çalıştırılan beyinle tamamen uyumludur." Ridley laf arasında
genetik bilimini bencilliği, acımasızlığı ve gaddar kuvveti
destekleyen kötücül bilim olarak gösteren fikri de çöpe
yollamaktadır. Mesela ortada hayvanat bahçesi ziyaretçilerini
kızdırabilecek bir soru vardır: Nasıl oluyor da gorillerin
yanında minicik kalan şempanzelerin gorillerden on altı kat
büyük testisleri olabiliyor? Erkek goriller korumaları gereken
haremlere sahip olduklarından görünüş bakımından etkileyici
boyutta ve ürkütücüdürler. Ama önlerinde bir rekabet söz
konusu olmadığından döllemek için muazzam büyüklükte
donanıma ihtiyaçları yoktur. Oysa dişi şempanzeler
çiftleşmede ayrım gözetmezler; o yüzden sık ve bol
ejakülsayon yapabilen erillerin üreme şansı daha yüksektir.
Hangisi daha iyidir? Kocaman ve ürkütücü görünüp mütevazı
testislere ve sınırlı orgazma sahip olmak mı, yoksa ufak ve
zararsız görünüp kocaman testislerle patlayan süpernova
misali gelebilmek mi? Doğa, Stoacı filozofların verdiği dersin
aynısını vermektedir: Görünüşe takmayanlar çok daha fazla
eğlenirler.
Evrimci psikolojideyse teori, davranışların Pleistosen
dönemi sırasında doğal seçilim sonucunda evrimleşen insan
beynince belirlendiği ve o dönemden bu yana yeterli zaman
geçmediği
için
beyinde
herhangi
bir
gelişmenin
gerçekleşmediği yönündedir. Davranışla ilgili açıklamaları
gözdağı verircesine bilimsel görünmekle birlikte evrimci
psikolojinin mantık yürütüşü kuşkuludur ve kanıtlar zayıf ya
da namevcuttur. Evrimci psikoloji ilahi irade misali kendi
kendisine değer biçen, yani dış onay veya değerlendirme
gereksinmeyen bir teoridir. Eğer olan biten her şey Tanrı
tarafından planlanmışsa, o zaman anlam saptama görevi
makul ilahi niyetleri belirlemek anlamına gelecek ve
belirlenenler de karşılığında teoriyi geçerli kılacaklardır.
Benzer şekilde, eğer düşündüğümüz, hissettiğimiz ve
yaptığımız her şey hayatta kalmaya uyum sağlamanın
sonucuysa, görev makul uyum sağlama öyküleri sunmak
olacaktır ve bu iş, Pleistosen döneminde olan bitene dair elde
çok az kanıt bulunduğundan sadece hayal gücü
gerektirecektir. Mesela ben de bizzat hayal gücünün evrim
geçirdiğini çünkü safları kafalama becerisinin hayatta kalma
olasılıklarını önemli ölçüde güçlendirdiği görüşünü öne
sürebilirim.
Determinizm tartışmasının her iki tarafında da birer Steve
mevcut ve iki taraf da bu sayede "Bizim Steve, sizin
Steve'den daha akıllı" diyebiliyor. Psikolog ve determinist
Steven Pinker, Afrika savanalarındaki evrimin sonucunda
insanlarda yeşillikleri ve suyu tasvir eden sanata yönelik
evrensel bir tercihin geliştiğini öne sürmüştür.
[137]
Ama
"evrensel tercihi" çürüten kanıt sunabilirim: Duke Ellington,
mezarlıkları hatırlattıkları için çayırlardan nefret ederdi.
Biyolog Steven Rose, yeşillik tercihinin, tabii eğer böyle bir
tercih sahiden varsa, büyük olasılıkla kentsel toplumların
geçmişe yönelik pastoral özleminden kaynaklandığını öne
sürmektedir. Bu teoriye de kanıt sunabilirim: Manzara içerikli
sanata açlık, neredeyse tümüyle otoyol ve betonla kaplanmış
Güney İngiltere'de çok yüksektir.
Rose canlı organizmaların sadece genlerle çevreyi ayıran
edilgen araçlardan ibaret olmadıklarını öne sürüyor:
"Organizmalar sürekli seçerek, çevrelerindeki dünyayı
özümseyip dönüştürerek çevrelerinin inşasına faal katkıda
bulunurlar. Her canlı sürekli dalgalanma, aynı anda daima
olma ve oluşma halindedir."
[138]
Yakın dönemde sinirbilimciler, insan beyninin olağandışı
ölçüde biçimlendirilebilir olduğunu öne sürerek "fiziksel
bağlantılı beyin" teorisine meydan okudular.
[139]
Bu görüşe
göre milyonlarca yıl önce sabitlenmekten çok, beyin, ömür
boyu süren deneyimlere tepki babında sürekli kendisini tesis
etmektedir. Geniş anlamda konuşursak, belli birtakım
işlevlerin beynin belli kısımlarınca yürütüldüğü doğrudur ama
ayrıntılı işlemler muhtemelen her beyinde farklıdır ve bir
işlevsel alan hasar gördüğünde beyin ilgili işlevi farklı yoldan
gerçekleştirmek üzere kendisini yeniden yapılandırıyor
olabilir. Gündelik yaşantı için daha önemlisi, neredeyse her
dikkat isteyen ve sürekli faaliyetin yeni beyin düzenlemeleri
üretmesidir. Birlikte ateşlenen nöronlar, birlikte yapılanırlar.
Telli sazlar çalan müzisyenlerin sol elle ilgili beyin haritaları
daha büyüktür; taksi şoförlerinin hipokampusları (alansal
bilgiyi depolayan bölüm) daha geniş, deneyimli arabulucuların
prefrontal beyin zarları (dikkat ve yoğunlaşmadan sorumlu
bölüm) daha büyük ve daha kalındır. Kötü haberse,
arzulanmayan faaliyetlerin de –kaygılar, saplantılar, dürtüler,
bağımlılıklar, kötü alışkanlıklar– kendilerine ait, etkin ve
kendi sürekliliğini sağlayabilen, değiştirilmesi zor beyin
şebekelerini geliştirmeleridir.
Yani determinizmin "beyinde kimyasal dengesizlik" biçimi,
yani "bozuklukların" sözde nedeni, etkiyle tepkinin bir
karışımı olabilir. Eğer bazı kimyasal beyin halleri davranışla
ilintiliyse, belki de haller davranışları değil, davranışlar halleri
üretiyordur. Örneğin, ilk çocuklukta televizyon izlemekle
dikkat bozuklukları arasında yüksek bir bağıntı vardır.
[140]
Ve eski "Ben böyleyim işte" bahanesini haklı çıkaracak bir
şey yoktur. Genetik miras, ailesel etkiler ve kültürel
Dostları ilə paylaş: |