Microsoft Word zulfikar tez doc



Yüklə 0,63 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/22
tarix01.06.2018
ölçüsü0,63 Mb.
#46929
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   22

 

 

49 



Orijin  olarak  gösterilen  ve  en  fazla  orana  sahip  olan  cinayet,  önemle  vurgulanması 

gereken sonuçlara ulaşmada etkili olmuştur.  

 

Alkolün ölümün meydana gelişinde ortamı kolaylaştırıcı ve hazırlayıcı rolünün 



yanında  merkezi  sinir  sistemini  deprese  ederek  ve  inhibitör  merkezin  kontrolünü 

kaldırarak,  agresif  davranışlar  ve  şiddetin  ortaya  çıkmasını  sağlayıcı  yönde  etkileri 

olduğu  bildirilmiştir  (Karlsson,  1998a;  Karlsson,  1998b;  Rodge  ve  ark.,  2000; 

Schermer  ve  Wisner,  1999;  Lindenbaum  ve  ark.,  1989).  Alkolün  ruhsal 

dalgalanmalara  ve  bilinç  kaybına  bağlı  olarak  kişide  yarattığı  saldırganlık  hali 

nedeniyle  cinayet  oranının  diğerlerine  oranla  daha  fazla  olduğu  kanısına 

varmaktayız. Türkiye’de yapılan bir diğer çalışmaya göre: “cinayet işleyenlerin %50-

70’inin,  ana  baba  katillerinin  %20’sinin  alkollü  olduğu  saptanmıştır”  (Soysal  ve 

Çakalır, 1999).  Bir bölgeyle sınırladığımız çalışmamız da bu durumu doğrulamakta 

ve  bizi  cinayet  vakaları  üzerinde  alkolle  ilgili  daha  ciddi  çalışmalar  yapılması 

gerektiği sonucuna götürmektedir. Cinayet verilerinde yüzde yüzlük bir alkole dayalı 

neden  tespit  edilmemekle  birlikte,  alkolün  insan  üzerinde  merkezi  sinir  sisteminde 

yarattığı dengesizlikler kabulünde etkisinin büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu sonuca 

göre,  TCK’nın  34.  maddesinde  yer  alan  “geçici  bir  nedenle  ya  da  irade  dışı  alınan 

alkol  veya  uyuşturucu  madde  etkisiyle,  işlediği  fiilin  hukukî  anlam  ve  sonuçlarını 

algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli 

derecede  azalmış  olan  kişiye  ceza  verilmez”  ibaresi  yerine  “irade  dışı  veya  iradî 

olarak  büyük  dozlarda  alkol  almak  suça  teşvik  edici  önemli  bir  unsurdur”  ibaresi 

getirilirse  ve  bununla  ilgili  hukuki  çalışmalar  gündemde  önemle  vurgulanırsa  suç 

öncesi  gereken  önlemler  de  alınmış  olacaktır.  Cezai  yaptırımlar  tekrar  gözden 

geçirilip,  sadece  trafikte  araç  kullanıcılarına  yönelik  uygulanan  önleyici  tedbirlerle 

sınırlı kalmayıp, kendisine ya da çevresine zarar verecek durumdaki araçsız şahıslara 

yönelik  de  TCK’da  yer  alan  konuyla  ilintili  maddelerin  yaptırım  gücü  güvenlik 

güçleri  tarafından  arttırılmalıdır.  Böylece  alkol  dozları  kontrolü  ciddi  bir  biçimde 

gözetilecek  ve  suç  öncesi  tedbirler  alınmış  olacaktır.  Ceza  kanunlarımızda  “suçun 

tespitinden sonra sarhoşluk hali hafifletici sebep sayılmaksızın, cezai ehliyeti tamdır 

ifadesi” (TCK) işlenen suç sonrasında bu denli etkiliyken çevreden gelen şikayetleri 

beklemeksizin,  suç  öncesinde  de  etkili  olması  gerektiği  kanaatindeyiz.  Ayrıca 




 

 

50 



konuyla ilgili olarak, kamuoyunda sağlıklı bir bilinç geliştirici oto kontrol sisteminin 

oluşturulmasına yönelik çalışmalara ağırlık verilirse, alkole bağlı cinayet vakalarının 

azalacağı düşünülmektedir.  

 

Orijin olarak belirtilen hastalık nedeni ile ölümlerde görülen alkol tüketimi ise 



çalışmamızda  9  olgu  ile  %30’luk  dilimi  oluştururken  bu  sınıflandırmada  alkolün 

etkisini, tetikleyici unsur olarak görmekteyiz. Alkol, vücudun ihtiyacı olan bir besin 

maddesi değildir. Vücudun iç organları alkole (zehir) yabancı muamelesi yaparak, bu 

maddeyi vücuttan bir an önce atmak için aşırı derecede faaliyet gösterirler. Normalin 

üstünde  yapılan  bu  çalışma  ise,  organların  aşırı  derecede  yorulmasına  ve 

yıpranmasına  neden  olur.  Alkolün  doğrudan  ve  dolaylı  tesiri  ile  vücudun  çeşitli 

organlarında  rahatsızlık  meydana  gelir  (Snyder  ve  Andrews,  1996).  Buradaki 

