Microsoft Word YasayanSosyalizm



Yüklə 0,56 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə24/30
tarix06.02.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#26410
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   30

49    Y

AŞAYAN 


S

OSYALİZM


 

 

ilişkisini yani egemen sınıfın üstünlüklerini korur. Dolayısıyla devlet, Anti-Dühring’deki anla-



tımıyla “toplumun bir bütün olarak resmi temsilcisidir, görülebilir bir örgütlenmede somutlanı-

şıdır”. Ancak, yine aynı nedenle ve yine Anti- Dühring’in anlatımıyla devlet “her dönemde üre-



timin dış koşullarının korunması için sömürücü sınıfın bir örgütüdür.” (abç) 

Bu nedenle devlet demek, diktatörlük demektir. Sınıfların varlığını ve sınıf kavgasını kabul 

eden, bu gerçeği de kabul etmek zorundadır, çünkü biri ötekinin mantıksal sonucudur. 

Dolayısıyla devlet biçimi olarak her demokrasi de diktatörlüktür. Burjuva demokrasisi bur-

juvazinin diktatörlüğü, proletarya demokrasisi proletaryanın diktatörlüğüdür. Biri azınlığın ço-

ğunluk üzerindeki diktatörlüğü, ötekisi çoğunluğun azınlık üzerindeki diktatörlüğüdür. Proleter 

devriminin başarıya ulaşmasıyla kurulan proletarya diktatörlüğü, iktidarı ele alış yollarının da-

yattığı bir sorun değildir. İhtilal, iç savaş yoluyla gelen işçi devleti diktatörlük olmak zorunda-

dır ama barışçı yollarla kurulacak iktidarın diktatörlük olması gerekmez yollu revizyonist gö-

rüşler anlamsız gevezeliklerdir. 

Lenin şöyle bir tanım yapıyor: “Diktatörlük, doğrudan zora dayanan ve hiçbir yasayla sınır-

lanmayan yönetimdir.” Revizyonistler bu “yasayla sınırlanmayan” sözlerine çok kızıyorlar ama 

işin doğrusu budur. Tabii yasalar vardır. Tabii örgütlü yasal sistemler vardır. Her devlet toplum 

üstündeki egemenliğini belirli bir hukuk sistemi ile korur. Ancak tam da bunu söyleyerek hu-

kuk, yasa, vb. egemenliğin kaynağı değildir demiş oluyoruz. Devlet erkinin kaynağı toplumda 

var olan sınıflar arası güçler ilişkisidir. 

Sınıflar arası güç dengesi ancak kurumlaşmış baskı yoluyla korunabilir. Ama yalnız onunla 

da korunamaz. Bunun için sınıf savaşımının her alanını (ve bu alanlara uygun kurumlaşmaları) 

kullanmak gerekir. 

Tüm söylediklerimiz, proletaryanın devleti olan proletarya diktatörlükleri için de geçerlidir. 

TÜM HALKIN DEVLETİ 

Raporun proletarya diktatörlüğünden farklı bir devlet biçimi olarak ele aldığı “tüm halkın dev-

leti” ile anlatılmak isteneni daha iyi anlayabilmek için önce SBKP programına bakalım: 

“Proletarya diktatorası, komünizmin birinci safhası olan sosyalizmin tam ve ke-

sin zaferini ve cemiyetin enine boyuna komünizm kuruculuğuna geçmesini sağ-

lamak suretiyle tarihi ödevini yerine getirdi ve iç gelişme ödevleri bakımından 

SSCB’de lüzumlu olmaktan çıktı. Proletarya diktatorası devleti olarak doğan 

devlet, yeni çağdaş safhada genel halk devleti haline, bütün halkın menfaatlerini 

ve iradesini ifade organı haline geldi... 

“Partinin görüşü, devletin yok olmasından evvel, işçi sınıfının diktatorasına lü-

zum kalmayacağı merkezindedir. Devlet, genel halk teşkilatı olarak, komüniz-

min tam zaferine kadar muhafaza edilecektir. Halkın iradesini ifade ederek, dev-

let, komünizmin maddi-teknik temelini yaratma, sosyalist münasebetleri komü-

nist münasebetlerle değiştirme işlerini teşkilatlandırmak, emek ve tüketim ölçü-

lerini kontrol etmek, refahın arttırılmasını sağlamak, Sovyet vatandaşlarının hak 

ve hürriyetlerini sosyalist hukuk düzenini ve sosyalist mülkiyeti korumak, halk 

kitlelerini  şuurlu disiplin ve emeğe komünistçe yanaşmak ruhunda terbiye et-

mek, memleketin güçlü savunmasını ve güvenliği garantilemek, sosyalist mem-




S

OVYET 


T

OPLUMUNUN 

T

OPLUMSAL


-S

İYASAL 


G

ELİŞİMİ


    50 

 

leketlerin kardeşçe işbirliğini geliştirmek, genel barış davasına dört elle sarılmak 



ve bütün memleketlerle normal münasebetler kurmak ödevleriyle yükümlüdür.” 

