19
Jehlum nehrinin batı kıyısındaki Pakistan toprağından gelen gönüllülerden oluşan
küçük gruplar Jammu Müslümanlarına katılmaları için kışkırtılmışlardı. Dahası
bunlar sınır bölgesinden az sayıdaki Pathan kabile üyeleri tarafından böylesine erken
bir aşamada destek almaya başlayabilirlerdi (Abdullah, 2006, ss. 123-124).
Böylelikle, bu kişiler (Poonch Müslümanları ve kabile halkı) 22 Ekim 1947’de
Dogra Ordusu’na karşı bir isyan başlattı. Kabile halkı Muzafarabad halkının
yardımına geldi ve Dogra birliklerine karşı düzenli bir mücadele verildi. Her ne
kadar baskıncıların bir çoğu yağma fikriyle motive olmuşlarsa da, bölgeye aşina ve
modern silahlara teçhizatlanmış deneyimli askeri liderler tarafından yönetiliyorlardı
(Jha, 2003, s.25) kısa zaman zarfında saldırıların mükemmel stratejik amaçlar
doğrultusunda yapıldığı ortaya çıktı. Muzaffarabad şehrini ele geçirdikten sonra,
baskıncılar Kaşmir Vadisi’nin kalbi olan Srinagar’ı doğrudan hedef aldılar.
Neredeyse Maharaja’nın birliklerinden hiç bir direnişle karşılaşmadan, Baramulla
şehrini hızlı bir biçimde ele geçirdiler (Bose, 2003, s. 35).
Yardıma muhtaç tebaasına ne olacağına aldırış etmeyen Maharaja kendi
güvenliğinin derdinde 25 Ekim 1947 tarihinde Vadi’den Jammu’ya gitti. 26 Ekim’de
Maharaja Asya haritasında devletinin coğrafi konumundan dolayı hem Hindistan
Dominyonu’ndan, hem de Pakistan Dominyonu’ndan bağımsız kalma arzusuna
karşın devletine karşı düzenlenen kabile baskınlarının yarattığı önceden görülemez
acil durumun kendisine Hindistan Dominyonu’ndan yardım istemekten başka bir
seçenek bırakmadığından bahseden bir mektubu Hindistan Genel Valisi’ne gönderdi.
Maharaja aynı zamanda kendisinin usulüne uygun olarak imzaladığı Katılım
Antlaşması’nı Hindistan Hükümeti’ne kabul etmesi için gönderdi. Dahası Şeyh
Mohammad Abdullah’a acil durum şartlarında Başbakan ile işbirliği halinde bazı
20
sorumlulukları yerine getirmesini sormuş ve bir Geçici Hükümet kurma niyetini
açıklamıştı (Khan, 1988, s. 18). Bu esnada Hindistan Genel Valisi Katılım
Antlaşması’nın kabulünü Maharaja’ya götürüyordu. Böylelikle, Maharaja
Hindistan’la ile ‘Katılım Antlaşması’nı imzalamış oldu ve bu Hint Ordusu’nun
Kaşmir’e yerleşmesinin önünü açtı. Birinci Sih Müfrezesi’nin üç yüz otuz askeri yaz
başkenti olan Srinagar’a doğru hızlıca yol alana Kuzey-Batı Sınır kabilelerinin
gerçekleştireceği önemli bir işgali önlemek için bölgeye aktılar. Altı ay sonra,
Pakistan Mayıs 1948’de birliklerini Kaşmir’e yolladı ve bu gelişme ilk Hindistan-
Pakistan Savaşı’na yol açtı. Bu tarihten itibaren, eyaletin katılımı Hindistan ve
Pakistan arasında büyük bir ihtilaf konusu oldu. Hindistan için, katılım, yasal,
anayasaya uygun, kusursuz ve tartışmasızdı. Buna karşın, Pakistan hükümeti
Kaşmir’in katılımının ‘sahtekarlık ve şiddet’e dayanan bir fiil olduğunu ilan etmiş ve
dolayısıyla iyi niyetli’ olmadığını duyurmuştu (Schofield, 2004, s. 61).
Kaşmir ihtilafı Hindistan’ın Pakistan’ın saldırganlığa son vermesi, birliklerini
çekmesi ve kabile işgalcilerinin Kaşmir’e karşı Pakistan üzerinden gelerek
savaşmasının önüne geçmesi talepleriyle meseleyi Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi’ne 1948 yılında taşımasıyla uluslararası bir boyut kazandı. Konsey sorun
üzerine ilk tasarıyı 17 Ocak 1948’de geçirdi, burada kati bir görüş olarak ‘Hindistan
ve Pakistan aralarındaki bütün çatışmaları sona erdirmek için ellerinde geleni
yapmalıdır’ diye bertiliyor ve tatminkar bir biçimde ‘Kaşmir’in geleceğinin ‘serbest
ve tarafsız plebisit yönündeki demokratik yöntemlerle belirlenmesinin’ arzu edildiği
şeklinde bir not düşülüyordu (Karbel, 1953, s. 500). Bundan üç gün sonra, Konsey
gerçekleri araştırmak ve Kaşmir’de düzeni sağlamak ve her iki hükümetin de
işbirliğiyle bir plebisit düzenlemek adına aracı bir rol oynamak için Hindistan ve
21
Pakistan için Birleşmiş Milletler Komisyonu’nu kuran bir başka tasarıyı geçirdi.
Hindistan katılımın meşruluğuna gölge düşürdüğü gerekçesiyle tasarıyı reddetti
(Nayar, 1996, ss. 31-33). Akabinde, Komisyon 15 Ağustos 1948 tarihinde bir başka
tasarı geçirdi. Tasarı üç kısımdan oluşuyordu, Kısım 1 ateşkes ile ilgiliydi, Kısım 2-
mürateke antlaşması ile alakalıydı ve Kısım 3’ün mevzusu plebisitti. Bu tasarıda,
Komisyon Pakistan’dan askerlerini Kaşmir’den çekmesini istiyordu. Hindistan’ın
geri çekilmesi Pakistan’dan sonra olacaktı. Ancak, Hindistan’a eyalette kanunu ve
düzeni sağlaması için gerekli sayıda bir miktar gücü bölgede tutması izni veriliyordu.
Pakistan tasarıyı kabul etmedi, zira Hindistan ve Pakistan ordularının ikisinin de
dengeli ve aynı zamanda geri çekilmesini talep ediyordu.
Müteakiben, 11 Aralık 1948’de bir başka tasarı uygulandı. Bu tasarının bazı
önemli hükümleri şu şekildeydi:
1.
Kaşmir’in Hindistan’a veya Pakistan’a katılım sorunsalı serbest ve tarafsız
bir Plebisit tarafından çözülecektir.
2.
Plebisit 13 Ağustos 1948 tarihinde geçmiş olan Komisyon tasarısının Birinci
ve İkinci Kısımları’na göre yapılacak ateşkese bağlıdır.
3.
Komisyona danışmak suretiyle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından
bir Plebisit İdarecisi atanacaktır..
4.
a) Ateşkesten sonra ve Komisyon barışın yeniden kurulmasından tatmin
olunca, Hindistan ve Pakistan hükümetlerine danışarak Plebisit İdarecisi Hindistan
silahlı kuvvetlerinin nihai olarak bölgeden çıkışına karar verecektir.
b) Pakistan’ın hakimiyeti altındaki bölgelerle ilgili olarak, bu bölgelerdeki birlikleri
nihai olarak geri çekilişine Komisyon ve Plebisit İdarecisi karar verecektir (Koul,
2007, ss. 36-37).
Dostları ilə paylaş: |