234
değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda öncelikle belirtmek gerekir ki;
böyle bir çerçeve sözleşme, cari hesaptan söz edebilmek için varlığı gereken “taraflar
arasındaki sürekli işlem ilişkisi” şartını karşılamak için yeterlidir. Cari hesabın ayırt
edici özelliği olarak ortaya çıkan “karşılıklı alacaklı ve borçlu olmak” şartı da,
çerçeve sözleşme kapsamında akdedilen münferit swap işlemleri ile
gerçekleştirilmektedir
69
. Bu durumda cari hesap ilişkisinin kurulması için gerekli
olan son ve şüphesiz temel unsur, tarafların karşılıklı olarak, aralarındaki işlemlerden
kaynaklanan alacak ve borçlarını müstakilen tediye ve tahsil talebinden, belirli bir
süre ile sınırlı olarak vazgeçmek hususunda anlaşmalarıdır
70
. Çerçeve sözleşmenin
kurulmasıyla birlikte tarafların bu husus üzerinde de anlaşmış olacakları kabul
edilmelidir. Zira standart swap çerçeve sözleşme metinlerinde yer alan takasa ilişkin
hükümlerde, sözleşme taraflarının, münferit swap işlemlerinden kaynaklanan aynı
para cinsinden karşılıklı ödeme yükümlülüklerinin, kendiliğinden gerçekleşecek bir
takasla sona ereceği ve taraflardan birinin ödeme yükümlülüğünün miktarının
diğerininkinden daha yüksek olması durumunda, bunun aradaki fark kadar bir ödeme
yükümlülüğü ile ikame edileceği düzenlenmektedir
71
. Bu düzenlemelere göre,
münferit işlemlerden doğan karşılıklı alacak ve borçlar, muacceliyet anında ayrıca bir
irade beyanında bulunulmasına gerek olmaksızın, kendiliğinden gerçekleşecek bir
takasla sona erdirileceklerdir. Bu sebeple çerçeve sözleşmenin kabulünden sonra
artık swap taraflarının münferit talep haklarını, bu haklar aynı anda muaccel
oldukları ölçüde, bağımsız olarak ileri sürme imkanları yoktur
72
.
69
KOPP, 113.
70
KINACIOĞLU, 375; TUNÇOMAĞ, 1191; KLEINER, Kontokorrentvertrag, 276.
71
ISDA MA Art. 2 (c), Schweizer Rahmenvertrag für OTC Derivate, Art. 3.3.
72
KOPP, 114.
235
Çerçeve sözleşmelerin takasa ilişkin düzenlemeleri arasında bu ilişkinin bir
cari hesap ilişkisi olarak nitelendirilmesi noktasında nispeten problem teşkil eden
husus, bu düzenlemelerde takasın gerçekleşme anı olarak, her bir alacak ve borç
kaleminin hesaba geçirildiği, yani bu alacak ve borçların muacceliyet tarihinde karşı
karşıya geldikleri anın kabul edilmiş olmasıdır
73
. Daha önce zikredildiği üzere cari
hesapta takasın hangi anda gerçekleşeceği tartışmalıdır. Bununla birlikte konuyla
ilgili görüşlerden biri, alacakların hesaba geçirildikleri anda takas edilmiş olacakları
yönündedir
74
. Esasen hakim görüş kabul edildiğinde de tarafların, takasın alacağın
hesaba geçirilmesi anında gerçekleştirileceğini özel olarak kabul etmelerine hukuki
açıdan bir engel bulunmamaktadır
75
. Alman hukukunda kademeli cari hesap
(Staffelkontokorrent) olarak isimlendirilen bu durumda, swap sözleşmesinden doğan
alacaklar ve borçlar takas edilebilir şekilde karşı karşıya geldikleri her seferde takas
gerçekleşir. Böylece bakiye alacağı daima taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin
en son halini gösterir
76
.
2.
Bilgi Verme Yükümlülüğü
Bilgi verme yükümlülüğü genel olarak bir hukuki ilişkide, taraflardan birinin
diğerini, vereceği karar üzerinde etkili olabilecek hususlar hakkında, talep
edilmeksizin aydınlatması gerekliliğini ifade eden yükümlülüktür
77
.
Swap sözleşmesinde taraflar için bir bilgilendirme yükümlülüğünün söz
konusu olup olmadığı meselesi, özellikle alman hukukunda, halihazırda 21.06.2002
tarihli IV. Finansal Piyasaları Teşvik Kanununun (IV. FinMFG) “Börsengesetz”
73
KOPP, 114.
74
ARSLANLI, 245.
75
ARKAN, 352, dpn. 3.
76
KOPP, 125.
77
KIRCA, 137.
236
başlığını taşıyan Art. 1 hükmü ile tamamıyla değiştirilmiş olan eski Alman Borsa
Kanunu §53 sebebiyle tartışılmıştır. Bu hükme göre, vadeli işlemin taraflarından
sadece birinin banka ya da borsa denetimine tabi tacirlerden olması halinde, diğer
tarafın vadeli işlem yapmak ehliyetine sahip olabilmesi, yani vadeli işlemin kendisini
bağlayabilmesi, vadeli işlemin yapılmasından önce tacir tarafından, yapılacak vadeli
işlemin riskleri hakkında yazılı olarak bilgilendirilmesini gerektirmekteydi
78
.
Alman Borsa Kanununda yapılan değişikliklerin ve bu çerçevede §53
hükmünün yürürlükten kaldırılmasının ardından, finansal vadeli işlemler hukukuna
ilişkin diğer hükümlerin yanısıra bilgilendirme yükümlülüğü ile ilgili düzenleme de,
Alman Menkul Kıymet Ticareti Hakkındaki Kanuna (WpHG) kaydırılmıştır
79
.
“Finansal vadeli işlemlerde bilgilendirme” başlığını taşıyan WpHG §37 d hükmü
uyarınca; bir meslek faaliyeti olarak ya da ticari şekilde işletilen bir işletmenin
varlığını gerektirecek şekilde finansal vadeli işlemler akdeden ya da bu türden
işlemleri satın alan, satan, bunlarla ilgili aracılık faaliyetlerinde bulunan kimse,
sözleşmenin kuruluşundan önce tüketiciyi yazılı olarak bilgilendirmek zorundadır.
Bu hükümle bilgilendirme yükümlülüğü, finansal vadeli işlemleri bir meslek faaliyeti
olarak ya da ticari şekilde işletilen bir işletmenin varlığını gerektirecek şekilde
akdeden kimselere hasredilmiştir. Bilgilendirme yükümlülüğünün kapsamı ise
hükmün devamında ana hatlarıyla belirtilmiştir. Buna göre tüketici; finansal vadeli
işlem dolayısıyla edinilmiş vadeli hakların sükut edebileceği ya da değer kaybına
uğrayabileceği, işlemden kaynaklanan riskin belirlenebilir olmadığı ve gösterilen
teminatları aşabileceği, başka finansal işlemler dolayısıyla maruz kalınan riskin
ortadan kaldırılması veya sınırlandırılması amacıyla yapılmak istenen finansal vadeli
78
ERNE, 77; KIRCA, 139.
79
BINDER, 334.
Dostları ilə paylaş: |