çalışmamızda  hastalık  kategorisinde;  akciğer  kanseri,  kalp  yetmezliği,  karaciğer 

yetmezliği,  solunum  ve  dolaşım  yetmezliği,  pnömoni  ve  kalp  krizi  gibi  ölüm 

nedenleri  yer  almış  olup,  bu  sebepler  üzerindeki  alkolün  etkisi  şu  şekilde 

açıklanabilir:  

 

Alkolün  vücutta  en  hızlı  etkisini  gösterdiği  yer  beyin,  yani  merkezi  sinir 



sistemidir.  Alkol  başlangıçta  beyin  faaliyetini  hızlandırmasına  rağmen  bu  hızlanma 

giderek  azalmakta  ve  beyin  faaliyetleri  yavaşlamaktadır.  Alkol  önce  beyni 

etkileyerek  algılama,  heyecan,  zekâ,  uyum,  muhakeme  ve  davranışları  da 

etkilemektedir.  Algılama  ve  hareket  işlevlerinin  koordinasyonunu  sağlayan 

omurilikte  alkolden  etkilendiği  için,  beceri,  refleks  ve  hareket  gücü  bozulmaktadır. 

Alkolün  beyin  ve  sinirler  üzerine  yapmış  olduğu  etkilerin  sonucunda  ölüme  kadar 

varan birçok sorunlar ortaya çıkmaktadır (Wallgren ve Barry, 1970).  

 

Alkol,  karaciğerin  glikoz  deposunu  azaltmakta  ve  oksijenlenmesini 



bozmaktadır.  Alkolün  karaciğer  üzerine  zehirli  etkisi,  karaciğer  yağlanması, 

iltihaplanması ve sonuçta “siroz” meydana gelmesi şeklinde olmaktadır. Alkoliklerde 

siroz  görülme  oranı  normal  şahıslardan  8  kat  daha  fazladır.  Alkolü  devamlı 

kullananlarda,  alkole  bağlı  sarılık  ve  karaciğer  kanseri  gibi  hastalıklara 




 

 

51 



rastlanmaktadır. Alkol, solunum yollarını da tahriş eder, fazla alınırsa solunumu felç 

ederek öldürür.  

 

Alkolün  dolaşım  sisteminde  en  fazla  etkilediği  organ  kalptir.  Alkol  alanlarda 



kalp  atışı  daima  hızlıdır.  Bu  hızlılık  ise  kısa  zamanda  kalbin  etrafında  yağ  bezleri 

meydana  getirir.  Zira  kalp  etrafında  yer  alan  yağ  bezleri  sadece  teneffüsü  ortadan 

kaldırmakla  kalmaz,  aynı  zamanda  damarların  genişlemesine,  sertleşmesine  ve 

tansiyonun  yükselmesine  sebep  olur.  Normal  çalışmasını  kaybeden  kalp,  kısa 

zamanda durabilir (Snyder ve Andrews, 1996).  

 

Çalışmamızdaki  bir  diğer  ölüm  nedenleri  kaza  ve  zehirlenmeler  olup  oranları 



% 13,3’tür. Kazalardaki nedenler arasında; trafik kazası, suda boğulma, genel beden 

travması  ve  künt  kafa  travması  görülürken,  zehirlenmelerde  ise;  karbonmonoksit, 

uyutucu-uyuşturucu  ve  alkol  zehirlenmesi  örnekleri  mevcuttur.  Trafik  kazası  olgu 

sayısı 1 olup bu alanda bölge halkının daha bilinçli hareket ettiği sonucu sosyolojik 

bir veri olarak çıkarılabilir. Alkolün etkisi olarak düşünülen denge kayıplarına dayalı 

yaralanma  ve  travmalar  oran  olarak  yoğunluktadır.  Zehirlenmelerde  ise  alkol 

zehirlenmesi  örneği  425  mg/dl  değeri  ile  dikkat  çekmektedir.  Yanma  ve 

karbonmonoksit zehirlenmelerinde alkolün bu duruma neden olarak gösterilmesi ise 

şu  bilgiyle  desteklenmektedir:  “Karbonmonoksit  entoksikasyonlarında  alkollü 

olmanın  özellikle  yangın  olgularında  etkili  olduğu  bildirilmektedir.  Alkol  dikkat  ve 

refleks  yanıtı  azaltıcı  etki  ile  kişilerin  acil  durumlardaki  tutum  ve  davranışlarını  

etkilemekte,  bu  durum  da  yangınların  daha  kolay  oluşmasına  ve  kişilerin  olay 

yerinden kaçamayarak zehirlenmelerine neden olmaktadır” (Büyük ve ark., 2004).  

 

Çalışmamızın  yer  sınıflamasında  Bursa  merkez  ve  ilçeleri  konu  kapsamımıza 



dahil  edilmiştir.  Bursa  merkezde  %60  oranla  18  olguya  rastlanırken,  ilçelerdeki 

toplam  olgu  sayısı  12’dir.  Đlçelerde  olgu  sayısının  az  olmasının  nedeni,  merkeze 

oranla  adli  vaka  olarak  görülmeyen  olguların  da  olabileceği  düşüncesine 

bağlanmaktadır. Otopsi yapılmaması ya da başka bir ölüm nedeni ile defin ruhsatının 




Yüklə 0,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə