AHISKA’DAN İZLER
Sevil
PİRİYEVA KARAMAN
∗
Özet
Tarihi adaletsizlikleri yaşayan halklardan biri de Ahıskalı Türklerdir. Ahıskanın Türk halkı 1944 yılında
toplu
mecburi göç ve sürgün hayatına mahkum edilmiştir. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat
Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’nda sunacağımız bildiride, Türk topluluklarından biri olan Ahıskalı
Türklerin Orta Asya ve Kazakistan’a sürgün öncesi ve sonrası haliyle Ahıska yurdunda bıraktıkları
Ahmediye Camii v
e Ahıska Kalesi konusundan bahsedilecektir. Cami ve Kalenin eski ve yeni hali,
mimarlık ve süsleme özellikleri, Türklerde kale ve camii mimarisindeki özellikler göz önüne alınarak
fotograf, çizimler desteği ile ele alınacak ve bunlar benzer örneklerle karşılaştırılacaktır. Eski Sovyetler
Birliği döneminde milletlerarası munasebetlerin geliştirilmesinde yaşanılan ciddi problemler neticesindeki
durum da dikkate alınacak ve sürgüne zorlanan halklardan biri Ahıskalı Türklerin ömür boyu yaşadığı
facialara bakmayarak 250
yıldan fazla kültürel mirasın korunup saklanmasından örnekler gösterilecektir.
Makalede özellikle inceleyeceğimiz durum Ahmediye Camii’nin zaman zaman fonksiyonu değişik
durumlarda kullanılmasıdır.
Anahtar Kelimeler:
Ahıskalı Türkler, Sürgün, Kültürel Miras, Ahmediye Camii, Ahıska kalesi.
Ahıska’nın kısa tarihi
Dede Korkut Hikâyelerinde “Ak-
Saka” biçiminde anılan Ahıska çok eski bir Türk
coğrafyasıdır. Ahıska Kars’ın kuzeyinde, Kür ırmağının solunda ve yukarı kesiminde
bulunmaktadır
1
.
Osmanlı Döneminde Çıldır Eyaletinin merkezi olan Ahıska şehri Türkiye sınırına
15 kilometre uzaklıktadır (Harita 1).
1828
Rus Türk savaşı döneminde Ahıska’nın Ruslara karşı savunulmasında, şehir halkı
büyük kahramanlıklar gösterdi ve cesaretle savaştılar. Büyük bir Rus mezalimi karşısında bir
camide toplanan 400’e kadar kişinin tamamı aynen Ardahan camisinde yandırıldığı gibi canlı canlı
yandırıldılar. Bu Ardahan’daki cami günümüzde “Yanık Cami” diye isimlendirilmektedir. Kaleye
sığınanları Hıristiyanlar tamamen öldürüp, camileri kiliseye dönüştürdüler. Rusların bu zulmünü
gören Ahıskalı Aşık Garib bunun üzerine şu beyitleri söyledi;
Minare yerine zenkler asıldı
Mescid mihrabına ayak basıldı
Toprağından bin-bereket kesildi
Kurudu sümbülün, denin Ahıska.
Bu kadarc
a öğüdümü alasın
Ben Garip söyledim iyce bilesin
Gönül göç eylemiş hoşca kalasın
Çok yedik nimetin Ahıska
2
.
Bugünkü Gürcistan sınırları içerisinde bulunan Ahıska bölgesi; Ahıska, Adıgün, Aspinza,
Ahılkelek ve Bogdanovkanın iç kısımlarını kapsamaktadır.
Buranın 120 köyünde yaşayan Türkler 1944 yılın 15 Kasımında Orta Asya ve Kazakistan’a
belirsiz sebeplerden Ruslar tarafından 2 saat içinde sürgün edilmiştir
3
.
Vatanlarında barındırılmayan Ahıskalı Türkler Sovyetler Birliğinin muhtalif arazilerine
∗
Yrd. Doç. Dr., e-mail: spiriyeva@hotmail.com.
1
M Fahrettin. K
ırzıoğlu, Kars Tarihi. C.I, İstanbul: Işık Matbaası, 1953, s. 608.
2
Elektronik Kaynak: www.ajanshaber.com/turkiyeden-gurcistana-uzanan-kultur.
3
A. Piriyev- S. Piriyeva,
Ata Yurdum Ahıska, Bakü: Mütercim Matbaası, 2001, s. 256.
sürgün ed
ilerek birbirlerinden habersiz halde yaşamak mecburiyetinde bırakılsalar da dilini,
dinini, kültürünü, maneviyatını kendi aralarında koruyabildiler ancak neyazık ki, malum
sebeplerden
vatandaki kültürel mirasını koruma fırsatı olmadı.
Sovyetler birliği döneminde milletler arası münasebetlerin geliştirilmesi ciddi problemdi.
Sürgün edilmiş halkların zaman zaman karşılaştığı facialar hafızalarından silinmiyor. Hatta
y
aşananların, halkların hayatına ve düşüncesine vurduğu sosyal-manevi darbelerin neticeleri
şimdilerde de kendini göstermektedir. Bunun halkın yaşantısına yansımasının bir yönü de halk
tarihi eserlerinden,
geçmişinden mahrum kalmasıdır. Böyle tarihi adaletsizliklerle dolu geçmişe
sahip
halklardan biri de Ahıskalı Türklerdir.
Malumdur ki,
sürgün edilmiş halkın medeniyetinin korunması onun toplum olarak
korunması ve teşkilatlanması ile yakın ilişkilidir. Bu konuda bir çok makaleler, eserler
yazılmıştır. Ahıskalı Türklerin medeniyetini araştıran Prof. Dr. Asif Hacılı “Garibim Bu
Vatanda”
isimli eserinde bu problemin araştırılmasına önemli yer vermiştir
4
. Eserin önemi
A
hıskalıların tarih boyu kendi milli varlıklarını ve özelliklerini koruması bu halkın folklorunun
örneklerinde de ayrıntılı gösteriyor. Onların Kazakistan’da, Kırgızistan’da ve Özbekistan’da
yerleştirilmesiyle ve 1956 yılından itibaren Azerbaycan’a göç etmeleri neticesinde ahalinin
sosyal-medeni, örf adetleri korunup saklanm
asıyla beraber gelişmiştir.
Ancak sürgün hayatı, Ahıskalı Türklerin tarihi kaderinde çokça ağır izler bırakmanın
yanısıra derin ve köklü medeniyete sahip halkın en ağır şartlarda bile kendi değerlerini,
medeniyetlerini unutmamayı sağlıyor, sağlamlaştırıyor ve sosyal hayata daha bir bağlanma hissi
artırıyor. Ahıskalı Türklerin kendi medeniyetlerini, sosyal hayat tarzlarını korumak için izlediği
yollar, çevrelerindeki kültürlerin yaşam tarzından olumsuz etkilenmedi, aksine daha güçlü daha
iyi koruyabildiler. Fakat ahalinin
toplu sürgün sonrası Ahıska’da bulunan tarihi mirasların
çoğunluğu zaman zaman dağılıp yok oldu (Foto. 1).
Buranın köklü halkı olan Türklere ait en büyük hatta bazıları değiştirilse bile günümüze
kadar gelen
maddi miraslar Ahıska Kalesi ve Ahmediye Camii ve diger bir kaç camiler ve mezar
taşlarıdır. XXI yy. müze olarak kullanılsa bile Ahıska kalesi ve Ahmediye Caminin mimari yapısı,
tarihi o bölgelerin
Türklere ait olduğunu bilmek için yeterlidir.
Ahıska Kale içi ve çevresindeki camiler: Kale, yalçın bir tepe üzerinde taştan yapılmış
ferahlık veren bir yapıya sahiptir. Kale’ye iki tarafında yapılan büyük kapılardan girmek
mümkündür. Kapıların biri doğuya ötekisi batıya açılıyor (Foto. 2). Kale içinde bin yüze kadar
bağsız ve bahçesiz, toprak damlı evler bulunmaktadır.
Ahıska’nın yukarı kale kısmında Birinci Sultan Selim Camii: Eski yöntemlerle topraktan
örtülüdür. Görünüme göre bu arazilerde
kurşunlu imaret olmadığı bilinmektedir. Buradaki
Künbetoğlu Camii: Toprak örtülü minaresiz bir camidir. Aşağı kalede Halil Ağa Camii: Kalabalık
cemaate sahip, ferah ve içaçıcı camidir. Eski dönemlerde vilayet halkı ehlisünnet ve mümin kişiler
oldukları için, her camide beş vakit namazdan başka Kuranı Kerim ve öteki ilimler de okunmuş. Bu
camilerde ilim almak isteyen talebe
lerin sayı her zaman artmıştı. Fakat buralarda hususi medrese,
hadis okulu ve darü’l-
kurrası olmadığı bilinmektedir. Deli Mehmet Han, Ekmekçi İsa Ağaoğlu
Ahıskanın meşhur hanlarındandır. Bostanları çok, hayırları ve bereketleri boldur.
Tarih boyunca Ahıskalı birçok İslam âlimi yaşamları, öğretileri ve eserleriyle halka doğru
yolu göstermiştir. Din alimlerinden Ahmet Efendi, İsmail Nebil Efendi, Muhammed Şerif Efendi,
Ali Haydar Efendi bu âlimlerin başında gelmektedir. Ancak Osmanlı devleti döneminde Ahıskalı
Numan Efendi’nin oğlu Mehmet Esad Efendi iki defa buradaki camilerde Şeyhülislamlık yapmıştır.
Ahmediye Camii’nin Kaderi
Araştırmamıza esas konu olan Ahmediye Cami IX. yüzyılda kuruldu ve 1749-50 yıllarında
inşası tamamlandığı bilinmektedir (Foto. 3). Bu Ahmediye Külliyesi’nin küçük bir örneğini
4
Asif Hacılı, Garibim Bu Vatanda, Bakü: Gençlik Matbaası, 1992.
Ahıskalı ustalar, Atabekli Küçük İshak Paşanın Sancak Beyi olduğu Doğubayazıt Kalesin’de de
1785’te yaptılar (Foto. 4).
Bu camiler Türk mimarlığının şaheserleri Ahıskaya gelenleri büyüleyecek kadar güzel bir
mimari eserdir.
Ahıskanın merkezinde bulunan Ahmediye Camii, medrese, külliye, çeşme (Foto. 5)
ve sebilleriyle bir sanat eseridir.
Erzurum ulemasından İspirli Divan Şairi ve İbrahim Hakkı Hazretlerinin Farsça Hocası
Hazık Efendi (1690-1763), tertip ettiği Divanında Ahıska’daki cami, medrese ve iki çeşme üzerine
manzumeler yazmıştır.
1828’de Ahıska’nın Rusların eline geçmesi ile Ahmediye Cami’nin kaderi hepten değişti.
Ruslar Kalenin içinde bulunan caminin üst kısmını bozup tenekeyle kapladı ve caminin minaresini
kesip çan kulesine çevirdiler (Foto. 6).
Onlar bu arazilerde bulunan
Sinagog hariç tüm tarihi inşaları yerle bir ettiler. Bu dönemde
Kale en çok tahribatlar
ı gördü. Rus komutanı Paskeyeviç Kalede bulunan değerli eserleri kendi
memleketi Poltava’ya götürdü.
Götüremediklerini de yakıp külünü savurdu. Memleketi Poltava’ya
götürdüğü eserler Sovyet döneminde Sankt Petersburg kütüphanesine devredildi.
Ahıska Rusya’nın eline geçmesi sonrasında şehirde yaşayan Müslümanlarla birlikte
Katolik Hıristiyan halkı da, Rus Ortodoks baskısı nedeniyle göç etmek zorunda kalmıştır. Buradan
göç eden
Katoliklerin 1861’de İstanbul’da bir kilise inşa etmelerine izin verilmiştir. 1853–1856
Rus Türk
savaşında Ahıskalı Türkler Osmanlı ordusuna yardımcı oldular ve savaş sonrasında Rus
mezaliminden
canını kurtarmak için kaçabilen bazıları Kars’a, Erzurum’a yerleştiler. Ahıska ve
Ahılkelek 1918’de merkezi Kars’ta olan Milli Şura Teşkilatı’na bağlanmıştır. Milliyetçi Gürcistan
hükümeti 1918 Trabzon a
nlaşması ile bu iki sancağın bağımsızlığını kabul etti ise de 13 Nisan
1919’da İngilizler tarafından Kars Milli Şura’sının dağıtılması sonrasında burası tekrar Gürcistan’a
geçmiştir. 16 Mart 1921’de yapılan Moskova Antlaşması ile Ahıska, Gürcistan Sosyalist
Cumhuriyetler Bi
rliğine bırakılmış ve Tiflis’e bağlanmıştır. Bazı kaynaklar 19. yüzyılın sonlarında
Ahıska nüfusunun 50.000 fazla olduğunu yazmakta ve şehir ahalisinin Türk, Laz ve Gürcü’lerden
oluştuğunu belirtmektedir.
Ahıska’da dağıtılıp yok edilme durumuna gelen Türklere ait bir çok eserlerden biri de
Ahırkelek ilçesinde bulunan Osmanlı Camii’dir (Foto. 7).
Fakat iyi bir durum da Ahmediye Camii’
nin arka kısmında bulunan bir cami dağıtılmadan
olduğu kalmasıdır. Buradaki medresede şimdi eğitim verilmese bile turist olarak gelen ziyaretçilere
açıktır. Çatısı tenekeyle kaplı olan Ahmediye Camii, Sankt Petersburktan getirilen resimlere ve
çizelgelere dayanarak Gürcistan devleti tarafından yeniden onarıldı. 2012 tarihinde tamamlaanan
onarım sırasında Camii’nin çatısı altın yalıtılmış demirle örtüldü (Foto. 8). Fakat cami duvarının
üst kısmında Rus Türk savaşı döneminde Ruslar tarafından atılan mermilerin izleri olduğu gibi
kalmış.
Bugün müze vasfını koruyan caminin içindeki İslami süslemeler, motifler, kitabeler ve
yaz
ılar tamamen yok edilmiş (Foto. 9) ve burada bulunan Osmanlı dönemine ait Türk mezar
taşlarının yanına kaynağı belli olmayan diger dinlere ait mezar taşları son dönemde koyulmuş.
Ne
yazık ki, külliye bir mezbelelik haline gelmiş, ot ve saman deposu olarak
kullanılmıştır. Ayrıca Evliya Çelebinin 17. yüzyılda bahsettiği camilerden iz kalmamıştır.
Stalin döneminde sürgün edilen Ahıskalı Türklerin Ahıska’ya dönme konusu başladığında
Ahıskalı Türkler için büyük öneme sahip olan harabe halindeki Ahıska Kalesi’nin külliyesi,
Gürcistan C
umhuriyeti tarafından müzeye dönüştürüldü. Bu durum tarihi eserin sahteleştirildiğini
göstermektedir. A
ynı zamanda müze olarak restore edilmesi ahıskalıların kültürel mirasının yok
edilmesi anlamına geliyor.
Ahıska Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Roin Kavrelishvili, Güney
Gürcistan’ın Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra kalenin ve camiinin inşa edildiğini belirterek,
İkinci Dünya Savaşı'nda bu yapıların tahrip görüp ve yıkıldığını dile getirdi. Ve yapıların bugün
Gürcist
an Hükümeti tarafından yaklaşık 70 milyon dolara müze olarak restore edildiğinden de bol
bol dile getirdi.
Müze haline d
önüştürülmüş olan bu yerleri, din ayrımcılığı olmadan herkes ziyaret
edebilmektedir. Konuyla ilgili dönemin Ardahan valisi, k
alenin açılış ziyaretinde bulunduktan
sonra
, gerekli müracaatların yapılması halinde Ahmediye Camii’nin yeniden cami olarak faaliyete
geçmesi için gerekenin yapılabileceğini kendi konuşmalarında anlattı. Ve Gürcistan ile ilişkilerin
problemsiz bir şekilde devam ettiğinden de bahis etti.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Gürcistan gezisinde Ahıska şehrini gezerken, şehir ve halkı
üzerinde bu bilgileri verir:
“Künbetoğlu Camii: eski mimariye sahip çim örtülü minaresi olamayan bir camidir. Aşağı
kaledeki Halil Ağa Camii: Bu caminin de mimarisi çok eskiye dayanmaktadır ve kalabalık cemaatı
ala bilecek, ferah ve içaçıcı camidir. Bu toprakların halkı ehlisünnet ve mümin kişiler oldukları
için, beş vakit namazın dışında tüm camilerde Kuranı Kerim ve diğer süreleri okur. Hususi
medresesi, hadis okulu ve darü’l-
kurrası yoktur. Fakat dini eğitim almak isteyen öğrencileri çok
olmuş. Kale dışındaki varoşu da çok mamurdur. Deli Mehmet Han, Ekmekçi İsa Ağaoğlu hanı
meşhur hanlardandır. Bostanları çok, hayırları ve bereketleri boldur….” Ayrıca dönemin valisi
Sefer Paşa ile de görüşen Evliya Çelebi, Sefer Paşa’yı ve kâhyası Derviş Ağa’yı, mert, hünerli,
dilaveri olarak tanıtmaktadır
5
.
Ahıskaya hâkim bir tepedeki Ahıska Kalesi adıyla tanınan kale içindeki Ahmediye Camii,
uğradığı birçok tahribata rağmen yüz yıllardır ayaktadır. Ne var ki kültürel mirasın korunması
kapsamında yenilenecek ve böylelikle daha da sağlam hale getirilecek.
İspirli Divan şairi ve İbrahim Hakkı’nın Fars dili hocası Hâzık Efendi’ye ilham verip şiirler
yazdıran Gürcistan’daki Türklere ait Ahmediye Camii ve Medrese restore edildi. İçinde pek çok
dini yapı olması nedeniyle hoşgörü parkı olarak düzenlenen Ahıska Kalesi’ndeki Ahmediye Camii
ve Medresesi’
nin restorasyonu Gürcü hükümetince Türkiyeli uzmanların gözetiminde yapıldı.
