla
“reddederken” hatta tarihten silerken bu görüşü almış, bu yoldaki propagandayı görülmedik
boyutlara çıkarmıştır. “Yirmi yıl içinde komünizme varacağız” görüşü propagandada kalmamış,
1961’de kabul edilen yeni parti programına yazılmıştır. Bugün de yürürlükte olan, dolayısıyla
tüm Sovyet komünistlerini bağlayan(!) bu programdan bir iki örnek okumakta büyük yarar var-
dır:
“İçinde bulunduğumuz on yıl (1961–1970) zarfında Sovyetler Birliği, komü-
nizmin maddi teknik temelini yaratarak adam başına istihsal bakımından kapita-
lizmin en kuvvetli ve en zengin memleketi Amerika Birleşik Devletleri’ni geçe-
cek, emekçilerin maddi refahı ve kültürel-teknik seviyesi önemli derecede yük-
selecek, herkesin maddi ihtiyaçları giderilecek, bütün kolhoz ve sovhozlar yük-
sek verimli ve yüksek gelirli işletmelere çevrilecek, Sovyet insanlarının elverişli
mesken ihtiyaçları genel olarak tatmin edilecek, ağır beden emeği ortadan kal-
kacak, SSCB en kısa işgünü uygulayan memleket olacaktır.
“İkinci on yıllığın (1971–1980) sonlarında komünizmin bütün halka maddi kül-
türel nimetler bolluğu sağlayacak maddi-teknik temeli atılmış olacak, Sovyet
cemiyeti ihtiyaçlarına göre paylaştırma prensibinin hayata geçirilmesine tama-
men yaklaşacak ve tek genel halk mülkiyetine tedricen geçiş sağlanacaktır. Böy-
lelikle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde komünist cemiyet genel hatla-
rıyla kurulmuş olacaktır. Komünist cemiyetin tamamen kurulması işi daha son-
raki devrede sona erdirilecektir.” (s.56–57)