PiRİyeva karaman ∗ Özet



Yüklə 0,8 Mb.
Pdf görüntüsü
tarix16.08.2018
ölçüsü0,8 Mb.
#63602


AHISKA’DAN İZLER 

Sevil 

PİRİYEVA KARAMAN



  



Özet 

Tarihi adaletsizlikleri yaşayan halklardan biri de Ahıskalı Türklerdir. Ahıskanın Türk halkı 1944 yılında 

toplu 

mecburi  göç  ve  sürgün  hayatına  mahkum  edilmiştir.  Ortaçağ  ve  Türk  Dönemi  Kazıları  ve  Sanat 

Tarihi  Araştırmaları  Sempozyumu’nda  sunacağımız  bildiride,  Türk  topluluklarından  biri  olan  Ahıskalı 

Türklerin  Orta  Asya  ve  Kazakistan’a  sürgün  öncesi  ve  sonrası  haliyle  Ahıska  yurdunda  bıraktıkları 

Ahmediye Camii v

e  Ahıska  Kalesi  konusundan  bahsedilecektir.  Cami  ve  Kalenin eski ve yeni hali

mimarlık  ve  süsleme  özellikleri,  Türklerde  kale  ve  camii  mimarisindeki  özellikler  göz  önüne  alınarak 

fotograf, çizimler desteği ile ele alınacak ve bunlar benzer örneklerle karşılaştırılacaktır. Eski Sovyetler 

Birliği döneminde milletlerarası munasebetlerin geliştirilmesinde yaşanılan ciddi problemler neticesindeki 

durum  da  dikkate  alınacak  ve  sürgüne  zorlanan  halklardan  biri  Ahıskalı  Türklerin  ömür  boyu  yaşadığı 

facialara bakmayarak 250 

yıldan fazla kültürel mirasın korunup saklanmasından örnekler gösterilecektir. 

Makalede  özellikle  inceleyeceğimiz  durum  Ahmediye  Camii’nin zaman zaman fonksiyonu  değişik 

durumlarda kullanılmasıdır.  

Anahtar Kelimeler: 

Ahıskalı Türkler, Sürgün, Kültürel Miras, Ahmediye Camii, Ahıska kalesi. 

 

Ahıska’nın kısa tarihi 

Dede Korkut Hikâyelerinde “Ak-

Saka”  biçiminde  anılan  Ahıska  çok  eski  bir  Türk 

coğrafyasıdır.  Ahıska  Kars’ın  kuzeyinde,  Kür  ırmağının  solunda  ve  yukarı  kesiminde 

bulunmaktadır

1



Osmanlı Döneminde Çıldır Eyaletinin merkezi olan Ahıska şehri Türkiye sınırına 

15 kilometre uzaklıktadır (Harita 1).  

1828 

Rus  Türk  savaşı  döneminde  Ahıska’nın  Ruslara  karşı  savunulmasında,  şehir  halkı 



büyük  kahramanlıklar  gösterdi  ve  cesaretle  savaştılar.  Büyük  bir  Rus  mezalimi  karşısında  bir 

camide toplanan 400’e kadar kişinin tamamı aynen Ardahan camisinde yandırıldığı gibi canlı canlı 

yandırıldılar. Bu Ardahan’daki cami günümüzde “Yanık Cami” diye isimlendirilmektedir. Kaleye 

sığınanları  Hıristiyanlar tamamen  öldürüp,  camileri kiliseye  dönüştürdüler.  Rusların  bu  zulmünü 

gören Ahıskalı Aşık Garib bunun üzerine şu beyitleri söyledi

Minare yerine zenkler asıldı 

Mescid mihrabına ayak basıldı 

Toprağından bin-bereket kesildi 

Kurudu sümbülün, denin Ahıska. 

 

Bu kadarc

a öğüdümü alasın 

Ben Garip söyledim iyce bilesin 

Gönül göç eylemiş hoşca kalasın 

Çok yedik nimetin Ahıska

2

Bugünkü Gürcistan sınırları içerisinde bulunan Ahıska bölgesi; Ahıska, Adıgün, Aspinza, 



Ahılkelek ve Bogdanovkanın iç kısımlarını kapsamaktadır.  

