7
Üçüncü Baskıyı Sunarken
Artık kendilerini koruluğun sahibi kabul edenlerin eziyetlerine
maruz kalan bir hedef olmuştur. Çünkü şu yeni doğan hare-
ketin henüz bu doğuş aşamasında iken dahi yavrularının hırıl-
tısından dolayı bağıran aslanların seslenişini andıran feryatları
duyulmaktadır. Onun kararlılığının parıltısı neredeyse etrafı
alevlendirecek güce gelmiştir. Daha çok anlamak ve daha çok
ilimden kana kana içmek isteyip de içtihat havuzlarına gelen
kimse ise kendi kendisine şu soruyu sormaktadır: Onlarca
sene öncesinden çizilen bu çizgilerin hâlâ yararlanılacak bir
takım meziyetleri bulunmakta mıdır ki, yeniden basılması ve
tekrar gündeme getirilmesi gereksin?
Sözünü ettiğimiz on yıl içerisinde büyük olaylar meydana
geldi. Komünist, Sosyalist blok yıkıldı. Hâlbuki daha önce bu
bloğun yönteme dair tezleri adeta kapışılıyordu. İdeolojinin
dine yaptıklarına örnek gösterdiğimiz Arnavutluk’un, en kötü
pay sahiplerinden biri olduğu ortaya çıktı. Yugoslavya’nın
dağılması, bugünlerin üzerini örttüğü, ileri derecedeki acı ve
ızdırabı ortaya çıkardı. Orada Müslümanlar kesilmekte, Müs-
lüman kadınların derileri yüzülmektedir. Sözünü ettiğimiz on
yılda Basra Körfezi’nde iki Müslüman toplumun yıkımı ile so-
nuçlanan iki savaş meydana geldi. İslâm düşmanlarının da
İslâmî hareket mensupları üzerindeki baskıları gittikçe ağırlaş-
tı. Çünkü onlar, cezalandırmak, onları kökten imha etmek ve
onlara terör estirmekte gerçekten uzmanlaşmış bulunuyorlar.
Öldürmek kastıyla, bir süvari kafilesi gibi, işkence yapan atlılar
gibi üzerlerine gittiler. Tunus’ta dinin kaynaklarını kuruttular,
Cezayir’de demokratik yürüyüşün önünü kestiler. Halkın yü-
züne karşı halkı küçümsüyor, onun tercihlerini akılsızca bu-
luyorlar. Mısır’da ve Mısır’dan başka yerlerde, mü’minlerin
ellerini bağlama ve boyunlarına zincir vurma amacını gerçek-
leştiren yasalar çıkardılar.
Nebevî Yöntem
8
Bu son on yılda Dar-ı İslâm’ın bazı bölgelerinde İslâmî
hareketler öyle bir ortaya çıktı ki -daha doğrusu Yüce Al-
lah onları öyle ortaya çıkardı ki- onlar, bütün siyasal güçler
arasında birinci dereceye yükseldiler. Düşmanıyla, dostuyla
bütün insanlar Sudan’da, Ürdün’de, Cezayir’de, Tunus’ta
birinci güç olduklarını öğrendiler. Ancak Mısır’da da başka
yerde de böyle olduklarını bilemediler. Hâlbuki İslâm, İran’da,
Pakistan’da ve Afganistan’da da -Yüce Allah’ın iradesiyle- sah-
nenin hâkimidir.
İslâmî Hareket, Allah’ın yardımıyla yükseliştedir. O,
Allah’ın yardımına mazhardır, Allah’ın azametine sığınmıştır.
Düşmanlarının bu harekete çektirdiği eziyetler, ancak onun
köklerinin daha da derinlere inmesine sebep oluyor. Onların
aşağılık araç ve yöntemlerinin ona verdikleri eziyet ise olduk-
ça azdır. Hilekârların tuzakları, -Allah’ın lütfuyla- onun halk
kitleleri arasında daha çok yayılmasına sebep teşkil etmekte-
dir. Yüce Allah’ın izniyle de vaat edilen temkin (güç ve iktidar
olup) pek yakında gelecektir.
Temkin; pek yüce, gücü her şeye yeten Allah’ın vermiş
olduğu bir sözdür. İlahî takdir bu akdin altını imzalamıştır. Bu
akdin doğruluğuna da Yüce Allah’ın “Allah içinizden iman
edip salih amel işleyenlere şunu vaat etti: Onlardan
öncekileri halife yaptığı gibi -hamd olsun ki- kendile-
rini de muhakkak yeryüzünde halife kılacak, kendileri
için seçip beğendiği dinlerini onlar için iktidar yapa-
cak, önceki korkularını güvene çevirecektir. Çünkü
onlar, bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmaz-
lar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar
asıl büyük günahkârlardır”
1
buyruğu tanıklık etmektedir.
1
Nûr 24/55
9
Üçüncü Baskıyı Sunarken
Yüce Allah’ın afaklar ve nefislerde açıkça ortaya çıkardık-
ları ve dopdolu geçen bu on senede meydana getirdiği olaylar
hiç şüphesiz azameti pek yüce olan Yaratıcımız’ın yaptıkların-
dandır: “Allah her şeyi sapasağlam yapandır, yaratma-
sına bak!”
2
Müslümanların karşı karşıya kaldıkları musibet-
ler ile İslâmî Hareketin karşılaştığı zorluk ve sıkıntılara bakıp
bundan dolayı bir an kederlenecek olursak, hiç şüphesiz gücü
her şeye yeten kudret elinin mühürlediği ve ilk şahidin tanıklık
ettiği şekliyle Allah’ın vaadi üzerinde de düşünmeye dönme-
miz ve ona yönelmemiz gerekir. Fakat bu ahdin şartı ve bu ak-
din kaynağı, yüceler yücesi ve her şeye kadir olana, “Hiçbir
şeye ortak koşmaksızın ibadet etmektir.”
3
Nebevî Yöntem, biz onun ilk şekliyle şu baskısını yapmak-
ta olduğumuz şu zamana kadar, Allah’ın sınaması çerçevesin-
de Allah’a ibadet keyfiyetinin nasıl olması gerektiğine dair bir
anlayış, bir öğrenim ve bir içtihat eylemi olageldi. Hâlâ daha
Allah’ın askerlerini eğitmenin, düzenlemenin, Allah’ın askerle-
riyle birlikte yokuşları aşmak için ilerlemenin şartları hakkında
bir anlayış, bir öğreniş ve bir içtihattır. Hâlâ daha bu özelliğini
sürdürmektedir. İşte bu durum ise, baskısının yeniden yapıl-
masını elverişli hâle getirmektedir.
“Yokuşu Aşmak,” tamamıyla cihad meselesiyle ilgili, ol-
dukça odak bir Kur’ânî kavramdır. Allah’a giden yolda yoku-
şu aşmak ise yalnızca kişinin özlemle dolu bir irade ve yolu
açan bir kararlılık ile Allah’a doğru yürümesi, Allah yolunda
cihad eden cemaatin de Allah’ın vaadine doğru, etrafı dol-
durulup taşan bâtıl ve mecburi münker diyarını aşarak sabır-
la, cihadla ve sadakatle yol alması demektir. Allah yolunda
bir kalkışla onun yol alışını belirler. Kalkış ise yokuşu aşmak
2
Neml 16/88.
3
Bk. Nûr 24/55.
Dostları ilə paylaş: |