Nebevî Yöntem
38
Allah nezdinde mutluluk ve bahtiyarlık için seçilmiş bulunan
mü’minler cemaatine katılmaya ehil bir kişi hâline gelecektir.
İslâmî terbiye insandaki en derin ritmî noktayı muhatap
alır. Bu da Allah’tan uzak kaldığı takdirde hissettiği boşluk ve
anlamsızlık şuurudur. Sonra onu birbirlerine sabrı ve merha-
meti tavsiye eden mü’minlerle birlikte en yüksek amaca talip
olma noktasına yükseltir. En yüksek amaç ise Allah’ın rızası
ve ashâbu’l-meymene ile birlikte dosdoğru durmaktır. Bunun
için de sadece siyasî bir bağlılık/duruş değil, İslâmî, imanî ve
ihsanî bir duruş, bağlılık söz konusudur. Bunun ise fikren bir
eğitimden başka bir şeye ihtiyacı yoktur. Mü’minlerle birlikte
olmaya gelince; bu ise cemaatin bünyesi içerisinde hem duy-
gusal hem de dinamik bir kaynaşmayı gerektirmektedir. Bu
kaynaşma ise dünya hayatının sona ermesiyle bitmez, aksine
ebedî hayata kadar uzayıp gider. Çünkü insanın Müslüman
olup Müslüman topluluğa katılmasından sonraki uhrevî aki-
beti, cemaat olarak yapılan cihadın akibetiyle irtibatlıdır. Yüce
Allah’ın yardımıyla kendisi arasında engel bulunan, yokuşları
malı ve canıyla aşıp geçen bir kimse ashâbu’l-meymene’den
olur ve cihad edenlerin mükâfatını almayı hak eder.
Yenileme fıkhı ile eğitim ve örgütlenme alanında Nebevî
yöntemin karşısında duran soru şudur: Kalplerde imanı, akıl-
larda cihad ilmini, insanlar arasında hareket etme dirayetini ve
Allah yolunda safla ve safın düzeniyle birlikte şehadete talip
olma eğitimini nasıl gerçekleştireceğiz? Kitap ve sünnet, oku-
nan ve bilinen bir şeriattır. Şeriatın hükümleri ise Müslümanlar
tarafından yerine getirilen birtakım ibadetler dışında askıya
alınmış durumdadır. Diğer taraftan içinde bulunduğumuz bu
mekânın ve bu zamanın içtihadının semeresi olan yöntem ise,
terbiyenin genel esaslarını ve cihadın genel mahiyetini ele al-
mayı gerektirmektedir. Bunun kapsamı içerisinde ise erkeğin,
kadının ve ümmetin canlandırılması ve onların tamamını bu
Allah’a Giden Yolda Yokuşu Aşmak
39
yükselen yokuş üzerindeki yolda Nebevî yönteme göre ha-
reket ettirmek de yer almaktadır. Söz konusu bu yokuş/yol,
ümmeti İslâm halifeliğine ve her mü’min erkek ve kadını da
ashabu’l-meymene arasında Allah’ın rızasına götürür.
Allah’ın Kitabı ve Peygamberi’nin sünneti, sabit/değişmez
bir şeriattır. Bizler ise yeryüzüne gelmiş, kendimizi, imanı zayıf
olan ve aramızdaki fitnenin ve bize karşı yapılan savaşların
ağırlığını taşımakla karşı karşıya bulmuş bir ümmetiz ve bu
ümmetin nesilleriyiz. Bu yeni nesiller, Kitap ve sünnet bilgisini
yığıp biriktirmekle yetinecek olurlarsa, Allah’ın risaletini taşı-
yan ve yeryüzünde Allah’ın dinini zafere götürmeye çalışan
bir ümmete asla dönüşemezler. Yeni ortaya çıkanın köklü bir
hâl alabilmesi için izlenmesi gereken zorunlu yöntem; insanı,
bireysel ve toplumsal zorluklarından hareketle cemaatle bir-
likte yokuşun zirvesine kadar yükselten ve oradan dünya ve
ahirette Allah’ın rızasına nail olacağı noktaya kadar taşımak
üzere eğiten yöntemin kendisidir. Bu eğitici yöntemle, çaba ve
gayretler daha da yükseklere taşınır ve cihad düzeyinde olma-
sı için onlar gerektiği gibi mücadele düzenine sokulur. Bunlar
ise Nebevî yöntemin görevi ve umulan meyvesidir.
Allah yolunda şehadet alanına durup dinlenmeden, ke-
sintisiz ve sabit çizgi üzerinde yürümek; eğitmek ve Allah’ın
askeri olarak düzene sokmak istediğimiz kimselerden talep-
lerimizi ihtiva eder. Terbiye (eğitim) yolun başıdır. Ne zaman
Allah’tan gelen bir hidayet üzere sapasağlam bir şekilde eğitim
gerçekleştirilebilirse, o zaman cihad da mümkün olur. Eğitim-
de bir boşluk bırakacak olursak Allah’tan yardım beklememiz
de doğru olmaz. Çünkü Müslümanlar arasında hareketlilik ve
dinamizmi, terbiyelerinin önünde olan kimseler de vardır. Bu
sebeple de niyet hâlindeki İslâmî faaliyet ve çalışma, fiilen hızlı
bir şekilde siyasal bir parti çalışmasına dönüşüverir.
Nebevî Yöntem
40
Gerçek şu ki, bu yolda atılan adımlar, Allah yolunda
ölüme doğru atılan adımlardır. Her mü’minin bireysel çabası
niyeti itibariyle kişiyi her türlü yokuşun üzerine çıkartamıyor/
yükseltemiyor ise, o zaman bu adımlar, heva yolunda ölüme
doğru atılan adımlardır. Toplumsal güç eğer fertlerin, Allah’ın
rızasını hedef almayan gayelerindeki bir boşluk sebebiyle or-
tada ise o zaman da başarısızlıktan başka bir şey görünmez.
Bununla birlikte eğitimde tedricilik bir zorunluluktur. Bü-
tün insanların, ilk ya da onuncu karşılaşmadan itibaren cihad
yolculuğu için yapılan çağrıya kulak vermeleri veya bu çağ-
rıyı kabul etmeleri ihtimali yoktur. Bu sebeple bizler, onları,
imanî yiğitlikleri olgunlaşıp mallarının tamamını, zamanları-
nın tümünü ve bütün çaba ve gayretlerini, bunlarla birlikte
de canlarını Allah’a feda edecekleri noktaya gelinceye kadar,
mallarının, zaman ve gayretlerinin arta kalanını vermeye ça-
ğırmakla yetiniyoruz.
Mü’minin, dünyanın mü’minlerin rahat etmesi için yara-
tılmadığını, meşakkatli bir cihad ve aşılması söz konusu olan
yokuştan ibaret olduğunu anlayacağı bir zaman mutlaka ge-
lir. Mücahid kimse ise, bugünkü direnişi ve sabrı dünkünden
daha üstün olan ve merhum Hasan el-Bennâ’nın da söyle-
diği gibi “en üstün ve en değerli kararlılıkla” uykuya dalan
kimsedir. Erkek-kadın bütün mü’minlerin birinci amacı Yüce
Allah’ın rızasına ulaşmak olmalıdır. Allah’ın rızasını elde etme-
ye ise en çok cihad edenler layıktır. Bundan dolayı iman ve
ihsan eğitimini, nefsin cihadını hak üzere kalmaya alıştırmak
için, ilmî ve amelî cihad ile gerektiği gibi irtibatlandırmalıdır.
Yönteme uygun örgütlenmenin günlük yatay ve tarihsel hare-
ketini de Allah’a giden yoldaki yokuşu aşmaya teşvik eden o
arzu ve istek üzerinde temellendirmesi gerekir.
Dostları ilə paylaş: |