Buranın 120 köyünde yaşayan Türkler 1944 yılın 15 Kasımında Orta Asya ve Kazakistan’a 

belirsiz sebeplerden Ruslar tarafından 2 saat içinde sürgün edilmiştir

3



Vatanlarında  barındırılmayan  Ahıskalı Türkler  Sovyetler  Birliğinin  muhtalif arazilerine 

 Yrd. Doç. Dr., e-mail: spiriyeva@hotmail.com.



 

1

 M Fahrettin. K



ırzıoğlu, Kars Tarihi. C.I, İstanbul: Işık Matbaası, 1953, s. 608.  

2

 Elektronik Kaynak: www.ajanshaber.com/turkiyeden-gurcistana-uzanan-kultur.



 

3

 A. Piriyev- S. Piriyeva, 



Ata Yurdum Ahıska, Bakü: Mütercim Matbaası, 2001, s. 256. 

                     




sürgün ed

ilerek  birbirlerinden  habersiz  halde  yaşamak  mecburiyetinde  bırakılsalar  da  dilini, 

dinini,  kültürünü,  maneviyatını  kendi  aralarında  koruyabildiler  ancak  neyazık  ki,  malum 

sebeplerden 

vatandaki kültürel mirasını koruma fırsatı olmadı.  

Sovyetler birliği döneminde milletler arası münasebetlerin geliştirilmesi ciddi problemdi. 

Sürgün  edilmiş  halkların  zaman zaman karşılaştığı  facialar  hafızalarından  silinmiyor.  Hatta 

y

aşananların,  halkların  hayatına  ve  düşüncesine  vurduğu  sosyal-manevi darbelerin neticeleri 



şimdilerde de kendini göstermektedir. Bunun halkın yaşantısına yansımasının bir yönü de halk 

tarihi eserlerinden, 

geçmişinden mahrum kalmasıdır. Böyle tarihi adaletsizliklerle dolu geçmişe 

sahip 


halklardan biri de Ahıskalı Türklerdir.  

Malumdur ki, 

sürgün  edilmiş  halkın  medeniyetinin  korunması  onun  toplum  olarak 

korunması  ve  teşkilatlanması  ile  yakın  ilişkilidir.  Bu konuda bir  çok makaleler, eserler 

yazılmıştır.  Ahıskalı  Türklerin  medeniyetini  araştıran  Prof.  Dr.  Asif  Hacılı  “Garibim  Bu 

Vatanda” 

isimli  eserinde  bu  problemin  araştırılmasına  önemli  yer  vermiştir

4

.  Eserin önemi 



A

hıskalıların tarih boyu kendi milli varlıklarını ve özelliklerini koruması bu halkın folklorunun 

örneklerinde  de  ayrıntılı  gösteriyor.  Onların  Kazakistan’da,  Kırgızistan’da  ve  Özbekistan’da 

yerleştirilmesiyle  ve  1956  yılından  itibaren  Azerbaycan’a  göç  etmeleri  neticesinde  ahalinin 

sosyal-medeni, örf adetleri korunup saklanm

asıyla beraber gelişmiştir. 

Ancak  sürgün  hayatı,  Ahıskalı  Türklerin  tarihi  kaderinde  çokça  ağır  izler  bırakmanın 

yanısıra  derin  ve  köklü  medeniyete  sahip  halkın  en  ağır  şartlarda  bile  kendi  değerlerini, 

medeniyetlerini unutmamayı sağlıyor, sağlamlaştırıyor ve sosyal hayata daha bir bağlanma hissi 

artırıyor. Ahıskalı Türklerin kendi medeniyetlerini, sosyal hayat tarzlarını korumak için izlediği 

yollar, çevrelerindeki kültürlerin yaşam tarzından olumsuz etkilenmedi, aksine daha güçlü daha 

iyi koruyabildiler. Fakat  ahalinin 

toplu  sürgün  sonrası  Ahıska’da bulunan tarihi  mirasların 

çoğunluğu zaman zaman dağılıp yok oldu (Foto. 1).  

Buranın köklü halkı olan Türklere ait en büyük hatta bazıları değiştirilse bile günümüze 

kadar gelen 

maddi miraslar Ahıska Kalesi ve Ahmediye Camii ve diger bir kaç camiler ve mezar 

taşlarıdır. XXI yy. müze olarak kullanılsa bile Ahıska kalesi ve Ahmediye Caminin mimari yapısı, 

tarihi o bölgelerin 

Türklere ait olduğunu bilmek için yeterlidir. 



Ahıska Kale içi ve çevresindeki camiler: Kale, yalçın bir tepe üzerinde taştan yapılmış 

ferahlık  veren  bir  yapıya  sahiptir.  Kale’ye  iki  tarafında  yapılan  büyük  kapılardan girmek 

mümkündür.  Kapıların  biri  doğuya  ötekisi  batıya  açılıyor  (Foto. 2).  Kale içinde bin yüze  kadar 

bağsız ve bahçesiz, toprak damlı evler bulunmaktadır.  

Ahıska’nın yukarı kale kısmında Birinci Sultan Selim Camii: Eski yöntemlerle topraktan 

örtülüdür. Görünüme göre bu arazilerde 

kurşunlu  imaret  olmadığı  bilinmektedir.  Buradaki 

Künbetoğlu Camii: Toprak örtülü minaresiz bir camidir. Aşağı kalede Halil Ağa Camii: Kalabalık 

cemaate sahip, ferah ve içaçıcı camidir. Eski dönemlerde vilayet halkı ehlisünnet ve mümin kişiler 

oldukları için, her camide beş vakit namazdan başka Kuranı Kerim ve öteki ilimler de okunmuş. Bu 

camilerde ilim almak isteyen talebe

lerin sayı her zaman artmıştı. Fakat buralarda hususi medrese, 

hadis okulu ve darü’l-

kurrası  olmadığı  bilinmektedir.  Deli  Mehmet  Han,  Ekmekçi  İsa  Ağaoğlu 

Ahıskanın meşhur hanlarındandır. Bostanları çok, hayırları ve bereketleri boldur.  

Tarih boyunca Ahıskalı birçok İslam âlimi yaşamları, öğretileri ve eserleriyle halka doğru 

yolu göstermiştir. Din alimlerinden Ahmet Efendi, İsmail Nebil Efendi, Muhammed Şerif Efendi, 

Ali Haydar Efendi bu âlimlerin başında gelmektedir. Ancak Osmanlı devleti döneminde Ahıskalı 

Numan Efendi’nin oğlu Mehmet Esad Efendi iki defa buradaki camilerde Şeyhülislamlık yapmıştır. 

Ahmediye Camii’nin Kaderi  

Araştırmamıza esas konu olan Ahmediye Cami IX. yüzyılda kuruldu ve 1749-50 yıllarında 

inşası  tamamlandığı  bilinmektedir  (Foto. 3). Bu Ahmediye Külliyesi’nin  küçük  bir  örneğini 

4

 



Asif Hacılı, Garibim Bu Vatanda, Bakü: Gençlik Matbaası, 1992. 

 

                     




Ahıskalı ustalar,  Atabekli Küçük  İshak  Paşanın  Sancak  Beyi  olduğu  Doğubayazıt  Kalesin’de de 

1785’te yaptılar (Foto. 4). 

 

Bu camiler Türk mimarlığının şaheserleri Ahıskaya gelenleri büyüleyecek kadar güzel bir 



mimari eserdir.

 

Ahıskanın merkezinde bulunan Ahmediye Camii, medrese, külliye, çeşme (Foto. 5) 



ve sebilleriyle bir sanat eseridir. 

 

Erzurum  ulemasından  İspirli  Divan  Şairi  ve  İbrahim  Hakkı  Hazretlerinin  Farsça  Hocası 



Hazık Efendi (1690-1763), tertip ettiği Divanında Ahıska’daki cami, medrese ve iki çeşme üzerine 

manzumeler yazmıştır. 

1828’de Ahıska’nın Rusların eline geçmesi ile Ahmediye Cami’nin kaderi hepten değişti. 

Ruslar Kalenin içinde bulunan caminin üst kısmını bozup tenekeyle kapladı ve caminin minaresini 

kesip çan kulesine çevirdiler (Foto. 6).  

Onlar bu arazilerde bulunan 

Sinagog hariç tüm tarihi inşaları yerle bir ettiler. Bu dönemde 

Kale  en çok tahribatlar

ı  gördü.  Rus  komutanı  Paskeyeviç  Kalede  bulunan  değerli  eserleri  kendi 

memleketi Poltava’ya götürdü. 

Götüremediklerini de yakıp külünü savurdu. Memleketi Poltava’ya 

götürdüğü eserler Sovyet döneminde Sankt Petersburg kütüphanesine devredildi.  

Ahıska  Rusya’nın  eline  geçmesi  sonrasında  şehirde  yaşayan  Müslümanlarla  birlikte 

Katolik Hıristiyan halkı da, Rus Ortodoks baskısı nedeniyle göç etmek zorunda kalmıştır. Buradan 

göç  eden 

Katoliklerin  1861’de  İstanbul’da  bir  kilise  inşa  etmelerine  izin  verilmiştir.  1853–1856 

Rus Türk 

savaşında Ahıskalı Türkler Osmanlı ordusuna yardımcı oldular ve savaş sonrasında Rus 

mezaliminden 

canını  kurtarmak  için  kaçabilen  bazıları  Kars’a,  Erzurum’a  yerleştiler.  Ahıska  ve 

Ahılkelek 1918’de merkezi Kars’ta olan Milli Şura Teşkilatı’na bağlanmıştır. Milliyetçi Gürcistan 

hükümeti 1918 Trabzon a

nlaşması  ile  bu  iki  sancağın  bağımsızlığını  kabul  etti  ise  de  13 Nisan 

1919’da İngilizler tarafından Kars Milli Şura’sının dağıtılması sonrasında burası tekrar Gürcistan’a 

geçmiştir.  16  Mart  1921’de  yapılan  Moskova  Antlaşması  ile  Ahıska,  Gürcistan Sosyalist 

Cumhuriyetler Bi

rliğine bırakılmış ve Tiflis’e bağlanmıştır. Bazı kaynaklar 19. yüzyılın sonlarında 

Ahıska nüfusunun 50.000 fazla olduğunu yazmakta ve şehir ahalisinin Türk, Laz ve Gürcü’lerden 

oluştuğunu belirtmektedir. 

Ahıska’da  dağıtılıp  yok  edilme  durumuna  gelen  Türklere ait bir çok  eserlerden  biri de 

Ahırkelek ilçesinde bulunan Osmanlı Camii’dir (Foto. 7). 

Fakat iyi bir durum da Ahmediye Camii’

nin arka kısmında bulunan bir cami dağıtılmadan 

olduğu kalmasıdır. Buradaki medresede şimdi eğitim verilmese bile turist olarak gelen ziyaretçilere 

açıktır.  Çatısı  tenekeyle  kaplı  olan  Ahmediye  Camii,  Sankt Petersburktan getirilen resimlere ve 

çizelgelere dayanarak Gürcistan devleti tarafından yeniden onarıldı. 2012 tarihinde tamamlaanan 

onarım sırasında Camii’nin çatısı altın yalıtılmış demirle örtüldü (Foto. 8). Fakat cami duvarının 

üst  kısmında  Rus  Türk  savaşı  döneminde  Ruslar  tarafından  atılan  mermilerin  izleri  olduğu  gibi 

kalmış. 

Bugün  müze  vasfını  koruyan  caminin  içindeki  İslami  süslemeler,  motifler,  kitabeler  ve 

yaz

ılar  tamamen  yok  edilmiş  (Foto. 9)  ve  burada  bulunan  Osmanlı  dönemine  ait  Türk  mezar 



taşlarının yanına kaynağı belli olmayan diger dinlere ait mezar taşları son dönemde koyulmuş.  

Ne 


yazık  ki,  külliye  bir  mezbelelik  haline  gelmiş,  ot  ve  saman  deposu  olarak 

kullanılmıştır.  Ayrıca Evliya Çelebinin 17. yüzyılda bahsettiği camilerden iz kalmamıştır. 

Stalin döneminde sürgün edilen Ahıskalı Türklerin Ahıska’ya dönme konusu başladığında 

Ahıskalı  Türkler  için  büyük  öneme  sahip  olan  harabe halindeki Ahıska  Kalesi’nin külliyesi, 

Gürcistan C

umhuriyeti tarafından müzeye dönüştürüldü. Bu durum tarihi eserin sahteleştirildiğini 

göstermektedir.  A

ynı  zamanda  müze olarak restore  edilmesi  ahıskalıların  kültürel  mirasının  yok 

edilmesi anlamına geliyor. 

