Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   60

 
 
120 
ülkede  gösterilmesi  (Taylor,  2005)  Arjantin  sinemasının  önünü  açtı.  Camila
Arjantin’de 1982’de demokrasiye dönüldükten sonra yapılmıştır. Film melodramatik 
temaları kullanarak 19. yüzyıldan bir aşk hikâyesi anlatır. Bu yüzyıldaki baskıcı Juan 
Manuel  Rosas  dönemini perdeye  getirirken,  1976–1982  yılları  arasında Arjantin’de 
hüküm süren rejime göndermeler yapar (D’Lugo, 2003: 114). Filmde, Camila ile bir 
papazın arasında gelişen bir aşk hikâyesi ve aşklarını ya da normal hayatlarını hiçbir 
yerde yaşayamayıp sonunda ikisinin de idam edilmeleri anlatılmaktadır. Üst sınıftan 
olmasına rağmen, Camila’nın üzerinde, hem toplumsal hem de dinsel baskı vardır ve 
bu  baskı  sonunda  devlet  baskısına  dönüşerek  kendisine  kocasıyla  birlikte  idam 
getirir. 
 
 ‘Kirli Savaş’ yıllarını doğrudan anlatan ilk film ise Resmi Tarih (La Historia 
Oficial
,  Luis  Puenzo,  Arjantin,  1985)  olmuştur.  Latin  Amerika’daki  “toplumsal 
hafıza  sineması”nın  ilk  örneklerinden  biri  olan  Resmi  Tarih  yeni  sinema  yasasının 
ürünüdür  (Kriogor,  2003:  183).  Film  için  “siyasi  değil”,  “kimse  kaybolanlardan 
konuşmuyor”  diye  eleştiriler  yapılmış  olsa da  (Kriogor,  2003:  182)  yakın  bir tarihi 
anlatır  ve  yeni  oluşmaya  başlayan  kadınların  politik  yaşama  katılma  biçimlerinden 
örnekler verir (Grant, 1997: 314). Bu filmde, bir tarih öğretmeni, evlat edindikleri bir 
çocuğun  annesi  ve  babasının  öldürüldüğünü  anlar  ve  ardından  bu  yıllarda  yaşanan 
sıkıntıları,  kayıp  anneleri  ve  anneannelerinin  arasına  girerken,  “Cumartesi  (kayıp) 
anneleri”  ilk  kez  perdede  görünür.  Bu  filmlerin  yanı  sıra  Fernando  Solanas  da 
1980’lerde,    yeniden  Arjantin’de  film  çekmeye  başlamış,  Güney  ve  Yolculuk’u 
yönetmiştir.  
 


 
 
121 
1980’lerin 
sinemasının 
politik 
duruşuna 
ilişkin 
eleştiriler 
de 
yoğunlaşmaktadır.  Brezilya’da  politik  bir  sinemanın  bitiği  iddia  edilir.  Carlos 
Diegues ‘aynı şeyleri anlatıyoruz ama politik değiliz diyerek’ (Backstein, 2001: 17) 
özeleştiri  yaparken,  kendi  Cinema  Novo  filmleri  ile  daha  sonra  yaptığı  filmleri 
karşılaştırır. Bu apolitikliğe örnek olarak Pixote: En Zayıfların Kurtuluşu (Pixote: A 
Lei do Mais Fraco, 
Hector Babenco, Brezilya 1981) gösterilebilir. Pixote’da Cinema 
Novo
  ile  aynı  şeyler  anlatılır.  Filmde  favelalarda  yaşayan  çocukların  hayatı  göz 
önündedir, ancak Cinema Novo’dan farklı olarak politik çözüm üretmeye çalışmaz.  
 
1980’lerin  Latin  Amerika  sinemasındaki  bir  diğer  önemli  gelişmede  kadın 
sinemacıların  sayılarının  artmasıdır.  Bu  sinemacılar  arasında  Bir  Yol  ya  da 
Diğeri
’nin  (De  Cierta  Manera,  Küba,  1977)  yönetmeni  Kübalı  Sara  Gomez, 
Oriana’
nın (Venezüella, 1985) yönetmeni Venezüellalı Fina Torres ve Maria Luisa 
Bemberg  sayılabilir.  Feminist  sayılabilecek  bu  yönetmenler  de  politik  sinemanın 
içinde başka bir açıdan yer almaktadır. Camila’yı da  yönetmiş olan Bemberg, Ben, 
Hepsinin  En  Kötüsü
’nde  (Yo,  la  Peor  de  Todas,  Arjantin,  1990)  sömürgecilik 
dönemindeki eşitsizlikleri feminist bir açıdan anlatır (Shaw, 2003: 134). Bemberg de 
Bunuel’le benzer şekilde kendi otobiyografisinden yararlanır (D’Lugo, 2003: 114) ve 
Latin Amerika sinemasının en önemli yönetmenleri arasında yer alır. 
 
1990  öncesi  dönemde  yaşanan  bir  diğer  önemli  olay  ise  yeni  açılan  sinema 
okulları  ve  film  festivalleridir.  Sinema  okulları  arasında,  Küba’daki  San  Antonio 
Film ve Televizyon Okulu başta olmak üzere yeni nesil sinemacıları yetiştiren birçok 
okul bulunmaktadır. Bu okullar sayesinde yeni kuşak sinemacılar, 1960’lardan farklı 


 
 
122 
olarak,  kendi  ülkelerinde  sinema  eğitimi  almış  ve  kendi  toplumlarına  daha  yakın 
olabilmiştir. 1970’lerin ve sonrasının yeni yönetmenleri ve eski kuşak yönetmenler, 
1970’lerden  itibaren  auteur  yönetmenler  olarak  çalışmıştır.  “Üçüncü  sinemacıdan” 
çok “ikinci sinemacı” konumundadırlar.  
 
1979’da ilki yapılan Havana Film Festivali, Latin Amerika’nın en önemli ve 
kapsamlı  film  festivali  olmayı  sürdürmektedir.  Bu  festival,  bütün  Latin  Amerika 
sinemasını bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Havana Film Festivali ve diğer Latin 
Amerika  film  festivalleri  sayesinde,  sinema  dilinde  ve  endüstrisinde  ortaklıklar 
artmaktadır. 
 
1990’lara  gelindiğinde,  Latin  Amerika  sineması,  Arjantin’de  diktatörlük 
sonrası yeniden canlanma, Brezilya ve Peru gibi ülkelerde devlet destekli sinemanın 
üretimini  artırması  ve  Meksika’da  popüler  filmlerin  ve  auteur  bir  tarzın 
yoğunlaşması  ile  gelişmektedir.  Ancak  1990’lı  yıllarla  beraber  Latin  Amerika 
sinemasında  çöküş  başlar.  Film  üretimleri  çok  düşük  seviyelere  inerken,  küçük 
ülkelerde film yapımı tamamen durur. Bu çöküş, genel olarak devlet politikaları ve 
küreselleşme ile ilgilidir. Latin Amerika devletleri kendilerinden bağımsız bir sinema 
sanayinin  gelişmesine  izin  vermemiştir.  1990’larda  devletin  sinema  kurumlarının 
kapatılması ya da işlevlerinin değişmesi sonucunda sinema krize girmiştir. 1990’ların 
başında  Sovyet  bloğunun  çökmesi  ile  birlikte  ABD  küresel  ölçekte  tek  kültür 
dağıtıcısı  konumuna  gelmiş  ve  popüler  kültür  uzun  süre  sadece  ABD’den 
yönlendirilmiştir.  ABD’nin  kültürel  emperyalizmi  de  Latin  Amerika  sinemasının 
krize girme nedenleri arasındadır. 1990’ların ilk beş yılı Latin Amerika sinemasının 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə