II. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASYA’DA ALMAN LEJYON
ALAYLARININ TEŞKİLİ TÜRKİYE VE NAHÇIVANLI
ABDURRAHMAN FATALIBEYLİ
121
ziyaretten çok hoşnut kaldılar.”
46
Gerçekten de bu cephe gezisinden ve Alman
propagandalarından fazlasıyla etkilenmiş olan A. F. Erden, Alman ordularının
Hazar ve Kafkasya’ya ulaşmak kararında olduğuna inanmıştır. Ona göre; Al-
manların zaferi kesindir. Cumhurbaşkanı İnönü, Dışişleri Bakanı Saraçoğlu
ve Genelkurmay Başkanı Çakmak, General Ali Fuat Erden ile altı saat süren
bir toplantı yaparak bu izlenimleri tartışmışlardır. İnönü ve Çakmak, Erden’in
Almanların mutlak galip geleceği görüşüne katılmamışlar ve hatta F. Çakmak,
Temmuz’da doğudaki Alman birliklerinin daha fazla başarılı olamayacağı gö-
rüşünde ısrar etmiştir. Nitekim gelişmeler, Çakmak ve İnönü’yü doğrulamış-
tır.
47
Aynı günlerde Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Dr. Tevfik Rüştü Aras da
sık sık İngiliz Başbakanı Eden ile görüşmekte ve gelişmeleri Dışişleri Bakan-
lığı Müsteşarı Numan Menemencioğlu’na iletmektedir. Bu görüşmelerde Tür-
kiye-Almanya yakınlaşmasını fark etmiş olan Eden, “Kafkasya’yı işgal eder-
seniz bütün dünyadan soyutlanırsınız” şeklinde uyarılarda bulunmakta olup,
Atatürk döneminden itibaren Dışişleri Bakanlığında tecrübe kazanmış olan
Tevfik Rüştü Aras da bu görüşe iştirak etmektedir.
48
Bu gelişmeler sürerken, Türk asıllı savaş esirlerinden “Türk-İslam Lej-
yonu” adlı birlikler kurulması fikri Almanya tarafından ciddi olarak onay gör-
müştür. Bu hususla ilgili olarak Gerhard Mende
49
: “Sovyet savaş esirlerinden
millî birlikler kurulması yönünde istek Erkilet ve Erden Paşalar’ın Almanya
ziyaretinde bizzat Hitler’e iletilmiştir. Bu konudaki çalışmaların kayda değer
şekilde hızlanmasında misafir generallerin isteği olumlu etki yapmıştır. Ancak
bu teklif hızlı bir gelişme yönünde sonuç vermemiştir. Bunun nedeni ise Al-
manlar Kafkasya Halkları ve Türkistanlılardan ayrı ayrı alaylar kurma konu-
sundaki hazırlık çalışmalarının zaten var olmasıdır.”
50
demektedir. Von
46
Mumcu, 40’ların…, s. 41.
47
Mumcu, 40’ların…, s. 41.
48
Mumcu, 40’ların…, s. 42.
49
Yiğit Günay, “Nazilerden Fransa’ya Avrupa ve Müslümanlar”, http://ha-
ber.sol.org.tr/dunya/nazilerden-fransaya-avrupa-ve-muslumanlar-105980, (30.11.2016’da eri-
şildi). “22 Haziran 1941’de, Nazi savaş makinesi Sovyetler Birliği’ni işgal ettiği gün, von
Mende de Ostministerium’da, İşgal Edilen Doğu Toprakları Bakanlığı’nda çalışmaya başladı.
Orta Asya ve Kafkaslar’ın Müslüman halkları arasından işbirlikçiler devşirip, on binlerce Sov-
yet vatandaşını Nazi üniformaları içinde savaşa sokma planı, büyük oranda von Mende’nin ba-
şarısıdır”.
50
Erkilet Paşa’nın hatıraları ile Von Mende’nin yazdıkları birbirinden farklı bilgiler içer-
mektedir. Almanya ziyaretini
Şark Cephesinde Gördüklerim adlı kitabında anlatan Hüseyin
122
SELMA YEL
Mende de; Türkiye’den gelen generaller heyetinin
51
, Birinci Dünya Savaşı yıl-
larında da Berlin yakınlarında Wünsdorf’ta kurulan askeri birlik örneğinde ol-
duğu gibi “Türk-İslam Lejyonu” kurulmasını teklif ettiklerini söylemektedir.
Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüsrev Gerede ise “Orta Asya Bölgesi’nde
bağımsız bir Türkistan ve Moğolistan kurulmalıdır” düşüncesindedir.
52
Almanya’nın Sovyet Rusya’ya karşı üstünlük kazanmasını müteakiben
Alman istihbaratının da etkili çalışmalarının sonucunda genel olarak Türkis-
tan, Kırım ve Azerbaycan’da da Almanya’ya destek verilmesi fikri ciddi öl-
çüde ağırlık kazanmıştır. Teşkil edilecek lejyon alayları ile ülkelerinin Al-
manya vasıtasıyla bağımsızlığını kazanması için mücadele edilmesini düşüne-
neler hiç de küçümsenemeyecek sayılardadır.
Türk Asıllı Esirlerden Lejyon Alayları Kurulması ve Nahçıvanlı
Abdurrahman Fatalibeyli:
Alman Ordusu içerisinde lejyonların kurulmasında önemli tesiri olan Al-
bay Claus Schenk Graf von Stauffenberg
53
, Türk asıllılardan oluşan askeri bir-
liklere, ordu ve siyaset içerisindeki birçok Nazi yanlısı şahsiyetten ayrı olarak
uzun vadeli bir strateji olarak bakmaktadır. Ona göre; Sovyetler Birliği’nde
yaşayan Türkler gelecekte Sovyet yönetimine karşı başkaldırma cesaret ve
tecrübesini de kazanacaklar ve bağımsızlıklarını kazanmalarını müteakiben de
Sovyet Rus hâkimiyetinin yıkılması mümkün olabilecektir.
54
Bu sebeple Al-
manlar, Sovyet esirleri, etnik kökenlerine göre sınıflandırmaya başlamışlardır.
Öncelikle Rusları, Müslüman kökenlilerden ayıran Almanlar, daha sonra da
Ukraynalıları ayırmaya başlamışlardır. Önce din eksenli bir ayrıştırma yapıla-
rak Özbek, Tatar, Tacik, Kazak, Kalmuk ve Kırgızlar aynı kampa alınırken,
birkaç hafta sonra eğitimli olanları da ayırmaya başlamışlardır. Kızıl Ordu’da
Emir Erkilet, Hitler ile aralarında böyle bir konuşmanın geçtiğinden bahsetmemektedir. Erkilet,
a.g.e., s. 216-228; Von Mende, a.g.e., s. 25’den naklen; Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 140.
51
Erkilet, Özcan ve Kıllıgil’in Almanya’ya yaptığı ziyaretler ima edilmektedir.
52
Çelik, II. Dünya Savaşında…, s. 146.
53
Bavyera asıllı bir ailenin çocuğu olan Stauffenberg, Hitler’e karşı Alman Ordusu içe-
rinde oluşan muhalefet ile ilişkisi tespit edildiğinden 1944 yılında kurşuna dizilmiştir.
54
Milli Türkistan Komitesi mensupları Alman bürokrasisi ile uzun yıllardan bu yana sür-
dürdükleri dostluk ile tanınmaktadır. Özellikle Veli Kayyum’un komitede bir numaralı lider
konumuna gelmesinin ardından Almanya ile olan ilişki, dönemin hızlı gelişen olaylarının da
etkisi ile çok daha önemli hale gelecektir.