Yukarıdaki alıntının sosyalizm-komünizm konularında taşıdığı çeşitli yanlışlar üzerinde 

durmayacağız. Ancak görüldüğü gibi alıntıya göre Sovyetler Birliği’nde artık proletarya dikta-

törlüğü yoktur. Marksist devlet teorisine göre her devlet özünde bir sınıfın diktatörlüğüdür, ama 

Sovyetler Birliği’nde hem de sınıflar da var olduğu halde bu devlet bir diktatörlük değildir. 

Önce Lenin’in proletarya diktatörlüğünün ortadan kalkışına ilişkin görüşlerini iki kısa alın-

tıyla gördükten sonra, “tüm halkın devleti” anlayışının nereden kaynaklandığına bakalım. 

Birinci alıntı Büyük Başlangıç adlı makaleden: 

“Latince bilimsel-tarihsel-felsefi bir terim olan ‘proletarya diktatörlüğü’nü daha 

basit bir dile çevirirsek, aynen şu anlama gelir: 

“Sermayenin boyunduruğunu kırıp atma savaşımında, bunu fiilen gerçekleştir-

mede, utkuyu koruma ve güçlendirme savaşımında, yeni sosyalist toplum siste-

mini yaratma çalışmasında ve sınıfların tümden kaldırılması için yürütülen bü-

tün savaşımda, yalnız belli bir sınıf, yani kent işçileri ve genel olarak fabrika, 

endüstri işçileri, tüm emekçi ve sömürülen halk yığınına öncülük etme yetene-

ğine sahiptir. (...) 

“...Proletarya diktatörlüğü de sınıf savaşımının sürdüğü bir dönemdir. Sınıflar 

var olduğu sürece kaçınılmaz olan sınıf savaşımı bu dönemde biçim değiştirir ve 

sermayenin yıkılmasından hemen sonraki dönemde özellikle keskindir ve özel-

likle özgüldür. Proletarya siyasal erki ele geçirdikten sonra sınıf savaşımını dur-

durmaz. Sınıflar kaldırılana dek sürdürür. Tabii değişik koşullar altında, değişik 

biçimde ve değişik araçlarla.” (abç) 

İkinci alıntı Devlet ve Devrim’den: 

“Devlet var olduğu sürece, özgürlük yoktur. Özgürlük olduğu zaman devlet ol-

mayacaktır. 

“Devletin tamamen eriyip gitmesinin ekonomik temeli, komünizmin, kafa ile 

kol emeği arasındaki anti-tezin yok olduğu, dolayısıyla çağdaş toplumsal eşitsiz-

liğin ana kaynaklarından birinin yok olduğu denli yüksek bir gelişme aşamasına 

ulaşmasıdır. Üstelik bu kaynak, hiçbir biçimde sırf üretim araçlarının kamu 

mülkiyetine dönüştürülmesiyle, sırf kapitalistlerin mülksüzleştirilmesiyle anında 

kaldırılabilecek bir kaynak değildir.” 

Lenin’in söylediklerinden çok iyi anlaşıldığı gibi, proletarya diktatörlüğü kapitalizmden 

komünizme geçiş döneminin tümünü kapsar. Bu dönemde, şimdiki anlayışın tersine, sınıf kav-

gası vardır ancak sınıfların var oluş biçiminde değişiklikler gelişmektedir. Lenin, çok yazısında 

bu değişmeye dikkat çekmiştir. Sovyetler Birliği’nde sınıf ve katmanların bugünkü ekonomik 

gelişme düzeyinde gösterdiği yeni var oluş biçimleri ve karşılıklı ilişkileri üzerinde yeterince 

durulmaması rastlantı ya da unutkanlık sonucu değildir. Stalin’in “tüm halkın devleti” anlayışı-

 ilk kez formüle ettiği 18. Kongre Raporu’ndaki çerçeveye bağlılığın sonucudur. Bu anlayışa 

göre, sömürücü sınıflar ortadan kalktığı için sınıf kavgası bitmiş, devletin ülke içinde baskı rolü 

yok olmuştur. İşte bu anlayış, “tüm halkın devleti” fikrinin kaynağıdır.” 

Stalin’in 18. Kongre konuşması şöyle demektedir: 

“Lenin şu sözleri söylediğinde kesinlikle haklıydı: 



Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə