R. G. Tarih-Sayısı: 10. 10. 2017-30206 İTİraz yoluna başvuranlar: İstanbul İcra Ceza Mahkemesi (E. 2016/191) 2


C. Kanun’un 5. Maddesinin 6728 sayılı Kanun’un 63. Maddesiyle Değiştirilen (1) Numaralı Fıkrasının Beşinci Cümlesinin İncelenmesi



Yüklə 158,62 Kb.
səhifə2/3
tarix06.02.2018
ölçüsü158,62 Kb.
#26791
1   2   3

C. Kanun’un 5. Maddesinin 6728 sayılı Kanun’un 63. Maddesiyle Değiştirilen (1) Numaralı Fıkrasının Beşinci Cümlesinin İncelenmesi
1. İtirazın Gerekçesi


  1. Başvuru kararında özetle, tüzel kişi adına düzenlenen çekin karşılıksız çıkması durumunda çekte imzası bulunmayan şirket yetkilisinin, sırf şirket yönetiminde olması nedeniyle çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına maruz kalarak kişisel çek keşide etme yetkisi elinden alındığı gibi başka bir şirket çekini de kullanamaz hale getirildiği, bu durumun cezanın şahsiliği ilkesine aykırı olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.



2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu


  1. İtiraz konusu kuralda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanacağı hüküm altına alınmaktadır.




  1. Anayasa’nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz”, üçüncü fıkrasında da, “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek suçun ve cezanın kanuniliği esası benimsenmiş; yedinci fıkrasında ise ceza sorumluluğunun şahsi olduğu belirtilerek, herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı, başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı cezalandırılamayacağı kabul edilmiştir.




  1. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun evrensel ilkelerindendir. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır. Diğer bir anlatımla, bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır. Dolayısıyla bu ilke kusursuz suç ve ceza olmaz ilkesini de kapsamaktadır. Anayasa’nın 38. maddesinin yedinci fıkrası ile ilgili gerekçede de, “...fıkra, ceza sorumluluğunun ‘şahsî’ olduğu; yani failden gayri kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılamayacağı hükmünü getirmektedir. Bu ilke dahi ceza hukukuna yerleşmiş ve ‘kusura dayanan ceza sorumluluğu’ ilkesine dahil, terki mümkün olmayan bir temel kuraldır.” denilmektedir.




  1. Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinde, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemine sebebiyet verme suçuyla ilgili davalarda, mahkemenin ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına, bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmedeceği; dördüncü cümlesinde yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verileceği belirtilmiştir.




  1. Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinde düzenlenen “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” tedbiri, çekle ilgili “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı başlatılan yargılamayla birlikte uygulamaya konulan önleyici amaçlı bir koruma ve güvenlik tedbiridir. Genel olarak koruma ve güvenlik tedbirlerinin düzenleniş amacı henüz kişi mahkûm olmadan kamu güvenliğini sağlamak ve suçun yeniden işlenmesine yönelik muhtemel tehlikeyi önlemektir.




  1. Çek, ticari hayatta ödeme aracı olarak önemli bir yere sahiptir. Çekle yapılan ödemelerde yaşanacak herhangi bir sıkıntı ticari hayatı olumsuz şekilde etkileyebilmektedir. Bu nedenle çekle yapılacak ödemelere ilişkin hususlar diğer kıymetli evrak türlerinden farklı olarak özel bir kanunla düzenlenerek çek kullanımı sıkı şekil şartlarına bağlanmış ve çeklerin karşılıksız çıkmasını önleyici tedbirler alınmıştır. Bu önlemlerden biri de çekin karşılıksız çıkması durumunda itiraz konusu kuralda sayılan kişiler hakkında önleyici bir tedbir olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulamasıdır. Yasağın amacı, karşılıksız çek suçunun yeniden işlenmesini önlemektir.




  1. İtiraz konusu kuralda ise çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının uygulanacağı kişiler düzenlenmektedir. Kurala göre çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanacaktır.



  1. Kuralda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına muhatap olacak kişiler, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçuna muhatap olanlara nazaran daha geniş tutulmuştur. Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerine göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişiler adli para cezasına muhatap olmakta iken, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının bu kişilere ilave olarak “tüzel kişiler”, “tüzel kişi adına çek keşide edenler” ve “karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri” hakkında da uygulanması öngörülerek yasak kapsamı genişletilmiştir.




  1. Çek hesabı sahibi, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişidir. Çek hesabı sahibi gerçek kişinin, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmaması durumunda hakkında cezai yaptırım uygulanmasının yanı sıra yeniden karşılıksız çek düzenlemesini önlemek amacıyla çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı öngörülmektedir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması durumunda ise tüzel kişi adına mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür. Karşılıksız çek nedeniyle çek hesabı sahibi tüzel kişi hakkında cezai takibat yapılamayacağından ceza yerine güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının uygulanarak çek hesabı sahibi tüzel kişi adına yeniden çek düzenlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.




  1. Karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda itiraz konusu kural uyarınca şirket yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri de çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına muhatap olmaktadır. Kanun koyucunun, sermaye şirketlerinde yönetim organının çek düzenleme ve çek hesabı açma yetkisini üçüncü kişilere devretmek suretiyle karşılıksız çekten dolayı sorumluluktan kurtulmalarının önüne geçmek amacıyla şirket yönetim organı ile birlikte şirket yetkilisi hakkında da çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanmasını öngördüğü anlaşılmaktadır. Bu yönüyle kuralın kamu yararına aykırı olduğu söylenemez. Anılan yasağın uygulanmasıyla kamu yararının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise anayasallık denetiminin kapsamı dışındadır.




  1. 6102 sayılı Kanun’a göre sermaye şirketlerinde yönetim organı üyeleri, görevlerini özenli bir şekilde yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmekle yükümlü oldukları gibi yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetiminden de sorumludurlar. Bu nedenle karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda şirket yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanmasında cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.




  1. Karşılıksız çekin bir tüzel kişi adına düzenlenmesi durumunda itiraz konusu kural uyarınca tüzel kişi adına çek keşide edenler de çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına muhatap olmaktadır. Kuralın, tüzel kişi adına çek keşide edenlerin; çekin kanuni ibraz süresinden önce görevlerinden ayrılarak karşılıksız çekten dolayı sorumluluktan kurtulmalarının önüne geçmek ve çek keşide ederken daha dikkatli ve özenli hareket etmelerini sağlamak amacıyla ihdas edildiği anlaşılmaktadır.




  1. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın gereksinimleri gözetilerek saptanacak ceza politikasına göre belirlenir. Çekin güvenilir bir ödeme aracı haline gelmesini sağlamak amacıyla hangi tür tedbirlerin uygulanacağını belirleme yetkisi kanun koyucuya aittir. Bu kapsamda, tüzel kişi adına düzenlenen çekin karşılıksız çıkması durumunda, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerle birlikte tüzel kişi adına çek keşide edenler hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanması da yukarıda belirtilen ilke uyarınca kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır.




  1. Tüzel kişi adına çek keşide edenler de görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek zorundadır. Çek keşide ederken tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli, çekin karşılıksız çıkmasına sebebiyet verecek tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır. Dolayısıyla, tüzel kişi adına keşide edilen çekin karşılıksız çıkması durumunda çek keşide etmeye yetkili kişiler hakkında da çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanmasında Anayasa’nın 38. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.



  1. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 38. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.




  1. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Muammer TOPAL ve Hasan Tahsin GÖKCAN, kuralda yer alan “…bu tüzel kişi adına çek keşide edenler…” ibaresi yönünden bu görüşe katılmamışlardır.


D. Kanun’un 5. Maddesinin 6728 sayılı Kanun’un 63. Maddesiyle Değiştirilen (1) Numaralı Fıkrasının Yedinci Cümlesinin İncelenmesi
1. Genel Açıklama


  1. İtiraz konusu kuralda, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı açılan davaların icra mahkemesinde görülmesi ve bu davalarda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353. maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması öngörülmüştür.




  1. 2004 sayılı Kanun’un 346. maddesinde, Kanun’un on altıncı babında yer alan suçlarla ilgili davalara icra mahkemesinde bakılacağı belirtildikten sonra 347. ve devamı maddelerinde on altıncı bapta yer alan suçlarla ilgili davalarda uygulanacak yargılama usulüne ilişkin kurallar düzenlenmiştir.




  1. Kanun’un 347. maddesinde, Kanun’un on altıncı babında yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkının, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşeceği belirtilmiştir.




  1. Kanun’un 349. maddesinde yargılama usulü düzenlenmiştir. Maddeye göre, icra mahkemesine dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılan şikâyet üzerine mahkeme, duruşma için hemen bir gün tayin edip sanığa celpname gönderecektir. İki taraf duruşma için tayin olunan gün ve saatte icra mahkemesinin huzuruna gelmeye veya vekil göndermeye mecburdur. İcabında icra mahkemesi, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir. Sanık başka yerde ikamet ediyorsa istinabe yoluyla sorguya çekilir. Sanık, şikâyeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilecek, bu suretle de bulundurulamazsa muhakeme gıyabında görülecektir.




  1. Kanun’un 350. maddesinde, icra mahkemesinin iki tarafı ve delillerini dinleyeceği ve gerek tarafların gerek şahitlerin ifadelerini duruşma tutanağına geçireceği, duruşmada Cumhuriyet savcısı hazır bulundurulmayacağı belirtilmiş, 351. maddesinde, şikâyetçinin dilekçe veya beyanında gösterilmiş olduğu delillerle bağlı olduğu, sanığın müdafası için tahkikatın tevsiini ancak bir kere isteyebileceği düzenlenmiş, 352. maddesinde, icra mahkemesinin iki tarafın ifadelerini, bütün delillerini, iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihayet beş gün içinde kararını vereceği hüküm altına alınmıştır.



  1. Kanun’un 353. maddesinde ise kanun yolları düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, icra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebileceği belirtilmiş, ikinci fıkrasında, on altıncı bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kural altına alınmıştır. 5941 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verenlerin binbeşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılması öngörüldüğünden, bu suçla ilgili davalarda icra mahkemesince verilecek kararlarla ilgili 5271 sayılı Kanun’un kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanacaktır.


2. İtirazların Gerekçesi


  1. Başvuru kararlarında özetle, icra mahkemelerinin gerek hukuki gerekse cezai yargılama görevinin icra takibinde bulunulmasıyla başlayacağı, itiraz konusu kuralda ise karşılıksız çek suçundan dolayı yapılacak yargılamada icra takibi başlatılması şartının yer almadığı, bu durumun hukuk devleti ilkesi ile kanuni hâkim güvencesine aykırı olduğu, icra mahkemelerinin temelde hukuk mahkemesi olarak yapılandırılması nedeniyle belge üzerinden sınırlı bir şekilde yargılama yetkisine sahip olduğu, karşılıksız çekten dolayı hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda bu cezanın doğrudan hapis cezasına çevrileceği göz önünde bulundurulduğunda, karşılıksız çek suçuna ilişkin yargılamanın genel yetkili ceza mahkemelerinde görülmesi gerektiği, 2004 sayılı Kanun’un 349. maddesinin beşinci fıkrasına göre sanığın duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda yargılama yapılması öngörülerek sanığın etkili bir şekilde savunma yapmasının engellendiği, karşılıksız çek suçuna yönelik davalarda kanun yolu olarak istinaf ve temyiz usulünün uygulanmayıp aynı seviyedeki diğer icra mahkemesine itiraz yolunun öngörüldüğü, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde karşılıksız çek suçuna ilişkin davaların icra mahkemesinde görülmesinin adil yargılanma hakkını ortadan kaldırdığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 36. ve 37. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.


3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu


  1. İtiraz konusu kuralda, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı açılan davaların icra mahkemesinde görülmesi ve bu davalarda 2004 sayılı Kanun’un 347, 349, 350, 351, 352 ve 353. maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması öngörülmektedir.




  1. Hukuk devletinde, ceza ve ceza yargılamasına ilişkin kurallar, Anayasa’nın konuya ilişkin ilkeleri başta olmak üzere, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, etik değerleri ve ekonomik hayatın gereksinmeleri göz önüne alınarak saptanacak ceza siyasetine göre belirlenir. Kanun koyucu; cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konusunda takdir hakkına sahip olduğu gibi ceza yargılamasına ilişkin kurallar belirleme ve bu çerçevede mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi, yargılama usulleri ve yapısı hakkında da Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir. Nitekim Anayasa’nın 142. maddesinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmaktadır.



  1. Bir kambiyo senedi niteliğinde olan çekin karşılıksız çıkması durumunda, tahsili için 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz veya iflas yoluyla takip yapılmakta, takip esnasında icra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetler de icra mahkemesi tarafından karara bağlanmaktadır. İtiraz konusu kuralla, karşılıksız çekle ilgili ceza yargılamasının da icra mahkemesi tarafından yapılması öngörülerek karşılıksız çekten kaynaklanan uyuşmazlıkların tamamının aynı yargı merciinde görülmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.




  1. İcra mahkemesinde görev yapan hâkimler de diğer tüm hâkimler gibi, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca atanmakta, Anayasa ve kanunlara bağlı olarak görev yapmaktadır. Mahkemelere verilen görev ve yetkileri kullanan hâkimlerin tarafsızlığı, bağımsızlığı, Anayasa ve kanunlara bağlılıkları açısından aralarında bir fark bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kanun koyucunun mahkemelerin görev, yetki ve yargılama usullerini belirleme yetkisi kapsamında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı açılan davalarda icra mahkemelerini yetkili kılması takdir yetkisi kapsamında olup kuralda hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir yön bulunmamaktadır. Anılan suçu işleyenler hakkında yapılacak yargılamaların genel yetkili ceza mahkemelerinde görülmesinin gerekli olup olmadığı tartışılabilir ise de bu husus yerindelik denetimine girdiğinden anayasallık denetiminde gözetilmesi gereken hususlardan değildir.




  1. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilerek yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme, bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmaktadır.




  1. Kişilere yargı mercileri önünde dava ve savunma hakkı tanınması “silahların eşitliği” ve “çelişmeli yargılama” ilkeleri ışığında, hakkaniyete uygun yargılamanın da temelini oluşturmaktadır. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının yargılama sırasında usul hükümleri yönünden eşit konumda bulunmasını ve taraflardan birine dezavantaj diğerine avantaj sağlayacak kurallara yer verilmemesini öngörmekte; diğer bir deyişle davanın tarafları arasında hakkaniyete uygun bir dengenin varlığını gerekli kılmaktadır. Çelişmeli yargılama ilkesi ise taraflara, dosyaya giren görüşler ile diğer tarafça sunulan deliller hakkında bilgi sahibi olma ve karşı iddialarını sunma hususunda uygun imkânların sağlanması anlamına gelmektedir.  




  1. Çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan dolayı açılan davalarda uygulanması öngörülen 2004 sayılı Kanun’un 350. maddesinde, icra mahkemesinin duruşmada iki tarafı dinleyeceği ve gerek tarafların gerek şahitlerin ifadelerini duruşma tutanağına geçireceği; 351. maddesinde, sanığın savunması için tahkikatın tevsiini bir kere isteyebileceği; 352. maddesinde, icra mahkemesinin iki tarafın ifadelerini ve bütün delillerini ve iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihayet beş gün içinde kararını vereceği; 353. maddesinin ikinci fıkrasında da icra mahkemesi kararlarına karşı 5271 sayılı Kanun’un kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan kurallar bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde sanığa, diğer tarafça sunulan deliller hakkında bilgi sahibi olma ve karşı iddialarını sunma hususunda uygun imkânların sağlanarak adil yargılanma hakkının güvence altına alındığı anlaşılmaktadır.




  1. Başvuru kararında, itiraz konusu kuralın atıfta bulunduğu 349. maddenin beşinci fıkrasına göre, mezkûr suçtan dolayı açılan davalarda sanığın duruşmaya gelmediği veya müdafi göndermediği takdirde yokluğunda yargılama yapılmasının sanığın etkili bir şekilde savunma yapmasını engellediği ileri sürülmekte ise de sanığın gıyabında yargılanmasını öngören kuralın iptali talebiyle daha önce Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulmuş ve başvuru Mahkemenin 28.2.2008 tarihli ve E.2006/71, K.2008/69 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Kararda, sanığın usulüne uygun olarak yapılan bildirimlere karşın mahkemeye gelmemesi veya avukat göndermemesi, duruşmada hazır bulunma hakkından vazgeçtiği anlamına geldiğinden, bildirimlere karşın icra mahkemesinin huzuruna gelmemesi, müdafi göndermemesi ve zabıta aracılığı ile de getirilememesi durumunda yokluğunda yargılama yapılmasında adil yargılanma hakkına aykırı bir husus bulunmadığı ifade edilmiştir.




  1. Anılan kararda belirtilen gerekçeler karşılıksız çek suçundan açılan davalar için de geçerli olup sanığın bildirimlere karşın icra mahkemesinin huzuruna gelmemesi, müdafi göndermemesi ve zabıta aracılığı ile de getirilememesi durumunda yokluğunda yargılama yapılmasında adil yargılanma hakkına aykırı bir husus bulunmamaktadır.




  1. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.




  1. Kuralın Anayasa’nın 37. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.


V. HÜKÜM
14.12.2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinin, 15.7.2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanun’un;
A. 63. maddesiyle değiştirilen (1) numaralı fıkrasının;

1. Birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2. İkinci cümlesinin;
a. “…çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

b. Kalan kısmının Anayasa aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3. Beşinci cümlesinin;
a. “…bu tüzel kişi adına çek keşide edenler…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Muammer TOPAL ile Hasan Tahsin GÖKCAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

b. Kalan kısmının Anayasa aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4. Yedinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

B. 63. maddesiyle yeniden düzenlenen (2) numaralı fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
26.7.2017 tarihinde karar verildi.


Başkan

Zühtü ARSLAN



Başkanvekili

Burhan ÜSTÜN



Başkanvekili

Engin YILDIRIM




Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR



Üye

Serruh KALELİ



Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT




Üye

Recep KÖMÜRCÜ



Üye

Nuri NECİPOĞLU



Üye

Hicabi DURSUN




Üye

Celal Mümtaz AKINCI



Üye

Muammer TOPAL



Üye

M. Emin KUZ




Üye

Hasan Tahsin GÖKCAN



Üye

Kadir ÖZKAYA



Üye

Rıdvan GÜLEÇ





Üye

Recai AKYEL



Üye

Yusuf Şevki HAKYEMEZ




Yüklə 158,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə