T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   80

36 
 
olguların  incelenmesi  veya  kültürleşme,  sosyal  kalıplar,  kültür  ve  çevre 
arasındaki veya kültür ve birey arasındaki ilişki için kullanılabilir.
25
 
 
 
                                                             
25
 William R. Bascom, “Halkbilimi Ve Antropoloji”, Çeviri: Metin Ekici, Halkbiliminde Kuramlar 
Ve Yaklaşımlar 1, Ankara, 2006. s. 78–92 


II. TÜRKİYE’DE HALKBİLİMİ ÇALIŞMALARININ  
GELİŞİM ÇİZGİSİ 
 
 
1. TÜRKİYE’DE FOLKLOR VE MİLLİYETÇİLİK İLİŞKİSİ 
Folkloru  dünyada  olduğu  gibi  Türkiye’de  de  milliyetçilikten  ayırmak 
olanaksızdır.  Zaten  bu  tarz  çalışmalar  ulusçuluk  akımlarının  ortaya  çıkışı  ile 
paralellik  gösterir.  Ülkemizde  Osmanlı  devletinin  son  dönemlerinden  itibaren  bazı 
halkbilimi çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar Cumhuriyet dönemi inkılâplarından 
olan  milliyetçilik  akımlarını  destekler  bazı  nitelikler  arz  etmektedir.  Özellikle  Ziya 
Gökalp’in folklor hakkındaki görüşleri ve yorumları bu dönemi anlamamız için ciddi 
bir önem arz etmektedir.  
Türkiye’de folklorun (halkbilimin) doğuşunu ve gelişimini anlamak açısından 
Arzu  Öztürkmen’in  Türkiye’de  Folklor  ve  Milliyetçilik  adlı  eseri  önemli  bir  yol 
göstericidir.  Öztürkmen  eserinde  folklorun  Osmanlı’nın  son  döneminden 
Cumhuriyet’e  geçişte  oluşan  milliyetçilik  akımlarıyla  nasıl  eklemlendiğinin  güzel 
örneklerini  vermektedir. Bu örneklere geçmeden  önce  “milliyetçilik”  ve  “ulus” gibi 
kavramları da kısaca açıklamak yerinde olacaktır: 
Milliyetçilik (ulusçuluk, nasyonalizm): milletine ait olan bütün değerlere 
sahip  çıkma,  onları  koruma  ve  yüceltme,  başka  milletleri  ve  onlara  ait 
değerleri küçük görme esasına dayanan ideoloji. 
Ulus:  tarihsel  olarak  gelişmiş  meta  üretimi  dönemine  tekabül  eden 


38 
 
sosyoetnik  insan  topluluğu.  Ulus  sağlam  bir  dil,  toprak,  ekonomik  hayat 
ortaklığıyla  karakter,  psikoloji,  kültür,  yaşam  ve  benzeri  niteliklerde  kendine 
özgü  çizgileriyle  belirlenir.  Ulus  feodalizmin  çözülüp,  dağılmaya,  yerine 
kapitalizmin  geçmeye  başladığı  sırada  tarih  sahnesine  çıkar.  Bu  durum 
feodal dağınıklığın, parçalanmışlığın ortadan kalkmasına, değişik alanlardaki 
ekonomik  bağların  güçlenmesine,  bölgesel  pazarların  ortak  ulusal  pazarlara 
dönüşmesine yarımcı olmuştur. 
Ernest Gellner ise milleti (ulusu) iki ana unsuru ile şöyle tanımlar: 1) iki 
insan ancak ve ancak aynı kültürü paylaşıyorsa aynı ulustan sayılırlar. Kültür 
burada bir  düşünceler,  işaretler  ve  çağrışımlar,  davranış  ve iletişim  biçimleri 
sistemi  anlamına  gelmektedir.  2)  iki  insan  ancak  ve  ancak  birbirlerini  aynı 
ulusun  üyesi  olarak  tanıyorlarsa  aynı  ulusa  mensup  demektirler.  Bir  deyişle 
ulusları  insanlar  yaratır;  uluslar  insanların  kendi  inanç,  sadakat  ve 
dayanışmalarının ürünüdür.
26
 
Yukarıdaki  açıklamaların  yanında  ekonomik  tabana  oturan  bir  millet  ve 
milliyetçilik  açıklaması  da  bulunmaktadır.  Bu  açıklama  da  milleti  (milletleri)  ve 
milliyetçiliği  ekonomi  ve  zaman  mevhumunu  temel  alarak  şu  şekilde 
tanımlamaktadır:  
Milliyetçiliğin  temel,  kritik  ve  kurucu  aksiyomu  milletlerin  ezeliliği  ve 
ebediliğidir.  Aynı  şekilde  milliyetçi  paradigmaya  göre  devletlerin  siyasi 
teşekkülleri,  siyasi  ifadeleri  olan  devletler  de  ezeli-ebedidir.  Bu  manada 
aşağıda açıklanacağı gibi milliyetçilik açısından “milletin menfaati” açısından 
                                                             
26
 Firdevs Gümüşoğlu, “Kemalist Milliyetçilik ve Irkçı Milliyetçilik”, Bilim Ve Ütopya, s.53 


39 
 
zamanın  “çökmesi”  söz  konusudur.  Milliyetçiliğin  momenti  sonsuzluktur… 
Milliyetçilik  açısından  tarih,  tarihsel  akış  tekrarlanmayacak  ve  bir  daha  asla 
aynı  olmayacak  yeni  bileşimlerin  sürekli  oluşumu  (ve  hemen  akabinde 
erimesi) süreci değil, zamansal olarak farklı dönemlerde sürekli aynı kalacak 
özlerin farklı zamanlarda kendini sımsıkı kapalı bir kabuk gibi korudukları ve 
sadece farklı momentlerde kendini yine aynılık içinde ifade ettiği bir zemindir. 
O yüzden devlet hep devlettir; millet hep millettir ve ulusal çıkar hep aynıdır.
27
 
Bu  temel  açıklamalardan  sonra,  Öztürkmen’in  eserinin  ilk  bölümünü 
oluşturan  Son  Dönem  Osmanlı  Aydınlarının  Folklor  Hakkındaki  Düşünceleri  adlı 
paragrafında  bu  dönemdeki  folklor  ve  milliyetçilik  ilişkisini  şu  şekilde  dile 
getirmektedir: 
Folklor,  bağımsız  bir  araştırma  sahası  olarak  Osmanlı  aydınlarının 
gündemine  “dil”,  “millet”,  “vatan”  ve  “medeniyet”  kavramlarıyla  eş  zamanlı 
olarak  girdi.  Namık  Kemal’den  Şinasi’ye,  Ziya  Gökalp’den  Selim  Sırrı’ya 
kadar uzanan son dönem Osmanlı aydınları, folklorun konusuna ve türlerine 
dair  saptamalar  yaptılar  ve  daha  sonra  kurumsallaşan  Cumhuriyet  dönemi 
folklor araştırmaları için de bir bakıma anahtar görevi gördüler.
28
  
Öztürkmen  bu açıklamalardan sonra Osmanlı’da  Türkçülük  akımı  ve  folklor 
hakkında şu saptamalarda bulunmaktadır: 
…her  şeyden  önce  Türkçülük,  Helenizm  ve  Slavizmin  de  içinde 
bulunduğu kültürel sistemin bir parçasıydı ve tıpkı bu kültürel hareketler gibi, 
                                                             
27
 Doğan Gürpınar, “Zamanın Ölümü ve Ulusal çıkar”, www.tpe.org.tr, internet sitesi. 
28
 Arzu Öztürkmen, “Türkiye’de Folklor Ve Milliyetçilik”, İstanbul, 1998.s.19 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə