II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
111
ilgili önemli akademik çalışmalar yapmış olması sebebiyle, bölge halkını ya-
kından tanımaktadır.
15
Almanya yaptığı görevlendirmelerde bölgeyi yakından tanıyan asker ve
bilim insanlarını tercih ederek, Sovyetler Birliği içindeki rejim karşıtı Müslü-
man Türk unsurları dikkatle incelemeye çalışmaktadır.
16
Dönemin Alman
Gizli Servisi DNB’nin
17
Cenevre’den Sovyetler Birliği’ndeki 60 milyon Türk
ile ilgili merkeze gönderdiği bilgide özellikle Kafkasya bölgesindeki Azer-
baycan Türklerine dikkat çekilmektedir.
18
12 Aralık 1942’de güvendiği
yegâne halkın Türk toplulukları olduğunu belirten Hitler, Şark siyasetinde
Türk toplulukları ile ilgili daha detaylı dosyalar açarak onlardan faydalanma
niyetindedir. Nasyonal Sosyalist yönetimin üst düzey bürokratlarından Wil-
helm Keitel de benzer fikirleri savunmakta ve “Sovyetler Birliği’nde yaşayan
Türk topluluklarını Almanya olarak Ruslardan ayrı tutmaktayız. Türk Halkları
Bolşevizmin amansız düşmanıdırlar”
19
demektedir.
Rosenberg de Rusya’dan alınan esirler için benzer görüşlere sahiptir. Rus
asıllı esirler ile Rus olmayanların birbirinden ayrılması ve Rus olmayanlara
15
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 72. Gerhard von Mende, Sovyetler Birliği’nde Yaşa-
yan Türklerin Milli Savaşı (Der Nationale Kampf der Ruslandtürken) adlı akademik çalışmayı
Berlin Üniversitesi’nde yapmıştır. Bu konuda bkz. Gerhard von Mende, Der nationale Kapmpf
Ruslandtürken, Weidmansche Buchhandlung 1936, Nationalität und İdeologi, Bonn 1962. Bu
eser F. Tevetoğlu ile A. Alpagut tarafından 1962 yılında Komünist Blokta Milliyet ve Mefkure
adı ile Türkçeye çevrilmiş ve Ankara Üniversitesi yayınlarından çıkmıştır.
16
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 73.
17
“Almanya Federal Haber Alma Servisi (Almanca: Bundesnachrichtendienst) Al-
manya’nın gizli haber alma servisidir. Kontrol edildiği yer Reichstag’dır. Karargâhları Münih
ve Berlin’dedir. 6.050 personeli vardır. Şu anki başkanı Ernst Uhrlau‘dur. Kurucusu ünlü Nazi
casusu Reinhard Gehlen‘dir. Almanya’nın 300 yerinde casus evleri vardır. Bundeswehr’in %10
mensuptur. Amt für Militärkunde (Ordu Bilim Ofisi) adlı bir bölümü vardır. Bütçesi
430.000.000 €’dur. Soğuk Savaş döneminde Batı Almanya’nın Sicherheitsdienst Doğu Al-
manya’nın Stasi olarak iki istihbarat servisleri vardı ve Berlin Duvarı yıkılınca tek çatı altında
toplanarak “Bundesnachrichtendienst” adı altında birleştiler.” Bkz. https://tr.wikipe-
dia.org/wiki/Bundesnachrichtendienst, (10.01.2016’da erişildi).
18
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 209.
19
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 82. Gerek Hitler, gerekse Keitel’in bu konuşmalarının
Almanya’nın Barbarossa Harekâtı’ndaki hızının kesildiği bir döneme rastlaması dikkat çekici-
dir. Savaşın başında Türk topluluklarını hiç dikkate almayarak en iyimser adlandırma ile “işgal
bölgelerinde yaşayanlar” olarak değerlendiren Nazi Almanyasının bu açıklamaları, “Türkleri
kendi müttefiki olarak görme” noktasına doğru değişmiştir. Bunun sebebi de açıktır: Planlanan
askeri hedeflere ulaşamayan Alman Ordusu için yeni müttefik arayışlarına giren Hitler, bu cep-
hede savaşı kazanabilmek için Türkleri doğal bir müttefik olarak görmeye başlamıştır.
112
SELMA YEL
daha iyi muamele edilmesi bakanın önemli bir görüşü olarak ilerleyen dö-
nemde kabul görmeye başlayacaktır. Elbette bu fikirler başlangıçta sadece
Rusya içerisindeki Müslümanlar için değildir, ama ilerleyen günlerde Uk-
rayna, Belarus ve Kafkasyalıların Rus asıllı esirlerden ayrılması fikri kabul
görmeye başlamıştır.
20
Bu durumda elbette ki Türkiye’nin de ciddi tesiri bu-
lunmaktadır. 5 Eylül 1939’dan 27 Temmuz 1942 yılına kadar Türkiye’nin
Berlin Büyükelçisi olarak görev yapmış olan Hüsrev Gerede
21
, son derece
gizli bir şekilde Almanya’ya esir düşen Türk asıllı Rus esir askerleri hakkında
Nazi Almanyasının yöneticileri ile görüşmelerde bulunarak, onların kamp-
larda maruz kaldıkları baskıların kısmen hafifletilmesi için çaba sarf etmiş-
tir.
22
Hüsrev Gerede gibi II. Dünya Savaşı başlarında Türkiye’deki birçok ay-
dın ve emekli askerde ve hatta mevcut ordu mensupları içinde Alman taraftar-
lığı ağır basmaktadır. Bunun sebebi de açık olup, I. Dünya Savaşı’ndaki müt-
tefikliğin getirmiş olduğu duygusal yaklaşımdır.
23
Bunun sonucu olarak da II.
Dünya Savaşı başlarından itibaren çok güçlü Türkiye-Almanya ilişkileri ge-
lişmeye devam etmiştir. Ancak Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu duygusal yak-
laşımın dışında kalmaya gayret sarf etmekte ve görünüşte tarafsız Türkiye po-
litikası takibinde ısrar etmeye çalışmaktadır.
Nazi Almanyasının Türkiye ile Siyasi İlişkileri ve Lejyon Alayları:
Almanya, savaşın başından itibaren mutlak tarafsızlık politikasında ısrarlı
olacağını anlayınca, görünüşte Türkiye’yi sürekli olarak dost ülkeler katego-
risinde görüyormuş şeklinde davranış sergilemeye gayret sarf etmiştir. En
20
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 73.
21
“HüsrevGerede”,
https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCsrev_Gerede,
(01.10.2016’da erişildi). Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet tarihinin önemli isimlerinden olan
Türk askeri, siyasetçi ve diplomattır. İstiklal Savaşı sırasında iç isyanların bastırılmasında rol
oynamıştır. Savaştan sonra Büyükelçi ve milletvekili olarak görev yapmış, Budapeşte, Sofya,
Tahran, Tokyo, Berlin ve Rio de Janeiro Büyükelçiliklerinde bulunmuştur. 1934 yılında Rıza
Pehlevi‘nin Ankara’ya gelmesi ve Türk-İran dostluğunun güçlendirilmesinde tesirli olmuştur.
Tokyo Büyükelçiliği sırasında Ertuğrul Şehitliği’ndeki anıtı restore ettirmiştir.
22
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 76. Ayrıca bkz. Hüsrev Gerede, Sığınakta Kaleme
Alınan Belgesel: Harp İçinde Almanya, İstanbul, 1994.
23
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 87.