Türkiye ve Gürcistan'ın tarihi cami ve kiliselerin yeniden inşa edilmesi ve ortak kültürel öğelerin
yaşatılması için yaptıkları işbirliği bu caminin restorasyonu ile başladı.
Kültürel mirasın korunması çalışmalarını yakından takip eden Kültür ve Turizm Bakanı
Ömer Çelik, Gürcistan’
daki kültürel mirasın restorasyonuna da önem verdi. Gürcistan’la devam
eden işbirliği anlaşması kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanları da Ahmediye
Camii’
nde birçok kez inceleme yaptı. İncelemelerin ardından restorasyon çalışmalarında gelinen
son durum rapor halinde Bakan Çelik’e sunuldu. Raporda, Ahmediye’
nin başarılı bir restorasyon
süreci geçirdiği belirtildi
6
.
Ahıska Türkleri’nin şaheseri olan Ahmediye Camii, neyazık ki günümüzde Gürcistan
hükümeti
tarafından müzee dönüştürülüp, ait olduğu halkın ismi geçmeden dünyaya
tanıtılmaktadır. Orta Asya ve Kazakistan’da sürgünlük hayatını yaşayan Ahıska Türkleri’nin
Ahıska’ya dönmeleri başlayınca harabe halindeki tarihi cami müze olarak kullanılmaya başlaması
da türkleri dininden, vatanından kimliğinden uzaklaştırmanın bir yöntemidir (Foto. 11). Bu
durumda Ahıska’nın Müslüman halkını Hıristiyanlaştırma yönelik olduğu ortaya çıkıyor tıpkı
gurbette vatansız yaşayan Ahıskalıların vatana geri dönme konusu gündeme geldiğinde onları
“G
ürcü kökenli” olduklarını itiraf ederlerse Gürcistan’ın istenilen bölgesine gelip yerleşe bilirler”
demesini bir daha ispat ediyor. Oysaki
Ahıskalı Türkler vatanına yerleşip burada tarihi kültürel
eserlerine sahip çıkarsa, yeni eserler yaratırsa Gürcistan devleti kültürel, ekonomik, medeni açıdan
gelişmesi için de büyük katkı sağlayabilirdi.
5
Elektronik kaynak: gdd.org.tr/yazinindevami.asp?id=29
6
Elektronik kaynak: www.ajanshaber.com/turkiyeden-gurcistana-uzanan-kultur.
KAYNAKÇA
Bostan,
İdris, “Ahıska”, DİA, İstanbul, 1988, Cilt 1, s. 526.
Hacılı, Asif, Garibim Bu Vatanda, Bakü, 1992.
Kırzıoğlu, M. Fahrettin, Kars Tarihi, C. I, İstanbul: Işık Matbaası, 1953.
Kırzıoğlu, M. Fahrettin, “Ne Mesket Ne de Misket Ahıska Türkleridir”, Azerbaycan Dergisi,
S. 268, 1989, s. 17-23.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1995, Cilt 2-3, s. 105.
Piriyev Allahverdi - Piriyeva Sevil, Ata Yurdum
Ahıska, Bakü, 2001.
Piriyeva Sevil - Piriyev Allahverdi, Türk
Dünyası ve Ata Yurdum Ahıska, Bakü, 2003.
http://www.ahiskalilar.org/portal/modules.php?name=News&file=article&sid=294
http://www.ajanshaber.com/turkiyeden-gurcistana-uzanan-kultur.
http://gdd.org.tr/yazinindevami.asp?id=29
ŞEKİL VE FOTOĞRAFLAR
Harita 1:
Ahıska haritası (www.ahiskalilar.org)
Foto. 1:
Ahıska Camisi.
Foto. 2:
Ahıska Kalesi.
Foto. 3: Ahmediye Camisi.
Foto. 4:
Doğubeyazıt Camisi.
Foto. 5:
Ahıska kale içi külliyedeki çeşme.
Foto. 6: Ahmediye Camisi.
Foto. 7:
Ahırkelek Camisi.
Foto. 8: Ahmediye Camisi.
Foto. 9: Ahmediye Camisi.
Foto. 10:
Muhtemelen Ahmediye Camisi’nin haziresinden alınan mezar taşlarından biri.
Foto. 11:
Ahıska Kalesi.
Dostları ilə paylaş: |