KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
D. AURA (PSİ - ALAN)
“Bildiğini düşündüğünden daha fazlasını biliyorsun ve şu an
bilmek istediğinden daha azını biliyorsun."
O s c a r W İL D E
Kadim toplumlarda, mistikler her bir insanı çevreleyen bir
I ı.ılenin, yani auranın (yun. hava) varlığından bahsetmekte
dirler. Aura tasvirlerde genellikle kutsal kişinin kutsallığını
vurgulamak üzere başını çevreleyen bir ışıklı hale olarak
U'timlenmiştir. Yahudilerin gizli öğretisi Kabala aurayı astral
bedenin bir parçası olarak materyal bedenin her bir noktasın
dan yayılan ve bazı şartlar altında görülme özelliği kazanan
«¿ok ince bir madde olarak ele alır.
John White, "Future Science" adlı kitabında bize 97 ayrı
isim altında aura olayına değinen 97 farklı kültürün listesini
sunar. 500 yıl önce Pisagor ve arkadaşları iyileştirici özelliği
olan bir ışıktan bahsederlerdi. 12. yy. başlarında Boirac ve
1
iebeault adlı araştırmacılar, başka insanlarla uzaktan iletişim
kurmayı sağlayan bir enerjinin varlığını keşfettiler. Orta çağ
daki insanlar, bu enerjiye "ILLLASTRE" adım veriyordu ve
oııun madde, güç ve yaşamsal güçten oluştuğuna inanıyor
lardı. Daha önce gizemli ve büyücülükle ilgiliymiş gibi
algılanan bu olay, şimdi bilim dünyasında yerini almaya
haşladı.
19. yüzyılın ortalarından sonra aura ile ilgili
ciddi bilimsel
incelemelere girişilmiş, ilk olarak Dr. Walter Kilner
( IK47-1920) görüntülemeyi başarmıştır. Kilner aurayı, insanın
İtim bedenini çevreleyen 20 cm kalınlığında değişken ren
klerde ve nabız misali ritmik olarak büyüyüp küçülebilen
hıılutumsu bir ışık yayılımı olarak tarif eder. Bu konuda emek
■.arf etmiş bilim adamları arasında Dr. Rohrbach, Prof. Dr.
Kogelsberger, Dr. Ferdinand Zauerbruh isimlerini sayabiliriz.
37
KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
büyük yankı uyandırdı. Yöntemin esası yüksek voltajlı, yük
sek frekanslı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla
canlı nesnelerden yayılan birtakım biyolojik ışınımları
fotoğrafik olarak saptamaya dayanıyordu. Semyon Kirlian
1939'da bir fotoğraf filmini tab ederken fotoğraf tepsisinin
üzerinde bulunan cisme elektrik yükü verildiğinde tepside bir
resmin oluştuğuna kazara şahit oldu. Aynı yıl eşi ile birlikte
geliştirdikleri bir aygıtla söz konusu ışınımların daha çok canlı
bedenlerden yayıldıklarını saptadılar ve çektikleri çeşitli
organların fotoğraflarında, bu organlardan salınan renkli ışı
maları görüntülü hale getirmeyi başardılar. Bedenden yayılan
ışınımın çeşitli renkler halinde fotoğrafı çekilebilen kısmına
"korona" (Latince'de "taç") adı verilmiştir. Bu teknikteki
temel yöntem, koronayı görünür hale getirebilmek için
yüksek
gerilimli elektrik alanının kullanılmasıdır.
Yüksek hızlı elektriksel işlemle çekilen fotoğraflar, can
lıların elektromanyetik alanlarını ve içlerindeki canlılığı açıkça
göstermektedir. Bu yöntemle görüntüsü çekilen bir kertenke
lenin enerji alanı ile yeni koparılmış bir yaprağın enerji alanı
birbirine yakın bir görüntü vermektedir. Yaprağın fotoğrafı
birkaç saat sonra çekildiğinde ise, tüm enerjisinde-aurasında
belirgin bir azalma görülmektedir. Aynı yöntemle görün
tüleme olanağı olsaydı, insan bedenindeki enerji azalması da
.ıynı şekilde görünecekti.
Kirlian fotoğrafçılığı yöntemi Kazakistan Devlet Üniver-
sitesi'nce 1968'de yayımlanan "Kirlian Etkisi'nin Biyolojik
Mahiyeti" adlı çalışmayla bilim dünyasına sunulmuştur. Bu
yılışmaların Batı'ya tanıtılması ya da bu konunun Batı'da
popüler hale gelmesi ise Sheila Ostrander ve Lynn Schroeder
isimli araştırmacı yazarların 1978 yılında yayımladıkları kita
pla gerçekleşmiştir.
Kirlian, keşfettiği metot ile çektiği fotoğrafların, yaşayan
her şeyin muhtevasında "yaşam gücü" bulunduğunun ya da
.uıranın varlığının fiziksel kanıtı olduğunu öne sürdü. Böylece,
39