II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
115
Emir Erkilet, Nuri Killigil gibi emekli paşalar, 1917 Bolşevik Devrimi sonra-
sında olduğu gibi yine aynı şekilde Kafkas Müslüman dünyasının bağımsızlı-
ğını kazanabileceğini düşünmeye ve ümit etmeye başlamışlardır.
32
Almanya’nın bu alandaki asıl propagandası ve eylemi 18 Haziran 1941
tarihinde imzalanan Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması’ndan
sonra başlamıştır. Yaptığı tüm baskılara rağmen Türkiye’nin savaşa girmekten
kaçınması üzerine Alman hükümeti, Türkiye’deki aşırı sağcı akımları Sovyet-
ler Birliği’ne karşı propaganda malzemesi olarak kullanma yolunu seçmiştir.
Almanya bu doğrultuda bir yandan, Türk hükümetine Kırım ile Kafkaslardaki
Türk kökenli halkların sorununun çözümünde resmi işbirliği teklif ederek,
Türkiye’nin bu bölgelerde genişlemesini onaylayabileceği şeklinde bir siyaset
takip etmeye başlamıştır. Ankara Büyükelçisi Von Papen de gazete ve dergi-
lere paralı reklamlar vererek ülkesi lehine yayın yapılmasını sağlama çabası
içine girmiştir. Milliyetçi–Turancı çevreler zaten Almanya yanlısı yayın
yapma hususunda isteklidirler. Bu propaganda faaliyetlerinin de sonucu ola-
rak özellikle Kırım, Kafkasya ve Orta Asya’da yaşayan Türklerin kurtuluşu-
nun Almanya’nın zaferine bağlı olduğu şeklinde toplumda giderek güçlenen
bir inanç ve kanaat oluşmaya başlamıştır.
33
Aslında aynı durum Türk hükümet
çevreleri için de geçerlidir.
Türkiye, görünüşte tarafsız bir devlettir. Fakat Almanya’nın kazanması
halinde, Sovyetler Birliği’nin yıkılacak olmasının da Orta Asya Türklerinin
kurtuluşu manasına geldiğini çok iyi bilmektedir. Bu ümit, ilerleyen dönemde
Almanya’ya karşı bir sempatiye dönüşünce iki ülke arasında dışarıya sızdırıl-
mayan gizli planlar da yapılmaya başlanmıştır. Müttefiklerin fark etmemesine
büyük önem verilen gizli Türk-Alman ilişkilerinde esas hedef, Alman askeri
ilerlemesine fark ettirmeden destek olmaktır. Devlet içindeki Almanya yanlı-
larının başında gelen ve Milliyetçi-Türkçü görüşleri ile tanınan Şükrü Sara-
çoğlu’nun 1938-42 arasında Dışişleri Bakanı, 1942-46 arasında da Başbakan
olarak görev yapması da bu politikanın güçlenmesinde tesirli olmuştur.
34
Bu-
nun sonucunda da 1941-1943 yılları arasındaki dönem, Türkiye’de yoğun bir
32
Bu hususta geniş bilgi için bkz. Selma Yel, Yakup Şevki Paşa ve Askeri Faaliyetleri,
Ankara, 2002, s. 56-64.
33
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 95.
34
“Şükrü Saraçoğlu”, Milliyet, 28 Eylül 2016. “Türk siyaset ve devlet adamıdır. 1942-46
arasında Türkiye Başbakanı, 1938-42 arasında Türkiye Dışişleri Bakanı, 1948 ile 1950 arasında
da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olan Saracoğlu, bu görevler dışında 1924 ile 1938
116
SELMA YEL
Alman propagandasının yürütüldüğü ve Pan-Türkçülük faaliyetlerinin iki ülke
arasında önemli stratejik bir yöntem olarak benimsendiği bir devre olmuştur.
Ancak yine de Türkiye’nin görünüşteki tarafsızlık politikasına gölge düşür-
meden, Turancılık faaliyetlerinin diplomatik manevra olarak kullanılması için
çaba sarf edilmiştir. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü kendisini bu gelişmelerin dı-
şında tutmaya özen gösterirken, Şükrü Saraçoğlu gibi Başbakan Refik Say-
dam da daha çok Almanya tarafında olduğunu hissettirmekten çekinmemiş-
tir.
35
Büyükelçi Von Papen ve ekibi bu durumu fark ettiği için basın dışında,
özellikle antikomünist faaliyetleri ile bilinen dergi ve gazetelerde yazan ünlü
emekli paşalara özel bir ilgi göstermişlerdir. Emekli generaller üzerinden ku-
rulan ilişkiler ile önce ordu, sonra da siyaseti etkilemek isteyen Almanlar ken-
dilerine yakın gördükleri şahsiyetleri Almanya’ya davet ederek ordu gücü ko-
nusunda güçlerini göstermeyi amaçlamışlardır. Ali Fuat Erdem, Nuri Killigil
ve Hüsnü Emir Erkilet gibi emekli generallere ulaşan Büyükelçi Von Papen,
Türkiye’yi etkileme ve istihbarat çalışmaları alanında oldukça başarılı bir stra-
teji takip etmiştir.
36
Alman Dışişleri Bakanlığı, sadece Türkiye değil Sovyet muhalifi olan di-
ğer ülke aydın ve devlet adamlarından da destek almaya çalışmıştır. Sovyet
politikasını şekillendirmek amacı ile 1942 yılı ortalarında Berlin Adlon
Otel’de Bolşevik-Rus muhalifleri ile yaptıkları toplantıya Türkiye’nin yanı
sıra İsviçre, İtalya, Balkanlar, Fransa ve Sovyetler Birliği’nden Bolşevik mu-
halifi çok sayıda sürgün lideri davet etmişlerdir. Toplantıya katılan Müslüman
Türk temsilcisi liderlerin seçilmesi ve bir araya getirilmesinde Büyükelçi Von
arasında da değişik hükümetlerde Milli Eğitim, Maliye ve Adalet bakanlıkları yapmıştır. İsmet
İnönü ile beraber II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’yi savaşın dışında tutan politikalara yön
vermiştir. Ayrıca 1934 ile 1950 arasında Fenerbahçe Spor Kulübü başkanlığını yürütmüştür”.
35
Mithat Kadri Vural, “ ‘En Büyük Tehlike’ Broşürü ve Buna Bağlı Olarak Turancı Akım-
ların Kamuoyunda Tartışılması”,
ÇTTAD, VIII/18-19, (2009/Bahar-Güz), s. 41, 42.
36
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 95, 96; Mithat Atabay, İkinci Dünya Savaşı Önce-
sinde Türkiye’de Irkçılık ve Pan Türkçülük (Turancılık) Faaliyetleri, İstanbul, 2005, s. 44.
Türkiye’de görev yapan temsilcilikleri aracılığı ile A, B ve C şeklinde Türkiye’nin önemli şah-
siyetlerini üç ayrı kategoriye ayıran Almanların Türkiye’deki destekçileri ile ilgili olarak Dr.
Mithat Atabay, “Almanya’nın Pan Türkçülük konusundaki görüşlerini içeren gizli belgelerinde
Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, Ali Fuat Erden, Berlin Büyükelçisi Hüsrev Gerede, Nuri Kıllıgil,
Türkische Post gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Sabis, Prof. Dr. Ahmet Zeki Velidî
Togan, Şükrü Yenibahçe Oğuz, Afganistan Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal, Prof. Dr. Ah-
met Caferoğlu, Yunus Nadi ve Mürsel Bakü Paşa’nın isimleri geçmektedir”
demektedir.