Ahıska  Devlet  Üniversitesi  Öğretim  Üyesi  Prof.  Dr.  Roin  Kavrelishvili,  Güney 

Gürcistan’ın Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra kalenin ve camiinin inşa edildiğini belirterek, 

İkinci Dünya Savaşı'nda bu yapıların tahrip görüp ve yıkıldığını dile getirdi. Ve yapıların bugün 




Gürcist

an Hükümeti tarafından yaklaşık 70 milyon dolara müze olarak restore edildiğinden de bol 

bol dile getirdi.  

Müze haline d

önüştürülmüş  olan  bu  yerleri,  din  ayrımcılığı  olmadan  herkes  ziyaret 

edebilmektedir.  Konuyla ilgili dönemin  Ardahan  valisi,  k

alenin  açılış  ziyaretinde  bulunduktan 

sonra


, gerekli müracaatların yapılması halinde Ahmediye Camii’nin yeniden cami olarak faaliyete 

geçmesi için gerekenin yapılabileceğini kendi konuşmalarında anlattı. Ve Gürcistan ile ilişkilerin 

problemsiz bir şekilde devam ettiğinden de bahis etti. 

Ünlü  gezgin  Evliya  Çelebi,  Gürcistan  gezisinde  Ahıska  şehrini  gezerken,  şehir  ve  halkı 

üzerinde bu bilgileri verir:

 

“Künbetoğlu Camii: eski mimariye sahip çim örtülü minaresi olamayan bir camidir. Aşağı 



kaledeki Halil Ağa Camii: Bu caminin de mimarisi çok eskiye dayanmaktadır ve kalabalık cemaatı 

ala bilecek, ferah ve içaçıcı camidir. Bu toprakların halkı ehlisünnet ve mümin kişiler oldukları 

için,  beş  vakit  namazın  dışında  tüm  camilerde  Kuranı  Kerim  ve  diğer  süreleri  okur.  Hususi 

medresesi, hadis okulu ve darü’l-

kurrası yoktur. Fakat dini eğitim almak isteyen öğrencileri çok 

olmuş.  Kale  dışındaki  varoşu  da  çok  mamurdur.  Deli  Mehmet  Han,  Ekmekçi  İsa  Ağaoğlu  hanı 

meşhur  hanlardandır.  Bostanları  çok,  hayırları  ve  bereketleri  boldur….”  Ayrıca  dönemin  valisi 

Sefer  Paşa ile  de  görüşen Evliya  Çelebi,  Sefer  Paşa’yı  ve  kâhyası  Derviş  Ağa’yı,  mert,  hünerli, 

dilaveri olarak tanıtmaktadır

5



Ahıskaya hâkim bir tepedeki Ahıska Kalesi adıyla tanınan kale içindeki Ahmediye Camii, 

uğradığı  birçok  tahribata  rağmen  yüz  yıllardır  ayaktadır.  Ne  var  ki  kültürel  mirasın  korunması 

kapsamında yenilenecek ve böylelikle daha da sağlam hale getirilecek.

 

İspirli Divan şairi ve İbrahim Hakkı’nın Fars dili hocası Hâzık Efendi’ye ilham verip şiirler 



yazdıran Gürcistan’daki Türklere ait Ahmediye Camii ve Medrese restore edildi. İçinde pek çok 

dini yapı olması nedeniyle hoşgörü parkı olarak düzenlenen Ahıska Kalesi’ndeki Ahmediye Camii 

ve Medresesi’

nin  restorasyonu  Gürcü  hükümetince  Türkiyeli  uzmanların  gözetiminde  yapıldı. 

Türkiye ve Gürcistan'ın tarihi cami ve kiliselerin yeniden inşa edilmesi ve ortak kültürel öğelerin 

yaşatılması için yaptıkları işbirliği bu caminin restorasyonu ile başladı. 

 

Kültürel  mirasın  korunması  çalışmalarını  yakından  takip  eden  Kültür  ve  Turizm  Bakanı 



Ömer Çelik, Gürcistan’

daki  kültürel  mirasın  restorasyonuna  da  önem  verdi.  Gürcistan’la devam 

eden  işbirliği  anlaşması  kapsamında,  Kültür  ve  Turizm  Bakanlığı  uzmanları  da  Ahmediye 

Camii’


nde  birçok  kez  inceleme  yaptı.  İncelemelerin ardından restorasyon  çalışmalarında  gelinen 

son durum rapor halinde Bakan Çelik’e sunuldu. Raporda, Ahmediye’

nin başarılı bir restorasyon 

süreci geçirdiği belirtildi

6

.

 



Ahıska  Türkleri’nin  şaheseri  olan  Ahmediye  Camii,  neyazık  ki  günümüzde  Gürcistan 

hükümeti 

tarafından  müzee  dönüştürülüp,  ait  olduğu  halkın  ismi  geçmeden  dünyaya 

tanıtılmaktadır.  Orta  Asya  ve  Kazakistan’da  sürgünlük  hayatını  yaşayan  Ahıska  Türkleri’nin 

Ahıska’ya dönmeleri başlayınca harabe halindeki tarihi cami müze olarak kullanılmaya başlaması 

da  türkleri  dininden,  vatanından  kimliğinden  uzaklaştırmanın  bir  yöntemidir  (Foto. 11).  Bu 

durumda  Ahıska’nın  Müslüman  halkını  Hıristiyanlaştırma  yönelik  olduğu  ortaya  çıkıyor  tıpkı 

gurbette  vatansız  yaşayan  Ahıskalıların  vatana  geri  dönme  konusu  gündeme  geldiğinde  onları 



“G

ürcü kökenli” olduklarını itiraf ederlerse Gürcistan’ın istenilen bölgesine gelip yerleşe bilirler” 

demesini bir daha ispat ediyor. Oysaki 

Ahıskalı  Türkler  vatanına  yerleşip  burada  tarihi  kültürel 

eserlerine sahip çıkarsa, yeni eserler yaratırsa Gürcistan devleti kültürel, ekonomik, medeni açıdan 

gelişmesi için de büyük katkı sağlayabilirdi. 

 

 



5

 Elektronik kaynak: gdd.org.tr/yazinindevami.asp?id=29 

6

 Elektronik kaynak: www.ajanshaber.com/turkiyeden-gurcistana-uzanan-kultur. 



                     


KAYNAKÇA 

Bostan, 


İdris, “Ahıska”, DİA, İstanbul, 1988, Cilt 1, s. 526. 

Hacılı, Asif, Garibim Bu Vatanda,  Bakü, 1992. 

Kırzıoğlu, M. Fahrettin, Kars Tarihi, C. I, İstanbul: Işık Matbaası, 1953. 

Kırzıoğlu, M. Fahrettin, “Ne Mesket Ne de Misket Ahıska Türkleridir”, Azerbaycan Dergisi,  

S. 268, 1989, s. 17-23.  

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1995, Cilt 2-3, s. 105.  

Piriyev Allahverdi - Piriyeva SevilAta Yurdum 

Ahıska, Bakü, 2001.  

Piriyeva Sevil - Piriyev Allahverdi, Türk 



Dünyası ve Ata Yurdum Ahıska, Bakü, 2003. 

 

http://www.ahiskalilar.org/portal/modules.php?name=News&file=article&sid=294 



http://www.ajanshaber.com/turkiyeden-gurcistana-uzanan-kultur. 

http://gdd.org.tr/yazinindevami.asp?id=29 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



 

 

ŞEKİL VE FOTOĞRAFLAR 

 

 

Harita 1: 

Ahıska haritası (www.ahiskalilar.org) 



 

 

Foto. 1: 

Ahıska Camisi. 



 

 

Foto. 2: 

Ahıska Kalesi. 



 


 

Foto. 3: Ahmediye Camisi. 

 

 



Foto. 4: 

Doğubeyazıt Camisi. 



 

 

Foto. 5: 

Ahıska kale içi külliyedeki çeşme. 



 


 

Foto. 6: Ahmediye Camisi. 

 

 

Foto. 7: 

Ahırkelek Camisi. 



 

 

Foto. 8: Ahmediye Camisi. 


 

Foto. 9: Ahmediye Camisi. 

 

 

Foto. 10: 

Muhtemelen Ahmediye Camisi’nin haziresinden alınan mezar taşlarından biri. 

 

 

Foto. 11: 

Ahıska Kalesi. 



 

Yüklə 0,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə