122 D.
Ali Arslan
Türk askeri elitleri, sözü edilen dönemde, toplumun yaşadığı siyasi ve toplumsal
kriz ortamından kurtulmasında etkin rol oynamışlardır. Diğer elit grupları ile işbir-
liği ve dayanışma içerisine girerek, demokratik sistemin siyasi elitler tarafından
düşürüldüğü çıkmazdan kurtarılmasına katkıda bulunmuşlardır. Bu örnek, göreli e-
lit bağımsızlığının, demokrasinin sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için ne
denli önemli olduğunu da göstermiştir. Ayrıca, yönetici elitlerin gücünün başka elit-
lerin gücü tarafından kontrol edilmesi, karşı dengelemeye tabi tutulması, demokrasi
ve toplumun geleceği için ne kadar gerekli olduğunu da gözler önüne sermiştir.
Demokratik elit teorisine göre askerler de, toplumun diğer kesimleri gibi, top-
lumsal yapı içerisinde yeri ve işlevi olan bir toplumsal gruptur. Askeri elitler de,
diğer elitler gibi, toplumsal bir realitedir ve toplumun iktidar yapısının bir parçası-
dır. Elit teorisi sivil, sivil olmayan elit gibi bir ayırım da yapmaz. Elitler her toplum
için genel geçer olgulardır ve her elit grubu aynı objektiften değerlendirilir. Siyasi
elitler, ekonomik elitler, yargı elitleri, medya elitleri ve askeri elitlerin sistematik
bütünlüğü, toplumun iktidar yapısını oluşturur.
Öte yandan, konunun daha iyi anlaşılmasında yararlı olacağı düşüncesiyle, de-
mokratik elit teorisinin tarihsel gelişim süreci içinde, önemli köşe taşları olarak ka-
bul gören düşünürlerin görüşlerine, kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır. İlk ola-
rak Weber’i ele alalım:
4.1. Max Weber
Otorite ve bürokrasi konuları üzerinde yoğunlaşan Weber (1968), özellikle bürok-
ratik elitler ve siyasi elitleri inceler. Gücü, toplumsal ilişkiler ağı içinde, başkaları-
nın engellemelerine rağmen, kendi istek ve amaçlarını gerçekleştirebilme yeteneği
olarak tanımlar. Bu yeti, bireyin toplumun hiyerarşik yapısı içindeki sosyal konu-
mu ile yakından ilişkilidir. Weberci düşünceye göre üç tip otorite vardır:
Geleneksel Otorite: Zamana bağlı olarak belli bir süreç içinde legal hale gelmiş
otorite türüdür. Daha çok geleneksel organizasyonlarda görülür. Örneğin gelenek-
sel bir siyasi yapı içindeki kral ve kraliçenin otoritesi bu türden bir otoritedir. Ge-
leneksel otorite sahibi bireyler güçlerini, geleneklere dayalı olarak işgal ettikleri
statülerinden alırlar. Geleneksel otoritenin egemen olduğu ortamlarda bireyler e-
mirlere, geleneksel sadakat duygusu nedeniyle itaat ederler.
Karizmatik Otorite: Sıra dışı (olağanüstü) kişilik ya da liderlik özellikleri ile
yakından ilişkilidir. Weberci terminolojide karizma, kendisine olağanüstü yetenek-
ler atfedilen ve bu yönüyle de öteki sıradan insanlardan farklı olarak algılanan, aynı
zamanda da toplumu bunalımdan kurtaracağına inanılan bireyleri tanımlamak için
kullanılan bir kavramdır. Askeri ve siyasi liderler ve kahramanlar ile kendilerine ilahi
Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi 123
misyonlar yüklenen peygamberlerin otoriteleri bu otorite tanımı içinde ele alınabilir.
Karizmatik önderler daha çok toplumların buhranlı dönemlerinde ortaya çıkarlar.
Yasal-rasyonel Otorite: Kişilerden çok, formel ve rasyonel kurallara dayalı o-
lan otorite türüdür. Bu otorite türü, bürokratik kurumlar ile yakından ilişkilidir.
Bürokrasi, hiyerarşik yapı içinde birimlerin görev ve sorumluluklarını belirler.
Bu yapılırken kişisel özellikler değil rasyonel ölçüt ve kurallar temel alınır.
Weber’in bürokrasi anlayışı, gerçek hayatta pek de karşılığı olmayan bir ideal tip-
tir. Weber’e göre, bazı durumlarda bürokrasi, yalnızca toplumu değil, bireyleri de
olumsuz doğrultuda etkileyebilir. Bürokrasinin, bürokratların kişiliklerine verdiği
zarar şu sözlerle anlatılır: “Bürokrasi, büyük bir makinenin kendi varlığını sürdü-
rebilmek için yoğun bir çaba içinde olan, gelecekte de daha büyük bir dişli olabil-
me umut ve hayalini taşıyan küçük bir dişlisi olmaktan öte bir anlam taşımayan bi-
reyler yaratır. (Bir başka anlatımla) bürokrasi ruhsuz, duygusuz ve kalpsiz teknik
uzmanlar yaratır” (Etzioni, 1993: 56).
Öte yandan bürokratikleşmenin, geçmişin baskıcı-ezici gelenekleri üzerinde or-
tadan kaldırıcı etkisinin olmasına rağmen organizasyonlar üzerine, “düzen, fakat
düzen için yalnızca ve yalnızca düzen” anlamına gelebilecek zorlayıcı bir düzen
arayışını da beraberinde getirir. Sonuçta bürokrasi, toplumun hakimi haline dönü-
şebilir. Weber’in sözleriyle, “bürokrasi, siyasi hükmedicilerine sadakatle bağlı bu-
lunan ötekilerin sahip olduğu, bir güç elde etme aracıdır.... Bürokratlar pratikte,
eğer isterlerse, teknik uzmanlık, enformasyon ve bilgileri sayesinde kolayca, siyasi
hükmedicilerinin memuru haline dönüşebilirler. Sonuçta bürokrasi, devletin baskı-
cı ve bağsız kural koyucusu haline de dönüşebilir” (Etzioni, 1993: 57).
Elitlerin, demokratik sistemler içinde dahi kaçınılmaz olarak var olduğunu
Weber de kabul eder. Özellikle de karizmatik otorite ve karizmatik liderler üzerin-
de duran Weber, demokratik süreçte karizmatik liderlerin rolüne bir önem atfeder.
O’na göre demokratik süreç, liderleri, halk desteğini kazanabilmek için rekabetçi
bir mücadeleye zorlaması nedeniyle, sonuçta en yetkin ve en karizmatik liderleri iş
başına getirir. Bu bağımsız karizmatik liderler siyasi hayata, yeni bir yön ve ivme
kazandırırlar. Öte yandan bu liderler bürokratik zorlama ve baskıdan da uzak durur-
lar. Bununla birlikte, böylesi liderlerin de parlamenter meclisler tarafından kontrol
edilmesi zorunludur. Çünkü karizmalarını ve halk üzerindeki etkilerini yitirdikleri
takdirde bu liderler de sıradan, baskıcı ve zorba yöneticiler haline dönüşebilirler.
4.2. Gaetano Mosca
Vilfredo Pareto (1968), Roberto Michels (1962)’in yanı sıra Gaetano Mosca (1939)
da en önemli klasik elit teorisyenlerinden bir tanesi olarak kabul edilir. Öte yandan