Örgütleme
145
ilişki kurmaya, onları İslâmî çalışmaya çağırmaya da gayret
gösterir. Çünkü öğrenim, insanların yetiştiği alandır. Bu ne-
denle özel bir ilgiyi hak eder.
7. Organizasyon Planlamak ve Çalışma Üsluplarını
Geliştirmek İçin Teknik ve Yasal Komite
Devletle olan problemlerimizin, yapılanmayla ilgili mese-
lelerin, siyasî ve malî meselelerin ve hareket ile ilgili mesele-
lerin incelenmesi için bu komiteye başvurulur. Bu komite de
en güzel ve en verimli olan yolu, yöntemi göstermeye çalışır.
Ayrıca cemaat mensuplarını, eğitim ve hareketini ilgilendiren
çeşitli faaliyet alanlarında eğitip yetiştirir. Tüm bunlarla birlik-
te, davanın ve davetin gelecekte istenen düzeyde olması ve
gelişigüzellikle, rastgele hareketlerle çalışmalarında gelenek-
selliği sürdürmekle yetinmeyip şubelerin çalışma ve faaliyet-
lerinin uyumlu bir şekilde organize edilebilmesi için alınması
gerekli yasal, pratik ve idarî tedbirleri alır.
8. Medya Komitesi
Bu komite, bölge halkına, Müslüman ümmete ve bütün
dünyaya Müslümanlarla ilgili haberleri gerçek şekliyle ulaştır-
makla yükümlüdür. Böylelikle düşmanlık eden medya araçla-
rına karşı mücadele eder. Bunu sağlayabilecek gerekli haber
ajansları, gazete, dergi, kitap, radyo, televizyon vb. kurumlar
edinir.
9. Malî Komite
Cemaatin mallarını idare eder. Üye aidatlarını, maaşla-
rı, zekâtları toplar ve zekâtı Kur’ân-ı Kerîm’de sözü edilen sekiz
gruptan hak edenlere infak eder. Diğerlerini ise infak eder veya
dava için yatırım alanlarında kullanır. Ticarî müesseseler, sanayi
Nebevî Yöntem
146
ve yardımlaşma müesseseleri, İslâmî bankalar kurar. Yürütme
meclisi nakibi, bu komiteyle birlikte malları harcama ve ida-
re etme şartlarını belirler. Çekleri (ve bu gibi belgeleri) imzalar.
Böylelikle her işin onun sorumluluğu altında olması sağlanır.
10. Gezi, Kamp ve Spor Bürosu
Davet gezileri ve eğitim kamplarında cemaat üyelerinin
hareket akışını organize eder. Her bir şubenin kendine ait
kampları ve ulaşım araçları olmalıdır. Bu durum davet ama-
cıyla çıkacak toplulukları oluşturur ve bölgeler arası ilişkileri
sağlayarak kamplarda mü’minlerin birbirlerini tanımalarını
sağlar. Spor, hiç şüphesiz davet için verimli bir alandır.
11. Hayır İşleri ve Tıbbî Acil Yardım Komitesi
Davayı gönülden destekleyen birçok Müslüman, güçleri-
nin tamamını dava uğrunda harcayamaz. Bundan dolayı ken-
diliğinden gelenleri bir araya getirip toplamak, cüz’î birtakım
bağışları ve malî teberruları işlemek, yetimleri gözetmek, iş
bulamayanları çalıştırmak, hastaların ilacını temin etmek gibi
büyük işler yapılabilir. Ancak bütün bunların bir davet ve bir
iyilik anlayışı ile yapılması gerekir. Ayrıca bunlar, İslâm yöne-
timinin bir alternatifi ve arzu edilen köklü İslâmî değişimi bize
unutturacak ıslahatçı bir faaliyet olarak görülmemelidir.
12. Evlilik ve Hac Sandığı
Mü’min genç, evlenmekle ve emrolunduğu malı ve mes-
keni temin etmek suretiyle evliliğe hazırlanmakla emrolun-
muştur. Aynı şekilde hac da ilahî bir emirdir. Bundan dolayı
cemaat, evliliğe çağıran -gerekli- halkaları kurmakla yüküm-
lü olduğu gibi, İslâm’da bir rükun olan hac yolculuğunda
kardeşlik duygularının daha da sağlamlaşması için birlikte
hac organizasyonu da yapmalıdır.
BELIRLEYICI/DÜZENLEYICI ÜÇ ETKEN
Yapılanma iskeletinden, emirlik hiyerarşisinden, meclisle-
rinden ve organlarından söz ettik. Bütün bunlar yapılanma-
nın cismi ve duyularıdır. Bunun ruhundan ve anlamından
da burada söz edeceğiz. Bölümün başında sözünü ettiğimiz
mü’minler arasındaki velayet bağı, haricî bir bağ ve meclis-
lerde bedenlerin hareketi, bürolarda ve organlarda birtakım
kâğıtlar ve rakamlar değildir.
Velayet bağı bir yakınlık, bir yardım, destek ve bir cihad-
dır. Cihad ise mü’minlerin kalplerini, akıllarını ve çaba ve gay-
retlerini idare edecek bir siyaseti gerektirmektedir. Bu siyaset
ile onların her birinin Yüce Allah’ın rızasına nail olmasını, üm-
met içinde Allah ve Rasûlü ile aziz olmayı, Allah’ın dini ve
kelimesi için de diğer bütün dinlere üstün ve galip gelmeyi
teminat altına almalıdır.
Eğer mü’minlerin her biri başlı başına nefis bir cevheri
temsil ediyorsa, hiç şüphesiz onlar eğer bir ipe dizilecek olur-
larsa nefislikleri, değerleri daha da artar. Bizler yapılanmanın
ruhunu oluşturan manevî bağlara, “belirleyici/düzenleyici et-
ken” adını vermekteyiz. Çünkü tanzim (düzenleme, yapılan-
dırma) ile nevazim (düzenleyici anlamındaki nazımın çoğulu)
kelimesi arasında bir yakınlık vardır. Ayrıca düzenleyicilik ol-
madan düzenleme söz konusu olmaz.
Başladığımız yer ile vardığımız yer aynı olan Rasûlullah sal-
lallahu aleyhi ve sellem’in sözlerine, amelî uygulamalarına ve
Nebevî Yöntem
148
eğitimine bakacak olursak, onun yapılandırmasının ve eğiti-
minin insanlar arasında yalnızca haricî bağlar kurmakla onları
birbirine bağlamaktan ibaret olmadığını görürüz. Aksine onun
ashabı, organik bir cemaatti. Birinin acısı sebebiyle diğeri acı
duyuyor, hak üzere ve Allah’a giden yolda yükselen uzun yo-
kuşta cihad uğrunda birbirlerine yardımcı oluyorlardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Karşılıklı sevgilerinde, merhametlerinde, birbirlerine
şefkatlerinde mü’minlerin misali, bir azası hastalandı-
ğı zaman vücudun diğer kısımlarının, uykusuz kalmak
ve ateşi yükselmekle o rahatsız organa katıldığı vü-
cuda benzer.”
57
Hadisi Ahmed bin Hanbel ve Müslim, en-
Numan bin Beşîr’den rivayet etmişlerdir.
O hâlde Müslüman cemaat organik bir yapıdır. Bu ha-
diste bu yapının özelliklerinden birisi ortaya çıkmaktadır ki, o
da Allah yolunda sevgi, yardımlaşma ve merhametleşmedir.
Yüce Allah’ın Kitabı’nda ve Rasûlü’nün sünnetinde buna ka-
tılacak iki özellik daha vardır. Böylelikle, karşılıklı şefkate, an-
layışa ve cemaat olarak cihadî amele güç yetiren organik yapı
tamamlanmış olur.
Bunlar üç belirleyici/düzenleyici etkendir: Allah için sev-
mek; Allah için nasihatleşmek ve danışmak; Allah’a, Rasûlü’ne
ve ulu’l-emre itaat etmek...
Bu üç etkenin biri diğerinin yerini tutmadığı gibi İslâm’ın
bedeni bunlar olmadan İslâmî anlamda cihad edecek gücü
bulamaz.
Bizler, canımızdan çok sevdiğimiz Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem’in örneklendirdiği vücut örneğini ele alacak olur-
sak, -ki biz, hep onunla birlikte kalacağız, başkasını onun
57
Müslim, Birr 66; Ahmed bin Hanbel, IV, 270.
Dostları ilə paylaş: |